Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; davacı dava dilekçesinde hükmedilecek miktara ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup ilk kararda ticari faize hükmedilmiş ve bu konu derecattan geçip kesinleşmiş olduğundan bozmadan sonra yapılan yargılamada yasal faize hükmedilmesi usuli kazanılmış hakkın çiğnenmesi olduğundan doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiş ise de; yapılan yanlışlıklar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 438. maddesinin 7. fıkrası gereğince kararın bu yönlerden düzeltilerek onanması gerekmiştir.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/3273
Karar Numarası: 2022/3385
Karar Tarihi: 20.06.2022
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, dava dışı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacakları talebiyle dava açtıklarını, Tekirdağ İş Mahkemesi 2010/238 Esas numara ile dava açtığını, işçi tarafından ilamlı icra takibine geçilmesiyle cebri icra tehdidi altında borcun tamamının ayrı ayrı Bakanlık tarafından ödendiğini, davalı şirketin ödemesi gereken 10.503,50 TL tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiz ile birlikte talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Ltd. Şti. vekili, dava dışı işçinin şirketlerinde çalışmadığını savunarak açılan davanın reddini istemiştir.
Davalı ... Şirket vekili, davacı ile belirli süreli sözleşme imzaladığını, bu nedenle dava dışı işçiye ödemesi gereken bir ücret yükümlülüğü olmadığını, sorumluluklarını yerine getirerek ücretini ödediklerini savunarak açılan davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak, dava dışı işçinin davalılar ... Ltd. Şti., ...r Ltd. Şti. ve ... Ltd. Şti. çalışmadığı anlaşıldığından bu davalılar yönünden açılan davanın reddine, diğer davalılardan son işveren konumunda olan ... Ltd. Şti. olduğu ve ihbar ve yıllık izin ücretinden tek başına sorumlu olduğu, kıdem tazminatından ise dava dışı işçinin davalı firmalarda çalıştırıldığı dönemler ile sorumlu olduğu gerekçesiyle açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. .Mahkemece ilk kararda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kabule karar verilen kısım yönünden ticari faize hükmedildiği, kararın davacı vekilince temyiz edildiği ve davacı yararına bozulduğu anlaşılmaktadır.
1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkartılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtayın bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında, hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup, kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK'da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de, bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; davacı dava dilekçesinde hükmedilecek miktara ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup ilk kararda ticari faize hükmedilmiş ve bu konu derecattan geçip kesinleşmiş olduğundan bozmadan sonra yapılan yargılamada yasal faize hükmedilmesi usuli kazanılmış hakkın çiğnenmesi olduğundan doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiş ise de; yapılan yanlışlıklar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 438. maddesinin 7. fıkrası gereğince kararın bu yönlerden düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile “HÜKÜM” bölümünün (1) numaralı maddesinin 2., 3. bentlerinde bulunan "yasal faizi ile birlikte" ibaresinin karardan çıkartılarak yerine "en yüksek ticari faizi ile birlikte" ibaresinin ilgili bentlere yazılmasına, bu haliyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, karar düzeltme kapalı olmak üzere, 20.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.