Somut olayda, nihai kararın tarafların yokluğunda verildiği açıktır. Bu durumda tahkikat aşamasında kaçırılan süreler için kararın verilmesinden sonra da eski hale getirme talep edilebileceğinden davacı vekilinin eski hale getirme talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan davacı vekilinin eski hale getirme talebinin reddine dair mahkemece verilen 28/10/2013 tarih ve 2013/4 E – 2013/451 K sayılı ek kararın KALDIRILARAK, DOSYANIN ESASTAN YAPILAN İNCELEMESİNDE;
9. Hukuk Dairesi 2013/16100 E. , 2014/5062 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2013
NUMARASI : 2013/4-2013/451
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti, ücret alacağı, hafta tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak verilen 25/03/2010 tarih ve 2007/1108 E – 2010/170 K sayılı ilk kararda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yerel mahkeme kararı Dairemizin 03/10/2012 tarih ve 2010/20022 E – 2012/32907 K sayılı kararı ile bozulmuştur.
Bozmadan sonra yapılan 28/03/2013 tarihli duruşmada, dava takipsiz bırakıldığı için, dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Sonrasında yasal üç aylık süre içinde dava yenilenmediği gerekçesiyle mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili 24/10/2013 havale tarihli dilekçesi ile, eski hale iade talebinde bulunmuştur. Bu talep mahkemece, 28/10/2013 tarih ve 2013/4 E – 2013/451 K sayılı ek karar ile reddedilmiştir.
İş bu ek karar da davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
D) Temyiz:
Eski hale iade talebinin reddine dair ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasında, bozmadan sonra yapılan yargılama sırasında mahkemece verilen dosyanın işlemden kaldırılmasına dair karar ile akabinde verilen davanın açılmamış sayılmasına dair kararın ve ayrıca davacı vekilinin eski hale iade talebinin reddine dair verilen ek kararın hukuka uygun olup olmadığı konusunda uyuşmazlık vardır.
Yargılama sürecini kısaca özetlersek;
Davacı, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarını istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak verilen 25/03/2010 tarih ve 2007/1108 E – 2010/170 K sayılı ilk kararda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yerel mahkeme kararı Dairemizin 03/10/2012 tarih ve 2010/20022 E – 2012/32907 K sayılı kararı ile bozulmuştur.
Bozmadan sonra yapılan 28/03/2013 tarihli duruşmada, dava takipsiz bırakıldığı için, dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Sonrasında yasal üç aylık süre içinde dava yenilenmediği gerekçesiyle mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili 24/10/2013 havale tarihli dilekçesi ile, eski hale iade talebinde bulunmuştur. Bu talep mahkemece, 28/10/2013 tarih ve 2013/4 E – 2013/451 K sayılı ek karar ile reddedilmiştir.
Yargılama sürecini biraz daha ayrıntılı incelediğimizde;
Bozmadan sonra, mahkemece bozma ilamının ve duruşma gününün taraflara tebliğine karar verilmiştir.
28/03/2013 tarihli ilk duruşmada, bozla ilamı ve duruşma gününün davacı vekilinin ceza evinde olması nedeniyle davacı asile tebliğ edildiği, davacı asilin duruşmada hazır olmadığı ve bir mazeret de bildirmediği belirtilmiş ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı ve duruşma gününün davacı asile tebliğine ilişkin tebligat belgesi incelendiğinde, ilgili sokakta belirtilen hane no bulunamadığı gerekçesiyle tebligatın mahkemeye iade edildiği görülmüştür. Her ne kadar 28/03/2013 tarihli duruşmada, tebligatın davacı asile yapıldığı belirtilmişse de bozma ilamı ve duruşma gününün davacı asile tebliğ edilemediği tebligat belgesinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Bozma sonrası dosyaya vekaletname sunan davacı vekili avukat G.. K.., davacı asile bozma ilamı ve duruşma gününün tebliğ edilmediğini ileri sürerek, mahkemeye sunduğu 24/10/2013 havale tarihli dilekçe ile eski hale iade talebinde bulunmuştur. Yukarıda da belirtildiği gibi bu talep mahkemece bir ek kararla reddedilmiştir. Davacı vekili bu ek kararı süresinde temyiz etmiştir.
Davacı vekilinin eski hale iade talebinin reddine dair ek karar ile ilgili yapılan değerlendirme;
Mahkeme bu ek kararda, eski hale getirme talebinin en geç nihai karar verilinceye kadar yapılabileceği, davacı vekilinin nihai karar verildikten sonra bu talepte bulunduğu gerekçesiyle talebi reddetmiştir.
Konuya ilişkin HMK'nun 96 ncı maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde, nihai kararın bir tarafın yokluğunda verilmiş olması halinde, tahkikat aşamasında kaçırılan süreler için kararın verilmesinden sonra da eski hale getirme talebinde bulunulabileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, nihai kararın tarafların yokluğunda verildiği açıktır. Bu durumda tahkikat aşamasında kaçırılan süreler için kararın verilmesinden sonra da eski hale getirme talep edilebileceğinden davacı vekilinin eski hale getirme talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan davacı vekilinin eski hale getirme talebinin reddine dair mahkemece verilen 28/10/2013 tarih ve 2013/4 E – 2013/451 K sayılı ek kararın KALDIRILARAK, DOSYANIN ESASTAN YAPILAN İNCELEMESİNDE;
Yukarıda da belirtildiği üzere, bozmadan sonra, mahkemece bozma ilamının ve duruşma gününün taraflara tebliğine karar verilmiştir.
28/03/2013 tarihli ilk duruşmada, bozma ilamı ve duruşma gününün davacı vekilinin cezaevinde olması nedeniyle davacı asile tebliğ edildiği, davacı asilin duruşmada hazır olmadığı ve bir mazeret de bildirmediği belirtilmiş ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı ve duruşma gününün davacı asile tebliğine ilişkin tebligat incelendiğinde, ilgili sokakta belirtilen hane no bulunamadığı gerekçesiyle tebligatın mahkemeye iade edildiği görülmüştür. Her ne kadar 28/03/2013 tarihli duruşmada, tebligatın davacı asile yapıldığı belirtilmişse de bozma ilamı ve duruşma gününün davacı asile tebliğ edilemediği tebligat belgesinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Davacı asile veya vekiline bozma ilamı ve duruşma günü tebliğ edilmeden, davanın takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle önce dosyanın işlemden kaldırılmasına, akabinde ise yasal üç aylık süre içinde davanın yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.