YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Yetim aylığı alan davacının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşamasının, doğrudan yetim aylığının kesilme neden olmayacağı hk.

Karar Özeti

Hakkında boşanma kararı verilen davalıya, vefat eden sigortalı babası üzerinden, 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan yetim aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davalı kurumca gerçekleştirilen işlemle kesilerek, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.

506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56'ncı maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. 5510 sayılı Kanun, önceki sosyal güvenlik yasalarını birleştiren temel yasa niteliğinde olduğundan, gerek değiştirilen veya yürürlükten kaldırılan, gerekse geçici ve geçiş hükümlerinin yer aldığı maddelerle birlikte ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulduğunda ise; Kanunun “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlığını taşıyan geçici 1'inci ve “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici 4'üncü maddeleriyle, kanun koyucu tarafından, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde yukarıda belirtilen beş adet sosyal güvenlik kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle hak sahiplerine bağlanan aylığın, durum değişikliği sebebine bağlı olarak kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, yine anılan kanun hükümlerinin esas alınması gerektiği benimsenmiştir. Ancak söz konusu kanunlarda, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusu, aylığın bağlanması engeli veya kesilmesi nedeni olarak öngörülmemiştir. Dolayısıyla davanın yasal dayanağını oluşturan 56’ıncı maddesindeki uygulama ilk kez 5510 sayılı Kanun ile getirilmiştir. Bu sebeple daha önceki bozma ilamlarında da açıklandığı üzere, eldeki davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Kanun 56’ıncı maddesi olması karşısında, mahkemece anılan madde uyarınca yapılacak değerlendirme sonucu davacı kurumun talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Karar

YARGITAY

 

10. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2022/11296

 

Karar Numarası: 2022/12381

 

Karar Tarihi: 13.10.2022

 

No :

 

Dava, yersiz ödenen ölüm aylıklarının tahsili istemine ilişkindir.

 

Mahkemece, bozma kararından sonra ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine verilmiştir.

Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

 

Eldeki dava dosyası incelendiğinde, dairemizce bir önceki bozma kararında açık bir şekilde, eldeki davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Kanun 56’ıncı maddesi olduğunun ve mahkemece anılan madde uyarınca yapılacak değerlendirme sonucu bir karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesine ve mahkemece bozma kararına uyulmasına karşın, ilgili kararın gereklerinin yerine getirilmeyerek bir kez daha bozma öncesi gerekçeler tekrarlanarak 5510 sayılı Kanunun 56. maddesinin davalı hakkında uygulanmasında hukuka uygunluk bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.

 

Hakkında boşanma kararı verilen davalıya, vefat eden sigortalı babası üzerinden, 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan yetim aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davalı kurumca gerçekleştirilen işlemle kesilerek, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.

 

506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56'ncı maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. 5510 sayılı Kanun, önceki sosyal güvenlik yasalarını birleştiren temel yasa niteliğinde olduğundan, gerek değiştirilen veya yürürlükten kaldırılan, gerekse geçici ve geçiş hükümlerinin yer aldığı maddelerle birlikte ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulduğunda ise; Kanunun “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlığını taşıyan geçici 1'inci ve “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici 4'üncü maddeleriyle, kanun koyucu tarafından, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde yukarıda belirtilen beş adet sosyal güvenlik kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle hak sahiplerine bağlanan aylığın, durum değişikliği sebebine bağlı olarak kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, yine anılan kanun hükümlerinin esas alınması gerektiği benimsenmiştir. Ancak söz konusu kanunlarda, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusu, aylığın bağlanması engeli veya kesilmesi nedeni olarak öngörülmemiştir. Dolayısıyla davanın yasal dayanağını oluşturan 56’ıncı maddesindeki uygulama ilk kez 5510 sayılı Kanun ile getirilmiştir. Bu sebeple daha önceki bozma ilamlarında da açıklandığı üzere, eldeki davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Kanun 56’ıncı maddesi olması karşısında, mahkemece anılan madde uyarınca yapılacak değerlendirme sonucu davacı kurumun talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

 

O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

 

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 189 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor