Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/11926
Karar Numarası: 2022/13576
Karar Tarihi: 02.11.2022
Bölge Adliye
No :
Dava, hizmet ve prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ve feri müdahil vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili ile feri müdahil kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait işyerinde 19/08/2013-09/02/2016 tarihleri arasında Elektrik Elektronik Mühendisi olarak çalıştığını, iş akdini haklı nedenlerle feshettiğini, söz konusu alacaklarının davalı tarafından süresinde yatırılmadığını ve yatırılmayacağının beyan edilmesi ve davacının işbaşı tarihinin 19/08/2013 olarak kurumdan düzeltilmemesi ve düzeltilmeyeceğinin açıkça belirtilmesi üzerine 20/05/2016 tarihinde ... 1.İş Mahkemesinin 2016/255 Esas sayılı dosyası ile alacak davası açtıklarını, yapılan yargılama sonunda davacının 19/08/2013-04/12/2013 tarihleri arasında davalı yanında brüt 5.100,00.TL ücret çalıştığının kabulüne karar verildiğini beyanla, davacının davalı işveren yanında 19/08/2013-04/12/2013 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı ... ... San. Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin 1978 yılında Devlet Planlama Teşkilatının teşvikleriyle kurulduğunu, dava dilekçesindeki iddialarının hiçbir geçerliliğinin olmadığını, ... 1.İş Mahkemesinin 2016/255 Esas sayılı davasının istinaf edildiğini, kararın henüz kesinleşmediğini, HMK 165 maddesi gereğince kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Fer'i Müdahil ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının çalışmalarının Hizmet Döküm Cetvelinde göründüğü gibi olduğunu, başkaca çalışmasının olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne, ... T.C. Kimlik numaralı davacı ...'in davalı ... ... San. Ve Tic. A.Ş.'ye ait ... Bulvarı No:23 Çiğli/... adresindeki iş yerinde 19/08/2013-04/12/2013 tarihleri arasında 106 gün süre ile hizmet akdine tabi olarak aylık brüt 5.100,00.TL ücretle çalıştığı ve bu çalışmalarının ... Kurumuna bildirilmediğinin tespitine, karar vermiştir.
B-BAM KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesince,
... 4. İş Mahkemesi'nden verilen 09.04.2019 tarih, 2018/6 Esas ve 2019/95 Karar sayılı kararının kaldırılmasına yönelik davalı işveren vekili ve fer'i müdahil ... Başkanlığı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı yasanın 353/1-b.1 hükmü gereğince esastan reddine, karar vermiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili; mahkemece hiçbir araştırma yapılmadan ... 1.İş Mahkemesi'nin 2016/225 Esas sayılı dosyasına dayanılarak karar verildiğini, davacının 19.08.2013 tarihinde işe başladığı iddiasının doğru olmadığını, davacının müvekkili şirkette fiilen 04.12.2013 tarihine çalışmaya başladığını, davacının fiili olarak sözleşmenin imza tarihinde işe başlamadığını, bu durumun nedeninin davacının devlet tarafından sağlanan ... desteği ile işe alınmış olması olduğunu, dosyada mevcut olan ... belgelerinin ve puantaj kayıtlarının mahkemece incelenmediğini, davacının fiili olarak işe başladığı 2013 yılı Aralık ayından önce davacının işyerine giriş çıkışına ait hiçbir kayda rastlanılmadığını, davacının proje kapsamında işe alınan personel olması nedeniyle sözleşmenin Ağustos ayında yapıldığını, devlet destekli ... işlemlerinin tamamlanmasının yaklaşık 4 ay sürdüğü için Aralık ayında iş başı yapıldığını, davacı ile aynı kapsamda işe alınan tanık ...'in beyanlarının da bu durumu ispatladığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran fer'i müdahil ... vekili; ... 1. İş Mahkemesi'nin 2016/255 Esas sayılı dosyasına dayanılarak eksik inceleme ile karar verildiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini ileri sürmektedir.
Feri müdahil kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini ileri sürmektedir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı ve feri müdahil vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80. maddesinin birinci fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80. maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belirli bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Diğer taraftan davanın diğer yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlığını taşıyan 80. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, 4/1(a) maddesi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançlarının hesabında; idare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamının esas alınacağı öngörülmüştür.
Buna göre, maddenin 1/(b) bendinde sayılan istisnalara girmemesi koşuluyla hizmet akdi karşılığı elde edilen gelirlerden sigorta primi kesilmesi asıldır. Anılan Kanunun 3. maddesinde ücret, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara saatlik, günlük, haftalık, aylık veya yıllık olarak para ile ödenen ve süreklilik niteliği taşıyan brüt tutar olarak tanımlanmış, 4857 sayılı İş Kanununun 32. maddesinde de genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tarif edilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 80. maddesinin 1. fıkrasının (a)/(1) alt bendindeki “ücretler” kavramı içine asıl ücretle birlikte fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi unsurlar da girmektedir. (3) numaralı alt bend gereğince, idare veya yargı makamları tarafından belirlenen ücretlerin prim hesabına esas alınabilmesi için bu tür kazançlara hak kazanmak yeterli olmamakta, işçilik alacaklarına ilişkin taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkta mahkemece verilen karar sonrasında işçiye (sigortalıya) ödeme yapılmış olması aranmakta, bu durumda, yargı kararı ile hak kazanılan ücret niteliğindeki kazançların primlerinin sigortalı payının infaz sırasında sigortalıya yapılan ödemeden düşülmesi işverenin Kuruma karşı prim yükümlülüğünü kaldırmadığı da dikkate alınmak suretiyle, ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazanç matrahına dâhil edilmesi, hizmet akdi daha önceki bir tarihte sona erdiği takdirde ise yapılan ödemelerin çalışmanın geçtiği son ayın prime esas kazancında gözetilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, hizmet ve prime esas kazancın tespitine yönelik eldeki davada; hizmet tespiti yönünden verilen karar yerinde ise de; prime esas kazancın tespitine yönelik; dosya içerisine celp edilen işçilik alacağı dosyasının kesinlemiş olduğunun anlaşılması karşısında, ödenmesi koşuluyla, ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazanç matrahına dahil edilmesi; hizmet akdinin daha önceki bir tarihte sona ermiş olması karşısında ise, yapılan ödemelerin çalışmanın geçtiği son ayın prime esas kazancında gözetilmesi gerektiği hususu dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmelidir.
O hâlde, davalı ve feri müdahil vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.