Dosya kapsamı itibariyle davacı kiraya veren tarafından yapılmak istenen iş ile davalı kiracı tarafından dava konusu mecurda halihazırda yapılan işin aynı mahiyette olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, her ne kadar bilirkişi raporunun sonuç bölümünde dava konusu dükkanın davacı tarafın ihtiyacına uygun özellik ve ölçekte olmadığı belirtildiğinden davanın reddine karar verilmiş ise de; davalının elektronik eşya ticareti yaptığı iş yerinde telefon tamirciliği işi yapmak mümkündür. Bu durumda ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü ile davalının tahliyesine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2015/11608
Karar Numarası: 2016/7023
Karar Tarihi: 28.11.2016
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği TBK.’nun 350. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiraya veren veya kiraya veren durumunda olmayan malik ancak kendisinin, eşinin alt soyu ve üst soyunun veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Olayımıza gelince; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.09.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı kiraya veren vekili 10.09.2014 tarihinde açmış olduğu işbu dava ile müvekkili davalının da kiracı olduğu iş merkezinde 45/310 nolu iş yerinde kiracı olduğunu, elektronik eşya alım satımı yapmakta olduğunu, işyerinin kendisine yetmediğini, davalıya 07.05.2014 tarihli ihtarname ile söz konusu mecura ihtiyacı olduğundan dolayı sözleşmenin yenilenmeyeceğinin bildirildiğini, kiralananı 31.8.2014 günü sonuna kadar tahliyesinin istendiğini ancak tahliye edilmediğini, bu davanın açılması ile kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 18.02.2015 tarihli Islah dilekçesi ile; müvekkilinin dava konusu mecurda bizzat kendisinin elektronik eşya alım satım işi yapacağını belirterek davasını ıslah etmiştir. Davacı vekili duruşmada; müvekkilinin söz konusu mecurda tamir işi yapacağını belirtmiştir. Davalı ise, müvekkilinin 517 nolu iş yerinde kiracı olduğunu, davacının bulunduğu yerde tahliye tehdidinde olmadığını, davacının aynı iş hanında iki adet daha dükkanı bulunduğunu, davacının bulunduğu iş yerinin müvekkilinin kullandığı dava konusu mecurdan 2-3 kat daha büyük olduğunu, davacının sahip olduğu dükkanların en küçüğünün dava konusu olan 8m2 lik dükkan olduğunu, yerlerin birbirine eş değerde olmadığını, davacının amacının kira bedelini arttırmak olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dosya kapsamı itibariyle davacı kiraya veren tarafından yapılmak istenen iş ile davalı kiracı tarafından dava konusu mecurda halihazırda yapılan işin aynı mahiyette olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, her ne kadar bilirkişi raporunun sonuç bölümünde dava konusu dükkanın davacı tarafın ihtiyacına uygun özellik ve ölçekte olmadığı belirtildiğinden davanın reddine karar verilmiş ise de; davalının elektronik eşya ticareti yaptığı iş yerinde telefon tamirciliği işi yapmak mümkündür. Bu durumda ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü ile davalının tahliyesine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.