Somut olaya gelince; keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanık beyanlarına göre; dava konusu taşınmazların ve dava dışı taşınmazların davacıların babası tarafından sağlığında taksim edildiği ve dava konusu 119 ada 95 parsel, 123 ada 27 parsel ile 110 ada 102 parsel sayılı taşınmazın davacı ... ile davadışı ablasının hissesine düşen yerler olduğu, 119 ada 152 parsel ile 127 ada 18 parsel sayılı taşınmazların ise davacılardan ... ile davadışı ... hissesine düşen yerler olduğu, diğer davacıların payına karşılık ise davadışı taşınmazlardan hisseler verildiği anlaşılmaktadır.
O halde taraflar arasında murislerinin de katılımıyla bir taksim yapıldığı, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil taleplerinin kabulüne karar verilen 119 ada 95 parsel, 123 ada 27 parsel ile 110 ada 102 parsel sayılı taşınmazların eylemli taksime dayalı olarak uzun yıllardır davacı ...’ün hakkına dayalı olarak eşi ve damadı olan davalılar tarafından tasarruf edildiği gözetilerek bu taşınmazlar hakkında davanın elatmanın önlenmesi ve ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/3804
Karar Numarası: 2022/3172
Karar Tarihi: 27.04.2022
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 05/05/2016 tarihinde verilen dilekçeyle müdahalenin men'i ve ecrimisil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/03/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi taraflar vekilince talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kısmen kabulüne, yeniden hüküm kurulmasına ve davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraflar vekilince temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Köyü 119 ada 95, 152 parsel, 123 ada, 27 parsel, 127 ada 18 parsel, 110 ada, 102 parsel sayılı taşınmazların elbirliği maliki olduklarını, davacıların mülkiyet hakkına dayalı kullanımlarının davalılar tarafından engellendiği ve taşınmazdaki fındık ağaçlarından haksız olarak gelir elde edildiğini ileri sürülerek; dava konusu bölümünde taşınmazlara ve muhtesatlara davalıların müdahalesinin men'ine karar verilmesi ve davacıların en az beş yıldır mahrum kaldıkları taşınmaz gelirlerinden fazlaya ilişkin haklarının saklı tutarak şimdilik her bir davacı için 1 TL ecrimisil bedelinin yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacıların murislerinden intikal etmiş olan dava konusu taşınmazların 17 yıl önce muris hayatta iken davacılar arasında sözlü olarak taksim edildiğini, taksim edilen ve dava konusu taşınmazlardan 119 ada 95 parsel, 123 ada 27 parsel ile 110 ada 102 parsel sayılı taşınmazların davalı ...’ün eşi davacılardan ... ve dava dışı olan ablasına taksimde verilen yerler olduğunu, 119 ada 152 parsel ile 127 ada 18 parsel sayılı taşınmazlarda ise kullanımlarının olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince davanın 119 ada 95 parsel, 123 ada 27 parsel, 110 ada 102 parsel sayılı taşınmazlar yönünden elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinin kabulüne, 119 ada 152 parsel ile 127 ada 18 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili ile davalılar vekilinin istinaf talebinde bulunmaları üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından, davacılar vekili ile davalılar vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına davanın 119 ada 95 parsel, 123 ada 27 parsel ile 110 ada 102 parsel sayılı taşınmazlara yönünden kabulüne, 119 ada 152 parsel ile 127 ada 18 parsel sayılı taşınmazlar yönünden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar ve davalılar vekili temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı yada kullanabileceği bir kısım yer varsa, açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK'nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Diğer yandan, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminattır.
Somut olaya gelince; keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi ve davacı tanık beyanlarına göre; dava konusu taşınmazların ve dava dışı taşınmazların davacıların babası tarafından sağlığında taksim edildiği ve dava konusu 119 ada 95 parsel, 123 ada 27 parsel ile 110 ada 102 parsel sayılı taşınmazın davacı ... ile davadışı ablasının hissesine düşen yerler olduğu, 119 ada 152 parsel ile 127 ada 18 parsel sayılı taşınmazların ise davacılardan ... ile davadışı ... hissesine düşen yerler olduğu, diğer davacıların payına karşılık ise davadışı taşınmazlardan hisseler verildiği anlaşılmaktadır.
O halde taraflar arasında murislerinin de katılımıyla bir taksim yapıldığı, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil taleplerinin kabulüne karar verilen 119 ada 95 parsel, 123 ada 27 parsel ile 110 ada 102 parsel sayılı taşınmazların eylemli taksime dayalı olarak uzun yıllardır davacı ...’ün hakkına dayalı olarak eşi ve damadı olan davalılar tarafından tasarruf edildiği gözetilerek bu taşınmazlar hakkında davanın elatmanın önlenmesi ve ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulüyle HMK’nin 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir suretin de İlk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, peşin harcın temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 27.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.