TMK’nın 713/2. maddesinde geçen "…Maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan…" düzenlemesinden; tapu kaydının hukuki durumunun açık olmaması, Yargıtay İçtihatlarına göre, tapu kütüğündeki bilgi ve belgelerden genel olarak gerekli dikkati gösteren kişilerin malikin kim olduğunu anlayamayacağı haller amaçlanmıştır. Tapu kütüğündeki malik sütununun boş ve açık bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, böyle bir kişinin hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmaması, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılabilir (Yargıtay HGK'nın 10.04.1991 tarihli ve 1991/8-51 Esas, 194 Karar, 15.04.2011 tarihli ve 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Soyut ve nam-ı mevhum (sanal, mevcut olmayan hayali kişi) bir kişi adına sicil oluşturulmuş olması halinde de, maliki tapu sicilinden anlaşılamayan kişiden söz edilebilir.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/5653
Karar Numarası: 2022/5845
Karar Tarihi: 05.10.2022
İLK DERECE
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26/05/2014 tarihinde verilen dilekçeyle zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29/12/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı kayyım vekili, davalı Hazine vekili ve ... vekili tarafından talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kısmen kabulüne dair verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı kayyım vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 713/2. fıkrasında düzenlenen “...maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan...” hukuki sebepli olağanüstü kazandırıcı zamanaşımına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 1955 yılında müvekkilinin kayınpederi ... ...'in o dönem prosedürü ile muhtardan Maşukiye 450 numaralı parselde kayıtlı olan 990 m2 yeri satın aldığını, ancak o dönem şartları sebebi ile gerçek kişilere tapular verilmediği için tapuların dağıtılmaya başlandığı zaman mezkur yerin tapusunun kendilerine verileceğinin belirtildiğini, 1955 yılında bu arsaya ... ...'in şuan oturdukları evi yaptığını, kısa bir süre önce müvekkilinin yerin davalıların üzerine kayıtlı olduğunu öğrendiğini beyanla; 1955 yılından bugüne kadar maliki olduğunu düşündüğü mezkur yerin malik sıfatıyla zilyedinde bulunduran müvekkili adına TMK'nın 713. maddesi uyarınca bahsi geçen yerin tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında yerlerden olup, zamanaşımı ile mülkiyet edinmeye uygun olmadığını beyanla taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile dava konusu 450 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile eklemeli zilyetlik hükümleri gereği davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükme karşı, davalı Hazine vekili, ... vekili ve davalı kayyım vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin, 2021/663 Esas, 2021/783 sayılı Kararıyla, " ...yargılama giderleri yönünden ileri sürdükleri istinaf itirazlarının incelenmesinde ilk dereceli mahkeme kararının isabetli olmadığı” gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/476, 2020/364 sayılı Kararının 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilmek suretiyle yeniden hüküm tesisine; davanın kabulü ile dava konusu 450 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile eklemeli zilyetlik hükümleri gereği davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalı Hazine vekili ve davalı kayyım vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK’nın 713/2. maddesinde geçen "…Maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan…" düzenlemesinden; tapu kaydının hukuki durumunun açık olmaması, Yargıtay İçtihatlarına göre, tapu kütüğündeki bilgi ve belgelerden genel olarak gerekli dikkati gösteren kişilerin malikin kim olduğunu anlayamayacağı haller amaçlanmıştır. Tapu kütüğündeki malik sütununun boş ve açık bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, böyle bir kişinin hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmaması, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılabilir (Yargıtay HGK'nın 10.04.1991 tarihli ve 1991/8-51 Esas, 194 Karar, 15.04.2011 tarihli ve 2011/8-111 Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları). Soyut ve nam-ı mevhum (sanal, mevcut olmayan hayali kişi) bir kişi adına sicil oluşturulmuş olması halinde de, maliki tapu sicilinden anlaşılamayan kişiden söz edilebilir.
Kayıt malikinin, tanınmıyor, hatırlanmıyor olması, adresinin tespit edilememesi, tebligat yapılamaması, uzun yıllar önce taşınmış ya da ölmüş olması, mirasçılarının belirlenememesi gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünde maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Yine, tapu sicili ekindeki kadastro tutanağı, tedavül (el değiştirme) ve bunlara esas kayıt ve belgelerden tapu malikine ilişkin bilginin mevcut olması durumunda da bilinmeyen kişi olarak kabul edilemez.
Somut olaya gelince; dosya içerisinde bulunan 10.05.1954 tarihli tapulama tutanağında aynen “Bu gayrimenkul ... ve karısı ... ve evlatları ... ve ... ve ... ve ... ve karısı ... ve annesi ...’nin mütesaviyen tapulu malları olduğu muhtar ve bilirkişi gösterme ve sözlerinden anlaşılmakla adlarına tahdit ve tespit yapıldı." yazılmış olduğuna göre, tapu malikinin kim olduğu belli olup TMK'nın 713/2 koşulları oluşmadığından bu sebeplerle davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Hazine vekili ve davalı kayyım vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371. maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi gereğince dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan harcın ilgiliye iadesine, 05/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.