Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/4210
Karar Numarası: 2022/5494
Karar Tarihi: 26.09.2022
7. Hukuk Dairesi
DAVACI BİRLEŞEN DAVADA
BİRLEŞEN 2018/282 ESAS SAYILI DOSYADA TEMLİK ALAN
DAVALILAR BİRLEŞEN DAVADA
DAVALILAR : Alanya Belediye Başkanlığı
Taraflar arasındaki davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 06/01/2022 gün ve 2021/4610 Esas-2022/199 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl ve birleştirilen davalar, mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin kayden maliki olduğu 4.211,95 m2 yüzölçümlü 2772 No’lu parselin bulunduğu yerde davalı ... tarafından, imar planı ve imar tadilatı ile yol ve park yapılmak suretiyle taşınmazın tamamına kamulaştırmasız olarak el atıldığını, davalı ... aleyhine açtıkları elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasında Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.11.2008 tarihli ve 2005/18 Esas, 2008/555 sayılı Kararı ile davalının, müvekkiline ait 2772 No’lu parsele yaptığı 3.370,76 m2’lik müdahalenin men’i ile 14/10/2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 2 aylık ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesi neticesinde 19.07.2010 tarihinde kesinleştiğini, davalı Belediyenin herhangi bir şekilde kamulaştırma yapmadan ve Kamulaştırma Kanununun 30. maddesi uyarınca yapması gereken devir işlemlerini gerçekleştirmeksizin müvekkiline ait taşınmaza müdahale ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.08.2011 tarihinden geriye dönük 5 yıllık süre için 50.000,00TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 24.01.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile de ecrimisil miktarını 460.640,24TL’ye yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planı kapsamında kaldığını ve tamamının yol ve park olarak planlandığını, yapılaşma izninin bulunmadığını, dava konusu yerle ilgili davacı aleyhine kamulaştırma davası açılmış olup davacının kötüniyetli olarak bu davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekilinin savunmasında bildirdiği üzere, davalı ... tarafından davacı aleyhine 17.11.2011 tarihinde Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/742 Esas sayılı dosyasıyla açılan kamulaştırma davasında, mahkemenin 01.11.2013 tarihli ve 2013/553 sayılı Kararı ile belirlenen kamulaştırma bedelinin verilen kesin süreye rağmen yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 08.09.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 399.527,23TL ecrimisilin davalıdan tahsiline dair verilen kararın, davalı ... vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 25.12.2014 tarihli ve 2014/12346 Esas, 2014/20260 Karar sayılı bozma ilamı ile özetle “hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ecrimisil hesabına ilişkin Dairece benimsenen ilke ve usuller dikkate alınmaksızın, özellikle taşınmazdan nasıl yararlanılacağı irdelenmeden, soyut birtakım belirlemeler ile ecrimisil hesabı yapıldığı ve bu rapor doğrultusunda karar verildiği anlaşıldığından mahkemece, yeniden bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle mahallinde keşif yapılarak, açıklanan ilkeler çerçevesinde somut emsaller de incelenmek suretiyle taşınmazından nasıl yararlanılabileceği irdelenerek yapılacak ecrimisil hesabını içeren bilirkişi raporu alındıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamından önce davacı tarafından, davalılar AKEDAŞ ve TEDAŞ aleyhine 16.12.2014 tarihinde Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/654 Esas sayılı dosyasıyla açılan davada, dava konusu 2772 parsel sayılı taşınmaza trafo binası yapılarak etrafının çevrilmesi suretiyle müdahale edildiğinden bahisle dava tarihinden geriye dönük 5 yıllık süre için 20.000,00 TL ecrimisilin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili talep edilmiş; davalı TEDAŞ vekili, diğer davalı ... ile yapılan sözleşme gereği 24.07.2006 tarihinden sonraki dönem için müvekkilinin ecrimisil sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın müvekkili yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddini savunmuş; davalı ... vekili de davanın reddini talep etmiş; mahkemece, 09.09.2015 tarihli ve 2015/459 sayılı Karar ile davanın, eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Bozma ilamından sonra yine davacı tarafından, 10.05.2018 tarihinde Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/282 Esas sayılı dosyasıyla açılan davada ise, dava konusu taşınmaza davalı ... tarafından yol ve park yapılmak, davalı DSİ tarafından Oba çayı düzenleme sahası içine alınıp duvar örülmek ve davalı ... tarafından trafo binası yapılmak suretiyle müdahale edildiğinden bahisle dava tarihinden geriye dönük 5 yıllık süre için davalı Belediyeden 60.000,00 TL, davalı DSİ’den 3.000,00 TL ve 01.01.2015 tarihinden dava tarihine kadarki süre için davalı ...’tan 2.000,00 TL ecrimisilin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili talep edilmiş; davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuş; mahkemece, 16.05.2018 tarihli ve 2018/284 sayılı Karar ile davanın, eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmiş; davacı vekili, 12.02.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile birleştirilen bu davadaki ecrimisil talebini, davalı ... yönünden 800.966,00 TL, davalı DSİ yönünden 9.036,00 TL ve davalı ... yönünden 11.778,93 TL artırarak toplam 886.780,93 TL’ye yükseltmiştir.
Davacı ..., 24.02.2020 tarihli adi yazılı temlik sözleşmesi ile birleştirilen Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/282 Esas sayılı dava dosyasındaki tüm alacak ve fer’ilerini ...’a temlik etmiş; temlik alacaklısı yargılamada kendisini vekille temsil ettirmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; asıl dava yönünden, 29.05.2018 tarihli heyet bilirkişi raporuna atfen 460.640,24 TL ecrimisilin davalı Belediyeden tahsili ile davacıya ödenmesine; birleştirilen Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/654 Esas sayılı dosyasında, davalılar TEDAŞ ve AKEDAŞ arasında imzalanan sözleşme gereği 24.07.2006 tarihinden sonraki ecrimisil taleplerinden AKEDAŞ’ın sorumlu olacağı gerekçe gösterilerek davalı TEDAŞ yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... yönünden ise davanın kısmen kabulü ile 12.09.2019 tarihli heyet bilirkişi ek raporuna atfen 15.968,00 TL ecrimisilin davalı ...’tan tahsili ile davacıya ödenmesine; birleştirilen Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/282 Esas sayılı dosyasında ise 12.09.2019 tarihli heyet bilirkişi ek raporuna atfen 860.966,00 TL ecrimisilin davalı Belediyeden; 12.036,00 TL ecrimisilin davalı DSİ’den; 13.778,93 TL ecrimisilin davalı ...’tan tahsili ile temlik alan davacıya ödenmesine karar verilmiş; 15.01.2021 tarihli tavzih kararı ile de Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/282 Esas sayılı dava dosyası bakımından davalılar aleyhine hükmedilen harç sorumluluklarına göre paylaştırılmıştır.
Hükmün, davalı TEDAŞ dışındaki tüm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 06.01.2022 tarih, 2021/4610 Esas, 2022/199 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına karşı, asıl ve birleştirilen dosyalarda davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; bozma ilamı doğrultusunda, mahallinde yapılan keşif sonrası sunulan 12.10.2017 tarihli inşaat bilirkişi heyet raporunda, dava konusu taşınmazda davalılar tarafından yol, yeşil alan, trafo ve oba çayı düzenleme alanı olarak kullanılmak suretiyle el atılan kısımların miktarları belirlenmiş; taraf vekillerinin itirazları üzerine mahallinde yeniden yapılan keşif sonrası sunulan 29.05.2018 tarihli fen bilirkişisi raporunda ise yapılan ölçümler sonucu tespit edilen tecavüzlü alan miktarları ile 12.10.2017 tarihli heyet raporunda belirtilen miktarlar arasında farklılıkların bulunduğu, bu belirsizliğin giderilmesi ve imar planındaki muhtemel güncellemelerin takip edilebilmesi için ... Plan ve Proje Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, yapılan ölçümlerin güncel imar planı ile uyumlu olup olmadığının sorulması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş; ancak mahkemece, bu eksiklik giderilmeksizin sonuca gidildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, 29.05.2018 tarihli fen bilirkişisi raporu ile iki adet krokisinin de eklenmek suretiyle ... Plan ve Proje Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, fen bilirkişi tarafından yapılan ölçümlerin güncel imar planı ile uyumlu olup olmadığının sorulması; uyumlu olmaması halinde taşınmazın güncel imar planına göre yol, park, trafo, dere, vb. alanlarda kalan kısımlarının yüzölçümü bilgilerinin istenerek, gerektiği takdirde mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılmak suretiyle dava konusu taşınmazda davalılarca el atılan kısımların miktarının net bir şekilde belirlenmesi ve daha sonra ecrimisil hesabı yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporları arasındaki bu çelişki giderilmeksizin, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, davacı tarafça, Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/282 Esas sayılı dava dosyasındaki tüm alacak ve fer’ilerin ...’a temlik edilmesine ve mahkemece, kararın gerekçe kısmında bu hususta açıklama yapılarak neticeten temlik alan lehine hüküm kurulmasına rağmen, temlik alacaklısının gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi de doğru olmadığı gibi birleştirilen bu davada, 7139 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca DSİ Genel Müdürlüğünün harçtan muaf olduğu gözetilerek davalı DSİ aleyhinde harca hükmedilmesi; yargılama giderlerinin davalılardan sorumlulukları oranında tahsiline karar verilmesi ve gerek asıl davada gerekse birleştirilen davalarda, yargılama giderlerinin denetime elverişli şekilde kalem kalem yazılması gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş; tüm bu nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar Dairemizin 06.01.2022 tarih, 2021/4610 Esas, 2022/199 Karar sayılı ilamı ile bozma nedenlerinden biri olarak; "Kabule göre de, 6100 sayılı HMK’nın “Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesi uyarınca hakim, tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez.
Asıl davada davacı vekili tarafından, bozma ilamından önce sunulan 24.01.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talep edilen ecrimisil miktarı 410.640,24 TL’ye yükseltilmiştir. Buna rağmen mahkemece, bilirkişi raporunda belirlenen 460.640,24 TL ecrimisile hükmedilmiş ise de davacının talebi aşılmak suretiyle yukarıda anılan yasa hükmüne aykırı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir." gerekçesiyle taleple bağlılık ilkesine aykırı hüküm kurulduğu belirtilmiş ise de; davacı vekili, asıl davayı 50.000,00 TL değer üzerinden harçlandırmış olup, 24.01.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 410.640,24 TL daha artırarak, bilirkişi raporunda belirlenen 460.640,24 TL'ye yükseltmiştir. Dolayısıyla kurulan hükümde asıl dava yönünden, taleple bağlılık ilkesine aykırı bir durum oluşmadığı açıktır.
Belirtilen hususun, maddi hata nedeniyle Dairemizin 06.01.2022 tarih, 2021/4610 Esas, 2022/199 Karar sayılı ilamında bozma sebeplerinden biri olarak açıklandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 06.01.2022 tarih, 2021/4610 Esas, 2022/199 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan diğer sebeplerle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 06.01.2022 tarih, 2021/4610 Esas, 2022/199 Karar sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının yatırana iadesine, 26.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.