Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2018/10216
Karar Numarası: 2019/11714
Karar Tarihi: 24.12.2019
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili; tarafların, dava konusu 114, 293, 413, 414, 435, 1388, 1390 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, taşınmazların tamamının tarafların ortak murisi ...'dan intikal ettiğini ancak davalı ...'ın dava konusu taşınmazların tamamını muris ...'ın ölümünden beri tek başına kullandığını belirterek, davalı tarafın dava konusu taşınmazlara yaptığı müdahalenin önlenmesine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalı aleyhine 2008 yılı için 100,00 TL, 2009 yılı için 100,00 TL, 2010 yılı için 1.000,00 TL, 2011 yılı için 1000,00 TL, 2012 yılı için 1000,00 TL, 2013 yılı için 1000,00 TL, 2014 yılı için 1000,00 TL ecrimisil alacağına hükmedilmesine, her bir alacağa ait olduğu yıllardan itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini istemiş, 27.04.2015 dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda ecrimisil talebini ıslah etmiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazları murisin vefatından sonra annesi adına işlettiğini, 1390 parsel sayılı taşınmazdaki evde annesi ölünceye kadar beraber oturduklarını, öldükten sonra da kendisinin kalmaya devam ettiğini, mirasçılar ile aralarında bir kullanım anlaşmasının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, davalının 114, 413, 435, 1388 ve 1390 parsel sayılı taşınmazlardaki davacıların miras hisselerine yapmış olduğu müdahalenin men'ine ve bu taşınmazlara ilişkin babalarından irsen intikal eden 4/25 miras payına göre 22.08.2010-22.08.2014 yıllarına ait olacak şekilde toplam 22.419,51 TL ecrimisil bedelinin 9.367,8 TL'lik kısmına tahahkuk tarihi olan 31.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 3.797,52 TL'lik kısmına tahahkuk tarihi olan 31.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 2960,71 TL 'lik kısmına tahahkuk tarihi olan 31.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 3635,87 TL'lik kısmına tahahkuk tarihi olan 31.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 2657,61 TL'lik kısmına tahahkuk tarihi olan 31.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davalının 293 ve 414 parsel sayılı taşınmazlara tecavüzünün bulunmaması nedeniyle bu taşınmazlara yönelik müdahalenin men'i talebinin reddine, bu taşınmazlara ilişkin olarak ecrimisil taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu taşınmazların tapulama yolu ile tarafların murisi ... adına tapuda kayıtlı iken 26.10.2011 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği, 04.10.2013 tarihinde de ölünceye kadar bakma akdi ile taraflar adına elbirliği şeklinde tapuya kayıt edildiği, davacıların murisi/babaları ...'ın 08.01.2007 tarihinde, anne ...'ın ise 14.07.2014 tarihinde vefat ettiği, bir kısım taşınmazların tarla, bir kısım taşınmazların fındık bahçesi ve 1390 parsel sayılı taşınmazın ise bahçeli ahşap ev niteliğinde tapuda kayıtlı olduğu, tarla niteliğinde olan taşınmazların da kapama fındık bahçesi olarak kullanıldığı, fındıkların muris tarafından dikildiği ve bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf olmadığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı yada kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 günlü ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı kararı).
Yine, 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Tüm bu anlatılanlar ışığında tarafların temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,
Davacılar dava dilekçesinde, 2008-2009-2010-2011-2012-2013-2014 yılları için ecrimisil talebinde bulunmuş, mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda 2010-2014 yılları arası ecrimisil hesaplanmış ve mahkemece bu rapor ve raporda belirtilen dönemler hükme esas alınarak karar verilmiş ise de, dosya kapsamından davalı tarafın savunmasında zamanaşımı definde bulunmadığı anlaşılmış olup, bu durumda talep edilen 2008-2009 yılları açısından ecrimisile hükmedilmemiş olması doğru görülmemiştir. O halde, mahkemece yapılacak iş, davacı vekilinin ecrimisile ilişkin bilirkişi raporu doğrultusunda yaptığı ıslah dilekçesi de dikkate alınarak, 2008 ve 2009 dönemlerini de kapsar şekilde yeniden bilirkişi raporu alınarak belirtilen dönemler açısından da ecrimisile hükmetmek olmalıdır.
2. Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde,
a) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b) Mahkemece, dava konusu 1390 parsel üzerinde bulunan yapılar yönünden, kira gibi hukuksal semere getiren yerlerden olması nedeniyle intifadan men şartı aranmayacağı gerekçesi ile bu parsel yönünden de ecrimisile hükmedilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, az yukarıda açıklandığı üzere, davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması halinde ecrimisil talep edilebilmesi için intifadan men şartının aranmayacağı benimsenmiştir. Dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazdaki yapıların kiraya verilmediği ve bizzat davalı tarafından kullanıldığı açık olduğuna göre, bu durumda, bu parsel yönünden intifadan men şartı gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. O halde, Mahkemece, 1390 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ecrimisil isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda (1) nolu bentte, davalının temyiz itirazları yukarıda (2-b) nolu bentte yazılı nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalının sair temyiz itirazlarının (2-a ) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, davacılar vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 24.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.