3.1.Ölünceye kadar bakım sözleşmelerinde bakıp gözetme borcunun kapsamı, ne aktin başında ne de devamı sırasında belirli olmayıp, bakım alacaklısının hayatı boyunca oluşacak şartları tayin eder. Esasen ölünceye kadar bakma aktini hizmet aktinden ayıran unsurda bu yöndür. Bakım alacaklılarının akit anında özel bakıma muhtaç halde olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur. Bu ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak maddi desteğin ne olacağını önceden kestirmek mümkün olamaz. Kaldı ki bu aktin hedefi nafaka veya ahlaki görevler kadar bir maddi destek elde etmek değil, tarafların bilhassa bakım alacaklısının sosyal durumuna uygun bir bakım elde etmektir.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/5364
Karar Numarası: 2022/6173
Karar Tarihi: 24.10.2022
İLK DERECE
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03/02/2017 tarihinde verilen dilekçeyle ölünceye kadar bakım sözleşmesinin feshi ile tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/12/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
K A R A R
I. DAVA:
Davacı vekili; davalının ikinci eşi olduğunu ve 26/04/2014 tarihinde evlendiklerini, 06/08/2015 tarihinde 813 parsel sayılı taşınmazını davalıya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devrettiğini, taşınmazın devrinden sonra davalının müvekkili ile ilgilenmediğini, davacının gıyabında 'ölmedi gitti' gibi söylemlerde bulunduğunu, müvekkili tarafından Bolu Aile Mahkemesinde boşanma davası açıldığını belirterek, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin feshine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı davaya vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk Derece Mahkemesi; Bolu Aile Mahkemesinde dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında taraflar arasındaki evlilik birliğinin eşlerden beklenemeyecek derecede sarsılmış olduğu, kesinleşmiş aile mahkemesi kararı uyarınca boşanma davasında davalıya atfedilecek bir kusur bulunmadığının hüküm altına alındığı, tanık beyanlarına göre davalının davacıya baktığını ancak davalının bakım ödevini son dönemde yerine getirmemesinin kendi elinde olmayan nedenlerden kaynaklandığı, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanının ortadan kalktığı gerekçesiyle davacının ölünceye kadar bakım sözleşmenin feshi ve tapu iptali tescil talebinin reddine, davalının sosyal ve ekonomik durumuna göre davacıya bakım karşılığı olarak her yıl TÜİK tarafından belirlenecek TÜFE oranında arttırım yapılmak üzere takdiren aylık 400,00TL irad bağlanmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF:
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalının evi kendi isteğiyle terkettiğinin tanık beyanlarıyla sabit olduğunu, davacının aktin yerine getirilmemesinde bir kusurunun bulunmadığını, kabul manasına gelmemek kaydıyla, bir an müvekkilinin ölünceye kadar bakma akdinden ... kusuru olduğu varsayıldığında da davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, TBK'nın madde 617. maddesinde ''Sözleşmeden ... borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleşmenin devamı çekilmez hale gelir veya başkaca önemli sebepler sözleşmenin devamını imkansız hale getirir ya da aşırı ölçüde güçleşirse, taraflardan her biri sözleşmeyi önel vermeksizin feshedebilir...'' denildiğini, bu düzenlemeye göre davanın kabulü gerektiğini belirterek, istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Hüküm
Bölge Adliye Mahkemesi; taraflar arasındaki bakım akti nedeniyle davalının davacıya baktığı ancak davalının bakım ödevini son dönemde yerine getirmemesinin kendi elinde olmayan nedenlerden kaynaklandığı, bundan dolayı davacının kızının yanında kalmaya başladığı, bu hali ile sözleşmenin devam etmemesinde davalıya yüklenecek bir kusurun bulunmadığı, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanının bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermiştir
V. TEMYİZ:
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz nedenleri
Davalının 16.01.2018 tarihinde mahalle muhtarı huzurunda tutulan tutanakla, kendi isteğiyle şahsi eşyaların tamamını alarak müşterek konutu terk ettiği hususunun açık olduğunu, yargılama aşamasında davalının tanık bildirmediğini, herhangi bir delil ortaya koymadığını, tarafların halen fiilen ayrı yaşadıklarını, somut olayın gelişim sürecine göre tarafların aldıklarını iade etmeleri suretiyle akdin sonlandırılmasının hakkaniyete uygun olacağı gözetilerek tapu iptal ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava ölünceye kadar bakım sözlemesinden kaynaklanmakta olup; bakım yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla açılmış akdin feshi talebi ve davalı adına akit ile devredilen taşınmaz payına ait kaydın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2.1. Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
2.2. Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 611. ve devamı maddelerinden alan ölünceye kadar bakım sözleşmeleri, anılan Kanunun 612. ve Türk Medeni Kanununun 545. maddesi gereğince resmi şekilde düzenlenmelidir. Resmi şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulması mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2008 tarihli ve 2008/14-70 2008/104 sayılı Kararı)
2.3. Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametgâh temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.
2.4. Bakım borcu yerine getirilmediği iddiasıyla sözleşmenin feshini isteme ..., bakım alacaklısının sağlığında kullanması gereken bir hak olduğundan, bakım alacaklısı mirasçılarının, bakım borçlusunun edimini yerine getirmediği savunması bu davada dinlenemez.
2.5. T.BK'nın 617. maddesinde, sözleşmeden ... ödevlere aykırılık nedeniyle ilişki çekilmez olmuşsa ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme ... tanınmıştır. O halde yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
2.6. Diğer taraftan, Türk Borçlar Kanunu'nun 617/son maddesi hükmüne göre; hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen, artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.” Uyuşmazlığın değinilen hüküm (TBK md 617/son) uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı ya da büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve ... olmalıdır.
2.7. Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakma akdinin kaydı hayat ile irat ilişkisine çevrilmesinde, ölünceye kadar bakanın mevcut borcu yerine bu edimlerin para ile değeri geçer. Sözleşmede ölünceye kadar bakanın borcu özel olarak belirlenmediği durumalarda, bu borcun kapsamını belirlemede 6098 sayılı TBK'nın 614. maddesi hükmü esas alınmalıdır. Bu hükme göre alacaklı, borçlunun ev topluluğuna girer; ayrıca borçlu olduğu malların kıymetine ve alacaklının evvelce haiz olduğu sosyal mevkiye göre hakkaniyetin gerektirdiği şeyleri, özellikle münasip gıda ve elbise vermeye, hastalığında gerekli ihtimam ile bakmaya ve hekim getirmeye mecburdur. Bu nedenle mahkemenin tahsis edilecek aylık irat miktarını tespit için bilirkişi marifetiyle, devredilen taşınmazların değerini, getireceği aylık geliri ve alacaklı davacının önceki sosyal mevkilerini göz önünde tutarak hakkaniyet üzere davalının yerine getirmekle yükümlü olduğu birlikte konut, beslenme, giydirme ve görüp gözetme edimlerinin kapsam ve parasal değerini belirlemesi gerekir. (Bkz. Y. 13 HD., 11.10.1982 T., E:5166, K:5821 sayılı ilamı).
2.8. Mahkemece davacının asgari yaşam koşullarının sağlanması amacıyla yapılan bakım sözleşmesi için ne kadar gelire ihtiyaç bulunduğu, çekişme konusu taşınmazın kullanım şeklinin, kiraya verilip verilmediğinin, kiraya veriliyor ise kira bedellerinin ne kadar olduğunun ve kime ödendiğinin, taşınmazın davaya konu yarı payının getireceği gelirin ne olduğu araştırılıp, tarafların özel ve ekonomik durumları da gözetilerek uygun bir irat tahsisi gerekir.
3. Değerlendirme
3.1.Ölünceye kadar bakım sözleşmelerinde bakıp gözetme borcunun kapsamı, ne aktin başında ne de devamı sırasında belirli olmayıp, bakım alacaklısının hayatı boyunca oluşacak şartları tayin eder. Esasen ölünceye kadar bakma aktini hizmet aktinden ayıran unsurda bu yöndür. Bakım alacaklılarının akit anında özel bakıma muhtaç halde olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur. Bu ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak maddi desteğin ne olacağını önceden kestirmek mümkün olamaz. Kaldı ki bu aktin hedefi nafaka veya ahlaki görevler kadar bir maddi destek elde etmek değil, tarafların bilhassa bakım alacaklısının sosyal durumuna uygun bir bakım elde etmektir.
3.2. Somut olaya gelince; davalı taraf davaya cevap vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır. İlk derece mahkemesince, davacı tarafından davalıya karşı açılan boşanma davasında dinlenen davalı tanık beyanları esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Talimat yoluyla ifadesi alınan ve davacının komşusu olduğunu belirten davacı tanığı ..., davalının son dönemde davacının rahatsızlıklarından şikayet etmeye başladığını, davalının davacıya kötü davrandığını, davalının davacının yüzüne karşı "ölemedi gitti" şeklindeki hitabına şahit olduğunu; davacı tanığı ve tarafların evlerinde kiracı olan ...'in ise davacının rahatsızlığı sebebiyle hastaneye yatırıldığını, eve geri getirildiği dönemde bakıma muhtaç olduğunu, davalının davacıyı evde tek başına bırakarak dışarıya gittiğini, davacıyı neden evde bırakıp dışarıya çıktığını sorduğunda, davalıya "altını bezledim ben daha bakamam" cevabını verdiğini beyan etmiştir. Öte yandan Bolu Aile Mahkemesinde görülen boşanma davasında davacı tanığı olarak dinlenen ... ve ... ...'nin, davacının davalının elektriği ve kaloriferi yakmasına engel olduğuna hiç şahit olmadığını belirtmesine karşın, bu tanık beyanlarına hangi sebeple itibar edilmediği mahkeme gerekçesinde tartışılmamıştır.
3.3. Yukarıda 3.1. numaralı bentte de belirtildiği şekilde, ölünceye kadar bakım sözleşmelerinde bakıp gözetme borcunun kapsamı, ne aktin başında ne de devamı sırasında belirli olmayıp, bakım alacaklısının hayatı boyunca oluşacak şartları tayin eder. Davacının ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile dava konusu taşınmazı 06.08.2015 tarihinde tapu müdürlüğünde akdedilen resmi senetle davalıya devrettiği, 2016 yılında yaşa bağlı rahatsızlıkları nedeniyle hastane giriş kayıtlarında artış olduğu, boşanma davasının 30.01.2017, sözleşmenin feshi davasının ise 03.02.2017 tarihinde açıldığı dikkate alındığında davalının davacıya karşı bakım edimini yerine getirmediği sonucuna varıldığından kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, karardan bir örneğin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 24.10.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme ve bölge adliye mahkemesi kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onaması gerektiği görüşündeyiz. Bu nedenle hükmün bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.