YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Trafik kazası yapanın zorunluluk bulunmadığı halde kaza yerinden ayrılması nedeni ile zararının kasko dışı kaldığı iddiasının, şirketçe delille gerekçelendirilmesi gerektiği hk

Karar Özeti

 Eldeki davada davacı vekili; davalıya kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olan araç sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle 01/05/2019 tarihinde gece 02.00 civarı tek taraflı kaza yaptığını açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş; davalı vekili ise davacı tarafın kazanın ardından kaza yerini terk ettiğini, Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 hükmü uyarınca sürücünün kaza yerinden ayrılması halinde talep edilen hasarın teminat dışında kaldığını, sağlık ve can güvenliği sebebi ile ilk tıbbi müdahalenin yapılması amacıyla kaza yerinden ayrılan sürücülerin haklarının saklı olduğunu, davacının ise geçerli bir sebep olmaksızın kaza yerini terk ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

 

Yukarıda anılan Kanun ve Sigorta Genel Şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıda bulunsa da somut olayın özellikleri ve bilhassa davacıya ait aracın sürücüsünün yaralandığını iddia etmediği ve tek taraflı olarak yapılan kazada can güvenliğini tehlikeye atacak ispatlanmış bir durum olmadığı, kazanın oluş biçimi ve meydana geldiği saat gözetildiğinde; haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durum bulunduğu ve aksi durumu ispat yükünün, davacı sigortalıya geçtiğini kabulün zorunlu olduğu açıktır.

 

Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin göz önünde tutulması gerekir.

 

Somut olayda 01/05/2019 günü saat 02.00 sularında meydana gelen tek taraflı kazada sürücünün yaralanmadığı ve dava dışı başka bir araca veya kişiye çarparak zarar verilmediğine göre araç sürücüsünün korku, kaygı ya da panik yaşamasını gerektirir bir durumun varlığından da söz edilemeyeceği, kaza yerini terk etmek yönünden Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 hükmü uyarınca haklı bir neden bulunmadığı anlaşılmaktadır.

 

Ayrıca araç sürücüsünün kaza yerinde fotoğraf çekmediği, kazanın hemen ardından davalı ... şirketini haberdar etmeyip kazadan 6 ay sonra davalıya hasarın ödenmesi için başvuruda bulunduğu, çekici kullanmadan olay yerinden ayrıldığı görülmektedir. Bu durumda ispat yükünün yer değiştirdiğinin kabulü gereklidir.

 

Bu itibarla davacıya ait araç sürücüsünün kaza yerini Genel Şartlarda belirtilen zorunlu nedenlerle terk ettiği dolayısıyla zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükü davacı sigortalıda olup, dosyadaki mevcut deliller ile hasarın teminat kapsamında kaldığı ispatlanamamıştır. Şu durumda açılan davanın tümden reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.

Karar

 

4. Hukuk Dairesi         2022/8658 E.  ,  2022/10533 K.

 


MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
 

Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetinin 14/09/2020 tarih ve 2020/İHK-15347 sayılı itirazın reddine dair verilen kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

 

K A R A R

 

Dava, kasko sigorta poliçesi nedeniyle araç hasarına yönelik maddi tazminat istemine ilişkindir.

 

Davacı vekili, 01/05/2019 tarihinde müvekkili adına kayıtlı 01 DMR 18 plakalı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını, kaza neticesinde davalı tarafından atanan eksperin incelemeleri sonucunda hasarı reddettiğini, kaza sonrası sigorta şirketi araştırmacısı ile defalarca görüştüğünü, kroki ve olay ayrıntısının anlatıldığını, telefon kayıtlarının da verildiğini, kazada yaralama ve ölüm olmadığından polislerin kaza tespit tutanağı düzenlemediğini, araç sahibinin kazada hasarın boyutunu anlayamadığını, serviste hasarın boyutunu öğrendiğini, miktar yüksek olduğundan halen yaptıramadığını, alkol şüphesi nedeniyle başvurunun reddedildiğini, müvekkilinin OGS kayıtlarını ve yemek fişlerini araştırmacıya verdiğini, ayrıca alkollü halde ...’den...a kadar gelinmesinin mümkün olmadığını belirterek belirsiz alacak davası olarak 100 TL hasar bedeli ile 590 TL eksper ücretinin davalıya başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

 

Davalı vekili, şahısla kaza yerinde buluşulduğunu, kaza yerinde yapılan incelemede yol kenarında eski ve yeni sürtme izlerinin olduğunu, ancak izlerin hangi araca ait olduğunun anlaşılmadığını, kaza yeri çevresinde araca ait kırık parça olmadığını, kaza yerini gören kamera kaydının adli olay olmadığından temin edilemediğini, araç sahibinin görünür hasar olmaması nedeniyle kaza yerinden ayrıldığını, kaza yerinde fotoğraf çekmediğini ve alkol almadığını beyan ettiğini, araç sürücüsünün banka ekstresinde Manisa’dan benzin aldığının tespit edildiğini, ancak beyanında ...’den benzin aldığını söylediğini, bu nedenle sürücü değişikliği yapıldığı görüşü oluştuğunu, araç çekici ile çekilmediğinden hasarın artmasına sebebiyet verildiğini, başvuru sahibi tarafından alkol raporu sunulamadığını, sigortalının bildirim ve hasar sonrası yükümlülüklerini ihlal ettiğini, somut olayda sigortalının kazadan 195 gün sonra bildirimde bulunduğunu, sigortalı tarafından bildirim yükümlülüğü ve inceleme yapılmasına izin verme yükümlülüğünün kasten ihlal edildiğini, davacının talep ettiği tazminat miktarının fahiş olduğunu, eksper ücretinin makul giderlerden sayılmadığını, faiz talebinin kabul edilemeyeceğini, vekalet ücretinin 1/5 olması gerektiğini belirterek başvurunun reddini savunmuştur.

 

Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvurunun kabulü ile 39.990 TL’nin 22/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir. İtiraz Hakem Heyetince davalının itirazının reddine karar verilmiştir.

 

Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde geçerli olan Kasko Sigortası Genel Şartları'nın A.5.10. maddesinde, "zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere; bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma" denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.

 

Eldeki davada davacı vekili; davalıya kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olan araç sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle 01/05/2019 tarihinde gece 02.00 civarı tek taraflı kaza yaptığını açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş; davalı vekili ise davacı tarafın kazanın ardından kaza yerini terk ettiğini, Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 hükmü uyarınca sürücünün kaza yerinden ayrılması halinde talep edilen hasarın teminat dışında kaldığını, sağlık ve can güvenliği sebebi ile ilk tıbbi müdahalenin yapılması amacıyla kaza yerinden ayrılan sürücülerin haklarının saklı olduğunu, davacının ise geçerli bir sebep olmaksızın kaza yerini terk ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
 

 

Yukarıda anılan Kanun ve Sigorta Genel Şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıda bulunsa da somut olayın özellikleri ve bilhassa davacıya ait aracın sürücüsünün yaralandığını iddia etmediği ve tek taraflı olarak yapılan kazada can güvenliğini tehlikeye atacak ispatlanmış bir durum olmadığı, kazanın oluş biçimi ve meydana geldiği saat gözetildiğinde; haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durum bulunduğu ve aksi durumu ispat yükünün, davacı sigortalıya geçtiğini kabulün zorunlu olduğu açıktır.
 

 

Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin göz önünde tutulması gerekir.
 

 

Somut olayda 01/05/2019 günü saat 02.00 sularında meydana gelen tek taraflı kazada sürücünün yaralanmadığı ve dava dışı başka bir araca veya kişiye çarparak zarar verilmediğine göre araç sürücüsünün korku, kaygı ya da panik yaşamasını gerektirir bir durumun varlığından da söz edilemeyeceği, kaza yerini terk etmek yönünden Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 hükmü uyarınca haklı bir neden bulunmadığı anlaşılmaktadır.


Ayrıca araç sürücüsünün kaza yerinde fotoğraf çekmediği, kazanın hemen ardından davalı ... şirketini haberdar etmeyip kazadan 6 ay sonra davalıya hasarın ödenmesi için başvuruda bulunduğu, çekici kullanmadan olay yerinden ayrıldığı görülmektedir. Bu durumda ispat yükünün yer değiştirdiğinin kabulü gereklidir.
Bu itibarla davacıya ait araç sürücüsünün kaza yerini Genel Şartlarda belirtilen zorunlu nedenlerle terk ettiği dolayısıyla zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükü davacı sigortalıda olup, dosyadaki mevcut deliller ile hasarın teminat kapsamında kaldığı ispatlanamamıştır. Şu durumda açılan davanın tümden reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.

 

SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 19/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 


Bu sayfa 150 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor