YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Satışın mal kaçırma amacı ile yapıldığı iddiası – satın alanın ise evin kredi ile alındığı ve mal kaçırma amacı olmadığı savunmasının, mahkemece nasıl değerlendirileceği hk.

Karar Özeti

2.2. Bölge adliye mahkemesince verilen kararın gerekçesinde, davalı ...'ın oğlu tarafından Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifinden çekilen kredi tutarının 5.400,00TL olduğu kabul edilmesine karşın, çekilen kredi tutarı dosyada yer alan ödeme planına göre 54.000TL'dir. Yine bölge adliye mahkemesi tarafından 164 ada 26 parsel sayılı taşınmaz değerinin 13.671,78TL olduğu kabul edilmiştir. Oysa ki 30.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda taşınmaz değerinin 42.248,00TL olarak tespit edildiği; dinlenen tanık beyanına göre taşınmazın 47.500,00TL bedelle davalı ...'a satıldığı anlaşılmaktadır. Davalı ... adına işlem yaptığını beyan eden oğul ... Selalmaz'ın çektiği kredi tutarı ile tapudaki satış tarihleri birbiri ile uyumludur. Davalı bakım yükümlüsünün adına kayıtlı bulunan taşınmazı davacının kendisine karşı açılacak bir davada geri alınmasını engellemek amacıyla diğer davalı ...'a el ve işbirliği içerisinde satış işlemi ile devrettiği açık ve yeterli delillerle kanıtlamadığından, satışın muvazaalı olduğu yönündeki bölge adliye mahkemesi kararı doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Karar

 

 

 

YARGITAY

 

7. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2021/5358

 

Karar Numarası: 2022/6176

 

Karar Tarihi: 24.10.2022

 

İLK DERECE

 

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02/10/2017 tarihinde verilen dilekçeyle ölünceye kadar bakım sözleşmesinin feshi ile tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 24/10/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili ve davalı ... ... Topaloğlu tarafından talep edilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince davalının istinaf talebinin reddine, davacının istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davanın kabulüne dair verilen kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

 

KARAR

 

I. DAVA:

 

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin torunu olan davalı ... ...'na, dava konusu edilen 736 parsel (yenileme kadastrosundan sonra 154 ada 4 parsel), 299 parsel (yenileme kadastrosundan sonra 143 ada 2 parsel), 186 parsel (yenileme kadastrosundan sonra 144 ada 3 parsel), 282 parsel (yenileme kadastrosundan sonra 156 ada 4 parsel), 347 parsel (yenileme kadastrosundan sonra 164 ada 24, 25, 26 parsel) sayılı taşınmazları ölünceye kadar bakma şartıyla tapuda resmi akitle devrettiğini, davalının eşi ile birlikte başka yerden doğalgazlı bina kiraladığı ancak müvekkilini yanına almadığını, müvekkilinin görme özürlü olduğundan tek başına hayatını idame edecek sağlık durumuna sahip olmadığını, müvekkiline komşularının baktığını, yemek ve kişisel bakım ihtiyaçlarını komşuları ve eski arkadaşlarının giderdiğini, davalının 164 ada 26 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazı 26/09/2017 tarihinde diğer davalı ...'a sattığını, davalı ...'nun müvekkilinin dava açacağını anladığı için mal kaçırmak amacıyla bu satış işlemini yaptığını belirterek, ölünceye kadara bakma akdinin feshi ile bu akde dayanarak verilen taşınmazlara ait tapu kayıtlarının iptaline, 164 ada 26 parsel sayılı taşınmazın davalı ... tarafından davalı ...'a satıldığından, muvazaa sebebi ile tapu kaydının iptali ile müvekkil adına tesciline, davalı ... ...'ın iyiniyetli olduğunun tespiti halinde ikinci kademede taşınmazın dava tarihindeki bedelinin davalılardan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

 

II. CEVAP

 

A. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının kira olarak oturduğu eve kendi rızası ile gittiğini, müvekkilinin evlendiğinde dedesi olan davacıyı yanına almak istediğini ancak davacının dava dışı bir kişiyle yaşamayı tercih ettiğini, davacı ile müvekkilin aynı şehirde yaşadıklarını ve davacının ihtiyaçlarını gidermeye çalıştığını, bayramlarda kurbanını müvekkilinin kestiğini, hastalandığında muayene götürüp ilaçlarını aldığını, düzenli aralıklarla market alışverişlerini yaptığını, müvekkilinin eşi ile davacıyı ara ara ziyaret edip yemeklerini yaptığını, davacının rahatsızlanması üzerine müvekkilinin davacıyı Kastamonu ve Ankara'da hastaneye götürüp ilgilendiğini, davacının kendi isteği ile müvekkiline kredi kartını verdiğini, bakım akdinin sürdürülememesinin müvekkilinin değil davacının kusurlu hareketlerinden kaynaklandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

B. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin iyiniyetli 3. kişi olduğunu, muvazaa iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, mal kaçırmak amacı ile işlem yapılmış olması halinde tüm taşınmazların müvekkiline devredilmiş olmasının gerekeceğini, 164 ada 26 parsel sayılı taşınmazın müvekkilin oğlu tarafından çekilen kredi ile satın alındığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:

 

İlk Derece Mahkemesince, davalı ... ... yönünden, ölünceye kadar bakma sözleşmenin imzalanmasından sonra davalı tarafın davacı tarafa karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmediği, davalının davacı ile ayrı evde yaşadığı, davacının ihtiyaç ve giderlerini kısmen karşılamak suretiyle davacı tarafın bakım yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne; diğer davalı ... yönünden, 164 ada 26 parsel sayılı taşınmazın satış tarihi ile Kastamonu Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifinden çekilen kredinin tarih ve tutarının uyumlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar vermiştir.

 

IV. İSTİNAF:

 

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

 

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... Toğaloğlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

 

B. Gerekçe

 

Bölge Adliye Mahkemesince; yargılama aşamasında dinlenen ve satışa aracılık eden ...'nun beyanında dava konusu 164 ada 26 parsel sayılı taşınmazın davalı ...'a satışı için 45.000,00TL üzerinden anlaşmaya varıldığı, taşınmazı ...'nin oğlu olan ...'nin aldığı, mahkemece yapılan keşif sonrası tanzim edilen 30/4/2018 tarihli rapora göre 164 ada 26 parsel değerinin 13.671,78 TL olduğu, tanık ... tarafından kullanılan kredi miktarının 5.400,00TL olmakla davalı ...'nin taşınmazı alabilecek gücünün bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde ... ile ...'nin el ve iş birliği içinde hareket ettikleri kabul edilmelidir. Dava konusu satışın gerçek bir satış olmadığı ve davalı ...'nin satış bedelini ödediğini ispatlayamaması karşısında TMK 1023. maddesi korumasından yararlanamayacağı, mahkemece davalı ... adına olan kaydın da iptaline karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır, gerekçesiyle hüküm kurulmuştur.

 

B. Hüküm

 

Bölge Adliye Mahkemesince; yukarıda B. bendinde açıklanan gerekçelerle, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen hükmün kaldırılarak her iki davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

V. TEMYİZ:

 

A.Temyiz Yoluna Başvuranlar

 

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

 

B. Temyiz nedenleri

 

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazı yatırım amaçlı ve yanından yol geçtiği için ileride büfe açma saikiyle satın aldığını, müvekkilinin davalı ...’nu tanımadığını ve tanık ...'nun aracılığıyla taşınmazı bulduğunu, müvekkilin oğlu olan ... Selalmaz'ın taşınmazı satın almak için Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifinden kredi çektiğini, çekilen kredi miktarı 50.220,00TL olmasına karşın Bölge Adliye Mahkemesi kararında hatalı olarak çekilen miktarın 5.400,00TL olarak gösterildiğini belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

 

C. Gerekçe

 

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 

Dava ölünceye kadar bakım sözlemesinden kaynaklanmakta olup; bakım yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla açılmış akdin feshi talebi ve davalı adına akit ile devredilen taşınmazlara ait kaydın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.

 

2. İlgili Hukuk

 

2.1.Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.

 

2.2.Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 611. ve devamı maddelerinden alan ölünceye kadar bakım sözleşmeleri, anılan Kanunun 612. ve Türk Medeni Kanununun 545. maddesi gereğince resmi şekilde düzenlenmelidir. Resmi şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulması mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2008 tarihli ve 2008/14-70 2008/104 sayılı Kararı)

 

2.3.Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametgâh temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.

 

2.4.T.BK'nın 617. maddesinde, sözleşmeden ... ödevlere aykırılık nedeniyle ilişki çekilmez olmuşsa ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme ... tanınmıştır. O halde yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.

 

2.5. HMK'nın 19. maddesi gereği ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlı hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine TMK'nın 6. maddesi gereği kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür.

 

2. Değerlendirme

 

2.1.Somut olaya gelince; davacı tarafından kendisine ait ve yenileme kadastrosundan sonra numaraları 154 ada 4 parsel, 143 ada 2 parsel, 144 ada 3 parsel, 156 ada 4 parsel, 164 ada 24, 25 ve 26 parsel sayılı olarak değişen taşınmazlar, davacı tarafından 27/05/2010 tarihinde Kastamonu Tapu Sicil Müdürlüğünde yapılan ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile davalı ...’na temlik edilmiştir. Dava konusu 164 ada 26 parsel sayılı taşınmazın ise bu tarihten yaklaşık yedi yıl sonra, bakım yükümlüsü davalı ... tarafından davalı ...'a satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmıştır. Bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davalı ...'ın taşınmazı muvazaalı işlemle satın aldığı kabul edilerek yazılı hüküm kurulmuştur. Dosyada yer alan belgeler incelendiğinde davalı ...'ın davalı ... ile el ve işbirliği içerisinde olduğu söylenemez.

 

2.2. Bölge adliye mahkemesince verilen kararın gerekçesinde, davalı ...'ın oğlu tarafından Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifinden çekilen kredi tutarının 5.400,00TL olduğu kabul edilmesine karşın, çekilen kredi tutarı dosyada yer alan ödeme planına göre 54.000TL'dir. Yine bölge adliye mahkemesi tarafından 164 ada 26 parsel sayılı taşınmaz değerinin 13.671,78TL olduğu kabul edilmiştir. Oysa ki 30.04.2018 tarihli bilirkişi raporunda taşınmaz değerinin 42.248,00TL olarak tespit edildiği; dinlenen tanık beyanına göre taşınmazın 47.500,00TL bedelle davalı ...'a satıldığı anlaşılmaktadır. Davalı ... adına işlem yaptığını beyan eden oğul ... Selalmaz'ın çektiği kredi tutarı ile tapudaki satış tarihleri birbiri ile uyumludur. Davalı bakım yükümlüsünün adına kayıtlı bulunan taşınmazı davacının kendisine karşı açılacak bir davada geri alınmasını engellemek amacıyla diğer davalı ...'a el ve işbirliği içerisinde satış işlemi ile devrettiği açık ve yeterli delillerle kanıtlamadığından, satışın muvazaalı olduğu yönündeki bölge adliye mahkemesi kararı doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

 

VI. SONUÇ:

 

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ve HMK 371. maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 24/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 196 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor