ortaklık ilişkileri bittikten sonra marka sahibi davacının rızası bulunduğuna ilişkin bir kanıt bulunmadığı, davacı marka sahibinin yoksun kaldığı kârın 01.07.2015-06.02.2017 tarihleri arasındaki dönem için 14.845,19 TL olarak hesaplandığı, davacı marka sahibinin zaman aşımı süresi dolmadan davasını açtığı,bu bakımdan davacının, uğradığı zarar veya yoksun kaldığı kârı süresinde talep ettiği, ancak davacının ortaklıktan ayrıldıktan sonra davalıya karşı 2 yıla yakın bir süre beklemeden men davası açabilecekken açmadığı, davacının harekete geçmekteki gecikmesinin ve davalının da kullanmayı sürdürmesinin kazanç tutarını arttırma yönünde etki ettiği, bu bakımdan hakkaniyet gereği maddi tazminat tutarında bir miktar indirim yapmak gerektiği, tarafların başlangıçta ortak olmaları, yazılı sözleşme olmaksızın marka kullandırmaları, ihtilafa başladıktan sonra basiretli tacir gibi zamanında davranmamaları gibi faktörler düşünülerek, hakkaniyet indirimi sonrası davacının takdiren 10.000.-TL zarara uğradığının kabul edildiği, 5.000.-TL manevi tazminat talebinin de dosya kapsamı ve kanıt durumu,tarafların sosyal ve ekonomik durumu, aralarındaki eski ortaklık ilişkisi, tecavüzlü eylemin boyutları dikkate alınarak uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının "YUSUF USTA EV YEMEKLERİ + şekil" markasını tanıtımlarında, ticari evrak ve faturalarında markasal olarak kullanmasının önlenmesine, tecavüzlü tanıtım gereçlerinin toplanarak el konulmasına, imhasına, 10.000.-TL maddi, 5.000.-TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyen ticari faiziyle davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
11. Hukuk Dairesi 2021/1641 E. , 2022/5933 K.
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21.12.2017 tarih ve 2017/21 E- 2017/166 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 11.01.2021 tarih ve 2018/619 E- 2021/14 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Yusuf Usta Ev Yemekleri markasını TPMK'nın 2013/47389 marka numarası ile tescil ettirdiğini, ayrıca 2005/3196 marka numaralı Çeşmeli Yusuf Usta, 2011/42877 marka nolu Alaçatılı Yusuf Usta, 2013/47928 marka nolu Alaçatılı Yusuf Usta Ev Yemekleri markalarını tescil ettirdiğini, müvekkilinin bu markasını piyasada yıllar süren ve büyük maliyetlerle yaptığı reklam ve mücadele sonucu tanıttığını, davalı şirketin Çiğli İzmir adresindeki lokantasının faturalarında Yusuf Usta Ev Yemekleri markasının logosunu aynı şekilde kullandığını, adisyon fişlerinde de ''Et, Süt, Yumurta, Besi çiftliğimizde üretilmektedir. Yusuf Usta'' yazdığını, davalı şirketin müvekkilinin markasını ve adını kullanarak iltibasa neden olduğunu ve haksız rekabetle kazanç elde ettiğini, muhtemel kazançtan yoksun bırakarak zarara uğrattığını, davalı şirketin haksız rekabeti, ürünleri kalitesiz ve düşük fiyatla satmasının müvekkilini müşterileri karşısında zor duruma düşürerek itibarının zedelenmesine neden olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.500,00 TL kazanç kaybının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte, 5.000,00 TL manevi tazminatının avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, dava sonunda davalı şirketin müvekkilinin markasını, renklerini, logosunu kullandığı suç unsuru ürünlerin tarafına verilmesine, mümkün olmadığı takdirde müsaderesi ya da imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiş,ıslah dilekçesi ile de maddi tazminat talebini 14.845,19 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkilinin 2008 yılında mal satım işi vesilesi ile tanıştıklarını, Torbalı şubesinde davacı ile müvekkilinin harici olarak fiilen kar ortağı şeklinde işi beraber yürüttüklerini, müvekkilinin bu ticari birlikteliğe özellikle satış ve pazarlamaya ilişkin maddi ve manevi sermaye koyarak büyük emek sarfettiğini, işleri büyüten tartafların Çiğli'de yeni bir yer açmaya karar verdiklerini, müvekkilinin şu anda faaliyet gösterdiği Alaçatılı Ev Yemekleri isimli restoranı açtıklarını ancak davacının ekonomik durumunun kötü olduğunu ve maddi katkı sağlayamayacağını belirtmesi nedeniyle tüm masrafların müvekkili tarafından karşılanarak bu işletmenin resmi olarak da müvekkilinin üzerine yapıldığını, Çiğli'deki yeni şubenin davacı ile müvekkilinin beraber Alaçatılı Yusuf Usta isminin kullanılarak açıldığını, açılışa davacının da katıldığını, bu süreçte Alaçatılı Yusuf Usta isminin davacının rızası ile kullanıldığını, tarafların Torbalı şubesinin davacıya, Çiğli şubesinin de müvekkiline ait olacak şekilde 2015 yılının Temmuz ayında resmi olarak ayrı olan ticari birlikteliklerini fiili olarak da ayırdıklarını, sonrasında davacının müvekkilinden fahiş bir isim ücreti talep ettiğini, taraflar arasında anlaşma sağlanamayınca davalının davacı ve markası ile ilgili tüm tabela, broşür, afiş ve sair her şeyi kaldırdığını, müvekkilinin artık sadece kendi tescilli markası olan Alaçatılı Ev Yemekleri ibareli markayı tescil ettirerek kullandığını, tarafların kendi aralarında fiili olarak ayrılma kararı aldıkları Temmuz 2015'e kadar davacının markasının müvekkili tarafından fatura ve adisyonlar da dahil olmak üzere kullanıldığını, ancak davacının kendi ismini kullanmamasını istemesi üzerine müvekkilinin restoranında bulunan davacı ve markası ile ilişkili tabela, afiş, broşür ve sair tüm materyalleri kaldırdığını, sadece önceden kullanılan faturaların davacıya ait markanın üzeri stickerla kapatılarak kullanılmaya devam edildiğini, davacı tarafça sunulan adisyon fişindeki Yusuf Usta bölümünün ise müvekkiline ait restoranda sehven unutulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 767,65 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 05/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.