YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Yetkili satıcılık sözleşmesinde prim ödenmesi kararlaştırıldığı halde, satılan ürünlere karşılık müşteri çeklerinin ödenmediği gerekçesi ile , pirim ödemekten kaçınılabilir mi?

Karar Özeti

İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında 20.01.2016 tarihli sözleşme bulunduğu, davalı tarafın, davacının Kasım ayında almış olduğu ürünlere karşılık davalı şirkete vermiş olduğu 18.12.2015 keşide tarihli çekin 7 iş günü içerisinde ödenmediğinden ciro primi alamayacağını savunduğu, çekin cari hesaba 28.12.2015 tarihinde kaydedildiği ve 7 iş günü süresi içerisinde 06.01.2016 tarihinde ödendiği, bu çekin Kasım ayına ilişkin davacının alımlarından kaynaklandığı, primin talep edildiği Eylül Ekim aylarına ilişkin dönemi kapsamadığı, dava dışı şirket adresinde yapılan tespit göz önüne alındığında davacı tarafından 12.11.2015 tarihinde dava dışı Kösem Tarım Ürünleri'ne satış yapıldığının tespit edildiği, dava konusu olan prim dönemi içerisinde 3. kişiye satışın olmadığı bu nedenle sözleşmenin ihlal edildiğine dair delil bulunmadığı, Eylül-Ekim dönemlerine ilişkin davacının alım yaptığı miktar göz önüne alınarak davacının 142.013,21 TL prim alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.

Karar

 

11. Hukuk Dairesi         2021/1193 E.  ,  2022/5155 K.

 

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

 

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.10.2018 tarih ve 2016/625 E. - 2018/1059 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 03.12.2020 tarih ve 2019/263 E. - 2020/1336 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

 

Davacı vekili; taraflar arasında düzenlenen "winhause profil satış sözleşmesi" hükümleri uyarınca müvekkilinin 20.01.2016 tarihine kadar davalı şirketin yetkili satıcısı olduğunu, sözleşmenin konusunun davalı şirketin ürettiği "winhause" marka PVC pencere ve kapı sistemleri ile profillerinin alımı satımı ve müvekkiline ait atölyede üretilerek nihai tüketiciye satılması, pazarlanması ve montajı olduğunu, müvekkilinin sözleşmedeki yükümlülüklerini 20.01.2016 tarihine kadar eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalı şirketin ciro prim genelgelerinde belirlenen oranlarda bayilere ciro pirimi vermekle yükümlü olduğunu, genelgeye göre yılda altı dönem olarak ikişer aylık periyotlarda yetkili satıcıların yaptığı alımların tutarı üzerinden dönemsel olarak ciro primi ödemeyi taahhüt ettiğini, 2015 yılı 5.döneme kadar ciro primlerinin karşılıklı mutabakatla fatura edilerek davalının cari hesabına işlendiğini, müvekkilinin 2015 yılı beşinci dönemi olan Eylül ve Ekim aylarını kapsayan siparişler üzerinden emtia alımı yaptığını, müvekkilinin ciro prim genelgesine göre 142.013,21 TL alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili amacıyla ... .Noterliğinin 14.01.2016 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, prim alacağının ödenmemesi üzerine müvekkilince 20.01.2016 tarihli ihtarnameyle sözleşmenin feshedilerek ciro prim alacağının tahsili amacıyla Büyükçekmece 1.İcra Müdürlüğünün 2016/6933 Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, takibe yönelik borçlu itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalı vekili, davacının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle prim alacağının bulunmadığını, prim şartlarının (b) maddesi gereğince ciro edilen müşteri senetlerinin karşılıksız çıkması ve yedi iş günü içinde ödenmemesi halinde prim verilmeyeceğini, davacı tarafından 18.12.2015 tarihinde verdiği müşteri çekinin kararlaştırılan yedi günlük süreden sonra 06.01.2016 tarihinde ödenmesi nedeniyle davacının ciro primine hak kazanmadığını, aynı şartlara göre merkezin bilgisi dışında tali bayilik veya showroom açılması halinde prim verilmeyeceğinin belirlendiğini, davacının bu şarta da aykırı hareket etmesi nedeniyle prim alacağının bulunmadığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin bayilerine ham halde sattığı profillerin bayiler tarafından işlenerek satıldığını, müvekkilinin nihai tüketicilere doğrudan PVC kapı ve pencere imalatı yapmadığını, sadece profilleri ve aksesuarlarını üreterek şirketlere sattığını, bayilerin de aldıkları bu profilleri ürün haline getirerek tüketicilere sattıklarını, bu kapsamda 2016 yılı Ocak ayına kadar davacıya satış yapıldığını, davacının ise sözleşmeyle yasaklanmasına rağmen üçüncü kişilere üretim hakkını devir ederek müvekkilinin ürünlerini kötülediğinin haricen öğrenildiğini, bunun üzerine davalının keşide ettiği ihtarla aylarca önce satın aldığı ürünlerde ayıp bulunduğunu belirterek 14.01.2016 tarihli ihtarı keşide ettiğini, müvekkilinin keşide ettiği 27.01.2016 tarihli cevabi ihtarla sözleşmeye aykırılıkların durdurulmasının talep edildiğini, bunun üzerine davacı tarafından sözleşmenin 21.01.2016 tarihli ihtarla feshedildiğini, müvekkilince Espiye Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/1 D.İş dosyasından yaptırdığı delil tespitinde dava dışı üçüncü kişi Köseoğlu Yapı'nın müvekkili şirket ile bayilik sözleşmesi olmamasına rağmen dava dışı şirket yetkilisini emtiayı işlemek üzere davacıdan aldığını beyan ettiğini, sözleşme gereğince ürünlerin işlenerek satılmak kaydıyla davacıya verildiğini, müvekkiline ait ürünlerin başka şirketlere satılması veya işlenmesi için verilmesinin sözleşmeye aykırı olması nedeniyle prim alacağı hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

 

İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında 20.01.2016 tarihli sözleşme bulunduğu, davalı tarafın, davacının Kasım ayında almış olduğu ürünlere karşılık davalı şirkete vermiş olduğu 18.12.2015 keşide tarihli çekin 7 iş günü içerisinde ödenmediğinden ciro primi alamayacağını savunduğu, çekin cari hesaba 28.12.2015 tarihinde kaydedildiği ve 7 iş günü süresi içerisinde 06.01.2016 tarihinde ödendiği, bu çekin Kasım ayına ilişkin davacının alımlarından kaynaklandığı, primin talep edildiği Eylül Ekim aylarına ilişkin dönemi kapsamadığı, dava dışı şirket adresinde yapılan tespit göz önüne alındığında davacı tarafından 12.11.2015 tarihinde dava dışı Kösem Tarım Ürünleri'ne satış yapıldığının tespit edildiği, dava konusu olan prim dönemi içerisinde 3. kişiye satışın olmadığı bu nedenle sözleşmenin ihlal edildiğine dair delil bulunmadığı, Eylül-Ekim dönemlerine ilişkin davacının alım yaptığı miktar göz önüne alınarak davacının 142.013,21 TL prim alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.

 

Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.

 

Bölge Adliye Mahkemesi'nce; ciro primi verilmesine ilişkin davalı genelgesine göre, davacı tarafından ciro edilen karşılıksız müşteri evraklarının 7 iş günü içerisinde ödenmemesinin ciro priminin verilmeyeceği hal olarak düzenlendiği, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesi ile ciro prim genelgesinde belirlenen düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği, sözleşmenin (5-L) maddesinde ödeme koşulları düzenlenirken, davacının keşideci olarak düzenlediği evraklar yönünden derhal, ciro yoluyla vermiş olduğu belgelerin ise ihtardan itibaren 3 gün içinde ödenmemesi halinde muacceliyet kesp edeceğinin kabul edildiği, bu durumda kural olarak sözleşme kapsamında davacı tarafından, ciro ile alınan müşteri senetleri ile ödeme yapılması halinde alınan çekin karşılığının üçüncü kişi tarafından bankada bulundurulması gerektiğinden, çek elinde bulunmayan davacının çekin karşılıksız kalıp kalmadığını takip etme olanağı bulunmadığından, çekin karşılıksız çıktığını sözleşme hükmüne göre davalı tarafından davacıya bildirilmesinden sonra temerrütün oluşacağı, prim genelgesindeki sürenin de belirtilen temerrüt süresine eklenerek hesaplanmasının sözleşme dengesine uygun olacağı, bu kapsamda davalı tarafından herhangi bir bildirimin yapılmadığı, davacı ödemesinin süresinde olduğu, bu yönlere ilişkin davalının istinaf başvuru nedenlerinin yerinde görülmediği, davacının, tespit yapılan dava dışı Köseoğlu Yapı unvanlı ticari işletmeyi sözleşmeye aykırı şekilde açarak işlettiğine ilişkin davalı beyanı dışında herhangi bir kanıt bulunmadığı, anılan işletmenin başka bir tacir tarafından işletildiği, davalının da haksız rekabetin tespit ve önlenmesi amacıyla anılan kişiye karşı dava açtığı, üçüncü kişinin ticari işletmesinde yapılan imalatın, davacının gözetimi altında yapılmadığı, sözleşmeye aykırı şekilde üçüncü kişiye imalat yaptırıldığına ilişkin bir kanıt bulunmadığı, davacının sözleşmeye aykırı davranışı bulunduğu kabul edilse dahi, davalı tarafından iddia edilen ihlalin prim alacağının doğduğu dönemden sonraki aylara ilişkin olduğu, davalı tarafından sunulan ciro primi yönergesine göre primin dönem sonrası ayın 25.iş günü sonrasında hazırlanarak davalıya bildirileceğinin belirlendiği, bu durumda talep edilen 5.dönem primlerinin en geç Kasım ayının sonunda davalıya bildirilmesi ve ödenmesi gerektiği, bu durumda dahi, davalının dayandığı ihlalin prim alacağının doğduğu tarihten sonra meydana geldiği, davalı yan, ihlalli davranışın bulunduğunu savunmasına rağmen, ihlal nedeniyle oluşan zarar yönünden takas ve mahsup savunmasında bulunmadığından mahkemece belirlenen prim alacağının tahsilinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

 

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

 

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

 

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 7.310,92 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 22/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

 


Bu sayfa 167 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor