YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Yönetim kurulu üyesinin şirkete borçlu olduğu iddiası ve üyenin aldığı paranın huzur hakkı olduğu yönündeki savunmasın da, hangi hususlar üzerinde inceleme yapılarak karar verileceği hk.

Karar Özeti

Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.

 

1-Asıl dava, önceki yönetim kurulu üyesine ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Asıl davacı vekili, davalıya ödendiği ileri sürülen 226.000.-TL'nın borç olarak verildiğini, davalı ise bu tutarın huzur hakkı olarak verildiğini savunmuştur. Bu durumda şirket kayıt ve defterleri incelenerek davalının hangi tarihler arası şirket yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı, görev yaptığı döneme ilişkin gerek davalıya gerekse aynı dönemlerde görev yapan diğer yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ilişkin genel kurul kararı bulunup bulunmadığı, fiilen ödeme yapılıp yapılmadığı, 15.06.2009 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ilişkin kararın geçmiş yıllarda alınıp alınmadığı, son genel kurul tarihi itibariyle davacı şirket ile davalı yönetim kurulu üyesi arasındaki alacak borç ilişkisinin şirket defterlerinde ne şekilde görüldüğünü değerlendirmeden, yazılı gerekçeyle eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

 

2-Karşı dava yönünden, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı – karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile asıl davaya ilişkin hükmün davacı - karşı davalı lehine BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı - karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya iadesine, istek halinde aşağıda yazılı 28,10 TL harcın temyiz eden davalı - karşı davacıya iadesine, 21.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Karar

 

 

11. Hukuk Dairesi         2020/8445 E.  ,  2022/5111 K.

 

 

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

 

Taraflar arasında görülen davada Amasya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 17.10.2019 tarih ve 2012/275 E- 2019/244 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 02.11.2020 tarih ve 2020/986 E- 2020/1383 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

 

Davacı vekili, davalının davacı şirketin bir dönem ortağı olduğunu, davalıya değişik dönemlerde borç olarak toplam 226.000,00 TL verildiğini, geri ödenmemesi üzerine noter aracılığıyla ihtar gönderildiğini, ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini, banka üzerinden yapılan havaleler ve çek bedellerinin davalıdan talep edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş; karşı davada ise, yetki ve görev itirazıyla birlikte karşı davacının hisselerini, hisse devir makbuzu ile devrettiğini ve ibra işlemini gerçekleştirdiğini, karşı davacının alacağını neye dayandırdığının anlaşılamadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

 

Davalı vekili, davacının davalı şirkette kurucu ortak olduğunu, davacının ortak olduğu süre boyunca hiçbir yönetim kurulu ve genel kurul toplantısına katılmadığını ve katılmasına engel olunduğunu, davacının iddia ettiği ödemelerin huzur hakkı adı altında davalı şirket yönetim kurulu başkanı tarafından davalıya ödendiğini belirterek davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiş; karşı davada ise, yönetim kurulu kararı başlıklı bir takım evraklarda bulunan imzaların karşı davacıya ait olmadığını, bu durumla ilgili olarak suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın devam ettiğini, karşı davalı şirket yönetim kurulu başkanının karşı davacıya ait 15 adet hissesini dava dışı 3. kişiye devretmesi için baskı uygulandığını, hisselerin devredilmesinden sonra devir sözleşmesinde belirtilen bedellerin karşı davacıya ödenmediğini, karşı davacının, karşı davalı şirkete ortak olduğu dört yıl boyunca herhangi bir gelir elde edemediğini, şirketin kuruluşundan itibaren zarar edildiğinin beyan edildiğini, bu durumun hayatın olağan akış ve ticari teamüllere aykırı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 50.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle karşı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı-karşı davalının iddiasına dayanak yaptığı banka dekont ve makbuzları, davalının hesabına yapılan havaleyi gösterdiği, havale makbuzları üzerinde bu paraların davalıya borç olarak verildiğine dair bir ibare bulunmadığı, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gerektiği, bu durumda davacının dayandığı belgelerin yalnız başına davalıya borç verildiğini ispata yeterli olmadığı, davalının beyanının vasıflı ikrar niteliğinde olduğu, ispat yükünün yer değiştirmediği, davacı-karşı davalının alacak iddiasını dayandırdığı ve dava dilekçesinde bildirdiği 5 adet çekin davalıya verilip verilmediğinin belli olmadığı, verilmişse dahi borç olarak verildiğine ilişkin dosyada bir delil bulunmadığı, yine 2009 yılına ait 4 adet ve toplam 100.000,00 TL bedelli çeklerini 3 adedinin davalı – karşı davacı tarafından tahsil edildiği, 1 adedinin davacı - karşı davalıya iade edildiği, sonrasında ise bedelinin nakit olarak davalı - karşı davacıya ödendiğinin anlaşıldığı, ancak bu çeklerin davalı – karşı davacıya, davacı – karşı davalı tarafından borç olarak verildiğini ispata elverişli bir delilin ibraz edilmediği, davalı - karşı davacının karşı davanın konusunu 24.07.2012 tarihli ikinci cevap dilekçesinde, davacı – karşı davalı şirketin 2006-2007-2008 ve 2009 yıllarına ait kar payı ödemelerinin yapılmaması olarak açıkladığı davalı - karşı davacının payına düşen miktarı talep ettiğini beyan ettiği, 2006-2007-2008 ve 2009 yılları toplamında şirket bilançosunun zarar gözüktüğünün tespit edildiği göz önünde bulundurulduğunda davalı – karşı davacının, davacı - karşı davalı şirketten kar payı alacağının bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

 

Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

 

Samsun Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı - karşı davalının icra takibine konu edilen ödemelerin davalı- karşı davacıya borç olarak gönderildiğinin iddia edildiğini, davalı - karşı davacının ise, ödemelerin huzur hakkı olarak yapıldığını belirttiği, davalı - karşı davacının ikrarının vasıflı ikrar olduğu, vasıflı ikrarda ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, davacı - karşı davalının parayı borç olarak gönderdiğini ispat etmesi gerektiği, davacı şirket ve dava dışı şirket tarafından keşide edilen çeklerin davalıya verilmesinin ayrıca davalı hesabına para gönderilmesinin davalıya borç verildiğini ispatlamadığı, şirketin davalı karşı davacının ortağı bulunduğu dönemde zarar etmesi ve kar payı dağıtımına ilişkin şirket genel kurulundan karar alınmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

 

Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.

 

1-Asıl dava, önceki yönetim kurulu üyesine ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Asıl davacı vekili, davalıya ödendiği ileri sürülen 226.000.-TL'nın borç olarak verildiğini, davalı ise bu tutarın huzur hakkı olarak verildiğini savunmuştur. Bu durumda şirket kayıt ve defterleri incelenerek davalının hangi tarihler arası şirket yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığı, görev yaptığı döneme ilişkin gerek davalıya gerekse aynı dönemlerde görev yapan diğer yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ilişkin genel kurul kararı bulunup bulunmadığı, fiilen ödeme yapılıp yapılmadığı, 15.06.2009 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ilişkin kararın geçmiş yıllarda alınıp alınmadığı, son genel kurul tarihi itibariyle davacı şirket ile davalı yönetim kurulu üyesi arasındaki alacak borç ilişkisinin şirket defterlerinde ne şekilde görüldüğünü değerlendirmeden, yazılı gerekçeyle eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

 

2-Karşı dava yönünden, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı – karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile asıl davaya ilişkin hükmün davacı - karşı davalı lehine BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı - karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya iadesine, istek halinde aşağıda yazılı 28,10 TL harcın temyiz eden davalı - karşı davacıya iadesine, 21.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 


Bu sayfa 278 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor