Kararı, temlik alan İstanbul Varlık Yönetim A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
Dava, çeke dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen 03.04.2015 tarihli kararın temlik alan davalı ... AŞ vekilince temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15.02.2016 tarih 2015/11025 E. 2016/2299K. Sayılı ilamı ile davacı vekilinin çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını belirterek menfi tespit isteminde bulunduğu, hükme esas alınan imza incelenmesine ilişkin 05.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda mukayese imzaların fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle sonuca varıldığı, mahkemece çekin keşide tarihi olan 15.04.2013 tarihinden önceki ihtilafsız döneme ait davacı şirket yetkilisi tarafından resmi kurumlar önünde atılan imza asılları getirtilip yeniden bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulduğu ve mahkemece bozma ilamına uyulduğu anlaşılmıştır.
11. Hukuk Dairesi 2021/3355 E. , 2022/5625 K.
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07.09.2020 tarih ve 2020/156 E. - 2020/331 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi (temlik alan) davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili aleyhine icra takibine geçildiğini, takibe konu çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürerek müvekkili şirketin davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı bankanın çeki kredi borcuna mahsup etmek amacıyla ciro yolu ile aldığını, iyiniyetli yetkili son hamil olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, dava konusu çekteki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığı anlaşıldığı gerekçesiyle dava konusu çek nedeniyle davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, şartları bulunmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, temlik alan İstanbul Varlık Yönetim A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
Dava, çeke dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen 03.04.2015 tarihli kararın temlik alan davalı ... AŞ vekilince temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15.02.2016 tarih 2015/11025 E. 2016/2299K. Sayılı ilamı ile davacı vekilinin çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını belirterek menfi tespit isteminde bulunduğu, hükme esas alınan imza incelenmesine ilişkin 05.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda mukayese imzaların fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle sonuca varıldığı, mahkemece çekin keşide tarihi olan 15.04.2013 tarihinden önceki ihtilafsız döneme ait davacı şirket yetkilisi tarafından resmi kurumlar önünde atılan imza asılları getirtilip yeniden bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulduğu ve mahkemece bozma ilamına uyulduğu anlaşılmıştır.
Bozma ilamına uyulmasından sonra davacı vekilinin, müvekkilinin yetkilisinin imza örneklerinin bulunduğu kurum ve kuruluşların bildirilmesine dair 21.11.2016 havaleli dilekçe sunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili ise söz konusu ek rapora itirazında imza incelemesinin yasa ve Yargıtay içtihatlarında aranan kriterlere uyulmadan yapıldığını, dava konusu çekin keşide tarihi 15.04.2013 olmasına rağmen bilirkişi tarafından incelenen belgelerin 1997-1999 tarihli olduğunu bildirmiştir.
Buna göre mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereği yerine getirilmeden hüküm kurulmuştur. Davacı şirket yetkilisine ait dosyada mevcut imzanın zaman içinde farklılaşmakta olduğu nazara alınarak, fotokopileri daha önce dosyaya sunulan belge asılları celp edilerek davacı vekilinin bildirdiği belge asılları da ilgili yerlerden getirtilmek suretiyle davacı şirket yetkilisinin mukayese imzaları ile çek üzerindeki imza karşılaştırılarak neticesine göre karar verilmek gerekirken dava konusu çekin keşide tarihinden çok önceye dayalı evrak üzerinde yapılan incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temlik alan davalı ... AŞ vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden (temlik alan) davalıya iadesine, 08/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.