İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki ihtilafın, Gölbaşı İncek mevkiinde, kısa adı LÖSEV olan hastane kompleksi inşaatında, inşaatın sahibi ile mimari proje sahibi mimarlık şirketi ve gerçek kişi müellifler arasında belediyede işlem gören tadilat mimarlık projesine, sözleşmenin feshinin ileri sürülmesinden kaynaklı imza atmama ya da başka kişinin imza atmasına onay vermeme şeklindeki ihtilaftan kaynaklandığı, FSEK 1. ve 2. madde ile 14. ila 25. maddeler kapsamında ele alındığında dava konusu mimari projenin ilim ve edebiyat eseri olduğu, davalı şirketin anılan mimari projelerde mali hakkı, diğer davalı gerçek kişilerin de hem mali hem de manevi haklarının bulunduğu, davacı ile davalı şirket arasındaki mimari tasarım sözleşmesinin 18.06.2015 tarihinde davacı tarafından feshedildiği, asıl olanın taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri olduğu, bu sözleşmeler çerçevesinde davalı mimarlar ve tüzel kişi şirketin 5846 sayılı Kanuna göre ilim ve edebiyat eseri vasfındaki mimari projeden kaynaklı mali haklarını, fesih olsa dahi yazılı olarak davacı tarafa devrettiklerinin anlaşıldığı, sözleşme feshedilmiş olmasına rağmen, sözleşme hükümlerinin davacıya verdiği yetki kapsamında davaya konu inşaatın B Blok için ruhsata aykırılıklarının giderilmesi, imara aykırılıktan ceza ve yıkım tehdidinin giderilmesi açılarından proje mimarlarının tadilat projelerine imza atmaları gerektiği, telif alacağının icra takibi ile tahsil edilmesine rağmen tadilat projesine imza atılmamasının veya başka mimara yetki verilmemesinin MK'nın 2. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle davanın kabulüne,
11. Hukuk Dairesi 2021/1566 E. , 2022/6047 K.
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05.04.2017 tarih ve 2016/37 E- 2017/126 K. sayılı kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 01.10.2020 tarih ve 2019/342 E- 2020/803 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı kurumun kamu yararına çalışan, vergiden muaf bir kuruluş olduğunu, davacı ile davalı şirket arasında Gölbaşı - İncek mevkiinde lösemili hastalara hastane kompleksi yapımı için 26.01.2012 tarihinde iç mimari sözleşmesi imzalandığını, daha sonra 27.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren mimari tasarım sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin projeleri zamanında teslim etmemesi, makul süreleri aşması, teslim edilen projelerde ise sorunlar çıkması, bu sırada inşaatın başlaması nedenleri ile taraflar arasında mimarın gecikmesi ve sözleşme hükümlerini yerine getirmemesi sebebiyle iç mimari sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıklar çıktığını, davalı şirketin 19.04.2013 tarihinde iç mimari sözleşmesini tek taraflı feshettiğini, ana mimari sözleşmeye ilişkin yükümlülüklerin de davalı şirket tarafından zamanında yerine getirilmediğini, başlamış olan inşaatta imalat sürecini etkileyen aşırı gecikmeler olduğunu, çok sayıda karşılıklı ihtarname çekildiğini, davalı gerçek kişi mimarların düzenledikleri mimari projelerle ilgili tadilat projelerini, belediyede imzalamaktan imtina ettiklerini, inşaat alanının A ve B blok olarak ikiye bölündüğünü, A blok için inşaat ruhsatı alınabildiği halde, B blok için yeni emsale uygun tadilat projeleri, davalı gerçek kişi müellif mimarlar tarafından imzalanmadığından inşaat ruhsatı alınamadığını, inşaatın, yapı inşaat ruhsatı olmadan bitirildiğini, davacı LÖSEV'in Gölbaşı Belediyesi tarafından verilecek ciddi bir para cezası tehdidi ile karşı karşıya kaldığını, inşaatın tamamen bitirilerek, geçici kabulünün yapıldığını, Sağlık Bakanlığı'ndan gerekli izinler alınarak, hastane ve diğer yapıların açılma ve hasta kabulü aşamasına geldiğini, davalılar A bloktaki küçük ve önemsiz tadilatlarla ilgili olarak hazırlanan yapısal tadilat projelerini ve iskan belgelerini imzalamadığı için Gölbaşı Belediyesi’nden iskan ruhsatı alınamadığını, iskan ruhsatı başvurusu yapıldığı tarihten itibaren, davalı şirkete çeşitli tarihlerde çekilen ihtarnamelerle, tadilat projelerinin ve iskan ruhsatı alınması için gerekli Belediye evraklarının imzalanması talebinde bulunulduğunu, ancak davalının geçersiz bahaneler ile imzadan imtina ettiğini, Gölbaşı Belediyesi’nin yönlendirmesi ile 18.06.2015 tarihinde mimari sözleşmenin davacı tarafından zorunlu olarak ve sözleşmenin 13. maddesi gereğince feshedildiğini, davalının sözleşme kapsamındaki alacağın tahsili için icra takibi başlatması üzerine davacının istenilen bedeli ihtirazı kayıt ile ödediğini, davalı şirketin davacıdan herhangi bir alacağı kalmadığını, davalının Gölbaşı Belediyesi’nde bekleyen B blok inşaat ruhsatı için gerekli tadilat projesini, A bloktaki küçük ve önemsiz tadilatlarla ilgili olarak hazırlanan yapısal tadilat projelerini ve her iki blok için yapı kullanma izni evrakını tüm ihtarlara rağmen keyfi olarak imzalamadığını, bu nedenle davacının çok büyük ölçekli maddi ve manevi zarara uğradığını ve lösemi/kanser hastalarının yatacak ve tedavi olacak yatak bulamadıklarını, Gölbaşı Belediyesi’ne 19.02.2015 tarihinde yapılan iskan ruhsatı taleplerinin, mimari projede yapılan tadilatın, ilk ruhsatlı mimari projedeki müellif tarafından imzalanması gerektiği gerekçesiyle reddedildiğini, söz konusu tadilat projelerinin bir başka mimara yaptırılarak ve imzalattırılarak Gölbaşı Belediyesi’ne sunulduğunu, ancak bu taleplerinin kabul edilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 13. maddesi uyarınca davacının, projenin devamı niteliğindeki tadilat projelerini başka mimara yaptırma hakkı olduğunu ileri sürerek, davalıların çekişmeli mimari projelerden kaynaklanan haklarının ihlal edilmediğinin tespitine, davalı gerçek kişi mimarların davacı tarafından tanzim ettirilen tadilat projelerini imzalamamak suretiyle çıkarttıkları muarazanın giderilmesine, davacıya ait yapılara inşaat ve iskan ruhsatlarının alınmasına esas olacak tadilat projelerinin, tadilat projelerini hazırlayan mimar tarafından imzalanarak Gölbaşı Belediye Başkanlığı ve ilgili kurumlara sunulması için bu mimara yetki verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davalı şirketin mimarlık sözleşmesi ile üstlendiği edimlerini zamanından önce ifa ettiğini, çizdiği projelere ilişkin izin ve ruhsat alma yükümlülüğü olmadığını, davalının çizdiği mimari projenin davacı tarafından Gölbaşı Belediyesi’ne sunulduğunu ancak davacının sorumluluğundaki diğer müellifler tarafından hazırlanması gereken statik, mekanik, elektrik v.b. projeler eksik teslim edildiğinden veya teslim edilmediğinden sadece A blok için inşaat ruhsatı verildiğini, davalıların belediyeden imza için çağrılmadığını, ilk çağrıldığı zaman 17.02.2016 tarihinde gidip A blok yönünden kısmi iskan için imza attığını, projede davalı şirketin telif hakkı bulunduğunu, davalı ... ve ...'e husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Karara karşı davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davanın ilgili belediyeye karşı açılmayıp, sözleşmenin tarafı olan davalı şirkete ve projenin eser sahiplerine karşı açılması karşısında davaya bakma görevinin adli yargı mahkemesine ait olduğu, davalı şirketin, davacı ile yapılan sözleşmenin tarafı, davalı gerçek kişilerin ise dava konusu mimari projenin eser sahibi olduklarının savunulması karşısında, davalı gerçek kişilere husumet yöneltilmesinde de bir isabetsizlik olmadığı,taraflar arasındaki temel uyuşmazlığın, ilk ruhsatlı mimari projenin eser sahibi olan davalı gerçek kişilerin, yapılan tadilat projelerini imza etmemelerinden kaynaklandığı, bunun dışında davalıların, dava konusu projeye göre inşa edilen binalar için izin veya ruhsat alma yükümlülükleri bulunduğunun iddia edilmediği, ayrıca söz konusu binalar için hangi nedenlerle ve kimin kusuru ile zamanında ruhsat alınmadığının da bu uyuşmazlığın konusu olmadığı, inşaatı tamamlanan binalar yönünden ruhsat alınabilmesi için tadilat projesinin sunulmasının gerektiği, davalıların ise bu projeyi imzalamadıkları, davalıların sözleşmeden kaynaklanan alacaklarını da tahsil etmelerine rağmen tadilat projesini imza etmemelerinin, MK'nın 2. maddesi ile de bağdaşmayacağı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 82,50 TL harcın temyiz eden davalılara iadesine, 20/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.