YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Akaryakıt istasyonun işletenin, bir önceki yıl eksik mal almakla birlikte cari yılda sözleşmede kararlaştırılan miktarda mal aldığı bir halde, önceki yıla ilişkin ceza kesilebilir mi?

Karar Özeti

Kaldı ki söz konusu ihtarnamenin davacıya 28.01.2014 tarihinde tebliğ edilmesi, teminat mektubunun ise 14.02.2014 tarihinde nakde çevrilmiş olması karşısında makul bir sürenin geçtiği de açıktır. Ayrıca, dosya içeriğinden davacının 2014 yılı Ocak ve Şubat aylarında mal alımında bulunduğu görülmektedir. Her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Somut olay bakımından malalım tarihi tam olarak belirlenmek suretiyle bu husus yönünden de inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

Karar

 

 

 

YARGITAY

 

11. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2022/2255

 

Karar Numarası: 2022/4130

 

Karar Tarihi: 26.05.2022

 

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13.03.2018 tarih ve 2014/990 E. - 2018/229 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 20.11.2019 tarih ve 2018/1288 E. - 2019/1631 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

 

Davacı vekili, taraflar arasında 26/01/2012 tarihli Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi’nin akdedildiğini, ticari ilişki devam ederken sözleşmenin teminatı olarak davalı şirkete davaya konu 150.000,00 TL tutarlı banka teminat mektubunu verdiklerini, sözleşme ilişkisi devam ederken 14/02/2014 tarihinde davalı tarafından teminat mektubunun nakde çevrilerek tahsil edildiğini, oysa davalıya cari hesaptan kaynaklanan bir borçlarının bulunmadığını, haksız yere paraya çevrilen teminat mektubu bedelinin iadesi için icra takibi başlattıklarını itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davalı vekili, taraflar arasında bayilik sözleşmesinin akdedildiğini, müvekkili şirketin 24.02.2014 tarihi itibari ile 19.710 USD tonaj taahhüdünden kaynaklanan cezai şart alacağı, 111.000 USD sözleşmenin haksız ve tek taraflı feshinden kaynaklalanan cezai şart alacağı ve bayilik protokolünün 15.maddesi kapsamında 300.000 USD alacağı bulunduğunu, davacının akaryakıt sözleşmesi kapsamında verdiği banka teminat mektubunun bu alacak kalemlerine mahsuben paraya çevrildiğini, davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

 

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında 26/01/2012 tarihli bayilik sözleşmesi ve ekindeki protokoller kapsamında davacı tarafından davalıya 150.000,00 TL tutarlı teminat mektubu verildiği, davacının davalıya cari hesaptan kaynaklanan herhangi bakiye borcunun bulunmadığı her ne kadar davalının "Teminat mektubunun davacının sözleşme kapsamında vermiş olduğu tonaj alım taahhüdüne uymaması" sebebiyle doğan cezai şart, tahsil maksadıyla paraya çevrildiği savaunmasında bulunulmuş ise de, verilen teminat mektubunun eksik tonaj halinde paraya çevrilebileceği yönünde herhangi bir kayıt, belge bulunmadığı ve sözleşme ve eki protokollerde bir düzenlemeye yer verilmediği, davalının teminat mektubunu paraya çevirmesi yönündeki işleminin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

 

Bölge Adliye Mahkemesince, davalının 24/01/2014 tarihli noter ihtarnamesi ile davacı tarafa, 2013 yılında 657 m3 eksik alım yaptığı, sözleşme ile belirlenen 19.710 USD cezai şart alacaklarının doğduğu, ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren cezai şart alacak hakları saklı kalmak kaydıyla, yıllık satış taahhüdünü sağlayacak oranda akaryakıt alımı yapılması veya cezai şart bedelinin ödenmesi, aksi halde sözleşmeden doğan tüm hakları ile diğer her türlü dava, talep ve şikayet haklarının kullanılacağı, cezai şart alacağının talep olunacağının ihtar edildiği, söz konusu ihtarnamenin davacıya 28/01/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davaya konu teminat mektubunun ise 14/02/014 tarihinde nakde çevrildiğinin anlaşıldığı, davalı 2013 yılı için eksik alımdan kaynaklanan cezai şart alacağı için ihtarname göndermiş ise de, ihtarnamede eksik alım taahhüdünün yerine getirilmesi veya cezai şartın ödenmesi yönünde seçimlik edim öngörüldüğü, davalıca yerine getirilmesi istenen seçimlik edimler için süre verilmediği, uyulmaması halinde cezai şart alacağının tahsili için dava ve takip haklarının kullanılacağının belirtildiği, sözleşmenin feshedilmediği ve cezai şart alacağının teminat mektubunun nakde çevrilmesi yoluyla tahsilinden bahsedilmediği, buna göre eksik alım nedeniyle cezai şart alacağının muaccel hale gelmediği, taraflar arasındaki sözleşme ihtarname tarihi itibarıyla henüz feshedilmediğinden ve ihtarnamede davacı bayiye eksik alım taahhüdünü karşılamak üzere akaryakıt alımı yapma seçeneği sunulduğundan davacı bayinin eksik alım taahhüdünü tamamlaması imkanı bulunduğu, ayrıca bu davadan sonra taraflar arasında gerek eksik alım nedeniyle cezai şart gerekse sözleşmeyi ihlal nedeniyle cezai şart ve kar mahrumiyeti alacakları konusunda davalar açılmış olup bu davaların derdest olduğu, mahkemece her ne kadar gerekçesinde, eksik alım nedeniyle cezai şart alacağının teminat mektubu ile ilişkilendirilemeyeceği, verilen teminat mektubunun eksik alımdan kaynaklanan cezai şart alacağı nedeniyle nakde çevrileceğine ilişkin kayıt ve belge bulunmadığı, sözleşmede ve ekindeki protokollerde buna izin verecek bir düzenleme bulunmadığından bahisle teminat mektubunun nakde çevrilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilmiş ise de, sözleşmede teminat mektubunun cezai şart alacağı nedeniyle nakde çevrilebileceğine dair hüküm bulunduğu, mahkemenin gerekçesi yerinde değil ise de eksik alım nedeniyle cezai şart alacağı teminat mektubunun nakde çevrildiği tarihte muaccel olmadığından, ihtarname ile giderilmesi istenen eksik alım miktarının davalı tarafça yerine getirilmesi olanağı bulunulduğundan ve teminat mektubunun nakde çevrildiği tarihte davacının sözleşme ilişkisi kapsamında davalıya her hangi bir borcu bulunmadığından nakde çevrilmesi hukuka aykırı olup tahsil edilen bedelin iadesi gerektiğinden HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince gerekçenin düzeltilerek yeniden esas hakkında davanın kabulüne dair karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalının istinaf talebinin kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 13/03/2018 tarih ve 2014/990 Esas 2018/229 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurmak suretiyle; davanın kabulü ile davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 150.144,86 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, alacak likit olmadığından ve alacak hesabı yargılamayı gerektirdiğinden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

 

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

 

Dava, taraflar arasında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesinde yer alan asgari alım taahhüdüne uyulmamasından kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkin olarak teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeniyle bu bedelin iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

 

Taraflar arasında 26.01.2012 tarihinde akdedilen Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi’nin 4.maddesinde ‘‘ Bayi, bu sözleşme çerçevesinde ... tarafından üretilen ve dağıtılan beyaz ürün cinsi akaryakıt ile madeni yağ ve müstahzarlarını senelik satış taahhüdüne uygun olarak satmayı kabul ve taahhüt eder. Bayi; bu sözleşme uyarınca, sözleşmenin imzalanmasını müteakip yapılacak ticari değerlendirme neticesinde ... tarafından üretilen ve dağıtılan beyaz ürün cinsi akaryakıt müstahzarlarına ilişkin senelik satış taahhüdünde bulunacaktır. Bu bendin ihlali halinde iş bu sözleşmenin 6, 8 ve 9. madde hükümleri uygulnır....’’, 6. maddenin f bendinde ‘‘Bayi, işbu sözleşme uyarınca satın aldığı petrol ürünlerinin bedellerini, ...’ın belirlediği şekilde sözleşme, fatura, senet veya çeklerde gösterilen vadelerde ödeyecektir. Ödememe, eksik ödeme veya geç ödeme hallerinde ... alacakları için aylık %10 gecikme faizi tahakkuk ettirmeye, her türlü takipte bulunmaya ve verilmiş olan teminatları paraya çevirmeye yetkilidir. Bayi’nin petrol mahsulleri bedelini ödememesi için Turkuazca bir vade tanındığı halde, Bayi borcunu bu vade içinde ödemez ise ... arzu ederse işbu sözleşmeyi feshedebilir veya dilerse fesih hakkını kullanmayarak alacakları için her türlü takipte bulunabilir, mal teslimatını süresiz durdurabilir ve bayi tarafından verilen tüm teminatları paraya çevrilebilir, teminat mektuplarını nakde çevirerek tahsilat yapabilir. Teminatların paraya çevrilerek tahsilatına, cezai şart ve kar mahrumiyetinden kaynaklanan alacaklar da dahildir. ..., bu hakları tek tek kullanabileceği gibi, tamamını da kullanabilir...’’, 9. maddesinde ‘‘iş bu sözleşmenin yukarıda 8-a) fıkrasına göre, ...’ca feshi veya ...’ın iş bu sözleşmenin 6-f) fıkrasındaki hakkını kullanması halinde, herhangi bir ihtar ve hükme lüzum olmaksızın Bayi’nin ...’a olan vadeli, vadesiz hulul etmemiş her türlü kıymetli evraka dayalı, ... faturasından doğan, cezai şarta dayanan, taksitli, taksitsiz ve mahiyeti ne olursa olsun bütün borçları muacceliyet kesbedecek ve mevcut teminatlar kayıtsız, şartsız, Bayi’nin rızası aranmaksızın şirkete irat kaydedilmek üzere nakde çevrilecektir.’’, yine taraflar arasında akdedilen 26.01.2012 tarihli Bayilik Protokolü’nün 3. maddesinde ‘‘ Bayi adayı, ...’a 150.000 TL (Yüzellibin Türk Lirası) bedelli kat’i ve süresiz banka teminat mektubu verecektir.’’, 6. maddesinde ‘‘...her sene en az 1600 m3 beyaz akaryakıt türü ürünler satın alınacağını, bu taahhüdünü Bayilik Sözleşmesinde de aynen tekrar edeceğini kabul ve taahhüt eder .Yapmış olduğu taahhütlerini yerine getirmez ise akaryakıtta m3 başına 30 USD cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder.’’, taraflar arasında akdedilen 05.09.2012 tarihli Ek Protokol ile ‘‘26.01.2012 Tarihli mün’akit prokolün 6. maddesi ;.... her sene en az 1200 m3 beyaz akaryakıt satın alacağını bu taahhüdünü Bayilik Sözleşmesinde de aynen tekrar edeceğini kabul ve taahhüt eder...’’ şeklinde hükümler mevcut olup, davalı tarafından davacıya 24.01.2014 tarihinde senelik satış taahhüdünün ihlaline yönelik keşide edilen ihtarname ile taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince her yıl 1200 m3 akaryakıt cinsi beyaz ürün satın almayı beyan, kabul ve taahhüt etmekle beraber taahhüde uygun davranılmadığı cihetle, eksik alınan her 1 m3 akaryakıt için 30 USD cezai şart ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiği, 2013 yılında 543 m3 akaryakıt alımı yapıldığı ve taahhüde uyulmadığı bu nedenle sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacaklarının bulunduğu, eksik alım yapılan akaryakıt için 19710 USD cezai şartın ödenmesi gerektiği, ihtarnamenin tebliğine müteakip, cezai şart alacak hakkı saklı kalmak kaydıyla; yıllık satış taahhüdünü sağlayacak oranda akaryakıt alımı yapılması veya cezai şart bedelinin ödenmesini, aksi halde, Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesinden doğan tüm haklar ile diğer her türlü dava, talep ve şikayet haklarının kullanılacağının, cezai şart alacaklarının talep olunacağı, müvekkilinin haklarının temin ve tahsili için dava ve icrai takibe başvurulacağının ihtar edildiği, ihtarnamenin davacı tarafa 28.01.2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkeme gerekçesinde ihtarnamede eksik alım taahhüdünün yerine getirilmesi veya cezai şartın ödenmesi yönünde seçimlik edim öngörüldüğü, davalıca yerine getirilmesi istenen seçimlik edimler için süre verilmediği, uyulmaması halinde cezai şart alacağının tahsili için dava ve takip haklarının kullanılacağının belirtildiği, sözleşmenin feshedilmediği ve cezai şart alacağının teminat mektubunun nakde çevrilmesi yoluyla tahsilinden bahsedilmediği, buna göre eksik alım nedeniyle cezai şart alacağının muaccel hale gelmediği, taraflar arasındaki sözleşme ihtarname tarihi itibarıyla henüz feshedilmediğinden ve ihtarnamede davacı bayiye eksik alım taahhüdünü karşılamak üzere akaryakıt alımı yapma seçeneği sunulduğundan davacı bayinin eksik alım taahhüdünü tamamlaması imkanı bulunduğu belirtilmiş ise de, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin yukarıda belirtilen mevcut hükümleri birlikte değerlendirildiğinde bu belirlemenin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki söz konusu ihtarnamenin davacıya 28.01.2014 tarihinde tebliğ edilmesi, teminat mektubunun ise 14.02.2014 tarihinde nakde çevrilmiş olması karşısında makul bir sürenin geçtiği de açıktır. Ayrıca, dosya içeriğinden davacının 2014 yılı Ocak ve Şubat aylarında mal alımında bulunduğu görülmektedir. Her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Somut olay bakımından malalım tarihi tam olarak belirlenmek suretiyle bu husus yönünden de inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

 

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

KARŞI OY

 

1- Dava, bayilik sözleşmesi uyarınca eksik alım nedeniyle tahakkuk ettirilen cezai şart borcunun bulunmadığının tespiti ve paraya çevrilen teminat mektubu bedelinin iadesi istemine ilişkindir.

 

2- Her ne kadar davacının 26.01.2012 tarihli Bayilik Sözleşmesi uyarınca davalıdan yıllık 1200 m3 akaryakıt cinsi “beyaz ürün” alma, aksi halde “m3/30 USD” ceza koşulu ödeme taahhüdü bulunmakta ise de, 2012 yılındaki eksik alım nedeniyle davalının hiçbir çekince ileri sürmeden ürün vermeye devam etmesi ve keza 2013 yılında da yıl bitinceye kadar eksik alıma ses çıkarmadan ve çekince ileri sürmeden ürün vermeye devam etmesi nedeniyle eksik ifadan dolayı davacı bayiye karşı alacak talebinde bulunması, TBK’nın 104. Maddesindeki “dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmişse, önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş sayılır” hükmüne aykırı olduğu gibi, TMK’nın 2. Maddesi uyarınca eksik alıma ses çıkarılmayacağı yolunda davacı bayi nezdinde haklı beklenti oluşturduktan sonra bu davranışla çelişir şekilde iki yol sonra eksik alım nedeniyle alacak talebinde bulunması çelişkili davranış yasağı ve dürüstlük kuralına da aykırıdır. O nedenle davanın teminat mektubunun paraya çevrilmesi haksız olduğundan menfi tespit ve istirdat davasında davanın kabulüne karar verilmesini isabetli buluyorum.

 

3- Öte yandan kabule göre de; davalı dağıtıcı firma sözleşmenin feshinden önce davacıya gönderdiği 24.01.2014 tarihli Noter İhtarnamesi ile davacıya yönelik olarak “… yıllık satış taahhüdünüzü sağlayacak oranda akaryakıt alımı yapmanızı veya cezai şart bedelini ödeminizi, aksi halde Sözleşmeden doğan tüm haklarımızı ile diğer her türlü dava, talep ve şikayet haklarımız kullanılacak, cezai şart alacağımızın talep olunacağını ihbar ve ihtar ederim” şeklindeki ifadeleri ile davacının “yıllık alım taahhüdü edimini yerine getirmediği takdirde” cezai koşulu alacağını tahsile yöneleceği beyan ve taahhüdü karşısında davacı bayinin borcu seçimlik borç haline dönüşmüştür. Diğer bir anlatımla, davacı bayi dilerse ceza koşulu borcunu ödeyebileceği gibi, dilerse de 2014 yılı içerisinde alım taahhüdünü yerine getirme seçimlik hakkına kavuşmuştur. TBK’nın 87. Maddesi uyarınca, seçimlik borçlarda, hukuki ilişkiden ve işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça, edimlerden birinin seçimi borçluya aittir. Bununla birlikte bu ihtarnamenin davalıya 28.01.2014 tarihinde tebliğinden (Sözleşmede ikinci yılın dolmasından) sonra bir aydan daha kısa bir zaman dilimi içerisinde, verilen süre nedeniyle borç muaccel (istenebilir) hale gelmeden, bu defa davalı tarafın 14.02.2014 tarihinde davacının başlangıçta verdiği 150.000.-TL’lik teminat mektubunu paraya çevirdiği, böylelikle davacının seçimlik borucunu yerine getirmesine imkan ve fırsat vermeden, bildirimde bulunmaksızın ve kendi taahhüdüne aykırı olarak teminat mektubunu TBK’nın 92. Maddesi hükmüne aykırı şekilde haksız olarak paraya çevirmesi nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından menfi tespit ve istirdat davasının kabulüne karar verilmesini isabetli bulduğumdan, bu kararı bozan Dairemiz çoğunluk görüşüne katılmıyorum.


Bu sayfa 222 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor