YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Uyuşmazlık Hakem Heyetince Trafik kazasındaki yaralanmaya ilişkin tazminat miktarına karar verilirken, ceza dosyasında kabul edilen kusur oranın heyetçe incelenmesi gerektiği hk.

Karar Özeti

Somut olayda kaza tespit tutanağına göre, yaya olan davacılar asli, davalıya trafik sigortalı araç sürücüsü tali kusurlu bulunmuştur. Davacılar vekilinin başvuruya eklediği ve usulden red kararı verilen sigorta tahkim komisyonu dosyasında düzenlendiği belirtilen 27/11/2019 tarihli raporda, davacılar desteğinin kusursuz, araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamında bulunan Kemalpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/145 Esas sayılı dosyasında mahallinde yapılan keşfe binaen düzenlenen 04/12/2019 tarihli raporda ise, davacılar desteği asli, araç sürücüsü ise tali kusurlu bulunmuştur. Uyuşmazlık Hakem Heyetince alınan 27/09/2020 tarihli kusur raporunda ise, davacılar desteği ve sürücü eşit şekilde %50’şer oranında kusurlu bulunmuş, Uyuşmazlık Hakem Heyetince davalı vekilinin kusura ilişkin ceza dosyasının da değerlendirmeye alınmasına yönelik itirazı reddedilerek, alınan 27/09/2020 tarihli kusur raporu uyarınca hüküm kurulmuştur. Davalının itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince; hakem heyetince önceki raporlar arasında çelişkinin hükme esas alınan kusur raporuyla giderildiği gerekçesiyle, davalının kusura yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.

 

Davacılar, yaya olan desteğin ölümü nedeniyle tazminat isteminde bulunduğuna göre, bu zarar ile illiyet bağı taşıyan eylemi olan sürücü kusurlarının belirlenmesi ve kusur durumuna göre değerlendirme yapılması gerektiği açıktır. İtiraz Hakem Heyetince, her ne kadar dosya kapsamında alınan ve taraflara %50 kusur atfeden rapor benimsenerek davalının itirazının reddine karar verilmişse de, ceza yargılaması sonucu araştırılıp değerlendirilmeden yapılan inceleme eksiktir. Zira, kusur durumu yönünden ceza mahkemesince verilmiş olan kararın, davalı yanın sorumluluğunun tespiti bakımından eldeki davayı etkileyeceği açıktır.

 

O halde İtiraz Hakem Heyetince; davacılar vekiline ceza dosyasının temini ile dosyaya sunulması yönünde süre verilip, dosya kapsamındaki diğer kusur raporlarıyla birlikte değerlendirilerek, davalının kusur yönünden sorumluluğu belirlenip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

 

c) Kabule göre de; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince, davacılar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5’i tutarında (maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden fazla vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2-a,b,c) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Karar

4. Hukuk Dairesi         2021/13399 E.  ,  2022/10499 K.

 


MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi



Davacılar kendi adına asaleten,..., ...ve...’a velayeten ... vekilleri Av. ... tarafından, davalı ... aleyhine 02/07/2020 tarihli dilekçe ile trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine Uyuşmazlık Hakemince yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen kararın davalı vekilinin başvurusu üzerine yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalının itirazının reddine dair verilen 17/01/2021 tarih ve 2021/İHK-1705 sayılı kararın davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmesi üzerine tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya incelendi, gereği görüşüldü.

 

K A R A R

 

Davacılar vekili; 22/11/2018 tarihinde davalıya trafik sigortalı aracın, davacıların eşi/anneleri olan yaya desteğe çarpması sonucu vefat ettiğini belirterek, belirsiz alacak olarak toplam 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 02/11/2020 tarihli dilekçesiyle talebini toplam 221.058,86 TL'ye artırmıştır.

 

Davalı vekili; komisyondan önce sigorta şirketine başvuru yapılırken güncel nüfus kayıt örneğinin sunulmadığını, kusur oranlarının tespiti gerektiğini, yaya desteğin asli ve tam kusurlu olduğunu belirterek, başvurunun usul ve esastan reddini savunmuştur.

 

Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvurunun kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalı vekili itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince; davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

 

1) Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

 

2) Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

 

a) Dairemizce kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.

 

Somut olayda; desteğin eşi ve çocukları için destek tazminatına karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda destek tazminatı hesaplanırken, desteğin anne baba bilgilerine ulaşılamadığından pay ayrılmadığı belirtilerek, anne ve babanın payı hesaba katılmamış olup, desteğin tüm gelirini eşi ve çocukları ile paylaşacağı varsayımı ile hesaplama yapılmıştır.

 

Davacılar desteği Necibe Topaç (Najiba Ağalarova) Azerbaycan vatandaşı iken, 21/06/2011 tarihinde Türk vatandaşlığını kazanmıştır. Dosya kapsamında bulunan ve desteğin anne babasına ait pasaport ve doğum belgelerinden, desteğin Azerbaycan vatandaşı olan anne babasının kaza tarihinde ve halen hayatta olup olmadıkları anlaşılamamaktadır.

 

İtiraz Hakem Heyetince, davacılar desteğin eşi ve çocukları olmasına karşın, davacıların desteğin Azerbaycan uyruklu anne babaları olduğu,davacıların pasaportları ve desteğin anne babası olduklarına ilişkin doğum belgesinin bulunduğu şeklindeki yanılgılı ve dosya kapsamıyla bağdaşmayan bir gerekçeyle, davalının itirazı reddedilmiştir.

 

Davalının tazminat sorumluluğunun doğru şekilde belirlenebilmesi için, desteğin anne babasının kaza tarihinde ve halen sağ olup olmadıkları belirlenmeden, sadece davacılara pay ayrılarak hesaplama yapılması hatalı olmuştur.

 

5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 15. fıkrasında her ne kadar “Hakemler sadece kendilerine verilen belgeler üzerinden karar verirler” hükmü bulunsa da, bu hüküm eksik belge varsa taraflara bunları tamamlamak için süre verilmesine engel olmamalıdır. Zira aynı maddenin 23. fıkrasında “Bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Yargılama Yasasının hükümleri, sigortacılıkta tahkim hakkında da kıyasen uygulanır” düzenlemesi yer almaktadır.

 

O halde İtiraz Hakem Heyetince, Dairemizin yerleşik uygulaması ile belirlenen ve yukarıda ifade olunan destek payları esas alınarak, olay tarihi itibariyle desteğin Azerbaycan uyruklu olduğu anlaşılan anne ve babasının sağ olup olmadıkları hususunun açıklığa kavuşturulması ve halen yaşayıp yaşamadıklarının tespiti yönünde ilgili belgelerin dosyaya ibrazı için davacılar vekiline süre verilip, gelecek cevap uyarınca oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

 

b) Davalı vekilinin kusura yönelik temyiz itirazına gelince;

 

Her ne kadar İtiraz Hakem Heyetince; hakem heyetince alınan adli trafik bilirkişisinden alınan 27/09/2020 kök ve 03/10/2020 tarihli ek kusur raporları uyarınca davalıya sigortalı araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek, bu kusur oranı üzerinden hesaplanan tazminatın ödenmesine karar verilmişse de, kusur konusunda yapılan inceleme eksiktir.

 

Somut olayda kaza tespit tutanağına göre, yaya olan davacılar desteği asli, davalıya trafik sigortalı araç sürücüsü tali kusurlu bulunmuştur. Davacılar vekilinin başvuruya eklediği ve usulden red kararı verilen sigorta tahkim komisyonu dosyasında düzenlendiği belirtilen 27/11/2019 tarihli raporda, davacılar desteğinin kusursuz, araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamında bulunan Kemalpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/145 Esas sayılı dosyasında mahallinde yapılan keşfe binaen düzenlenen 04/12/2019 tarihli raporda ise, davacılar desteği asli, araç sürücüsü ise tali kusurlu bulunmuştur. Uyuşmazlık Hakem Heyetince alınan 27/09/2020 tarihli kusur raporunda ise, davacılar desteği ve sürücü eşit şekilde %50’şer oranında kusurlu bulunmuş, Uyuşmazlık Hakem Heyetince davalı vekilinin kusura ilişkin ceza dosyasının da değerlendirmeye alınmasına yönelik itirazı reddedilerek, alınan 27/09/2020 tarihli kusur raporu uyarınca hüküm kurulmuştur. Davalının itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince; hakem heyetince önceki raporlar arasında çelişkinin hükme esas alınan kusur raporuyla giderildiği gerekçesiyle, davalının kusura yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.

 

Davacılar, yaya olan desteğin ölümü nedeniyle tazminat isteminde bulunduğuna göre, bu zarar ile illiyet bağı taşıyan eylemi olan sürücü kusurlarının belirlenmesi ve kusur durumuna göre değerlendirme yapılması gerektiği açıktır. İtiraz Hakem Heyetince, her ne kadar dosya kapsamında alınan ve taraflara %50 kusur atfeden rapor benimsenerek davalının itirazının reddine karar verilmişse de, ceza yargılaması sonucu araştırılıp değerlendirilmeden yapılan inceleme eksiktir. Zira, kusur durumu yönünden ceza mahkemesince verilmiş olan kararın, davalı yanın sorumluluğunun tespiti bakımından eldeki davayı etkileyeceği açıktır.

 

O halde İtiraz Hakem Heyetince; davacılar vekiline ceza dosyasının temini ile dosyaya sunulması yönünde süre verilip, dosya kapsamındaki diğer kusur raporlarıyla birlikte değerlendirilerek, davalının kusur yönünden sorumluluğu belirlenip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

 

c) Kabule göre de; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince, davacılar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5’i tutarında (maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden fazla vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2-a,b,c) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 


Bu sayfa 256 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor