YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Bankanın, zorunlu deprem sigortasının yenilenmemesi gerekçesi ile hasar gören eve ödeme yapılmadığı savunmasının, yenileme konusunda sorumluluğu bulunduğu gerekçesi ile reddi hk.

Karar Özeti

Bankanın, krediye bağlı zorunlu deprem sigortasının yenilenmemesi nedeni ile hasar göre eve ödeme yapılmadığı iddiasının, bankanın yenileme konusunda sorumluluğu bulunduğu gerekçesi ile reddi hk.

Karar

3. Hukuk Dairesi         2020/3852 E.  ,  2020/5977 K.

 

 

... ile ... ... Bankası A.Ş. aralarındaki tazminat davası hakkında ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden(Tüketici Mahkemes Sıfatıyla) verilen 14/07/2016 tarih ve 2016/253-2016/338 sayılı hükmün Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 13/11/2019 tarih ve 2016/27587 E.- 2019/11222 K. sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.

 

Y A R G I T A Y K A R A R I

 

Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullanarak satın aldığı konutun 23.10.2011 tarihinde meydana gelen depremde ağır hasar gördüğünü ve bu nedenle yıkım kararı alındığını, kredinin kullanımı sırasında dask sigortası ile sonraki dönem yenilemesi yapıldığı halde, davalı bankanın 13.07.2011 tarihinde herhangi bir bildirim yapmaksızın poliçeyi iptal ettiğini, oysaki banka şubesinde bulunan mevduat hesabının aktif olup bakiyesinde fazlasının bulunduğunu, davalı bankanın işleminin kabul edilemez olduğunu ve zarara uğradığını ileri sürerek; 57.820,00 TL dask poliçe bedelinin ve Aralık 2011 – Ocak 2014 tarihleri arasında kredi taksiti olarak bankaya ödediği 11.604,88 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

 

Davalı banka vekili, poliçe bedeli ödenmediğinden iptal edildiğini savunarak; davanın reddini dilemiştir.

 

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin (kapatılan) 13.11.2019 tarih 2016/27587 e., 2019/11222 k. sayılı ilamı ile onanmış; davacı, bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

 

Dava, DASK poliçesinin iptalinin dayanaksız olduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, davacıya ait konut için davalı bankadan 05.05.2010 tarihinde 40.000,00 tutarlı konut kredisi kullanılmış, 17.06.2010-17.06.2011 birinci dönem ve 17.06.2011-17.06.2012 ikinci dönem ... Sigorta A.Ş. yetkili şirketince dask poliçeleri tanzim edilmiş, ... ilinde 23.10.2011 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle dava konusu taşınmaz hasar görmüştür.

 

Mahkemece, taşınmaz malikinin zorunlu deprem sigortası yaptırmakla yükümlü olduğu, bankanın söz konusu rizikodan sorumlu olabilmesi için bu hususta açık bir yasa veya sözleşme hükmünün bulunması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmede buna ilişkin bir hüküm bulunmadığı, Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği'nin 5/2 madde ve fıkrasının kredi kuruluşu için öngördüğü bildirim yükümlülüğü yasal bir zorunluluğu ifade etmeyip sigortanın yaptırılmasına yönelik bir önlem niteliğinde olduğu, öte yandan davacının iptal edildiğini belirttiği zorunlu deprem sigortası poliçesinin yaptırılması için davalı bankaya yönelik talepte bulunduğuna ve ilk sigorta primini ödediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye tesadüf edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

 

Hemen belirtilmelidir ki, 17.01.2009 tarih ve 27113 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 2. fıkrasında, zorunlu sigortalarda kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun ise kredi kuruluşuna ait olacağı düzenlenmesi yer almakta olup, DASK sigortasını yapan başka bir sigorta şirketi olsa da, davalı bankanın zorunlu olan bu sigortanın da yenilenmesi için davacıya bilgilendirme yapması gerektiğinden, mahkemenin buna ilişkin tespiti doğru olmamıştır.

 

Diğer yandan, davacı ile davalı banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesinin Sigorta başlıklı 15. maddesinde "... Müşteri ve Kefil/Kefiller, açılacak kredi sebebiyle Banka’ca belirlenecek şartlar üzerinden kredi taksitleri ve krediden doğan her türlü borç tamamıyla geri ödeninceye kadar Bankanın gerekli göreceği her türlü tehlikelere/rizikolara karşı Bankaya rehnedilen her türlü taşınmazları tüm masraf ve primleri kendisine ait olmak üzere, dilediği bir sigorta şirketi nezdinde Banka lehine sigorta yaptırmayı/yapılmasını ayrıca ipotek tesis edilen taşınmaz için Zorunlu Deprem Sigortası’nı yaptırmayı, süresi biten poliçeleri yenilemeyi, daha önce sigorta yapılmış olması ve bu sigortanın vade, tutar ve diğer özelliklerinin Bankaca belirtilen şartları haiz olması halinde sigorta poliçelerini Bankaca bir zeyilname ile ciro ve devretmeyi, süresi sona eren poliçelerin yenilenmesinde Banka’nın yetkili olduğunu, poliçelerde Banka’nın dain ve mürtehin sıfatıyla kayıtlı olmasını, teminatların değerinde her ne sebeple olursa olsun tamamen veya kısmen değer kaybı halinde sigorta bedelinin Bankaca sigorta şirketinden alınmasını ve kredi borçlarına mahsup edilmesini, sigorta şirketi ile tazminat konusunda anlaşmazlığı çözümü için Banka’ca açılacak dava ve takip masraflarının tümünün kendilerine ait olduğunu, sigortanın yaptırıldığı sigorta şirketine ihbar, prim ödeme vs. tüm yükümlülükleri yerine getireceğini, aksi takdirde doğan her türlü zarardan dolayı Banka’ya karşı sorumlu olduğunu, sigorta bedelini karşılamadığı takdirde kalan miktar için talep tarihinden itibaren 5 işgünü içinde Bankaca kabul edilecek yeni teminat vermeyi veya bu miktarı def’aten ödemeyi, ipotek edilen taşınmazın hasara uğraması halinde Bankanın sigorta sözleşmesi hükümleri doğrulusunda sigorta bedelini almak için gerekli her türlü işlemi müşterinin rızası olmaksızın açmaya ve bedelini almaya yetkili olduğunu kabul ve taahhüt ederler.

 

Müşteri ve/veya kefiller, Bankanın, sona eren sigorta poliçelerini yenileme yetkisini kullanması halinde, sigorta prim borçları ve masraflarını derhal ödemeyi, ödemediği takdirde sigorta prim tutarının müşteri namına sigorta şirketine Banka tarafından ödeneceğini, Bankanın, ödemiş olduğu sigorta prim tutarını, ödeme tarihinde geçerli olan Banka'nın Kredili mevduat Hesabı faiz oranı üzerinden hesaplanacak faiziyle birlikte tahsile yetkili olduğunu ve Müşteri'nin hesabından ve veya yapacağı ilk taksit ödemesinden Banka'nın ilk önce bu alacağına mahsup etmeye yetkili olduğunu, söz konusu mahsup yetkisinin kullanması nedeniyle taksit tutarının eksik kalması ve veya ödenmemesi halinde Bankanın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını gayrikabilirücu olarak kabul ve taahhüt eder. ’’ hükmü yer almaktadır.

 

Yine taraflar arasında yapılan kredi sözleşmesinin Hesaptan Tahsilat Yetkisi başlıklı 8. maddesinde " ... sigorta primi vb. masraflarının, Banka nezdindeki Müşteriye ait veya Müşteri tarafından belirtilen bir mevduat hesabından otomatik olarak tahsiline ... " yetki verildiği görülmektedir.

 

Bu saptamalar ışığında somut olaya bakıldığında, ilk dönem (17.06.2010-17.06.2011) ve sonraki dönem (17.06.2011-17.06.2012) zorunlu deprem sigortalarının davalı banka tarafından acente sıfatıyla yaptırıldığı halde, ikinci dönem prim ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmediğinden bahisle herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın poliçenin iptal edildiği, ödenmesi gereken ikinci dönem poliçe priminin 83,16 TL olduğu, diğer yandan davalının, davacıya ait hesaptan tahsilat yetkisinin bulunduğu, dosya kapsamına göre davacıya ait hesapta sigorta priminin ödenmesine yeter oranda bakiyesinin mevcut olduğu, ilk dönem ( 17.06.2010-17.06.2011 ) sigorta priminin davacı hesabından sigorta başlangıç tarihinden çok sonra 06.10.2010 tarihinde çekildiği, keza hayat sigortasına ilişkin 72.41 TL tutarlı primin davacıya ait aynı hesaptan 25.05.2011 tarihinde tahsil edildiği, bu haliyle davalı bankanın da, zorunlu olan DASK sigortasının süresinin dolup dolmadığını takip etmeyerek, sigortayı yeniletme ve primi ödeme noktasında kendisine düşen özen yükümlülüğüne aykırı hareket eden davacının yanı sıra müterafık kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular göz önüne alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır. Kararın bu nedenlerle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı karar düzeltme incelemesinde anlaşılmış olup, onama ilamının kaldırılarak hükmün yazılı gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin (kapatılan) 13.11.2019 tarihli 2016/27587 Esas ve 2019/11222 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün yazılı gerekçeler ile davacı lehine BOZULMASINA ve aynı kanunun 442.maddesi hükmünce 450,00 TL para cezası ile peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 21/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 379 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor