Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca hâkim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi, indirim yapacak ise de Dairemizin uygulamalarına göre %20 oranında hatır taşıması indirimi yapması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı vekilince davacının araçta hatır yolcusu olarak bulunduğu savunulmuştur. Davacının kaza sonrası alınan beyanında; Ordu iline fındık bahçesinde çalışmak için arkadaşı...'un eşinin aracı ile gittiklerini, dört gün sonra yine birlikte dönerlerken kazanın meydana geldiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Davacının sigortalı araçta yolcu olduğu ve sürücü ile arkadaş olduğu sabit olup davacının sigortalı araçta taşınması için bir bedel ödemediği, davacının taşıma karşılığında sürücü arkadaşına bir ücret ödemesi de hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, aksi de ispat edilemeyen hususlar dikkate alınarak davalı ... şirketinin hatır taşıması savunmasına itibar edilmesi, TBK'nın 51. maddesi gereğince tazminattan makul oranda, hakkaniyete uygun (Dairemiz indirim yapılmak suretiyle, davalı ... şirketinin sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
4. Hukuk Dairesi 2022/3581 E. , 2022/10971 K.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince verilen 23/07/2018 - 2018/İHK-6016 sayılı kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 12/05/2016 tarihli kazada, ... plakalı araç ile ... plakalı aracın çarpışması sonucu ... plakalı aracın içerisinde yolcu konumunda olan müvekkilinin yaralandığını, sigorta şirketine tüm belgelerle birlikte başvurulduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL kalıcı sakatlık tazminatının, 20/07/2016 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, talebini ıslah ile 120.123,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmalık Hakem Heyeti tarafından; başvuru sahibinin talebinin kabulü ile 120.123,00 TL tazminatın 21/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından; itirazın kısmen kabulü ile itiraza konu kararın kaldırılmasına, başvuru sahibinin talebinin kısmen kabulü ile 109.262,74 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 21/12/2017 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte Ege Sigorta A,Ş.'den tahsiline dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların; 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01/06/2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik'e uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Hakem Heyetince hükme esas alınan Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü, Tıp Bilimleri Anabilim Dalının 04/05/2018 tarihli raporuna göre başvuranın özür oranının % 53 oranında olduğu bildirilmiştir. Ne var ki, anılan bu raporun Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve 11 Ekim 2008 tarihli ve 27021 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki Meslekte Kazanma Gücünün Azalma Oranları Tespit Cetveli kapsamında düzenlendiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, 12/05/2016 olan kaza tarihi itibari ile Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte olup, kaza tarihinde yürürlükte olmayan yönetmeliğe göre rapor düzenlenmiştir. Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde Adli Tıp Kurumundan usulüne uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde davacının maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla, yeni bir rapor alınıp sonucuna göre (davalı lehine oluşan kazanılmış haklar da gözetilerek) hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca hâkim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi, indirim yapacak ise de Dairemizin uygulamalarına göre %20 oranında hatır taşıması indirimi yapması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı vekilince davacının araçta hatır yolcusu olarak bulunduğu savunulmuştur. Davacının kaza sonrası alınan beyanında; Ordu iline fındık bahçesinde çalışmak için arkadaşı...'un eşinin aracı ile gittiklerini, dört gün sonra yine birlikte dönerlerken kazanın meydana geldiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Davacının sigortalı araçta yolcu olduğu ve sürücü ile arkadaş olduğu sabit olup davacının sigortalı araçta taşınması için bir bedel ödemediği, davacının taşıma karşılığında sürücü arkadaşına bir ücret ödemesi de hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, aksi de ispat edilemeyen hususlar dikkate alınarak davalı ... şirketinin hatır taşıması savunmasına itibar edilmesi, TBK'nın 51. maddesi gereğince tazminattan makul oranda, hakkaniyete uygun (Dairemiz indirim yapılmak suretiyle, davalı ... şirketinin sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
4-Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davacı lehine 11.491,02 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30/17. md. ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 6. maddesi ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesinin 13. fıkrasına "tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir" hükmü eklenmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 17/2. maddesinde ise "Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir" düzenlemesi yapılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 28/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.