Davacı vekili, 06.05.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacının malul kaldığını, davalı ... tarafından maluliyet %3 kabul edilerek kısmi ödeme yapıldığını belirtilerek belirsiz alacak olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.300,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, yalnızca davalının sigortalısının (yolcu olarak içinde bulunduğu aracın) kusuruna düşen zararın sigorta şirketi tarafından yapılan 21.122,00 TL'lik kısmi ödemenin mahsubu ile sigorta şirketinin ödeme yaptığı tarih olan 14/05/2019 tarihinde temerrüde düştüğünü, davaya karışan araç ticari araç olduğundan bu tarihten itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, talebini 76.683,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmalık Hakem Heyeti tarafından; başvuru sahibinin talebinin kabulü ile 76.668,00 TL tazminatın 15/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş; karara taraf vekillerince itiraz edilmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından; başvuranın 27/11/2019 tarih ve K-2019/96110 sayılı Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına yaptığı (faize ilişkin) itirazın kabulüne, kararın faiz yönünden düzeltilmesine, davalı vekilinin itirazlarının reddine, yasal faiz ibaresi çıkarılarak avans faizi ibaresinin yazılmasına karar dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
4. Hukuk Dairesi 2021/26911 E. , 2022/10972 K.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince verilen 17/02/2020 gün ve 2020/İHK-3853 sayılı kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 06.05.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacının malul kaldığını, davalı ... tarafından maluliyet %3 kabul edilerek kısmi ödeme yapıldığını belirtilerek belirsiz alacak olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.300,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, yalnızca davalının sigortalısının (yolcu olarak içinde bulunduğu aracın) kusuruna düşen zararın sigorta şirketi tarafından yapılan 21.122,00 TL'lik kısmi ödemenin mahsubu ile sigorta şirketinin ödeme yaptığı tarih olan 14/05/2019 tarihinde temerrüde düştüğünü, davaya karışan araç ticari araç olduğundan bu tarihten itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, talebini 76.683,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmalık Hakem Heyeti tarafından; başvuru sahibinin talebinin kabulü ile 76.668,00 TL tazminatın 15/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş; karara taraf vekillerince itiraz edilmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından; başvuranın 27/11/2019 tarih ve K-2019/96110 sayılı Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına yaptığı (faize ilişkin) itirazın kabulüne, kararın faiz yönünden düzeltilmesine, davalı vekilinin itirazlarının reddine, yasal faiz ibaresi çıkarılarak avans faizi ibaresinin yazılmasına karar dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların; 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01/06/2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik'e uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Hakem Heyetince hükme esas alınan Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 17/04/2019 tarihli raporuna göre başvuranın özür oranının %15 oranında olduğu bildirilmiştir. Ne var ki, anılan bu raporun Erişkinleri İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında düzenlendiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, 06/05/2018 olan kaza tarihi itibari ile Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte olup, kaza tarihinde yürürlükte olmayan yönetmeliğe göre rapor düzenlenmiştir. Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde Adli Tıp Kurumundan usulüne uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde davacının maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla, yeni bir rapor alınıp sonucuna göre (davalı lehine oluşan kazanılmış haklar da gözetilerek) hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davacı lehine 8785 TL. vekalet ücretine hükmedilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30/17. md. ve 19.01.2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 6. maddesi ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesinin 13. fıkrasına "tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir" hükmü eklenmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 17/2. maddesinde ise "Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir" düzenlemesi yapılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 28/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.