YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlarının kesinleşeceği ve yeniden hüküm verilemeyeceği hk.

Karar Özeti

Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş olan bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.

Karar

YARGITAY

 

3. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2021/9026

 

Karar Numarası: 2022/1131

 

Karar Tarihi: 16.02.2022

 

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

 

Davacı; davalı ile zaman zaman otomobil kiralama sözleşmesi düzenlediğini ve bu kapsamda kira parasının yanında davalıya teminat senedi de verdiğini, davalıdan son alarak ...plakalı aracı kiraladığını ve bu kiralamaya ilişkin olarak davalıya 04/09/2012 tanzim ve 02/10/2012 vade tarihli 18.000TL tutarlı teminat senedi verdiğini, sözleşme süresi sonunda otomobili hasarsız şekilde teslim ettiği halde davalının teminat senedini iade etmediğini, davalı tarafından aleyhine İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2012/ 27734 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını oysa ki kira parasını peşin olarak ödediği gibi kira sözleşmesinden kaynaklı herhangi başka bir borcu da bulunmadığını ileri sürerek; takibin iptali ile takip konusu borcun bulunmadığının tespitine ve davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

 

Davalı; dava konusu senedin taraflar arasında yapılan kira sözleşmesine konu aracın muhtemel değeri olan 18.000TL üzerinden teminat olarak verildiğini, kira bedeline ilişkin 700TL + KDV fatura düzenlendiğini ancak ödenmediğini, sözleşme konusu araca korsan taksicilik iddiasıyla işlem yapılarak tarafına ceza kesildiğini, aracın 70 gün emniyet otoparkında kalması nedeniyle de otopark ücretini ödemek zorunda kaldığını, bundan sonra davacı ile görüşüp mevcut zararın 5.650TL olduğu konusunda sözlü olarak anlaştıklarını ancak bu miktarın ödenmediğini, davacı tarafın aracın hasarsız olarak iade edildiğine yönelik iddiasının da gerçeğe aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

 

Mahkemece; davacının davalıya ait ...plakalı aracı kiraladığı ancak kira sözleşmesine aykırı hareket ettiği, kiralanan aracın trafikten men edilerek davalı aleyhine 1.950TL meblağlı trafik idari para cezası düzenlendiği, kira parasını ödediğini ispat külfetinin kiracıya ait olduğu ve davacı kiracının kira parasını ödediğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 09/05/2019 tarihli ve 2017/8031 Esas 2019/4328 Karar sayılı kararla; "Davalıya, alacaklı olduğunu belirterek icra takibine konu ettiği 5.650TL'nin hangi alacak kalemlerinden oluştuğu açıklattırılarak ve davalının 4. Sulh Ceza Hakimliğine sunduğu 30/11/2012 havale tarihli dilekçede, ...plakalı aracını 20/12/2013 tarihinde...'e bir aylığına kiraya verdiği ve 700TL aldığına dair ikrar niteliğinde olan yazılı beyanı da dikkate alınarak varılacak sonuca göre, davalının alacaklı olduğu miktar tespit edilmek suretiyle borçlu olunmayan miktar üzerinden karar verilmesi gerekir." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

 

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece; davalı tarafın davaya konu aracı dava dışı...'e kiraladığı, bir aylık kira bedelini aldığı, davacı tarafından ise bu kiralama işine kefil olarak davalıya takibe dayanak senet verildiği, davacı tarafça düzenlenmiş bir kefalet sözleşmesi bulunmadığından, takibe konu alacaktan kaynaklı sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

 

Bilindiği üzere mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması sonunda, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz. Bu itibarla, mahkemenin sonraki kararının bozma kararına aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bozma nedenidir.

 

Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş olan bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.

 

Mahkemece bozma kararına uyulmuş ancak bozmanın gereği yerine getirilmemiştir. Zira uyulmasına karar verilen bozma kararında davacının kiracılığının kabulü ile davalının alacak kalemleri açıklattırılıp, miktarının tespiti sonrasında borçlu olunmayan miktarın hesaplanarak hüküm kurulması gerektiği ifade edilmesine rağmen, davacının kefil olduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Bundan ayrı ilk hükümde davacının aracı kiraladığı yönündeki ikrarı ve mahkeme kabulü yönünden, davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuş, ancak ikinci hükümle davalının usuli kazanılmış hakkı ihlal edilmiştir. Diğer bir anlatımla, her iki türden usuli kazanılmış hakkın ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırıdır.

 

O halde, mahkemece yapılacak iş; davalının sunduğu 08/12/2020 tarihli dilekçedeki alacak kalemlerine ilişkin, uyulan bozma kararı doğrultusunda değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar vermek olmalıdır.

 

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Bu sayfa 141 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor