YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Tarafların dava ve cevap dilekçelerinde "sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller" gibi ibareler kullandığı hallerde yemin deliline de başvurdukları sonucu çıkar mı?

Karar Özeti

03/03/2017 tarihli ve 2015/2 E. 2017/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda tarafların yemin delilini başvuracaklarını dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde açıkça belirtilmesi gerektiğine, tarafın "sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller" gibi ibareler kullanılmış olmasının açıkça yemin deliline dayanmış olduğu biçimde yorumlanamayacağına, bu bağlamda hakimin ispat yükü kendisine düşen ancak açıkça yemin deliline dayanmayan tarafa "yemin teklifinde bulunma hakkını" hatırlatamayacağına karar verilmiştir.

Karar

YARGITAY

 

3. HUKUK DAİRESİ

 

Esas Numarası: 2021/7984

 

Karar Numarası: 2022/690

 

Karar Tarihi: 08.02.2022

 

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

 

Davacı; öğrenci olduğu sırada davalının apart evinde iki kız arkadaşı ile birlikte oturmakta iken kişisel sebeplerle zorunlu olarak devlet yurduna geçmek zorunda kaldıklarını, davalının evinde oturduğu süre içerisinde borcunu ödediğini, ödemeye ilişkin senet ve makbuzlarını geri aldığını ancak davalının elinde bulunan teminat senedini kötüniyetli olarak takibe koyduğunu, takibe konulan senedin ise borç ikrarına havi bir senet olmayıp teminat senedi olması nedeniyle iadesi gerektiğini ileri sürerek; davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibe konulan senedin iptaline, davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

 

Davalı; takibe konulan senedin aralarındaki borç ilişkisi nedeniyle alındığını, kayıtsız şartsız borç ikrarına havi olup teminat senedi olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

 

Mahkemece; taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi bulunmasa da davacının davalıya ait taşınmazda tarafı olmadığı kira sözleşmesine istinaden kaldığı ancak daha sonra ceza davasına konu sebepler nedeniyle ayrıldığı, davacının söz konusu senetlerin teminat senedi olmadığına dair yemin teklifinin davalı tarafından eda edilmeyerek kabul edilmiş sayıldığı, davalının taraflar arasında kira sözleşmesi olmadığını iddia etmesine karşın senedin neye ilişkin olduğuna dair beyanda bulunmadığı, davacının kiralanandan ayrıldıktan sonra fesih nedeniyle zararın ne kadar olduğuna dair iddia ve savunmada bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

 

Dava, kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan icra takibine konu edilen senedin teminat amaçlı olarak verildiği iddiası ile açılan menfi tespit davasıdır.

 

Davacı; senedin kira sözleşmesine dayalı olarak verilen teminat senedi olduğunu iddia etmiş, davalı ise dava konusu senedin teminat amaçlı verilmediğini ileri sürmüştür. Bilindiği üzere kambiyo senedi ( bono ) sebepten mücerret olup, bono nedeni ile borçlu olmadığının ispatı ancak yazılı delille mümkündür.

 

Türk Medeni Kanununun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK madde 190). Senede karşı ispat kuralı gereği iddia ancak yazılı delil ile ispat edebilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa davanın, ikrar (HMK.md.188)yemin (HMK.md227) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır.

 

Somut olayda; dava konusu senet, kambiyo senedi niteliğinde olup, belli bir borç ikrarını içermesi gerektiğinden; bononun belli bir sebeple düzenlendiğini ve düzenlenme sebebinin gerçekleşmediğini veya bonoda yazılı borcun ödendiğini yasal delillerle ispat etme külfeti, keşideci olan davacı taraftadır. Davacı bu bonoyu davalıya kira sözleşmesi gereğince teminat amaçlı verdiklerini ileri sürmekte, davalı ise bononun teminat amaçlı verilmediğini savunmaktadır. Bu iddia ve savunmalar kapsamında değerlendirme yapıldığında; senetteki edinme sebebini tadil eden keşideci olduğundan, ispat yükü davacı taraftadır.

 

Her ne kadar mahkemece, senedin teminat amaçlı olarak verildiğinin ispatlanması amacıyla yazılı delillerle davasını ispat edemeyen davacıya, senedin kira ilişkisine dayanılarak verildiği konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılmış ise de, davacı tarafın delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı anlaşılmaktadır.

 

03/03/2017 tarihli ve 2015/2 E. 2017/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda tarafların yemin delilini başvuracaklarını dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde açıkça belirtilmesi gerektiğine, tarafın "sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller" gibi ibareler kullanılmış olmasının açıkça yemin deliline dayanmış olduğu biçimde yorumlanamayacağına, bu bağlamda hakimin ispat yükü kendisine düşen ancak açıkça yemin deliline dayanmayan tarafa "yemin teklifinde bulunma hakkını" hatırlatamayacağına karar verilmiştir.

 

Hal böyle olunca mahkemece; ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek, göstermiş olduğu delillerin incelenmesi suretiyle hasıl olacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesindeki deliller içerisinde yer almayan icapsız yemine ilişkin davetiyeye icabet edilmediği yönündeki yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Bu sayfa 169 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor