Kabule göre de; 6100 sayılı HMK'nın “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlığını taşıyan 323. maddesinde, yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, “Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddesinin birinci fıkrasında; kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, “Yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise; yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği, hüküm altına alınmış olup; yargılama giderlerine dahil olan karar ve ilam harcı, harçtan muaf olmamak koşulu ile davayı kaybeden tarafa yükletilmesi gereken bir harç türü olup, hükmedilen bedel üzerinden mahkemece karar ve ilam harcına hükmedilmemesi ve yine hükmolunan yargılama giderlerinin denetime elverişli olarak karar yerinde açıklanmaması da doğru değildir.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/2077
Karar Numarası: 2022/3841
Karar Tarihi: 20.04.2022
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı; davalı ile 09/12/2013 tarihli ve bir yıl süreli kantin kira sözleşmesi imzaladığını sözleşmede kira bedelinin üçer aylık dönemler halinde ödenmesi kararlaştırıldığı halde 2014 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait toplam 12.500TL kira bedelinin ödenmediğini, sözleşmenin 11. maddesine göre ödeme yapılmaması halinde kira bedelinin 6183 sayılı Kanun'a göre gecikme zammı ile birlikte ödenmesi gerektiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 12.500TL'nin hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davanın reddini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise, davacının uhdesinde bulunan bakiye 4.250TL teminat miktarının bu bedelden mahsubunu dilemiştir.
Davanın açıldığı ... Asliye Hukuk Mahkemesince; davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine dair verilen karar, davalı tarafça temyizi üzerine, Dairece verilen 02/04/2018 tarihli ve 2017/4231Esas 2018/3263 Karar sayılı kararla onanmış, mahkemece bozmaya uyularak görevsizlik kararı verilmiştir.
Görevli mahkemece yapılan yargılama sonucunda; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, 12.500TL kira alacağı, dava tarihine kadar 1.429TL gecikme zammı, gecikme davadan sonra da devam ettiği için Yargıtay kararları gereği dava tarihinden sonra gecikme faizi değil gecikme zammına karar verilebileceği, buna göre hesap tarihi itibariyle 15.486,78TL gecikme zammının da eklenmesiyle borcun 27.986,78TL olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, 27.986,78TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK'nın 26 ncı maddesi hükmüne göre; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başkasına karar veremez. Öğreti ve uygulamada, taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural; sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan her bir alacak kaleminin dayanağını oluşturan vakıalar yönünden de uygulanır.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ödenmeyen 12.500TL kira alacağının davalıdan tahsilini ve kira alacağının sözleşmenin 11. maddesindeki " Vadesinde ödenmeyen işletme hakkı bedellerine, 6183 sayılı AATUHK'ın 51. maddesi gereğince belirlenen oranda gecikme zammı uygulanır." hükmü gereğince, hesaplanacak gecikme zammının ne miktarda olacağının tespitini istediği, mahkemece verilen kararda ise, yargılama sırasında bilirkişi heyeti tarafından rapor tarihi esas alınarak hesaplanan gecikme zammı miktarı da dahil edilerek, taleple bağlılık kuralının ihlal edildiği raporun hükme esas alındığı, bu itibarla taleple bağlılık kuralına aykırı olarak 27.986,78TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; 6100 sayılı HMK'nın “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlığını taşıyan 323. maddesinde, yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, “Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddesinin birinci fıkrasında; kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, “Yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise; yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği, hüküm altına alınmış olup; yargılama giderlerine dahil olan karar ve ilam harcı, harçtan muaf olmamak koşulu ile davayı kaybeden tarafa yükletilmesi gereken bir harç türü olup, hükmedilen bedel üzerinden mahkemece karar ve ilam harcına hükmedilmemesi ve yine hükmolunan yargılama giderlerinin denetime elverişli olarak karar yerinde açıklanmaması da doğru değildir.
Bundan ayrı, mahkemece davalının mahsup talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.