6098 sayılı TBK'nın 583. maddesinin birinci fıkrasına göre; "Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır." düzenlemesi yer almaktadır. Kanun' da tarif edilen şekle aykırı düzenlenen kefalet sözleşmesine istinaden kefilin sorumluluğu doğmaz.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/3500
Karar Numarası: 2022/5691
Karar Tarihi: 13.06.2022
DAVALILAR :
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı; davalı şirket ile 10.12.2014 tarihli uzun süreli araç kiralama sözleşmesini imzaladığını, bu sözleşmenin ilgili maddeleri gereğince davalı şirkete aylık kira bedeli, ... kullanım bedelleri, kilometre aşım bedeli, iade edilen aracın tamirat bedelleri ve taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan sair sebeplerle faturalar kesildiğini, hangi sebeplerle ne kadar fatura kesildiğinin davalı şirketin cari hesap ekstresinde açıkça gözüktüğünü, davalılardan Kemal Mehmet'in tüm sözleşme ve eklerini müteselsil kefil ve müşterek borçlu olarak imzaladığını, davacının davalı borçlulardan takip tarihi itibariyle cari hesap alacağı bulunduğunu, davalı borçluların bu borcunu ödememesi sebebiyle alacağın tahsili için takip başlattığını ancak davalı borçluların haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek; davalı borçluların itirazının iptaline, takibin 126.706,82 TL asıl alacak üzerinden devamına, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar; talep edilen cari hesap alacağı tutarı ile davalı şirket kayıtlarının birbiriyle örtüşmediğini, bu nedenle davacıya talep edilen tutarda borç bulunmadığını, öte yandan talep edilen faiz oranlarının son derece fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını taşımadığı gerekçesiyle, davalı ... hakkında açılan davanın reddine; davalı şirket yönünden davanın kısmen kabulüyle davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 124.808,79 TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline yönelik verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; kefilin sorumlu olduğu sürenin el yazısıyla gösterilmemesi nedeniyle şekil şartlarına uygun olmayan kefaletin geçersiz bulunduğu, bu durumun kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle mahkemece resen nazara alınacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
6098 sayılı TBK'nın 583. maddesinin birinci fıkrasına göre; "Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır." düzenlemesi yer almaktadır. Kanun' da tarif edilen şekle aykırı düzenlenen kefalet sözleşmesine istinaden kefilin sorumluluğu doğmaz.
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 10/12/2014 tarihli kira sözleşmesinin 36 ay süreli olduğu, davalılardan Kemal Mehmet tarafından müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, sözleşmenin eki kefalet beyanının TBK'nın 583. maddesinde öngörülen kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şartını taşıdığı, Kanun hükmünün açık olup kefaletin geçerliliği için ayrıca süre şartı öngörülmediği, kaldı ki kefalet sözleşmesinde ayrı bir süre kararlaştırılmadığı halde kefilin ancak belirli süreli kiralarda kararlaştırılan kiralama süresince sorumlu olabileceği, uzayan dönemler için ise sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; davalı kefil Kemal Mehmet'in 10/12/2014 tarihli kefalet beyanı ile 10/12/2014 tarihli 36 ay süreli kira sözleşmesinden kira süresince sorumlu olduğu gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 13/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.