6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun'un 339/2 maddesi ile kamu kurum ve kuruluşlarının hangi usul ve esaslar içerisinde olursa olsun yaptıkları bütün kira sözleşmelerinde bu kanun hükümleri uygulanır şeklinde düzenleme getirildiği, bu hükmün emredici nitelikte olduğu ve Türk Borçlar Kanunun 339. maddesi gereğince davalı tarafın tek taraflı irade beyanı ile davacı kiracıyı tahliye ettiterek kiracılık sıfatını sona erdirmesinin mümkün olmadığı, davacının kiracılık sıfatının dava tarihi itibariyle devam ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş,
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/3713
Karar Numarası: 2022/5278
Karar Tarihi: 31.05.2022
VEK. AV.
Taraflar arasındaki kiracılık sıfatının tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı; 25/07/2012 yılında yapılan ihale sonrasında davalı ... ... işletmeye başladığını, daha sonra ihale yapılmaksızın 01/09/2013 ve 01/09/2014 tarihli kira sözleşmelerinin düzenlendiğini, ... müdürü ve yardımcıları hakkında şikayette bulunması üzerine sözleşmenin feshedildiğini, feshin haksız olduğunu ileri sürerek; kira sözleşmesinin devam ettiğinni tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davaya konu taşınmazın 2886 sayılı Kanun'a göre ihaleyle kiraya verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava konusu kantinin davalıya 23/08/2012 tarihli ihale ile ilk olarak 09/09/2012 tarihinde düzenlenen kira sözleşmesi ile kiraya verildiği ancak daha sonra herhangi bir ihale yapılmadan 01/09/2013 tarihli ve 01/09/2014 tarihinde düzenlenen kira sözleşmeleri ile kira sözleşmesi yenilendiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun'un 339/2 maddesi ile kamu kurum ve kuruluşlarının hangi usul ve esaslar içerisinde olursa olsun yaptıkları bütün kira sözleşmelerinde bu kanun hükümleri uygulanır şeklinde düzenleme getirildiği, bu hükmün emredici nitelikte olduğu ve Türk Borçlar Kanunun 339. maddesi gereğince davalı tarafın tek taraflı irade beyanı ile davacı kiracıyı tahliye ettiterek kiracılık sıfatını sona erdirmesinin mümkün olmadığı, davacının kiracılık sıfatının dava tarihi itibariyle devam ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 5737 Sayılı Kanun'un 79/c maddesi ile değişik “Ecrimisil ve Tahliye” başlıklı 75. maddesinin 3 ve 4.fıkralarında; “kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm var ise ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır. İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülkiye amirince en geç onbeş gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu madde önceleri sadece Hazine tarafından bu kanun hükümlerine göre kiraya verilen taşınmazlar hakkında uygulanırken, 13/7/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/p-3 maddesi hükmüyle Belediyeye, 5538 Sayılı Kanunun 26/b maddesi uyarınca İl Özel İdarelerine, 5737 Sayılı Kanun'un 79/c maddesi uyarınca Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait taşınmazlar hakkında ve son olarak 21/03/2018 tarihli ve 7103 sayılı Kanun'un 26. maddesiyle 2886 sayılı Kanunun 75/1 maddesinde yapılan değişiklikle de " özel bütçeli idarelerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar" ibaresi eklenerek, özel bütçeli idarelerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar içinde uygulanması öngörülmüştür. Bu madde ile adı geçen kurumlara tahliye konusunda bir ayrıcalık tanınmıştır. Yasal süre bitiminden itibaren ecrimisil alınacağı hüküm altına aldığından, 2886 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca usulüne uygun yeni bir sözleşme yapılmadıkça kiracıyı fuzuli şagil kabul etmek gerekir.
Hazine, Özel Bütçeli İdareler, Vakıflar Genel Müdürlüğü, İl Özel İdareleri ve Belediyeler, 2886 sayılı Kanun uyarınca kiraya verdikleri taşınmazlarını, kira süresi sonunda, işgal ne kadar süre devam ederse etsin kiralananın 6570 Sayılı Kanun'a ya da Türk Borçlar Kanunu'na tabi olup olmadığına bakılmaksızın her zaman gerek mahkemeden gerekse mülkiye amirinden tahliyesini isteyebilirler. Ecrimisil olarak alınması gereken paranın “kira parası” adı altında alınmış veya ödenmiş olması, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin yenilendiği anlamına gelmez.
Somut olayda; dava konusu taşınmaz ilk olarak 01/01/2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile 2886 sayılı Kanun kapsamında ihale ile kiraya verilmiş olup, davacı ile yapılan diğer sözleşmeler, önceki sözleşmenin devamı niteliğinde olduğundan 2886 sayılı Kanun'un 75. maddesi gereğince kira sözleşmesinin süre bitiminde sona ereceği ve kiracının fuzuli şagil durumuna düşeceğini kabul etmek gerekir.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava tarihi itibariyle yapılan değerlendirmeye göre, davacının kiracılık sıfatı sona erdiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK.nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 31/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.