Mirastan eksik pay alındığına iddiası ile açılan davada, davalının dava konusu taşınmazların bir kısmın satın alındığı diğer kısmın ise usulünce dağıtıldığı savunmalarının, ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği hk.
1. Hukuk Dairesi 2022/2441 E. , 2022/4329 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istekli davanın yapılan yargılaması sonucunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, iş bu karar davalılar ...ve ... tarafından temyiz edilmiş olmakla süresi içerisinde verildiği anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü;
I. DAVA
Davacılar, kadastro sonucunda davalılar adına tespit ve tescil edilen çekişmeli 107 ada 73, 154, 155 ve 113 ada 32 ve 63 parsel sayılı taşınmazların müşterek kök murisleri ...’dan, 105 ada 23 ve 108 ada 99 parsellerin ise kök muris ...’ın kendisinden önce ölen eşi ... Korkmaz’dan intikal ettiği, tüm taşınmazlarda muris Mehmet’ten gelen miras paylarının bulunduğu, terekenin taksim edilmediği iddiasıyla miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak tapu iptali ve miras payları oranında adlarına tescil isteğinde bulunmuşlardır.
II. CEVAP
Davalılar, çekişmeli 107 ada 73, 154, 155 ve 113 ada 32 ve 63 parsel sayılı taşınmazların terekeye dahil olmadığını, bu taşınmazların 3. kişiden satın alınan yerlerden olduğunu, buna ilişkin eski sicilden gelen tapu kayıtlarının bulunduğunu ve bu kayıtların çekişmeli taşınmazlara ait olduğunu, 105 ada 23 ve 108 ada 99 parsel sayılı taşınmazların ise muris ...’den intikal ettiğini, murisin ölümüyle mirasçılar arasında yapılan pay temliki sonucunda bu taşınmazların kendi yakın mirasbırakanları ...’a kaldığını, davacıların bu taşınmazlarda miras paylarının kalmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.2016 tarih 2013/347 Esas, 2016/460 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazların tarafların müşterek kök murislerinden intikal ettiği, davacıların miras yoluyla intikal eden haklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile; dava konusu, 108 ada 99 parsel ve 105 ada 23 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına, Görele Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/51-60 E-K sayılı veraset ilamındaki paylar uyarınca tesciline, bakiye hisselerin mevcut tapu malikleri üzerinde bırakılmasına, dava konusu 107 ada 73, 154, 155 parsel ve 113 ada 32 ve 63 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile, Görele Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/52-61 E-K sayılı veraset ilamındaki hisseleri uyarınca davacılar adlarına tesciline, bakiye hisselerin mevcut tapu malikleri üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ...ve ... tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalılar temyiz dilekçesinde, savunmalarında belirttikleri tapu kayıtlarının mahallinde yöntemince uygulanmadığını, yine savunmalarında bahsi geçen pay temliki hususunda yeterli araştırma yapılmadığını belirterek noksan tahkikat sonucunda verilen kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Türk Medeni Kanunu'nun “Miras ortaklığı” başlıklı 640. maddesinde “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Tereke (miras ortaklığı) TMK'nın 701 ve devam eden maddeleri uyarınca elbirliği (iştirak) mülkiyetine tâbidir. Elbirliği mülkiyeti, yasa veya yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olmaları durumudur. TMK'nın 701-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Başka bir deyişle, ortaklık tasfiye ile sona erinceye kadar ortaklardan her birinin ayrı bir mal veya hakkı olmayıp, hak sahibi ortaklıktır.
Elbirliği (iştirak) hâlinde mülkiyet türünde malikler, mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu ilke TMK'nın 701. maddesinde “...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.’’ şeklinde hüküm altına alınmıştır.
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi "Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. " hükmünü içermektedir. (madde metninde taksimden bahsedilse dahi kıyasen taşınmazın zilyedi murisin mirasçıların yasal miras payına mahsuben sağlığında yaptığı paylaştırma da bu kapsamdadır.)
3.2.3. Öte yandan bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtları ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı hüküm altına alınmıştır.
3.2.4. 3402 sayılı Kanun'un 20/B maddesinde harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan tahkikatın hüküm kurmak için yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Somut olayda davacılar taşınmazların müşterek kök muristen intikal ettiğini iddia etmiş, davalılar ise bir kısım taşınmazları satın aldıklarını, bunların tereke malı olmadığını belirterek, tapu kaydına tutunmuş, bir kısım taşınmazlar yönünden ise mirasçılar arasında yapıldığı iddia olunan pay temliki iddiasında bulunmuştur. Mahkemece yazılı şekilde taşınmazların kök muristen geldiği taksim edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Davalıların tutundukları tapu kayıtları yöntemince zemine uygulanıp, kapsamları belirlenmemiş; çekişmeli 107 ada 73, 154, 155 parsel ve 113 ada 32 ve 63 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı tespit edilmemiş, bu anlamda davalıların satın alma savunması araştırılarak taşınmazların tereke malı olup olmadığı tayin edilmeden sonuca gidilmiş, çekişmeli 108 ada 99 parsel ve 105 ada 23 parsel sayılı taşınmazların ise intikali hususunda maddi olaylara dayalı beyan alınmamış, özellikle pay temliki savunması araştırılmamıştır.
O halde; sağlıklı sonuca varabilmek için Mahkemece davalı tarafın dayandığı tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri, komşu parsellerin onaylı tutanak suretleri ve var ise dayanağı olan belgeler getirtilip, davalıların dayanağı tapu kayıtlarının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği mercilerinden sorulmalı, şayet revizyon gördüyse revizyon gördüğü parsellere ait onaylı tutanak örnekleri, tutanakları kesinleştiyse tapu kayıtları getirtilmeli, bu şekilde dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde; yerel bilirkişi, tarafların bildirdiği tüm tanıklar ve fen bilirkişisi katılımıyla keşif yapılmalıdır. Keşifte tapu kayıtları tesisinden itibaren bütün tedavülleriyle birlikte okunup, tapu kayıtlarının sınırları yerel bilirkişilere ve tanıklara zeminde tek tek gösterilmeli ve böylece çekişmeli taşınmazların tapu kayıtları kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeye çalışılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazlarının öncesi, kim tarafından, ne zamandan beri ne şekilde ve hangi dayanakla kullanıldığı, mirasçılar arasında yöntemine uygun şekilde taksim edilip edilmediği, edilmiş ise kime nerenin düştüğü, mirasçılar arasında pay temliki yapılıp yapılmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, çelişki giderilemezse tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından hangisine neden üstünlük tanındığı gerekçelendirilmeli, keşfe iştirak eden fen bilirkişisinden kayıt uygulamasını gösterir keşfi takibe elverişli şekilde rapor alınmalı, davalı yanların tutundukları tapu kayıtlarının pay tapusu olduğu göz önünden bulundurulmalı bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.