YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı ve uzun yıllardır zilyet sıfatı ile sahip olduğu gerekçeleri ile tapu iptal ve adına tescil istemine ilişkin davada, hangi hususlar incelenerek karar verileceği hakkında açıklayıcı Kr.

Karar Özeti

Kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı ve uzun yıllardır zilyelik sıfatı ile sahip olduğu gerekçeleri ile tapu iptal ve adına tescil istemine ilişkin olarak, hangi hususlar incelenerek karar verileceği hakkında açıklayıcı Kr.

Karar

 

1. Hukuk Dairesi         2022/2499 E.  ,  2022/4069 K.

 

 

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

 

 

Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tescil harici iken; imar çalışması sonucunda tapuya kaydedilmiş çekişmeli taşınmazlar hakkında açılan tapu iptali ve tescil istekli davanın yapılan yargılaması sonucunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, iş bu karar davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla süresi içerisinde verildiği anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü;

 

I. DAVA

 

Davacı ..., tapuda adına kayıtlı 161 parsel sayılı taşınmaza komşu çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığı gerekçesiyle tescil harici bırakıldığını; ne var ki bahsi geçen kıyı kenar çizgisinin İdare Mahkemesinin kararıyla iptal edildiğini, ardından idare tarafından oluşturulan kıyı kenar çizgisine göre çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında bırakıldığını, bu yerin adına kayıtlı 161 parsel ile bir bütün halinde kullanıldığını, hatta dava konusu yerin 462 numaralı vergi kaydının kapsamında kaldığını, iddianın konusu taşınmazı 161 parsel ile bir bütün halinde önceki zilyetlerinden satın alarak kullandığını, bahsi geçen vergi kaydının bu hususu doğruladığını belirterek, dava konusu taşınmazın adına tescili isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında yörede yapılan imar çalışması sonucunda iddianın konusu taşınmaz 355 ada 4 parsel, 9664 ada 3 parsel, 9664 ada 11 parsel numaralarıyla tapuya tescil edilmekle davacının isteği tapu iptali ve tescil niteliğine bürünmüştür.

 

II. CEVAP

 

Davalı Hazine vekili, davacı tarafından aynı yer ile ilgili açılıp halen derdest olan tarafları ve konusu aynı nitelikte Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/25 Esas sayılı dava dosyası nedeniyle derdestlik itirazında bulunmuş, yine davacının aynı taşınmaza ilişkin olarak açtığı davanın Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/514 Esas, 1983/284 Karar sayılı dosyası üzerinde yapılan yargılaması neticesinde davanın reddine karar verildiği ve bu kararın eldeki derdest dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini, öte yandan yine aynı taşınmaz ile ilgili olarak davacı aleyhine Hazine tarafından açılan Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/338 Esas sayılı dosyasında men-i müdahale isteğinden bulunulmakla taşınmaz üzerinde davacı tarafından varlığı iddia olunan zilyetliğin nizasızlık koşulunun bu dava ile ortadan kalktığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

 

Davalılar aşamalarda sundukları sözlü ve yazılı beyanlarında davanın reddini savunmuştur.

 

III. MAHKEME KARARI

 

Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.05.2016 tarihli 2003/865 Esas, 2016/158 Karar sayılı kararıyla; davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, dava konusu Samsun ili, Atakum ilçesi, Çatalcam Mahallesi sınırlarında yer alıp davalılar, dahili davalılar ve dahili davalıların murisleri adına tapuda kayıtlı 9664 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, harita mühendisi bilirkişi ... tarafından tanzim edilen 31/03/2016 havale tarihli krokili ek raporunda "3/B" harfi ile gösterilen 21,28 metrekare kısmının, yine aynı yer 9664 ada 11 parsel sayılı taşınmazın, harita mühendisi bilirkişi ... tarafından tanzim edilen 31/03/2016 havale tarihli krokili ek raporunda "11/B" harfi ile gösterilen 177,28 metrekare kısmının, yine aynı yer 355 ada 4 parsel sayılı taşınmazın harita mühendisi bilirkişi ... tarafından tanzim edilen 31/03/2016 havale tarihli krokili ek raporunda "4/B" harfi ile gösterilen 908,85 metrekare kısmının, tapu kaydının iptali ile son parsel numarası verilerek davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

 

IV. TEMYİZ

 

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

 

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

 

2. Temyiz Nedenleri

 

2.1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, öncelikle davanın süresi içerisinde açılmadığını belirterek zamanaşımı def-i ileri sürmüş, ayrıca davacının aynı taşınmaza ilişkin olarak açtığı davanın Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/514 Esas, 1983/284 Karar sayılı dosyası üzerinde yapılan yargılaması neticesinde reddine karar verildiği ve bu kararın eldeki derdest dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini, yine çekişmeli taşınmazın sazlık vasıfta Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını belirterek, sair yönlerden tespit edilecek noksanlar da göz önüne alınarak usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasını talep etmiştir.

 

2.2. Davalı ... Belediyesi vekili temyiz dilekçesinde, öncelikle davanın süresi içerisinde açılmadığını belirterek, zamanaşımı def-i ileri sürmüş, ayrıca davacının aynı taşınmazın kumluktan ihdas sonucunda Hazine adına tescil edildiği, ardından DOP kesintisi yapılarak imar uygulamasına tabi olduğu, bu nedenle daha evvel tescil edilen bir yer hakkında mükerrer tescilin mümkün olmadığı, bilirkişi raporlarında bu hususun atlandığını sair yönleriyle de usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ettiği kararın bozulmasını talep etmiştir.

 

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 

Dava, kadastro sırasında tescil harici bırakılmış iken, yargılama sırasında imar sonucunda tapuya tescil edilen taşınmazlar hakkında açılan tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.

 

3.2. İlgili Hukuk

 

3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. "

 

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. " hükümlerini içerir.

 

3.3.3. Öte yandan aynı Kanun'un 16. maddesinin, "C" bendi "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır.’’ hükmüne havidir.

 

3.3.4. HMK'nın 303. maddesine göre kesin hüküm hakkında; "1- Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. 2- Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder,..." şeklindeki düzenlemeyle, şekli anlamda kesinlik (yani o hükme karşı artık başvurulabilecek bir olağan kanun yolunun kalmaması ya da baştan beri hiç olmaması), maddi anlamda kesinliğin ön şartı olarak kabul edilmiştir. Maddenin devamında ise; bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesini, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve son olarak dava konularının aynı olması şeklinde belirlenen üç şarta bağlamıştır. Kesin hüküm, öncelikle hükmü veren mahkeme de dahil olmak üzere bütün mahkemeleri bağlar. Bir hüküm maddi anlamda kesinleştikten ve hangi tarafın ne yönde haklı olduğu tespiti yapıldıktan sonra, artık tüm mahkemeler, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanılarak, aynı dava konusu hakkında verilmiş bulunan kesin hüküm ile bağlıdırlar.

 

3.3.5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-i maddesinde; “Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması”; 115. maddesinde ise “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. " düzenlemesine yer verilmiştir.

 

3.3. Değerlendirme

 

3.3.1. Mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm tesisi için yeterli olduğu söylenemez. Bilindiği ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-i maddesinde düzenlendiği üzere kesin hüküm dava şartlarından olup öncelikli olarak re’sen tahkiki gerekmektedir. Ne var ki dosya arasında yer alan kayıtlara göre, davacının Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/514 Esas, 1983/284 Karar sayılı dava dosyasında adına kayıtlı taşınmaza komşu olup kadastro sırasında kumluk ve sazlık olarak tescil harici bırakılan taşınmazın adına tapuya kayıt ve tescili isteğiyle dava açtığı; Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine hükmedildiği, kararın derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmasına karşın, bahsi geçen dava dosyası içeriğinde yer alan teknik bilirkişi raporundan istifade edilmek suretiyle eldeki davanın konusu taşınmaz ile bahsi geçen davanın konusu taşınmazın aynı yer olup olmadığı; bu anlamda kesin hükmün şartlarının oluşup oluşmadığı tereddütsüz şekilde belirlenmemiştir.

 

3.3.2. Öte yandan işin esası yönünden yapılan araştırmanın da yeterli olduğundan bahsedilemez. Dosya münderecatında yer alan, çekişmeli taşınmazlara komşu tapulama parsellerinin kadastro tutanakları incelendiğinde çekişmeli taşınmazların bulunduğu sahanın kadastro sırasında tescil harici bırakıldığı, yargılama sırasında alınan 23.12.2009 tarihli jeoloji mühendisleri ve ziraat mühendisi bilirkişiden teşekkül eden bilirkişi kurulu raporunda eski sazlık niteliğindeki yerin vasfının toprak taşınması suretiyle değiştirildiği yönünde görüş bildirildiği, yine 28.01.2011 tarihli jeoloji mühendisi bilirkişi raporunda ise çekişmeli yerin sazlık nitelikte olduğu, toprak taşınması suretiyle niteliğinin değiştirildiğinin kanaat edildiği buna rağmen Mahkemece yargılama boyunca defaatle bilirkişi raporu alınıp keşif yapıldığı halde, tüm bu keşifler neticesinde dosyaya sunulan raporlar arasında oluşan çelişkinin giderilmediği, taşınmazın sazlık niteliğinde olup olmadığı hususunda gerekirse araştırma kuyuları açılmak suretiyle alınacak karot numuneleri laboratuvar ortamında incelenip toprağın yan kesit dökümü yapılarak, taşınmazın toprak yapısının duraksamasız biçimde belirlenmediği, yine bahsi geçen bilirkişi raporlarının ekinde iddiaya konu yere ilişkin görüntüler eklenmediğinden raporların içeriğinde yer alan görüş ve kanaatlerin denetiminin mümkün olmadığı, ayrıca bir taşınmazın niteliği ve öncesi itibariyle üzerinde zilyetlik sürdürülen ve özel mülkiyete konu yerlerden olup olmadığının belirlenmesi hususunda en etkili yöntem olan hava fotoğraflarından yararlanılmadığı böylelikle iddianın konusu taşınmazların niteliklerinin duraksamasız biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır. Böylesine eksik bir araştırma ve inceleme neticesinde varılan sonuç hakikate ulaşmaya muktedir değildir.

 

3.3.3. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle; Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/514 Esas, 1983/284 Karar sayılı dava dosyası getirtilip, içeriğinde yer alan teknik bilirkişi raporundan istifade edilerek eldeki davanın konusu taşınmazın hudutlarını belirten ve daha evvel keşif mahallinde yapılan ölçüm sonucunda çizilen kroki ile bahsi geçen dava dosyasında çizilen krokinin çakıştırılması sonucunda eldeki davanın konusu taşınmaz ile daha evvel görülüp sonuçlandırılan Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/514 Esas, 1983/284 Karar sayılı dava dosyasına konu taşınmazın aynı yer olup olmadığı belirlenmeli, sonucuna göre kesin hükmün şartları oluşur ise davanın reddinin gerekeceği düşünülmelidir.

 

3.3.4. Aksi halde davaya konu taşınmazların imar uygulaması sonucunda oluştukları göz önüne alınarak çekişmeli taşınmazların oluşumuna esas tüm bilgi ve belgeler ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmalı, taşınmazların öncesinin ne olduğu hususunda teknik bilirkişiden kadastro paftası ile imar uygulamasına ilişkin parselasyon planı ve şuyulandırma cetvellerinin incelenmesi, her taşınmaza ait tapu kütükleri ve geldi kayıtlarının tetkik edilmesi suretiyle ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, gerek celbedilen belgelerin içerikleri, gerekse de teknik bilirkişi raporu ile çekişmeli taşınmazın öncesi kesin olarak belirlenmeli, ardından Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi/ mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafları bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre taşınmazların tapuya tescil tarihinden 15-20-25 yıl öncesi evreye ilişkin farklı tarihlere ait en az 3 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları istenilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, üç kişilik zirai bilirkişi kurulu ve 3 kişilik jeolog bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.

 

3.3.5. Taşınmazların başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, davacının imar-ihya işlemlerine hangi tarihte başlayıp, hangi tarihte bitirdiği, tarımsal amaçlı zilyetliğin ne zaman ve ne surette başladığı ve sürdürüldüğü gibi hususlar tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, komşu taşınmazlarla mukayeseli mahkeme gözlemi tutanağa geçirilmeli,

 

3.3.6. Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye hava ve uydu fotoğrafları üzerinden bilimsel yöntemlerle (hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazın konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle) inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazların imar-ihyasına en erken ne zaman başlanıldığının ve ne zaman tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığı, taşınmazların önceki niteliğinin ne olduğunun belirlenmesine çalışılmalı;

 

3.3.7. Ziraat mühendisi bilirkişi kuruluna, çekişmeli taşınmazlar üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını, ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü, çekişmeli taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, kullanım durumunu ve zilyetlik şekli ve süresini kesin olarak belirleyen, taşınmazların üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı rapor hazırlattırılmalı, ayrıca raporun denetime elverişli olması için taşınmazın tüm yönlerinden gösterir fotoğrafları çektirilmeli;

 

3.3.8. Jeolog bilirkişi kurulundan, taşınmazlar üzerinde açılacak araştırma kuyularından alınacak numunelerin laboratuvar ortamında incelenmesi sonucunda

taşınmazların önceki ve hali hazırdaki niteliğinin ne olduğu, çekişmeli taşınmazların, eski sazlık-kumluk yahut bataklık niteliğinde olup olmadığı, dışarıdan toprak getirtilmesi suretiyle taşınmazın jeolojik yapısının değiştirilip değiştirilmediği hususunda alınacak karot numunelerinin laboratuvar ortamında incelenmesi suretiyle, iddiaya konu yerin zilyetlikle mülk edinilmeye olanaklı yerlerden olup olmadığı hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;

 

3.3.9. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılarak bilirkişi ve tanık sözleri bilimsel esaslara göre düzenlenmiş teknik raporlarla denetlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

 

V. SONUÇ:

 

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 Sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın... Belediye Başkanlığına istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Bu sayfa 274 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor