Dairenin 14.03.2019 tarihli 2019/1175 Esas, 2019/1890 Karar sayılı kararıyla; “Hemen belirtmek gerekir ki, ehliyetsizlik ve muris muvazaası iddiası bakımından iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece aldatma (hile) yönünden hüküm vermeye yeterli inceleme ve değerlendirme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur...Hal böyle olunca, aldatma (hile) iddiası yönünden yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılması, tanıkların bu doğrultuda dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
1. Hukuk Dairesi 2022/2609 E. , 2022/4130 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece mahkeme kararının bozulmasına dair verilen karara, mahkemece uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde tereke temsilcisi ve davacılar vekilince temyiz edilmekle; dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar, mirasbırakan ...’ın maliki ve paydaşı olduğu 15, 3 ve 5 parsel sayılı taşınmazlarını dava dışı torunu ...’in kayınpederi davalı ...’e satış suretiyle devrettiğini, işlem tarihinde mirasbırakanın alzheimer hastası olduğunu, mirasbırakanın iradesinin fesada uğratıldığını, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tesciline, yargılama sırasında 3. kişiye devredilen 15 parsel sayılı taşınmaz yönünden tazminata karar verilmesini istemişler, mirasbırakanın terekesine davacı ... temsilci olarak atanmıştır.
2. 28.10.2020 tarihli müdahale dilekçesi ile ..., dava konusu taşınmazları davalıdan haricen satın aldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, satış işleminin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, mirasbırakanın temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edildiği, muvazaa iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde tereke temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 14.03.2019 tarihli 2019/1175 Esas, 2019/1890 Karar sayılı kararıyla; “Hemen belirtmek gerekir ki, ehliyetsizlik ve muris muvazaası iddiası bakımından iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece aldatma (hile) yönünden hüküm vermeye yeterli inceleme ve değerlendirme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur...Hal böyle olunca, aldatma (hile) iddiası yönünden yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılması, tanıkların bu doğrultuda dinlenilmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 23.11.2021 tarihli ve 2019/315 Esas, 2021/449 Karar sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davacıların ve asli müdahilin davasının reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve tereke temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1.Tereke temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığını, tanık İsmail’in beyanının mirasbırakanın taşınmazı satmak istemediği, satışın iradesi dışında gerçekleştiğinin kanıtı olduğunu, taşınmazlarını hile ve zorla satmaya yöneltildiğini, okuma-yazma bilmediğini, aklı başında olmadığını, mirasbırakanın ölene kadar taşınmazda zilyet olduğunu, temlikten sonra malvarlığında parasal artış görülmediğini, bozma kararında işaret edilen noktalara yeterli özen gösterilmeden karar verildiğini, kararın bozulmasını istemiştir.
5.2. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosya kapsamından mirasbırakanın satış iradesi olmadığını, yanında kaldığı kızı, torunu ve torunun kayınbabası olan davalının yönlendirmesi ile işlem yapıldığını, satmaya ihtiyacı olmadığını, hile ve zorlamayla taşınmazların alındığını, okuma yazma bilmediğini, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik, hile ve muris muvazaası hukuki nedenine dayalı terekeye iade istekli olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanmasından sonra tereke ortağının ya da ortaklarının davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Bir başka ifadeyle davayı açan mirasçı ya da mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsil eden mümessile geçer.
6.2.2. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.2.3.Tanıkların gösterilme şekli ise, HMK’nın 240. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre; “Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez.”
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Davacılar vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde;
Mirasbırakanın terekesine temsilci atanmakla, mirasçıları adına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca takip yetkisi tereke temsilcisine geçip mirasçıların davayı takip yetkisi ortadan kalktığından ve kararı temyiz hakları bulunmadığından, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekmektedir.
6.3.2. Tereke temsilcisinin temyiz itirazlarına gelince;
Kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararlarında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) no.lu paragrafta açıklanan gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle 6100 sayılı HMK'nın 240/2. maddesi gereğince ikinci tanık listesi verilmesi ve tanık olarak gösterilmeyen ancak resen seçilen mahalli bilirkişilerin dinlenilmesi doğru değil ise de; tüm dosya kapsamı ile iddianın ispatlanamadığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğrudur.
6.3.3. Ne var ki, harç kamu düzenine ilişkin olduğundan re'sen yapılan incelemede; davanın reddi halinde maktu harç alınacağı, davacılardan dava açılırken alınan 240,30 TL peşin harç ile yargılama sırasında 12.11.2021 tarihinde yatırılan 1.225,00 TL tamamlama harcından maktu ret harcının mahsubu ile artan kısmın davacıya iadesi gerekirken tamamlama harcı dikkate alınmaksızın 181,00 TL harcın davacıya iadesine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekir.
V. SONUÇ:
1- Kararın IV/6.3.1. numaralı paragrafındaki nedenlerle davacılar vekilin temyiz dilekçesinin reddine,
2- Kararın (IV/6.3.3.) numaralı paragrafında anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün (2.) bendinin çıkarılmasına, yerine 2. bent olarak “Alınması gerekli 59,30TL ret harcının 240,30 TL peşin harç ve 1.225,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile artan 1.406 TL'nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde tereke temsilcisine iadesine” cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.