Kooparetif üyesi olmayan kişilere, daire verilmesinin tapu iptalini gerektireceği hk.
1. Hukuk Dairesi 2022/2773 E. , 2022/3572 K.
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptal- tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Kooparatif, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 46 konutlu daire inşa ettiklerini, kura ile konutların sahiplerinin belirlendiğini ve ferdileştirme işlemlerinin yapılması için dava dışı ... ...’i vekil tayin etttiklerini, vekil tarafından dava konusu 19 ve 27 numaralı dairelerin davalı ...'a, 38 ve 43 numaralı dairelerin ise davalı ...'a devredilmesine karşın bu kişilerin kooperatif üyesi olmadığını, kaydın yolsuz oluştuğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., davanın görevli mahkemede açılmadığını, kooperatif yönetim kurulunun vekil tayin ettiği ... ... tarafından ...'ın kooperatife üye olduğunun tapu dairesine beyan edilmesi sonucunda gerekli tahsisin yapıldığını, aradan 6 ay geçtikten sonra verdikleri vekaleti yok sayarak kooperatiften habersiz işlem yapıldığının öne sürülmesinin hayatın akışına uygun düşmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ..., tapu sicil kayıtlarına güven ilkesi gereğince yetkili olan kişiden taşınmazı satın aldığını, bedelini dava dışı ... ...'e peşin olarak ödediğini, davaya konu taşınmazın tapu kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasının hukuka uygun olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalıların koopartife üye olmadıklarını bildikleri halde üyeymiş gibi tapuya form sunulduğunu, bu durumda davalıların vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen ve bilmesi gereken kişiler oldukları gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle, davaya konu taşınmazlar ve devredilen şahıslar farklı olmasına rağmen tek dava açılmasının hatalı olduğunu, taşınmazların değerleri farklı olduğu halde yargılama giderleri ve vekalet ücretinden her iki davalının da müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, vekaletname ile sınırsız yetki verildiğini, yapılan kura sonucunda 5 adet taşınmazın kooparatif uhdesinde kaldığını, davaya konu taşınmazlar şahıslara isabet eden taşınmazlar olduğundan kooperatifin dava açma hakkının olmadığını, kooparatif yetkililerinden ... ...’nun durumu bildiğini, nitekim savcılıktaki ifadesinin çelişkili olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2021 tarihli ve 2019/2076 E., 2021/2489 K. sayılı kararıyla; nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı yapılan yargılama sonucunda dava dışı vekil ... ...'in cezalandırılmasına, diğer davalıların ise beraatlerine karar verilmiş ise de, davalıların aşamalardaki beyanlarında kooparatife üye olmamalarına rağmen tapuda işlem yapabilmek için kooparatife üye olduklarına yönelik belge sunduklarını beyan etmeleri karşısında, davalıların iyiniyet iddiasının dinlenilme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle, davalı ...'nın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, davaya konu taşınmazlar ve devredilen şahıslar farklı olmasına rağmen tek dava açılmasının hatalı olduğunu, taşınmazların değerleri farklı olduğu halde yargılama giderleri ve vekalet ücretinden her iki davalının da müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, vekaletname ile sınırsız yetki verildiğini, yapılan kura sonucunda 5 adet taşınmazın kooparatif uhdesinde kaldığını, davaya konu taşınmazlar şahıslara isabet eden taşınmazlar olduğundan kooperatifin dava açma hakkının olmadığını, kooparatif yetkililerinden ... ...’nun durumu bildiğini, nitekim savcılıktaki ifadesinin çelişkili olduğunu ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı açılan tapu iptal-tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. Maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390. maddesinde) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.
3.2.2. 6100 sayılı HMK'nın 57. maddesinde; “Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir: a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması. b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri. c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.” ile aynı Yasa'nın 58. maddesinde “İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (III) ve (V1/3.) numaralı paragraflarındaki yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı ... vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,
3.3.2. Davalı ...’nın yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 57. ve 58. maddelerinde düzenlenen ihtiyari dava arkadaşlığında, davaların birbirinden bağımsız olduğu nazara alınarak, her bir davalının sorumlu olacağı dava değerinin ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği açıktır.
3.3.3. Somut olayda, davacı Kooparatif, eldeki davanın temelini oluşturan vakıalar ve hukuki sebeplerin benzer olması nedeniyle davalı ... ve davalı ...’e karşı tek dilekçe ile dava açmış ise de, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı gibi davaların birbirinden bağımsız olduğu nazara alındığında, harç ve vekalet ücretinin her bir davalı için dava değerine göre ayrı ayrı hesaplanması, yargılama giderlerinden ise her bir davalının yarı oranda sorumlu olduğu benimsenerek bir karar verilmesi gerekirken, tarafların tüm yargılama giderlerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları doğru görülmemiştir.
3.3.4. Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacının lehine vekalet ücretinin az takdir edildiği yönünde temyizi bulunmadığından, davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek davalıların sorumlu olduğu dava değeri esas alınmak suretiyle oranlama yapılarak hesaplanan vekalet ücreti yönünden hükmün düzeltilerek onanması gerekmektedir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik temyiz isteminin (V/3.2) ve (V/3.3) numaralı paragraflarda belirtilen gerekçelerle kabulü ile; Gölbaşı (Ankara) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.05.2019 tarihli, 2018/221 Esas, 2019/235 Karar sayılı kararının 3., 4. ve 6. bentlerinin hükümden çıkartılarak, yerine 3. bent olarak "Karar tarihi itibariyle (davalı ... yönünden dava değeri 321.000,00 TL, davalı ... yönünden dava değeri 392.000,00 TL) alınması gereken 21.927,51 TL karar ilam harcından 6.062,50 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 15.865,01 TL harcın davalı ...’dan, 26.777,52 TL karar-ilam harcından 6.062,50 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 20.715,02 TL harcın davalı ...’den alınarak Hazineye gelir kaydına”, İlk Derece Mahkemesi kararına 4. bent olarak "Davacı tarafça yapılan tebligat, harç ve posta masrafı olan toplam 2.525,30 TL yargılama gideri ve 12.125,00 TL harç olmak üzere toplam 14.650,30 TL'nin davalılardan ayrı ayrı 1/2'şer oranda alınarak davacıya verilmesine,” İlk Derece Mahkemesi kararına 6. bent olarak "Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan ve davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek 18.856,00 TL vekalet ücretinin davalı ...’dan, 23.614,00 TL davalı ...’den alınarak davacıya verilmesine" Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 30.12.2021 tarihli ve 2019/2076 E., 2021/2489 K. sayılı kararının 2. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 2. bent olarak "Alınması gereken 21.927,51 TL istinaf harcından peşin alınan 12.177,00 TL'nin mahsubu ile bakiye 9.750,51 TL harcın davalı ...'dan alınarak Hazineye gelir kaydına,” cümlelerinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davalı ...’ya geri verilmesine, 27/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.