YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Vekil tayin edilen hakkında kesinleşmiş görevi kötüye kullanma cezası bulunmasının, vekaletin kötüye kullanıldığı yönünde delil teşkil edeceği hk.

Karar Özeti

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 23/11/2020 tarihli ve 2019/1310 Esas, 2020/855 Karar sayılı kararıyla; yurt dışında yaşayan davacıların murislerine ait taşınmaz yönünden verdikleri vekalet ile davalı ...'ın diğer davalı ...'e satış yoluyla devir işleminin kendilerinin rızası dışında gerçekleştiğini iddia ederek vekalet görevinin kötüye kullanması nedeni ile tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde bedel talep ettikleri, davalı ...'ın taşınmazı sattığını, bedeli ödemediğini kabul ettiği, davalı ... hakkında açılan hizmet nedeni ile görevi kötüye kullanmak suçundan davacıların müşteki oldukları ve ... hakkında mahkumiyet kararı verildiği, kararın istinaf incelemesinden geçtiği, dolayısıyla davalı ...'ın vekalet görevini kötüye kullandığı hususunun sabit olduğu, davalı tapu maliki ... yönünden ise; davalının avukat oluşu, emlakçı olan diğer davalı ile işbirliği içerisinde hareket ederek merkezi yerde bulunan taşınmazın tarla vasfına rağmen değerli oluşu, yol olarak kullanılması nedeni ile belediye aleyhine açılacak (daha sonradan açılmış) kamulaştırmasız el atma davası ile kazanç sağlanacak oluşu karşısında iyi niyetli kabul edilemeyeceği, bu davalı tarafından açılan kamulaştırmasız el atma nedeni ile bedel istemine yönelik davada keşfen belirlenen değerin satış bedeline nazaran çok fahiş olduğu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde İlk derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Karar

 

1. Hukuk Dairesi         2022/3002 E.  ,  2022/3969 K.

 

 

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

 

İLK DERECE MAHKEMESİ : MUĞLA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

 

 

Taraflar arasındaki görülen tapu iptali ve tescil,olmadığı takdirde bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, yasal süre içerisinde davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10/02/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil ... ve temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili gelmedi.Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin ve vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

 

I. DAVA

 

Davacılar, uzun süredir Almanya’da yaşadıklarını, mirasbırakanları ...’dan kalan taşınmazların intikal ve imar işlemlerinin takibi için davalı ...’u vekil tayin ettiklerini, ancak davalının hile ile satış yetkisi de içeren geniş yetkili vekaletname aldığını, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak çekişme konusu 1760 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını diğer davalı ... Uygun’a 51.000,00 TL bedel gösterilmek suretiyle satış yoluyla devrettiğini, taşınmazın gerçek değerinin çok yüksek olduğunu, kendilerine herhangi bir satış bedeli de ödenmediğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ederek kendilerini zararlandırdıklarını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın rayiç değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’dan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

 

II. CEVAP

 

1.1. Davalı ..., satışın davacıların talimatı ile yapıldığını, dava konusu taşınmazın imar planında yol niteliğinde olup bu sorunlarla kendisinin ilgilendiğini, bu nedenle davacılarla satış bedelinin 1/4’ünün kendisine ait olacağı hususunda anlaştıklarını, taşınmazı davalı ... Uygun’a 56.000,00 TL bedelle sattığını ve satış bedelini aldığını, işlerinin kötü gitmesi nedeniyle davacılara ödenmesi gereken satış bedelinin ¾ ‘ünü davacılara gönderemediğini, bu durumu kendilerine ilettiğini, davacıların satış bedelinin ödenmesi için kendisine süre tanıdıklarını, davacılara verilmesi gereken satış bedeli olarak 42.000,00 TL borcu bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

 

1.2. Davalı ..., taşınmazı diğer davalı ...’dan 56.000,00 TL bedel ile satın aldığını, bu konuda vekil ... ile sözleşme akdedildiğini, satış bedelinin 30.000,00 TL‘sinin sözleşme yapıldığında peşin olarak ödendiğini, kalan 26.000,00 TL ‘nin ise lehdarı bulunduğu çekin vekil ... lehine ciro edilerek ödendiğini, taşınmazın imar planında yol olarak gözüktüğünü ve kıymetli olmadığını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

 

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

 

İlk Derece Mahkemesince, Muğla 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/16 Esas, 2018/253 Karar sayılı kararı ile ...’ın vekalet görevini kötüye kullandığının sabit olduğu, vekil ...’ın dava konusu taşınmazın durumunu bilerek ve işbirliği ile hareket ederek diğer davalı ...’a sattığı, ...’un Muğla ilinde avukatlık yaptığı ve taşınmazı vekilden alırken kendisinden daha fazla özen göstermesinin bekleneceği, taşınmazı görmeden almasının düşünülemeyeceği gibi, değerinin çok altında bir bedele satın aldığı, davalıların birlikte hareket ettikleri ve vekilin taşınmazı değerinin altında bir bedelle devrederek kazanç sağladığı, davalı ...’in de taşınmaza değerinin altında para ödeyerek daha fazla bedeli kamulaştırmasız el atma davası nedeniyle alacağı, tüm bu nedenlerle davalı ...’in kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

IV. İSTİNAF

 

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

 

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

 

2.İstinaf Nedenleri

 

Davalı ...’in satış bedeli olarak 56.000,00 TL‘yi vekil ...’a ödediğini ve yükümlülüklerini yerine getirdiğini, söz konusu bedelin 30.000,00 TL‘sinin 21.10.2013 tarihli protokol yapılmasının ardından peşin olarak ödendiğini, bakiye 26.000,00 TL için ise keşidecisi ..., lehtarı ... olan çekin davalı ...’a ciro edildiğini ve anılan bu çekin de ödendiğini, davalı ... ‘in yükümlülüklerini yerine getirdiği için de taşınmazın vekil tarafından davalı ...’e devredildiğini, ...’in vekil ... ile birlikte hareket ettiğine dair hiçbir delil bulunmadığını ve ... iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğunu, Mahkemece taşınmazın değerinin fahiş olarak belirlendiğini, bk raporlarında taşınmazın değeri belirlenirken imar durum belgesi bulunmadığını, dava konusu taşınmazın eskiden beri yol vasfında kullanılmakta olup, taşınmazın arsa vasfında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, hatalı bilirkişi raporu esas alınarak yapılan değerlendirmenin doğru olmadığını, mahkeme, taşınmazın değeri ile alım-satım bedeli arasındaki fahiş farkı başlı başına delil kabul edilmesinin yanlış olduğunu, dinlenen tüm tanıkların, davalı ile diğer davalı arasında muvazaalı işlem tesis edildiğini ima dahi etmediklerini, davacıların da, davalıya yapılan satışın gerçek satış olduğunu bildiklerini, somut olayın, hayatın olağan akışına uygun gerçekleştiğini, taşınmazın, 31.10.2013 tarihinde davalı tarafından satın alındığını, davalının taşınmazı devir aldıktan 1 yıl sonra, Ula belediyesine taşınmazın kamulaştırılması için başvurduğunu, davalı ...’ın dosyaya sunduğu beyanlarında ve 2. Asliye Ceza Mah. dosya kapsamında sunmuş olduğu beyanlarında davalı ... ile muvazaalı bir iş yaptıklarına dair bir beyanı bulunmadığını, davacılardan ...’ın keşif mahallinde verdiği beyanlarında, ...’ın yaşadığı ekonomik zorluk nedeni ile taşınmazı davalıya sattığını beyan ettiğini, davalı ... ile ... arasında hiçbir bağ bulunmadığını, Mahkemece, davalı ...’in kötü niyetinin ispat edilmediği halde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

 

3. Gerekçe ve Sonuç

 

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 23/11/2020 tarihli ve 2019/1310 Esas, 2020/855 Karar sayılı kararıyla; yurt dışında yaşayan davacıların murislerine ait taşınmaz yönünden verdikleri vekalet ile davalı ...'ın diğer davalı ...'e satış yoluyla devir işleminin kendilerinin rızası dışında gerçekleştiğini iddia ederek vekalet görevinin kötüye kullanması nedeni ile tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde bedel talep ettikleri, davalı ...'ın taşınmazı sattığını, bedeli ödemediğini kabul ettiği, davalı ... hakkında açılan hizmet nedeni ile görevi kötüye kullanmak suçundan davacıların müşteki oldukları ve ... hakkında mahkumiyet kararı verildiği, kararın istinaf incelemesinden geçtiği, dolayısıyla davalı ...'ın vekalet görevini kötüye kullandığı hususunun sabit olduğu, davalı tapu maliki ... yönünden ise; davalının avukat oluşu, emlakçı olan diğer davalı ile işbirliği içerisinde hareket ederek merkezi yerde bulunan taşınmazın tarla vasfına rağmen değerli oluşu, yol olarak kullanılması nedeni ile belediye aleyhine açılacak (daha sonradan açılmış) kamulaştırmasız el atma davası ile kazanç sağlanacak oluşu karşısında iyi niyetli kabul edilemeyeceği, bu davalı tarafından açılan kamulaştırmasız el atma nedeni ile bedel istemine yönelik davada keşfen belirlenen değerin satış bedeline nazaran çok fahiş olduğu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde İlk derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

 

V. TEMYİZ

 

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

 

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

 

2. Temyiz Nedenleri

 

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ile hükmün bozulmasını talep etmiştir.

 

3. Gerekçe

 

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemine ilişkindir.

 

3.2. İlgili Hukuk

 

Bilindiği üzere; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu’nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

 

Vekil ile sözleşme yapan kişi, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyiniyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

 

Ne var ki, vekil ile sözleşme yapan kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

 

3.3. Değerlendirme

 

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle (V/3.2.) nolu paragrafta yer verilen yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, (III) nolu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçesine göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) nolu bentte yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.

 

VI. SONUÇ:

 

Açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 48.480,03 TL bakiye onama harcının hükmü temyiz eden davalı ...’dan alınmasına, 18/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.

 

-MUHALEFET ŞERHİ-

 

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle açılmış tapu iptal- tescil isteğine ilişkindir.

 

İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de başvuru esastan reddedilmiştir.

 

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık son malik ...’in kötü niyetinin davacı tarafından ispat edilip edilemediği noktasında toplanmaktadır.

 

Son malik ..., imar planında yol olarak gözüken taşınmaz için diğer davalı vekile bir ödeme yapmıştır. Bu ödemenin taşınmazın değerinden düşük olması tek başına kötü niyetin ispatı için yeterli olmayacaktır. Zira aynı taşınmazın yol alanında kalması nedeniyle kamulaştırmasız el atma davasına konu olacak ve dava sonunda taşınmaz bedelinin ilgili Belediyeden tahsili yoluna gidilebilecektir. Yargılama sürecinin ne kadar süreceği, davanın olumlu sonuçlanıp sonuçlanmayacağı belli değildir. Bu nedenle taşınmazın kamulaştırmasız el atma davasında belirlenen değerden daha düşük bir bedele satın alınması hayatın olağan akışına uygundur.

 

Vekalet görevinin kötüye kullanılmasına ilişkin davalarda aslolan vekilin vekil edenin iradesine uygun davranıp davranmadığı hususudur. Eğer vekil edenin iradesi satış ise ve vekil de bu iradeye uygun davranmışsa vekalet görevinin kötüye kullanıldığından söz edebilmek için vekil ile ondan taşınmaz satın alanın açıkça kötü niyetli olması, vekil ile işbirliği içinde olması gerekir. Son malikin kötü niyetli olduğunun ispatı davacıya düşer. Dosya kapsamıyla bu yönde yeterli ve inandırıcı delil bulunmamaktadır.

 

Sonuç itibariyle davanın kabulü yönünde verilen kararın, son malik ... hakkında açılan davanın reddi, vekil hakkında açılan bedele ilişkin davanın kabulü yönünde bozulması gerekirken onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.


Bu sayfa 268 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor