Dairenin 06.02.2019 tarihli ve 2016/3845 E., 2019/679 K. sayılı kararıyla; “Somut olaya gelince, davacı tanıklarının beyanlarıyla mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir nedenin ve muvazaanın varlığı konusunda somut bir olgunun ortaya konulamadığı, satış bedeli ile gerçek değer arasındaki farkın tek başına muvazaanın ispatı için yeterli olmayacağı açıktır. Hal böyle olunca, iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuş; bozma kararına karşı davacı vekili karar düzeltme yoluna başvurmuş, talep reddedilmiştir.
1. Hukuk Dairesi 2022/4597 E. , 2022/5161 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02/10/2020 tarihli ve 2019/713 Esas - 2020/194 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakanı ...’ın maliki olduğu 755 ada 143 parsel sayılı taşınmazdaki 2 no.lu bölümü mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalılara devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, anneleri olan dava dışı ...'in babası ...’tan intikal eden 373 ada 8 ve 1067 ada 97 no.lu parsel sayılı taşınmazları mirasbırakan...'ye devrettiğini ve karşılığında da dava konusu taşınmazın kendilerine temlik edildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının miras payı oranında iptal tescile karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı ve davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 06.02.2019 tarihli ve 2016/3845 E., 2019/679 K. sayılı kararıyla; “Somut olaya gelince, davacı tanıklarının beyanlarıyla mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir nedenin ve muvazaanın varlığı konusunda somut bir olgunun ortaya konulamadığı, satış bedeli ile gerçek değer arasındaki farkın tek başına muvazaanın ispatı için yeterli olmayacağı açıktır. Hal böyle olunca, iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuş; bozma kararına karşı davacı vekili karar düzeltme yoluna başvurmuş, talep reddedilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02/10/2020 tarihli ve 2019/713 E., 2020/194 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Dosya kapsamında alınan tanık ifadelerinden; murisin dava konusu taşınmazı satmayı gerektirir bir ihtiyacı olmadığı bu sebeple sözleşmeyi yapmasını gerektirir haklı ve makul bir neden bulunmadığı, davalıların ise taşınmazı alacak maddi gücü bulunmadığı, Murisin davalıların annesi ...’e yakınlığının olduğu, kira gelirini kızının aldığı, son bir iki sene müvekkil ile muris arasında sorunlar olduğu, dava konusu taşınmazı ölmeden kısa bir süre önce devrettiği bu sebeple beşeri ilişkilerin ve olayların akışının da muvazaayı gösterdiği, ayrıca dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda satış bedeli olarak gösterilen bedel ile taşınmazların gerçek değeri arasında fark olduğu, kaldı ki satış bedeli olarak gösterilen bedelin dair ödendiğine dair davalı tarafça herhangi bir delil de sunulamadığı, yapılan işlemin aslında bağış olmasına ramen satış olarak gösterildiği belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
6.3. Değerlendirme
(IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, davacıdan harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.06.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.