YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Davacı sayısının çok olduğu tapu davalarında, davanın takip edilmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılması kararının, hangi koşullarda verilebileceğine ilişkin örnek açıklayıcı Kr.

Karar Özeti

Davacı sayısının çok olduğu tapu davalarında, davanın takip edilmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılması kararının, hangi koşullarda verilebileceğine ilişkin örnek açıklayıcı Kr.

Karar

 

1. Hukuk Dairesi         2022/4351 E.  ,  2022/5075 K.

 

 

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

 

 

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen karar süresi içinde bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

 

I. DAVA

 

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... mahallesi ile Köseler mahallesinin birbirlerine komşu olduklarını, Köseler mahallesine ait yerlerin bir kısmının kadastro çalışmaları sırasında ... mahallesi kadastro çalışma alanı içine alınarak 102, 103 ve 104 ada olarak davalılar adına tespit ve tescil edildiğini dolayısı ile davacılara ait gerek özel mülkiyet gerekse Köseler mahallesi muhtarlığına ait arazilerin çiftlik tapusu bünyesinde değerlendirilerek çiftlik hissedarları üzerine tescil edildiğini belirterek vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 102, 103 ve 104 ada içerisinde yer alan tüm parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.

 

II. CEVAP

 

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, ... mahallesinin bir çiftlik olduğunu, çiftlik tapusunun aynı zamanda mahalle hudutlarını teşkil ettiğini, kadastro tespitinin doğru olduğunu belirterek açılan davanın reddini savunmuştur..

 

III. MAHKEME KARARI

 

Develi 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/04/2015 tarihli 2006/385 Esas 2015/220 Karar sayılı kararıyla, davacılar vekili Av. Esat Cebeci'nin davayı takibi bıraktığı tarihten sonraki celselerde duruşmaya katılan yeni davacı vekilinin hangi davacıların vekili olduğunun belirtilmediği dolayısı ile hangi davacının davayı takip ettiği, hangisinin davayı takip etmediğinin belli olmadığı, işlemden kaldırılan davanın daha önceki celselerde açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken verilmediği ayrıca dava dilekçesinde, davacıların 6100 sayılı HMK' nun 119/1-ğ maddesi uyarınca açık bir şekilde talep sonucunda dava konusu taşınmazların hangileri olduğunun belirtilmediği, mahkememizce 14/07/2009 tarihli celsede dava konusu taşınmazların hangilerinin olduğunun belirtilmesi için süre verildiği, verilen süre sonunda da davacıların cevap vermedikleri ve 24/09/2009 tarihli celsede dava konusu taşınmazların hangilerinin olduğunun keşif yapılarak tespit edilmesi talebinde bulundukları, davacıların dava dilekçelerinde açık bir şekilde talep sonucunda eksiklik bulunduğu gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

 

IV. TEMYİZ

 

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

 

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

 

2.Temyiz Nedenleri

 

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava dilekçesinin davalıların tamamına tebliğ edilmediğini, bu nedenle davalı tarafın, duruşmalara gelip davayı takip edip etmeyeceğinin bilinmeyeceğini, taraf teşkili sağlanmadan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, taraf teşkili sağlanmadan davanın müracaata bırakılamayacağını, davacıların ilk vekilinin istifa dilekçesinin davacı asillere tebliğ edilmediğini,ayrıca vekil edenlerin bir kısmının vekilin istifasından sonra her celseye katılarak davayı takip etmelerine rağmen tüm davacılar hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ve resen görülecek sebeplerden dolayı mahkemenin kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

 

3.Gerekçe

 

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

 

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... İlçesi ...Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 102, 103 ve 104 adada bulunan muhtelif yüz ölçümündeki tüm parseller tapu kaydı, haricen ve rızaen ifraz, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar Hazine ile ... ... adına hisseli şekilde tespit ve tescil edilip davacıların da beyanlar hanesinde işgalci olarak ayrı ayrı gösterildiği anlaşılmaktadır.

 

3.2. İlgili Hukuk

 

6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

 

4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

 

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi: Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde; "

 

A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.

 

B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.

 

C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.

 

D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.

 

Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17. madde hükümleri uygulanır.”

 

Hâkimin davayı aydınlatma ödevi başlıklı 6100 sayılı HMK’nın 31.maddesi; Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.

 

6100 sayılı HMK 81.maddesinde; Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur.

 

6100 sayılı HMK 82.maddesi; (1) İstifa eden vekilin vekâlet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder.

 

(2) Vekilin istifa etmiş olması hâlinde, vekâlet veren davayı takip etmez ve başka bir vekil de görevlendirmez ise tarafın yokluğu hâlinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır.

 

(3) Yukarıdaki fıkralarda yer alan hususlar, istifa eden vekilin istifa dilekçesi ile birlikte vekâlet verene ihtaren bildirilir” hükmünü içermektedir.

 

3.3. Değerlendirme

 

Hemen belirtilmelidir ki; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 448. maddesi hükmü uyarınca 1086 sayılı HUMK'nun yürürlüğü sırasında tamamlanmış usuli işlemler için 6100 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanamayacağı açıktır. Dosya kapsamına göre 1086 sayılı Yasa döneminde başlayıp henüz sona ermeyen duruşma aşamasında sonradan yürürlüğe giren 6100 sayılı Yasanın gözetilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.

 

Esasen, 1086 sayılı Yasanın 409. maddesindeki yasal düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150. maddesindeki düzenlemede de aynen korunmuştur. 6100 sayılı Yasanın 150/6. maddesi "işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz" hükmünü öngörmektedir. O halde, en az iki defa yenilenen davanın üçüncü kez takipsiz bırakılması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği tartışmasızdır.

 

Bilindiği üzere; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150. maddesi uyarınca, '' usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir'', işlemden kaldırılmış olan dosya, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurması üzerine yenilenebilir, dava dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenirse yeniden harç alınır. Bu harç yenileyen tarafından ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak 3 ay içinde yenilenmeyen davalar HMK'nın 150/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.

 

Dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren hallerden birinin varlığını (gerçekleştiğini) tespit eden mahkeme, dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verir. Mahkeme bu konuda karar vermemiş olsa bile, yukarıda belirtilen dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren hallerden birinin gerçekleştiği anda, dosya işlemden kaldırılmış sayılır. Mesela iki tarafın da gelmediği veya taraflardan birinin gelip de davayı takip etmeyeceğini bildirdiği oturum tarihi, dosyanın işlemden kaldırılmış olduğu tarihtir. Mahkemenin dosyanın işlemden kaldırılmasına daha sonra karar vermiş veya işlemden kaldırma kararını daha sonra yazmış olması, dosyanın işlemden kaldırılması tarihini değiştirmez.

 

 

Öte yandan dosyanın işlemden kaldırma kararı bir nihai karar olmadığından temyiz kabiliyeti de bulunmadığı halde, davanın açılmamış sayılması kararı nihai bir karar olduğundan temyizi kabildir.

 

Somut olaya gelince; davacıların aynı vekil ve tek bir dilekçe ile davalılara karşı parsel numaraları belirtilmeden 102-103 ve 104 nolu adadaki taşınmazlara karşı tapu kayıtların iptali ile davacılar adına tescil talepli açtığı davada 13/09/2012 tarihli celsede, avukatın davacılardan 20-25 kişinin vefat ettiği ve dosyadan çekildiğini beyan etmesi üzerine vefat eden davacıların nüfus kayıtlarının getirtildiği, bir sonraki celse 20/12/2012 tarihli celsede duruşmaya davacı vekili ile bir kısım davacının duruşmaya katıldığı, bir sonraki 14/02/2013 tarihli celsede davacılar vekilinin hazır olmadığı bir kısım davacının davayı takip ettiği ancak sağ olan davacılar ile vefat eden davacıların mirasçılarının tamamına avukatın “vekillikten istifa” dilekçesinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.

 

Her ne kadar, temyize gelen bir kısım davacıların ikinci bir vekil tutana kadar davayı kendilerinin takip ettikleri, ancak bazı celselere bir kısmının mazeretsiz olarak katılmadığı anlaşıyor ise de; davalılar vekili ile davalı Hazine temsilcisi bir kısım davacıların gelmediği celselere gelmiş, davayı takip etmeyeceğini bildirmemiş ve davayı takip ettiği yönündeki iradesini ortaya koymuş olması göz önüne alındığında HMK'nın 150. maddesinde düzenlenen davanın açılmamış sayılması koşulları oluşmamıştır.

 

Hal böyle olunca, yargılamaya devam edilerek her iki tarafın iddia ve savunmaları doğrultusunda ileri sürdüğü deliller toplanarak, keşif yapılıp dava konusu taşınmazlar ve değerleri belirlenerek, dayanak tapu ve vergi kaydı yöntemince mahallinde uygulanarak taşınmazların hangi dayanak kayıt kapsamında kaldığı belirlenmeli, vergi kaydına değer verilebilmesi için zilyetlik ile birleşmesi gerektiği dikkate alınmalı, tespitte uygulanan tapu kayıtları kapsamında kalmadığı belirlenecek olursa uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi gerektiği düşünülerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

 

V. SONUÇ

 

Yukarıda açıklanan nedenlerle; bir kısım davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 


Bu sayfa 277 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor