3.3.3. Mahkemece yapılan keşifte, alınan beyanlarda çekişmeli taşınmaz bölümünün davalı ... tarafından davacıya bağışlandığı, taşınmazın tapusuz olduğu gözetilerek, Borçlar Kanunu'nun 237/1 ve TMK'nın 763. maddesi gereğince mülkiyetin bağış ve teslimle davacıya geçtiğinin kabulü gerektiği, 1983 yılından sonra davacının kullanmaya başladığı taşınmaz bölümü üzerinde davacıya ait evin bulunup halen davacının kullanımında olduğunun anlaşılması nedeniyle, tapuda kayden satın alan kişilerin iyiniyetli olduklarından söz edilemez. Açıklanan nedenlerle çekişmeli bölümün davalı ... tarafından davacıya bağış yapıldığı, zilyetliğinin devredildiği ve halen davacı tarafından kullanıldığının sabit olduğu ve bu hususun Mahkemenin de kabulünde olduğu anlaşıldığına göre, Mahkemece tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
1. Hukuk Dairesi 2022/4016 E. , 2022/4970 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Aydıncık (Mersin) Asliye Hukuk Mahkemesince, davalılar ..., ... ve ... hakkında açılan davanın reddine, davalı ... hakkında açılan tapu iptali ve tescil istemli davanın reddine, tazminat davasının kabulü ile 35.959,53 TL’nin davalı ...’den alınarak davacı ...’e verilmesine ilişkin karar süresi içinde davacı ... vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 101 ada 299 parsel sayılı taşınmazın öncesinde davacının babası ...’e ait olduğunu, kadastro tespiti öncesinde yaklaşık 1000 metrekare bölümü davacıya bağışladığını ve bu yer üzerinde davacının ev yaptığını, kadastro tespiti sırasında bu bölümün ayrılmayarak davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, sonrasında davalı ... tarafından muvazaalı olarak ...’a satıldığını, ... tarafından ...'a ve onun tarafından da ...’a satıldığını, bu satışların çok kısa bir süre içerisinde yapıldığını, yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu belirterek, taşınmaz içerisinde bulunan ve davacıya bağışlanan ev ve müştemilatının bulunduğu bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, tapu iptalinin mümkün olmaması halinde bedelinin davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğunu, kendisinin davacıya herhangi bir yer bağışlamadığını, ihtiyaç nedeniyle taşınmazı sattığını, satışta herhangi bir muvazaa bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Aydıncık (Mersin) Asliye hukuk Mahkemesinin 26/11/2015 tarihli ve 2014/124 E., 2015/104 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 2006 yılında davalı ... adına tescil edildiği, kadastro tespiti sırasında davalı ...'in dava konusu bölümü davacı ...'a verdiğini söylemesi, ayrıca keşifte dinlenin yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının bu durumu doğrulamış olması nedeniyle davalı tarafından dava konusu bölümü davacı ...'a bağış yapıldığının anlaşıldığı, bu tarihten sonra da davacı tarafından kullanıldığı, dava konusu bölümün tapusuz olması nedeniyle teslim ile mülkiyetin geçeceği ve resmi bir şekil gerektirmediği, ancak davalı ...'in dava konusu taşınmazı sattığı, davacının bu satışın muvazaalı olduğunu da ispat edememiş olması nedeniyle davacının diğer davalılar ..., ... ve ... hakkında açmış olduğu davanın reddine, davalı ... hakkında açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının reddine, tazminat davasının kabulü ile 35.959,53 TL'nin davalı ...’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Aydıncık (Mersin) Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemenin muvazaa iddiasının ispat edilemediği yönündeki gerekçesine katılmadıklarını, alınan beyanlar ile davalı ...'in dava konusu bölümü davacıya bağış yaptığının sabit olduğunu, bu durumu bilerek satış yaptığını, satış bedellerinin çok düşük miktarda gösterilmesi, ayrıca üç satışın çok kısa süre içerisinde yapılmış olmasının muvazaanın açık bir göstergesi olduğunu, bu nedenle mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.2. Davalı ... temyiz dilekçesinde; Mahkeme kararının eksik inceleme neticesinde verildiğini, davacının kendi oğlu olduğunu ve açtığı davanın iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün yersiz olduğunu, taraflar arasında bir bağış akdinin bulunmadığını, bir babanın oğluna evde otur demesinin bağış olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 763. maddesi, “Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir.
Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanmanın korunduğu hâllerde o şeyin maliki olur.”
3.2.2. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 237. maddesi, (TBK'nın 289. maddesi) “Elden bağışlama, bağışlayanın bir şeyi bağışlanana teslim etmesiyle vücut bulur.
Gayrimenkulün veya gayrimenkul üzerindeki ayni hakların hibesi, ancak tapu sicilline kaydedilmekle tamam olur.
Bu tescil, ancak muteber bir hibe taahhüdüne istinaden yapılabilir.”
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesi; “Tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur."
3.2.4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1024. maddesi; “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.
Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.
Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.”hükümlerini içermektedir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümünün davalı tarafından bağışlandığı, bağışın şartlarının oluştuğu, ancak taşınmazın önce ..., sonra da diğer davalılara satış yapılarak mülkiyetinin geçtiği, yapılan temlikin muvazaalı olduğunun ispat edilememiş olması nedeniyle tapu iptali istemine ilişkin talebinin reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
3.3.2. 14/02/1951 tarihli ve 1949/17 Esas, 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç kısmında; vakıa ve karinelerden, olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacağı belirlenmiş olan kimsenin kötüniyetinin, diğer tarafa ispat ettirilmesine artık sebep ve vecih kalmayacağına ve dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyiniyetin ve kötü niyetin bu durumda Mahkemece re'sen nazara alınabileceğine karar verilmiştir.
3.3.3. Mahkemece yapılan keşifte, alınan beyanlarda çekişmeli taşınmaz bölümünün davalı ... tarafından davacıya bağışlandığı, taşınmazın tapusuz olduğu gözetilerek, Borçlar Kanunu'nun 237/1 ve TMK'nın 763. maddesi gereğince mülkiyetin bağış ve teslimle davacıya geçtiğinin kabulü gerektiği, 1983 yılından sonra davacının kullanmaya başladığı taşınmaz bölümü üzerinde davacıya ait evin bulunup halen davacının kullanımında olduğunun anlaşılması nedeniyle, tapuda kayden satın alan kişilerin iyiniyetli olduklarından söz edilemez. Açıklanan nedenlerle çekişmeli bölümün davalı ... tarafından davacıya bağış yapıldığı, zilyetliğinin devredildiği ve halen davacı tarafından kullanıldığının sabit olduğu ve bu hususun Mahkemenin de kabulünde olduğu anlaşıldığına göre, Mahkemece tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacı ile davalı ...'in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 Sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.