Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
1. Hukuk Dairesi 2022/4653 E. , 2022/5105 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil-tenkis-bedel davası sonunda Yerel Mahkemece asıl ve birleştirilen davaların reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacılar, mirasbırakan ...'nın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 4236 ada 6 parsel sayılı taşınmazını ikinci eşi ...'ya satış göstermek sureti ile temlik ettiğini, onun da taşınmazı yeğeni davalıya ölünceye kadar bakma akti ile devrettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı taktirde tenkisine, o da olmadığı taktirde 50.000,00 TL bedelin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Birleşen davada davacı, mirasbırakan ...'nın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 4236 ada 6 parsel sayılı taşınmazını davalı yeğenine ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tescile, olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, dava konusu taşınmazı murisin, eşinin ölümünden 2 yıl sonra ölünceye kadar bakma akti ile devrettiğini, murisin gözlerinin görmediğini, bakım ihtiyacının olduğunu, akitten doğan bakım borcunu yerine getirdiğini, uzun yıllar sonra davanın kötü niyetle açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24/12/2013 tarihli ve 2011/218 E., 2013/585 K. sayılı kararıyla; çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun ispat edilemediği, davalının akitten doğan bakım borcunu yerine getirdiği, tenkis talebinin zamanaşımına uğradığı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 329. maddesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 08/03/2016 tarihli ve 2014/7436 E., 2016/2861 K. sayılı kararıyla; " … Hâl böyle olunca; muris ...'nın dava konusu 4236 ada 6 parsel sayılı taşınmazı eşi muris ...'ya temlikine konu 22.09.1982 tarihli akit tablosunun merciinden istenmesi, ondan sonra yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, taraf delillerinin eksiksiz toplanması, asıl davaya konu ilk satış işleminin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının tespit edilmesi, daha sonra ikinci işlem olan ölünceye kadar bakma akdi ile yapılan devir bakımından bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de, davadaki asıl istek olan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil iddiasına yönelik gerekli araştırma ve inceleme yapılmaksızın terditli talep olan tenkis isteği bakımından ara kararı ile zamanaşımından ret kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, murislerin ölüm tarihlerindeki Türk Medeni Kanunu hükümleri gözetilmeden gerekçede yeniden tenkis isteği bakımından zamanaşımından ret kararı verilmiş olması da isabetsizdir.” gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 30/06/2021 tarihli ve 2017/461 E., 2021/209 K. sayılı kararıyla; muris ...'nın çocuğu olmayacağını düşünerek kendisi öldükten sonra kardeşlerine miras kalmaması amacıyla muvazaalı devir yaptığının ispatlanamadığı, muris ... ile davalı arasındaki akdin de bakım amacıyla yapıldığı, bakımın yerine getirildiği, tenkis talepleri yönünden; asıl davada davacıların muris ...'in kardeşi ve kardeşinin çocukları olduğu, muris ...'in mirasçıları olmadıkları, muris ...'in 18/11/1998 tarihinde vefat ettiği, ölüm tarihi itibarıyla 743 sayılı eski Medeni Kanunu'nun yürürlükte olduğu, saklı payı ihlal edilen mirasçının tenkis talep edebileceği, 743 sayılı Kanunu'a göre kardeşin saklı payı olduğu, kardeş çocuklarının saklı payı olmadığı, bu sebeple davacı ... dışındaki davacıların tenkis talep edemeyeceği, yine Kanun'un ilgili maddesine göre tenkis davası açılması için 1 ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin düzenlendiği, muris ...'in 18/11/1998 tarihinde vefat ettiği, iş bu davanın 06/04/2011 tarihinde açıldığı, davacı ... yönünden zamanaşımının dolduğu, birleştirilen davada ise; davacının muris ...'in kardeşi olduğu, muris ...'in 23/12/2010 tarihinde vefat ettiği, ölüm tarihi itibarıyla 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu'nun yürürlükte olduğu, saklı payı ihlal edilen mirasçının tenkis talep edebileceği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ilk yürürlüğe girdiği tarihte kardeşin saklı paylı mirasçı olduğu, ancak 10/05/2007 tarihinde Medeni Kanun'da yapılan değişiklik ile kardeşin saklı pay miras hakkının ortadan kaldırıldığı, muris ... değişiklikten sonra 2010 yılında vefat ettiğinden Kanun değişikliğinin uygulanması gerektiği, buna göre kardeşin saklı payının olmadığından tenkis talep edemeyeceği gerekçeleriyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri Özetle
5.1. Asıl davada davacılar vekili, muris ... tarafından diğer muris olan eşi ...’e yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu hususunun tüm dosya kapsamı ile sabit olduğunu, satış karşılığında herhangi bir bedel ödenmediğini, esasında işlemin bağış olduğunu, muris ... tarafından davalıya yapılan devrin de; müvekkilleri tarafından ikame edilen davanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yapıldığını, davalının dava konusu taşınmazın muvazaalı olarak devredildiğini bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğunu, iyiniyetli olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
5.2. Birleştirilen davada davacı vekili, gerek murislerin kendi aralarında yaptıkları devir işleminin, gerekse de muris ... tarafından ölünceye kadar bakma akdi yolu ile davalıya yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalının iyiniyetli olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat, o da olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.2.2. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
6.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",
hükümlerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına göre (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; asıl ve birleştirilen davalarda davacılar vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40’ar TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen dava davacılarından alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.