YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Vekaletle yapılan satış sonucu elde edilen paranın, taşınmaz sahibine ödenmemesi hk.

Karar Özeti

Vekaletle yapılan satış sonucu elde edilen paranın, taşınmaz sahibine ödenmemesi hk.

Karar

 

 

1. Hukuk Dairesi         2022/4662 E.  ,  2022/5115 K.

 

 

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

 

İLK DERECE MAHKEMESİ: BODRUM 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

 

 

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davası sonunda, Yerel Mahkemece iptal-tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kabulüne dair verilen kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince harç yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak iptal-tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kabulüne-reddine dair verilen karar, davacı ... vekili ve diğer davacılar ... v.d. vekili tarafından duruşma istemli ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 01.03.2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili Avukat ... Bayazıtoğlu geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacılar ... v.d. vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, geri çevirme kararı ile istenilen hususların ikmal edildiği anlaşılmakla, bilahare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

 

I. DAVA

 

Davacılar, davalılardan ... ...ile davacı ...'in Amerika'daki iş bağlantıları sebebiyle tanıştıklarını, anılan davalının davacı ...’ı Türkiye'de yatırım yapması konusunda ikna ederek dava konusu 33 parsel sayılı taşınmazın 1/2’şer payla davacı ... ve davalı ... tarafından satın alınması hususunda anlaşmaya vardıklarını, davalıların telkinleri sonucunda, 33 parselin satın alınmasına finans sağlamak amacıyla davacı ...’ın anne ve babası olan diğer davacılar ... ve ...’in maliki olduğu dava konusu 12 no.lu bağımsız bölümün satışı hususunda davalı ...’in ablası olan diğer davalı ...’ya vekaletname verildiğini, ayrıca dava konusu 33 parsel sayılı taşınmazın da davacı ... adına satın alınması hususunda da davalı ...’e vekaletname verildiğini, aradan geçen zaman içerisinde davalı ...’in kendilerini oyaladığını, yaptıkları araştırmada dava konusu 12 no.lu bağımsız bölümün davacılar ... ve ...’a vekaleten davalı ... tarafından diğer davalı kardeşleri ...’ya, ...tarafından da dava dışı 3. kişiye satış suretiyle devredildiğini öğrendiklerini, davalıların 12 no.lu bağımsız bölümü satıştan elde ettikleri parayla da diğer dava konusu 33 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına tescilini sağladıklarını, 12 no.lu bağımsız bölümün satış bedelinin kendilerine ödenmediği gibi, 33 parsel sayılı taşınmazı da satın alamadıklarını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, kardeş olan davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek kendilerini zararlandırdıklarını ileri sürerek, davalı ... adına kayıtlı olan dava konusu 33 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile ½ payının davacı ... adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın gerçek değerinin tespiti ile ½ paya isabet eden şimdilik 20.000 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, bu taleplerinin de mümkün olmadığı takdirde dava konusu 12 no.lu bağımsız bölümün 3. kişiye satışından elde edilen 400.000 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

 

II. CEVAP

 

Davalılar ... ve ..., dava konusu 12 no.lu bağımsız bölüm yönünden davalı ...’nın satış bedeli olan 400.000 TL’yi ödemeyi kabul ettiğini bildirmişler, diğer dava konusu 33 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

 

Diğer Davalı ..., taraflar arasındaki ilişkiyi bilmediğini, iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, sicile güvenerek taşınmazı edindiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

 

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

 

İlk Derece Mahkemesince, tapu iptal-tescil isteği yönünden iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine, tazminat isteği yönünden ise davalı ...’nın 400.000 TL satış bedelini ödemeyi kabul ettiği gerekçesiyle 400.000 TL'nin davalı ...'dan tahsili ile davacılar ... ve ...'e verilmesine karar verilmiştir.

 

IV. İSTİNAF

 

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

 

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

 

2.Kaldırma Kararı

 

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 08/12/2017 tarihli ve 2017/1844 E. 2017/1827 K. sayılı kararıyla; davacıların uğradıkları zararın tazmini istemleri konusunda haklı oldukları, gerek dava konusu 33 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin rayiç değeri, gerekse kendilerine ait 12 no.lu bağımsız bölümün satışı konusunda uğradıkları zarar ve bedelin hesaplanması amacıyla, davalılar uhdesinde bulunan 400.000 TL'nin 33 parsel sayılı taşınmazın alımına katkısı ve dava tarihindeki rayiç değere oranı yönünden taraf delilleri toplanmak sureti ile alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda davacıların uğradıkları zararın belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

 

3. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

 

İlk Derece Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli ve 2017/339 E. 2020/179 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle tapu iptali-tescil isteğinin reddine; istinaf kaldırma kararı doğrultusunda alınan bilirkişi raporu ile dava konusu 33 parsel taşınmazın resmi akitteki 850.000 TL olan satış bedelinin 400.000 TL’sinin davacılara ait olan dava konusu 12 no.lu bağımsız bölümün satış bedelinden karşılandığı, bu bedelin katkısının dava tarihine göre oranlama yapılması suretiyle 564.000 TL kadar davacıların alacaklı olduğu, davacılar vekilinin dava değerini 560.000 TL’ye arttırması sebebiyle taleple bağlı kalınarak 560.000 TL’nin davalılar ... ve ...,'dan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.

 

4. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

 

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

 

5. İstinaf Nedenleri

 

5.1. Davacılar ... ve ... vekili; adlarına kayıtlı 12 no.lu bağımsız bölümün satışının, 33 parsel sayılı taşınmazı oğulları olan Arman’ın satın alabilmesi amacıyla gerçekleştirildiğini, ancak davalıların kendilerini kandırarak 33 parselin davacı ... adına satın alınmadığı gibi 12 no.lu bağımsız bölümün satış bedelinin de kendilerine ödenmediğini, 33 parselin davacı ... adına alınması için 06/11/2013 tarihinde Ataşehir Tapu Sicil Müdürlüğüne vekaleten başvuru yapıldığını, bunun davacının arsayı alma iradesinin olduğunun en büyük kanıtı olduğunu, iptal-tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, resmi kayıtlara rağmen tanık beyanlarına göre karar verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararında davacıların taşınmazın satışından uğranılan zararın tespit edilmesi yönünde karar verildiğini, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın kabulünün mümkün olmadığını, taşınmazın değerinin çok altında tespit yapıldığını, taşınmazın mahallinde keşif yapılarak değer tespiti yapılması ve buna göre katkı oranının hesaplanması ve zararın tespiti gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

 

5.2. Davacı ... vekili; tapu iptali-tescil talebinin kabul edilmemesinin doğru olmadığını, dava konusu 33 parsel sayılı taşınmazı satın alabilmek için anne babasına ait 12 no.lu bağımsız bölümün ucuza satıldığını, satış bedelinin davalı ... adına yatırıldığını, davacı ... adına Ataşehir Tapu Müdürlüğünden başvuru yapıldığını, taşınmazın davalı ... üzerine alındığını, ...yönünden davanın reddine karar vermenin dosya gerçeklerini ihlal etmek olduğunu, zararın kaldırma kararında belirtilen ilkelere göre hesaplanmadığını, taşınmazların gerçek değerlerinin tespit edilmemesi sebebiyle gerçekte uğranılan zararın tespit edilemediğini, düşük tazminat bedeline hükmedildiğini belirterek, kararının kaldırılmasını istemiştir.

 

6. Gerekçe ve Sonuç

 

6.1. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 15/04/2021 tarihli ve 2021/601 E. 2021/835 K. sayılı kararıyla; dava konusu 33 parsel sayılı taşınmazın ½ payının davacı adına satın alınacağı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle tapu iptal ve tescil isteğinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu, tazminat isteği yönünden ise, davacılar tarafından 12 no.lu bağımsız bölümün satış bedeli olan 400.000 TL’nin davacılar ... ve ... tarafından istenebileceği halde İlk Derece Mahkemesince 560.000 TL tazminata hükmedilmiş olması doğru değil ise de bu hususta davalıların istinafı olmadığından kaldırma nedeni yapılmadığı, ancak davalılardan ...'nın ön inceleme duruşmasından önce 400.000,00TL'lik değer üzerinden davayı kabul ettiği gözetilerek 1/3 oranında harç alınması gerektiği, hükmedilen karar ve ilam harcının hatalı hesaplandığı gerekçesiyle, HMK'nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun harç yönünden kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak, tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteği yönünden ise 560.000 TL’nin davalılar ... ve ...'dan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiş ve harç yönünden hüküm düzeltilmiştir.

 

6.2. Bölge Adliye Mahkemesinin 27/05/2022 tarihli ek kararıyla, davalıların katılma yoluyla temyiz isteğinde bulunduğu, ancak temyiz harçlarının yatırılmadığı, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin geri çevirme kararı üzerine davalılar vekiline çıkarılan muhtıra sonucunda, davalılar vekilinin temyiz taleplerinden vazgeçtiklerini ve harç yatırmayacaklarını bildirdiği anlaşıldığından, davalıların temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

 

V. TEMYİZ

 

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

 

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... ve ... vekili ve davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

 

2.Temyiz Nedenleri

 

2.1. Davacılar..., ve ...,vekili, iptal-tescil isteğinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu 33 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına alınması için dava konusu 12 no.lu bağımsız bölümün satışı amacıyla vekaletname verdiklerini, kardeş olan davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek Yalıkavakta’ki çok değerli olan 33 parsel sayılı taşınmazı davacılara ait 12 no.lu bağımsız bölümün satışıyla elde ettikleri parayı kullanarak davalı ... adına satın aldıklarını, Bölge Adliye ve Yerel Mahkemece taraflar arasındaki bu akrabalık bağını dikkate almadan 33 parsel yönünden iptal-tescil isteğinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, diğer yandan 12 no.lu bağımsız bölümün satışı yönünden uğranılan zararın da eksik ve hatalı hesaplandığını, istinaf kaldırma kararında bu taşınmazın satışından elde edilen ve davalılar uhdesinde bulunan 400.000TL'nin 33 parsel sayılı taşınmazın alımına katkısının ve dava tarihindeki rayiç değere oranlanması gerektiği belirtilmesine rağmen, Yerel Mahkemece hatalı hesaplama yapıldığını, öncelikli olarak 12 no.lu bağımsız bölümde keşif yapılarak taşınmazın satış tarihindeki gerçek rayiç değerinin hesaplanması suretiyle dava konusu 33 parselin gerçek değerine göre zararlarının hesaplanması gerektiğini, 12 no.lu bağımsız bölümün rayiç değerinin çok altında satıldığını, hükmedilen tazminat miktarının zararlarını karşılamadığını belirterek, hükmün bozulmasını istemişlerdir.

 

2.2. Davacı ... vekili; tapu iptal tescil talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, 12 no.lu bağımsız bölümün satışından sonra bu satıştan elde edilen para ile dava konusu 33 parselin ½ payının davacı ... adına satın alınacağının taraflar arasında kararlaştırılmasına rağmen taşınmazın davalı ... adına satın alındığını, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında Yerel Mahkemece bu yöndeki deliller tam olarak toplanmadan ve zararları tam olarak hesaplanmadan hüküm kurulduğunu, hatalı hesaplama yapıldığını, hem dava konusu 33 parselin ½ hissesinin rayiç değerinin, hem de davacılara ait 12 no.lu bağımsız bölümün taşınmazın rayiç bedelinin tespit edilerek oranlama yapılması gerektiğini, tazminat miktarının eksik belirlendiğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

 

3. Gerekçe

 

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

 

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

 

3.2. İlgili Hukuk

 

3.2.1. Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu’nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

 

Vekil ile sözleşme yapan kişi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

 

Ne var ki, vekil ile sözleşme yapan kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

 

3.3. Değerlendirme

 

Dosya içeriğine, toplanan delillere, (IV/6.) numaralı paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinin yerinde bulunmasına göre; yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

 

VI. SONUÇ

 

Açıklanan nedenlerle, davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına, 23/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

 


Bu sayfa 329 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor