3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesi “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” Hükümlerini içermektedir.
1. Hukuk Dairesi 2022/6512 E. , 2022/6760 K.
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ihdasen oluşan tapu kaydının iptali ve tescili ile imar uygulaması sonucunda park ve yol olarak tapudan terkin edilen kısımların tescili davasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacılar vekili, davalı Hazine vekili ve Fethiye Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I.DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, Fethiye ilçesinde 1960 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında tescil harici bırakılıp daha sonra idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmaz ile davalı şahıslar adına tapuda kayıtlı olan taşınmazların, 2010 yılında imar uygulamasına tabi tutularak farklı parsellere ifraz edilen ve dava dilekçesine ekli krokide A harfi ile gösterilen 9.286,00 metrekarelik taşınmazın, davacılar ve ataları tarafından imar-ihya edildiğini ileri sürerek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapuya kayıtlı taşınmazlar hakkında tapu iptali ve tescil, imar uygulaması sırasında park ve yol alanı olarak terkin edilen taşınmazlar hakkında ise tescil istemişlerdir.
II.CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu ve mülkiyeti altında olan yerlerden olduğunu, zilyetliğin devir ve zamanaşımı yoluyla iktisap edilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazlardan 3254 ada 1 parsel, 2384 ada 5 parsel ve 3255 ada 2 parsel nolu taşınmazların toplam 8.002,04 m2'sinin kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle usul ve esaslarına uygun olarak Milli Eğitim Bakanlığına okul yapılmak üzere tahsisi yapılan taşınmazlar olup, taşınmaz üzerinde zilyetlik ve imar ihya yapılmadığı gibi çoğu yabani ağaçlarla kaplı bölümden oluşan Hazine arazisi olduğunu, dava konusu taşınmazların davacılar adına tescili için yasanın aradığı şartların gerçekleşmediğini, kazandırıcı zamanaşımı ve şartları bakımından 3402 sayılı Yasanın 14,17 v.d. maddelerindeki imar-ihya şartlarının gerçekleşmediği gibi Medeni Kanunun 713/6 v.d. maddelerine göre taşınmazların devlete kalan taşınmaz niteliğinde olduğunu, ayrıca zilyetlik yolu ile iktisabının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; davacıların 4049 parsel sayılı taşınmaza eklemeli zilyetlik yolu ile 20 yıldan fazla bir zamandır nizasız ve fasılasız malik sıfatıyla zilyetliklerinin bulunmadığını, bu yöndeki iddiaların doğru olmadığını, 4049 parselin eskiden beri taşlık halinde olduğunu ve kullanılmayan bir arazi olduğunu, uygulama dosyası incelendiğinde adına tescil edilmiş olan 3255 ada 3 no.lu parsele, 4049 parselden hiç yer verilmediğini ve davacıların mülkiyet iddia ettiği 4049 parsel ile hiç bir ilişiğinin bulunmadığını, 3255 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tamamının yine kendisine ait 963 parselden geldiğini, bu nedenle bu parselin de dava konusu edilmesinin hiç bir hukuki temelinin bulunmadığını, ayrıca dava dilekçesinde bahsedildiği üzere davacıların imar uygulaması öncesi maliki bulunduğu 959 parselin bir kısmının imar uygulamasına tabi tutulduğunu ve eski 959 parselin fiili sınırları dışında oluşturulan 2384 ada 6 parseldeki bu hisselerini ...'ye sattıklarını, davacıların bu parseldeki hisseleri kabul edip üçüncü kişiye satmakla Belediyenin yapmış olduğu imar uygulamasını zımmen kabul etmiş durumda olduklarını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın çekişme konusu edilen taşınmazların imar uygulamaları sonucu mülkiyet değişikliğine uğraması nedeniyle açıldığını ve encümen kararına dayalı olduğunu, idari işlemlerin idari yargı yerinde iptal edilmedikçe söz konusu davanın dinlenme olanağının bulunmadığını, idari işleme dayalı imar uygulamasının iptali için de davacı tarafların idari yargıda dava açmalarının gerektiğini, davanın TMK.nın 713. maddesine dayanak yapılarak açıldığını, ancak davacıların bu davayı açmalarında hukuki yararlarının bulunmadığını, dava konusu yerlerin Fethiye Belediye Başkanlığının 194. Bölge olarak adlandırılan yerde yapılan imar parselasyon ve İmar Kanunun 18. maddesi uygulaması neticesinde oluştuğunu, 194. Bölgede yapılan imar çalışmalarının 30.11.2010 tarihli 942 sayılı Fethiye Belediye Encümenliğinin kararı ile kesinleştiğini, bu nedenle bu davanın açılmasında davacıların hukuki yararlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
4. Davalı ...; davayı kabul etmediğini, dava konusu yeri 1980 yılında satın aldığını, 1996 yılında yapılan imar uygumasından sonra kalan yeri yeniden satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/03/2014 tarihli 2011/128 Esas, 2014/289 Karar sayılı kararıyla; davalı Hazine ve Belediye aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 3254 ada 1 parselin 18.02.2013 tarihli fen bilirkişi raporu ve bu raporun eki olan 1 no.lu krokide sarı renk ile gösterilen 4.379,29 m2'sinin tapusunun iptali ile aynı rapor ve bu raporun eki 1 no.lu krokide park 1 no.lu alanın sarı renk ile gösterilen 573,49 m2'sinin Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/176 Esas, 2011/172 Karar sayılı Süleyman Topçu'nun mirasçılık belgesindeki belirtilen hisseler oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, diğer davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.04.2019 tarihli 2018/5820 Esas 2019/2948 Karar sayılı kararıyla, “...imar planında yol ve park alanı olarak gösterilip, tapudan terkin edilen ve halihazırda da tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazlar hakkında açılan dava, niteliği itibariyle tescil davası olup, bu nitelikteki davanın, 4721 sayılı TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca yasal hasım konumunda olan Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisi ile birlikte taşınmaz köy sınırları içerisinde ise köy tüzel kişiliğine, belediye sınırları içerisinde ise ilgili belediye başkanlığına yöneltilmesi zorunlu olduğu, taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemeyeceği halde somut olayda, davanın yalnızca Hazineye ve imar uygulaması sonucu oluşan parsel maliklerine karşı açılmış olduğunu, yol ve park kısımları yönünden zorunlu hasım olan Fethiye Belediye Başkanlığının dava dilekçesinde taraf olarak gösterilmediği ve davaya dahil edilmediği belirtilerek yasal hasım konumunda olan Fethiye Belediye Başkanlığı ile karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa uyarınca ...'nı yöntemine uygun şekilde davaya dahil etmek üzere davacı tarafa süre ve imkan tanınması, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde dahili davalıdan savunma ve delillerin sorulup saptanması, bundan sonra da tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm delilleri toplanıp birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle sair yönler incelenmeksizin karar bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli 2019/434 Esas 2020/130 Karar sayılı kararıyla; davalı Hazine, Fethiye Belediyesi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 3254 ada 1 parselin 18.02.2013 tarihli fen bilirkişi raporu ve bu raporun eki 1 no.lu krokide sarı renk ile gösterilen 4379,29 m2'sinin tapusunun iptali ile aynı rapor ve bu raporun eki 1 no.lu krokide park 1 no.lu alanın sarı renk ile gösterilen 573,49 m2'sinin Fethiye 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/176 Esas, 2011/172 Karar sayılı Süleyman Topçu'nun mirasçılık belgesinde belirtilen hisseler oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Verilen Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı Hazine ve davalı ... Başkanlığı vekilleri temyiz talebinde bulunmuştur.
5.Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili özetle, ret kararına konu olan yerler ile kabul kararına konu olan yerlerin bir bütün halinde davacılar ve ataları tarafından imar çalışmalarının yapılarak 20 yıldan fazla süreyle aralıksız ve nizasız olarak malik sıfatıyla kullanıldığını, reddedilen kısımların taşlık vasfında olmadığının ziraat bilirkişi raporu ile ispatlandığını, üzerinde 55-60 yıllık ağaçlar bulunduğunun ziraat bilirkişisi ve şahitler tarafından belirtildiğini, yine bu yerlerin yıllarca kuru mahsul ya da sebze ekilip dikilerek de kullanıldığını, sadece ağaç yetiştirilerek kullanılmadığını, davacıların atalarının eskiden hayvan gücü ile uzun yıllar bu taşınmazı ekip diktiklerini, bu taşınmazın kültür arazisi vasfında olduğunu belirtilerek yerel mahkeme kararının sadece reddedilen kısımlara yönelik olarak bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili özetle, kabul kararı verilen kısmın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, daha sonra ihdasen niteliği itibarıyla Hazine adına tescil edilen yerlerden olduğunu, bu yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabının mümkün olmadığını, yasanın aradığı şartların oluşmadığını, nispi oranda davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve resen belirlenecek nedenlerle kısmen kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... Başkanlığı vekili özetle; dava konusu yerin imar planı kapsamı içerisinde kaldığını, belediye imar planı kapsamında kalan taşınmazların imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı yolu ile kazanılamayacağını, davacı tarafından imar planına itirazda bulunulduğunu, Muğla 1. İdare Mahkemesinin 2005/2549 Esas 2007/126 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilip Danıştay 6. Dairesince bu ret kararının onandığını, kesinleşen imar planına uygun olarak 3194 sayılı yasanın 18. maddesi uyarınca arsa ve arazi düzenlemesi yapıldığını, düzeleme ortaklık payından karşılanarak kamuya terki yapılan park ve yolların tescilinin istenilemeyeceğini, ihdasen Hazine adına tescil edilen taşınmazın daha sonra plan değişikliği sonucu kısmen park, yol, konut ve ilk öğretim alanı olarak ayrıldığını, ilköğretim alanı olarak ayrılan kısmın okul yapılmak üzere Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edildiğini, Kadastro Yasasının 18/2. maddesi uyarınca bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile devlete kalan taşınmaz mallar tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılamayacağını, 3194 sayılı Yasanın 18. maddesince yapılan uygulamanın iptali gerçekleştirilmeden açılan davanın yargı yolu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, Mahkemenin kısmen kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
6.Gerekçe
6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tescil harici bırakılıp, idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen ve daha sonra da imar uygulamasına tabi tutulan taşınmazın, imar uygulaması sonucunda park ve yol olarak tapudan terkin edilen kısımları hakkında tescil, Hazine ve davalılar adına tapuya tescil edilen kısımları hakkında ise tapu iptali ve tescil istemiyle açılmıştır
Fethiye ilçesi Patlangıç Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1960 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında tescil harici bırakılıp daha sonra idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen 4049 parsel sayılı taşınmaz ile davalılar adına tapuda kayıtlı olan 959, 963 ve 966 parsel sayılı taşınmazlar, 2010 yılında imar uygulamasına tabi tutularak farklı parsellere ifraz edilmişlerdir. Çekişmeli 2384 ada 5, 3254 ada 1 ve 3255 ada 2 parsel sayılı 923.64, 8.002,04 ve 1.112,09 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar davalı Hazine adına, 3255 ada 3 parsel sayılı 571,90 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına, 3255 ada 4 parsel sayılı 824,04 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalılar Hazine ve ... adına, 2384 ada 6 parsel sayılı 1.322,80 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise davacılar ... ve müşterekleri adına tescil edilmiş, bunlardan 2384 ada 6 parsel sayılı taşınmaz daha sonra davalı ...’ye kayden devredilmiş, çekişmeli taşınmazın bir kısmı ise imar uygulaması sonucunda park ve yol olarak tapudan terkin edilmiştir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesi “ Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” Hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için yasanın aradığı tüm koşulların eksiksiz olarak davacı taraf lehine gerçekleşmiş olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmiş olması gerekmektedir.
Dolayısıyla davacı tarafın önce dava konusu taşınmazı masraf ve emek sarf ederek imar ve ihya ettiğini, tarıma elverişli hale getirdikten sonrada çekişmesiz ve aralıksız 20 yıl zilyet olduğunu belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile ispat etmesi gerekir.
Ne var ki; Mahkemece kabul edilen dava konusu taşınmaz ve bölüm üzerinde, davacı taraf lehine zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış sadece hava fotoğrafları dosyaya getirtilerek bilirkişi tarafından dava konusu yer harita üzerinde işaretlenmekle yetinilmiş, dava konusu edilen taşınmazın öncesinin imar ihyaya muhtaç yerlerden olduğu belirlenmesine rağmen imar ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise tamamlanma tarihi ayrı ayrı belirlenmemiş, tek kişilik ziraat bilirkişi raporu ile yetinilmiş, tarafların itirazları doğrultusunda üç kez ziraat bilirkişisinden ek rapor aldırılmış ise de halen kabul ve ret edilen bölümler üzerinde ayrı ayrı kaç adet ağaç olduğu belirtilmeden, sadece genel olarak ağaçların yaşına ve cinsine yer verilmiş, imar ihyanın başlangıç ve tamamlanma tarihi açıkça belirtilmemiş, yetersiz tek kişilik ziraatçı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
Şu halde doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre ihdasen Hazine adına tapu kaydı oluşum tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, bu fotoğraftan yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ilgili kurumlardan getirtilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra dava konusu taşınmazlar başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı;
Keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarına; taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarih etraflıca sorularak maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli ve yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli;
Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı;
Fen bilirkişisine, keşfi takibe ve denetlemeye imkan veren rapor ve kroki düzenlettirilmeli; mahkeme hakiminin, taşınmazın niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı;
3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, taşınmazların imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı, önceki ziraat bilirkişi raporunu da irdeleyen, sınırındaki taşınmazlarla mukayese edilecek şekilde fotoğraflarla desteklenmiş, üzerindeki zeytin ağaçlarının kaç adet olduğu ve aşılama olup olmadığını irdeleyen bilimsel rapor alınmalı; HMK'nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı; İhdasen Hazine adına tapu oluşum tarihinden önce 3402 sayılı Yasa'nın 14 ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
V.SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin, davalı Hazine vekilinin ve davalı ... Başkanlığı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün 6100 Sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.