YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İlan reklam vergisi ve yol harcamalarına katılma payı gelirlerinin zamanaşımına uğratılması hk.

Karar Özeti

Dilekçi tarafından dilekçede zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen ilan ve reklam vergisi alacaklarından 29’u için yol harcamalarına katılım paylarından ise 2’si için, 18.05.2018 tarih ve 30425 Nolu Resmi Gazetede yayınlanan 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun kapsamında, borçların yapılandırılma yoluna gidildiği iddia edilmektedir.

 

Yapılan incelemede, tahsil zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen bazı borçlar için 7143 sayılı Kanun kapsamında, ilam hüküm tarihinden sonra taraflarca yapılandırma yoluna gidildiği görülmekte ise de ilamda zamanaşımına uğradığına hükmedilen borçlarda ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir kanıtlayıcı bilgi ve belge sunulmadığından tazmin hükmü esas yönden mevzuata uygundur.

Karar

 

Kamu İdaresi Türü          Belediyeler ve Bağlı İdareler     

 

Yılı         2016    

 

Dairesi  6           

 

Dosya No           45460  

 

Tutanak No        47259  

 

Tutanak Tarihi   26.2.2020         

 

Kararın Konusu Vergi Resmi Harç ve Diğer Gelirlerle İlgili Kararlar          

 

 

Konu: Belediye gelirlerinin tahsil edilmeyerek zamanaşımına uğratılması.

 

126 sayılı ilama ilişkin yapılan yargılamanın iadesi başvurusu üzerine 6. Dairede yapılan görüşme neticesinde; 171 sayılı ek İlamın 1. maddesi ile 25.06.2018 tarih ve 126 sayılı İlamın 2’nci maddesiyle ... Büyükşehir Belediyesince ilan ve reklam vergisi, harcamalara katılma payı ve kira alacaklarının tahsilinin sağlanması için gerekli işlemlerin yapılmayarak belediye alacaklarının zamanaşımına uğratılması sonucu kamu zararına neden olunduğu gerekçesi ile tazminine hükmedilen ... TL’nin; ... TL’sinin ilamın hüküm tarihi olan 27.03.2018 tarihinden önce tahsil edildiği, ... TL’nin ise hüküm tarihinden sonra tahsil edildiği tespit edilmiş olup tahsilatın ... TL’sine ilişkin tazmin hükmünün (Belediye Başkanı) ... ve (Mali Hizmetler Dairesi Başkanı) ...’ın uhdelerinden kaldırılmasına, ... TL’sine ilişkin ise ilamın hüküm tarihinden sonra tahsil edildiğinden ilamın infazı mahiyetinde olduğundan yapılacak işlem olmadığına, henüz tahsil edilmeyen ... TL’ye ilişkin tazmin hükmünün (Belediye Başkanı) ... ve (Mali Hizmetler Dairesi Başkanı) ...’ın uhdesinde bırakılmasına hükmedilmiştir.

 

Temyiz Dilekçesi

 

Muhasebe yetkilisi olarak sorumluluğuna hükmedilen ... tarafından sunulan 03.07.2019 tarihli temyiz dilekçesinde özetle;

 

Sayıştay Ek İlamında belirtilen Alacakların tahsil edilmeyerek zamanaşımına uğratılmasına ilişkin hususlar hakkında mükelleflere ait borçların incelendiği,

 

İlan ve reklam vergisine ilişkin, hiçbir işlem yapılmayarak zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen 18 dosya(Ek-l) ve 31.12.2016 tarihi itibariyle zamanaşımına uğrayan 78 dosya(Ek-2) bulunduğu tespitine ilişkin olarak;

 

-Bu dosyaların 29 tanesi 18.05.2018 tarih ve 30425 nolu Resmi Gazetede yayınlanan 7143 sayılı Vergi Ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun kapsamında borçlarını yapılandırıldığı,

 

-12 adet dosyaya (Ek-2) ilişkin tahsilat yapıldığı,

 

-7 adet dosyaya(Ek-2) taşınmaz şerhi işlendiği ifade edilmektedir.

 

Ayrıca İlan ve Reklam Vergilerinin 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunun 16’ncı maddesi ‘İlan ve Reklam Vergisi, beyanname verme süresi içinde ödenir. Şu kadar ki belediye meclisleri vergi tarifesinin 1.2 ve 4 üncü bentlerinde yazılı yıllık ilan ve reklamlara ait vergileri, yılı içinde, iki eşit taksitte almaya yetkilidirler.' hükmüne yer verilerek, ilgili dosyalardaki süre gelen borçlarına ait icra takipleri sürmekte olduğu, ödeme esnasında diğer taksitlerin de tahsili cihetine gidileceği belirtilmektedir.

 

Yol Harcamaları Katılma Payına ilişkin (Ek 3-4) 25 dosyanın incelendiği,

 

-6 dosyadan tahsilat yapıldığı,

 

-2 dosya ise 7143 sayılı Vergi Ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun kapsamında yapılandırmadan yararlanıldığı,

 

-10 dosyanın (Ek-3) 26377 sayılı Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği’nin 24’üncü maddesi ‘(1) İl özel idareleri ve belediyelere verilecek olan erişim yetkisi ilgililerin kendi sorumluluk alanları ile sınırlıdır.’ hükmü doğrultusunda yapılan araştırmalar neticesinde TC. kimlik numaralarına ulaşılamadığından dolayı takibatının yapılamadığı,

 

- 4 dosyaya (Ek-3) ilişkin mükelleflerin yurt dışında ikamet ettiği tespit edilmiş olup 6183 A.A.T.U.H.K’nun 104’üncü maddesi ‘- Borçlunun yabancı memleketle bulunması, hileli iflas etmesi veya terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkan yoksa bu hallerin devamı müddetince zamanaşımı işlemez.' hükmü gereği bu alacaklar ile ilgili mezkur kanun maddesine göre işlem tesis edilmekte olduğu,

 

-3 (Ek-4) dosyaya ilişkin tapu kayıtlarında şerhlerinin bulunduğu belirtilmektedir.

 

Kira alacaklarına ilişkin;

 

-....'ne ait kira borcu 2. Sulh Hukuk Mahkemesi ... sayılı dosya ile tahliye kararı çıkması sonucu 11 mayıs 2010'da tahliye edildiği, İcra dosya No 6.İcra 2009/17982 ... ile ilgili belediye tarafından yıllar öncesinden gelen alacakları bakımından çeşitli kereler icra takibi yapıldığı, yıllardır bahse konu alacakların tahsili için bütün icrai işlemler yapılmasına rağmen tahsilat yapılması borçlunun mali durumu nedeniyle mümkün olamadığı, zamanaşımına uğratıldığı hükmü verilen Ocak-Mayıs 2010 dönemlerine ilişkin olmak üzere söz konusu icra dosyası ile Ocak 2010 Mayıs 2010 dönemine ilişkin kiraların talep edildiği, ancak yukarıda sözü edilen borçlu yapısı nedeniyle tahsilat imkansız hale geldiği, belediye tarafınca borçlu aleyhine başvurulan bütün dava ve icra takipleri idare lehine sonuçlandığı, netice itibariyle borçlunun ödeme imkansızlığı nedeniyle tahsilat gerçekleştirilemediği ifade edilmektedir.

 

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 101. Maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun bildirimde bulunmadığı durumda yapılan ödemenin kendisi taralından derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılacağı. 102. Maddesinde de kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödemenin muaccel borç için yapılmış sayılacağı, birden çok borç muaccel ise ödemenin borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabul edileceği, takip yapılmamış ise ödemenin vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olacağı, birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse mahsubun orantılı olarak, borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödemenin güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılacağı düzenlendiği, bu kanuni düzenlemeye göre belediye tarafından ilk taksitler için takibat yapılmadığı, ancak sonradan diğer taksitler için takibat yapıldığı, alacaklar ile bütün taksitler yönünden takibat yapıldığı, zamanında işlem tesis edilmemiş alacaklar yönünden, yukarıda yer verilen kanuni düzenlemeler uyarınca işlem yapılmasının her zaman mümkün olduğu ifade edilmektedir. .

 

İlama konu ilan ve reklam vergisi alacakları, yol harcamalarına katılma payı alacakları ve kira alacaklarının tahsili amacıyla 2010 yılında borcu bulunan mükelleflerle ilgili olarak 6183 sayılı A.A.T.U.H K. ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında icra takiplerinin başlatıldığı, adreslerine ödeme emirlerinin gönderildiği, bu ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, taşıt, gayrimenkul ve banka hesaplarına haciz işlemleri yapıldığı ve bazı borçluların 7143 sayılı kanun kapsamında yapılandırma hakkından yararlandığı, bununla birlikte birçok dosyada da tahsilatın gerçekleştirildiği belirtilmektedir.

 

Tüm bu açıklamalardan sonra 5018 sayılı Kanun'un 71’inci maddesinde belirtilen kamu zararının doğmadığı ve bu konuda herhangi bir kasıt, kusur ve ihmalin söz konusu olmadığı, bu sebeple ilam hükmünün kaldırılması talep edilmektedir.

 

Sorumluluğuna hükmedilen idarenin üst yöneticisi konumundaki Belediye Başkanı ... tarafından sunulan temyiz dilekçesinde özetle;

 

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun "Hesap verme sorumluluğu" başlıklı 8’inci maddesi, "Üst yöneticiler” başlıklı 11’inci maddesi, “Gelirlerin toplanması sorumluluğu" başlıklı 38’inci maddesi, "Mali Hizmetler Birimi " başlıklı 60’ıncı maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 38’inci maddesinde yer alan hükümler birlikte değerlendirildiğinde; belediye gelirlerinin tahakkuk, takip ve tahsil aşamalarında mali hizmetler biriminin görevli ve sorumlu olduğu,

 

Bu bağlamda, belediye başkanının sorumluluğunun, belediye gelirinin elde edilmesinde ve muhasebeleştirilmesinde görevli birimi ve kamu görevlisini görevlendirme ve yetkilendirme ile sınırlı olduğu, dolayısıyla Belediye Başkanının 5393 sayılı Kanun'dan doğan, belediye gelirini takip ve tahsil görevi, 5018 sayılı Kanun hükmü uyarınca mali hizmetler birimi ve anılan birimin yöneticisini görevlendirmekle yerine getirilmiş olacağı, Mali hizmetler birimi yöneticisi ise bu bağlamda gelirin elde edilmesinden, takibinden ve tahsilinden görevli ve yetkili bir kamu görevlisi olarak sorumlu olacağı,

 

Bu sebeplerle; belediye ilan ve reklam vergisi, yol harcamalarına katılma payı ve kira alacaklarının zamanaşımına uğratılarak kamu zararına dönüşmesinde mali sorumluluğun mali hizmetler birimi ve yöneticisine ait olduğu ifade edilmektedir. 

 

Ayrıca kamu zararının oluşmasında kasıt, kusur ve ihmalinin bulunmadığından Belediye Başkanı olarak sorumlu tutulmaması gerektiği de belirtilmektedir.

 

14.06.2007 tarih ve 5189/1 sayılı ve Üst Yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin olarak verilen Sayıştay Genel Kurulu Kararında; ‘'5018 sayılı Kanunun 1’inci maddesinde; “Bakanlıklarda müsteşar, diğer kamu idarelerinde en üst yönetici, il özel idarelerinde vali ve belediyelerde belediye başkanı üst yöneticidir. Ancak. Millî Savunma Bakanlığında üst yönetici Bakandır. Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar. Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler." denilmek suretiyle üst yöneticilerin sorumlulukları düzenlenmiştir. Üst yöneticiler işlerin gidişatından harcama yetkililerinin ve diğer görevlilerin bilgilendirmeleri ve raporları ile bilgi sahibi olmaktadırlar. Bununla birlikte üst yöneticilerin özel kanunlardan doğan Sayıştay’a karşı mali sorumlulukları olabileceği gibi, münferit bir olayda sorumluluklarına hükmedilmeleri de gerekebilir. Bu husus, meselenin Sayıştay yargısında görüşülmesi sırasında hükme bağlanacak bir konudur. Dolayısıyla bu aşamada bir genelleme yaparak üst yöneticilerin, işlemlerin hukuka uygun olarak yürütülmesinden sorumlu olacakları ya da olmayacakları yönünde bir görüş belirtilmesi uygun bulunmamaktadır/' denildiği,

 

Yine Sayıştay Temyiz Kumlunun 07.03.2018 tarih ve 44179 sayılı tutanakla verdiği kararında belediye başkanları belediye idaresinin başı ve üst yöneticisi olarak belediyenin hem gelirlerini hem de giderlerini mevzuat hükümlerine göre tarh tahakkuk, tahsil edilmesinden ve hak sahiplerine zamanında ödenmesinden mali yönden değil, idari yönden sorumlu tutulmuşlardır. Bu bağlamda, verdiği karar ve talimatlar, doğrudan iş ve işlem sürecine dayanak oluşturmadığı sürece, üst yönetici olan Belediye Başkanının sorumluluğu idari/siyasi nitelikte olduğu mali sorumluluğunun bulunmadığının hükme bağlandığı ifade edildikten sonra temyize konu daire kararındaki üst yönetici olarak şahsı ile ilgili tazmin hükmünün kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmektedir.

 

Başsavcılık Mütalaası

 

Muhasebe yetkilisi olarak sorumluluğuna hükmedilen ... tarafından sunulan 03.07.2019 tarihli temyiz dilekçesine istinaden verilen Başsavcılık mütalaasında aynen;

 

“Konu hakkında, sorumlu tarafından dilekçesi ekinde sunulan, tahsilat belgeleri ile 7143 sayılı Kanuna göre yapılandırma ve iddia edilen diğer konuların değerlendirdikten sonra karar vermek üzere dosyanın Dairesine tevdiine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.” denilmektedir.

 

Sorumluluğuna hükmedilen Belediye Başkanı ... tarafından sunulan temyiz dilekçesine istinaden verilen Başsavcılık mütalaasında aynen;

 

“Konu hakkında diğer sorumlu, Mali Hizmetler Daire Başkanı, ... tarafından dilekçesi ekinde sunulan tahsilat belgeleri ile 7143 sayılı Kanuna göre yapılandırma ve iddia edilen diğer konuların değerlendirdikten sonra karar vermek üzere dosyanın Dairesine tevdiine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.” denilmektedir.

 

Dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,

 

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

 

Dilekçilerce temyiz dilekçelerinde ilam hükmüne ilişkin olarak esas ve sorumluluk yönünden itiraz edilmektedir. Konu esas ve sorumluluk yönünden incelenecektir.

 

Esas Yönünden İnceleme;

 

171 sayılı ek ilamın 1’inci maddesi ile ilan reklam vergisi, yol harcamalarına katılma payı ve kira gelirlerinin tahsiline ilişkin hiçbir işlem yapılmayarak zamanaşımına uğratılması suretiyle kamu zararına sebep verildiğine hükmedilmiştir.

 

Dilekçi ... dilekçesinde, ilan ve reklam vergisine ilişkin zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen toplam 96 dosyadan 12 dosya için, yol harcamalarına katılım payına ilişkin zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen 25 dosyadan ise 6 dosyaya ilişkin olarak tahsilat işleminin yapıldığı bu sebeple bu tutarların zamanaşımına uğratılmadığı iddiasına ilişkin olarak;

 

İlam hükmü, ilgili belgeler ve dilekçi tarafından sunulan dilekçe ile ekleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde,

 

Zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen ilan ve reklam vergisi ile yol harcamalarına katılım paylarının ... TL’sinin hüküm tarihi olan 27.03.2018 tarihinden önce tahsil edildiği, ... TL’nin ise hüküm tarihinden sonra tahsil edildiği görülmekte olup, temyize konu 171 sayılı ek ilam hükmünde bu iddiaların karşılanarak, ilamın hüküm tarihinden önce idare tarafından tahsil edilen ... TL’sine ilişkin tazmin hükmünün Belediye Başkanı ve Mali Hizmetler Dairesi Başkanı’nın uhdelerinden kaldırılmasına, ... TL’si ilamın hüküm tarihinden sonra tahsil edildiğinden ilamın infazı mahiyetinde olduğundan yapılacak işlem olmadığına hükmedildiği görülmekte olup, temyiz dilekçesinde yinelenen bu tahsilat iddiası hükmün esasını etkiler nitelikte yapılacak işlem bulunmamaktadır.

 

Aynı dilekçede, zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen İlam ve reklam vergisinden 7 dosyaya ve yol harcamalarına katılım paylarından 3 dosyaya ilişkin taşınmaz şerhi işlendiği,

 

Bazı dosyalara ilişkin icra takiplerinin sürmekte olduğu, ödeme esnasında diğer taksitlerin de tahsili cihetine gidileceği,

 

Bazı mükelleflerin TC Kimlik Numaralarına ulaşılamadığından dolayı takibatının yapılamadığı,

 

Bazı mükelleflerin ise yurt dışında ikamet ettiği tespit edildiği belirtilmekte olup 6183 sayılı Kanun’un 104’üncü maddesi ‘Borçlunun yabancı memleketle bulunması, hileli iflas etmesi veya terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkan yoksa bu hallerin devamı müddetince zamanaşımı işlemez.' hükmü gereği bu alacaklar ile ilgili mezkur kanun maddesine göre işlem tesis edilmekte olduğu iddia edilmek suretiyle söz konusu borçların zamanaşımına uğramadığı iddia edilmekte ise de, söz konusu iddialar, ilam hükmünde karşılanmış iddiaların yinelenmesi mahiyetinde olup bu iddiaları kanıtlar ve ilam hükmünün esasını etkiler nitelikte kanıtlayıcı yeni herhangi bir resmi belge veya vesika sunulmadığından konunun esası bakımına yapılacak işlem bulunmamaktadır.

 

Dilekçede, zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen kira alacağına ilişkin olarak, idare tarafından birçok defa icra takibi yapıldığı, tahsili için gerekli işlemlerin yapılmasına rağmen tahsilat yapılması borçlunun mali durumu nedeniyle mümkün olamadığı, borçlunun ödeme imkânsızlığı nedeniyle tahsilatın gerçekleştirilemediği ifade edilmektedir.

 

İlama konu olan kira borç ilişkisi 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlük tarihi içerisinde doğmuş bulunmakla birlikte, borcu sona erdiren sebeplerden biri olan ‘ifa imkânsızlığı’ iddiası; 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1’inci madde hükmü gereği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun hükümlerine göre çözüme kavuşturulacaktır. Şöyle ki; ilgili düzenlemede hukuki uyuşmazlığın hangi kanun yürürlükte iken gerçekleştiğine bakılmaksızın borç ilişkisini sona erme hallerinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

 

İfa imkânsızlığı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 136’ncı maddesinde;

 

“Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.

 

...Borçlu ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.

 

Borcun ifası borçluya isnat olunamayacak haller münasebetiyle gayrimümkün hale gelirse, ancak o zaman borç sakıt olacaktır. Ayrıca madde hükmü gereği, ifanın imkânsızlaşması halinin borçlu tarafından alacaklıya gecikmeksizin bildirilmesi yükümlülüğü, Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci maddesinde hüküm altına alınan dürüst davranma ilkesi gereği taraflar için bir mükellefiyettir.

 

Somut olayda dilekçi tarafından ifa imkânsızlığına sebep olarak borçlunun mali durumunun borcu ifa edemeyecek halde olması gösterilmektedir. Bu durumun borcun ifasını imkânsızlaştıran hal olarak kabulü ile borcun sakıt olduğuna hükmetmek mümkün bulunmamaktadır. Şöyle ki; borç ilişkisinde tarafların mali durumunun akıbetinin menfi veya müspet seyir almasının, taraflarca öngörülemeyecek, hayatın olağan akışında varsayılamayacak bir durum olarak ve Türk Borçlar Kanunu’nun 136’ncı madde hükmü gereği borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebep olarak kabulü mümkün değildir.

 

Dilekçi tarafından dilekçede zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen ilan ve reklam vergisi alacaklarından 29’u için yol harcamalarına katılım paylarından ise 2’si için, 18.05.2018 tarih ve 30425 Nolu Resmi Gazetede yayınlanan 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun kapsamında, borçların yapılandırılma yoluna gidildiği iddia edilmektedir.

 

Yapılan incelemede, tahsil zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen bazı borçlar için 7143 sayılı Kanun kapsamında, ilam hüküm tarihinden sonra taraflarca yapılandırma yoluna gidildiği görülmekte ise de ilamda zamanaşımına uğradığına hükmedilen borçlarda ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir kanıtlayıcı bilgi ve belge sunulmadığından tazmin hükmü esas yönden mevzuata uygundur.

 

Sorumluluk Yönünden İnceleme

 

İlamda belediye idaresinin üst yöneticisi olarak belediyenin gelirlerinin mevzuat hükümlerine göre takip ve tahsil edilmesinden sorumlu olan Belediye Başkanı ... tarafından ilam hükmüne sorumluluk yönünden itiraz edilmekte olup, dilekçesinde belediye ilan ve reklam vergisi, yol harcamalarına katılma payı ve kira alacaklarının zamanaşımına uğratılarak kamu zararına dönüşmesinde mali sorumluluğun mali hizmetler birimi ve yöneticisine ait olduğu ifade edilmektedir.

 

5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun ‘Büyükşehir Belediye Başkanının Görev ve Yetkileri’ başlıklı 18 inci maddesinin (f) bendinde büyükşehir belediyesinin hak ve menfaatlerini izlemek, alacak ve gelirlerinin tahsilini sağlamakla görevli ve yetkili kılınmıştır. Dolayısıyla, büyükşehir belediye başkanları büyükşehir belediyesi idaresinin başı ve üst yöneticisi olarak belediyenin gelirlerinin mevzuat hükümlerine göre takip ve tahsil edilmesinden sorumlu tutulmuşlardır.

 

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Gelirlerin toplanması sorumluluğu” başlıklı 38’inci maddesinde yer alan “Kamu gelirlerinin tarh, tahakkuk, tahsiliyle yetkili ve görevli olanlar, ilgili kanunlarda öngörülen tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin zamanında ve eksiksiz olarak yapılmasından sorumludurlar” hükmü ile kamu gelirlerinin tarh, tahakkuk, tahsiliyle yetkili ve görevli olanların sorumluluğu düzenlenmektedir. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun ‘Büyükşehir Belediye Başkanının Görev ve Yetkileri’ başlıklı 18’inci maddesinin (f) bendinde Büyükşehir Belediye Başkanı münhasıran, büyükşehir belediyesinin hak ve menfaatlerini izlemek, alacak ve gelirlerinin tahsilini sağlamakla görevli ve yetkili kılınmıştır.

 

Yine 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 102’nci maddesinin 2’nci fıkrasında; “Vergi Usul Kanununda mahallin en büyük mal memuruna verilmiş görev ve yetkiler, Belediye Gelirleri Kanunu uygulaması yönünden Belediye Başkanı tarafından kullanılır.” denilmek suretiyle, belediye gelirleri açısından Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen vergi inceleme yetkisi hariç mahallin en büyük mal memuruna verilmiş görev ve yetkilerin Belediye Başkanınca kullanılacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Ayrıca, belediyelerin vergi, resim ve harç gelirlerinin takip ve tahsilini düzenleyen 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un;

 

-13’üncü maddesine göre ihtiyati haciz işlemini başlatma,

 

-64’üncü maddesine göre haciz varakasını onaylama,

 

-90’ıncı maddesine göre hacizli malların satışına karar verme,

 

-115 inci maddesine göre 110 ila 114 üncü maddelerde yazılı suçları işleyenlerin Cumhuriyet Savcılığına bildirilmesi, idarenin en büyük memuru olarak belediye başkanının görev, yetki ve sorumluluğunda bulunmaktadır. Mahalli idareler bu yönüyle merkezi idareden farklılık arz ettiği için kanun koyucu, gelirlerin takip ve tahsili konusunda belediye başkanına sorumluluk yüklemiştir.

 

Bu itibarla, Belediyenin her yıl kesin hesabının görüşülmesi sırasında belediyenin alacak durumu, zamanaşımı yaklaşan ve dolan gelirleri ile ilgili bilgilere vakıf olan Belediye idaresinin Üst Yöneticisi konumunda bulunan Belediye Başkanının ilamda hiçbir işlem yapılmayarak tahsil zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen ilan ve reklam vergisi, yol harcamalarına katılım payları ve kira alacaklarından ötürü sebep olunan kamu zararının tazmininden sorumlu tutulması gerektiği açık olup, sorumluluğuna hükmedilen Belediye Başkanınca yapılan sorumluluğa ilişkin itirazın reddedilmesi gerekmektedir.

 

Bu itibarla; dilekçilerce yapılan itirazların REDDİNE ve Sayıştay 6. Dairesince 171 sayılı ek ilamın 1’inci maddesiyle verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE(...’ün aşağıda yazılı azınlık görüşüne karşı) oyçokluğuyla,

 

Karar verildiği 26.02.2020 tarih ve 47259 sayılı tutanakta yazılı olmakla iş bu ilam tanzim kılındı.

 

Karşı oy gerekçesi

 

... karşı oy gerekçesi;

 

Esastan karar iştirak edilmekle birlikte sorumluluk yönünden karar iştirak edilmemektedir. Şöyle ki;

 

5018 sayılı Kanunun 1. maddesinde belirtildiği üzere, bu Kanun; esas olarak kalkınma planları ve programlarında yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere, kamu mali yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve mali kontrolü düzenlemeyi amaçlamaktadır.

 

Bu kapsamda “Bakanların ve Üst Yöneticilerin Hesap Verme Sorumluluğu” başlıklı dördüncü bölümün 11. maddesine göre üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından; sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden; mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden belediyelerde, meclislerine karşı idari ve siyasi yönden sorumlu tutulmuşlardır.

 

Kanunda sayılan bu görevler de bizzat belediye başkanı tarafından değil; oluşturulan birimler ve birim amirleri tarafından yerine getirilmektedir. Zira 5018 sayılı Kanunun 11. maddesinde üst yöneticilerin sorumlulukları belirtilmiş ve “Üst yöneticiler bu sorumluluklarının gereklerini harcama yetkilileri, mali hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler.” denilmek suretiyle fiilin icra, yani yerine getirme sorumluluğu alt kademedeki kamu görevlilerine bırakılmıştır.

 

5393 sayılı Kanunun 38. maddesinin (f) işaretli bendi ile belediye başkanlarına verilen görevlerden biri de; belediyenin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil etmektir. Bu bağlamda, belediye başkanları belediye idaresinin başı ve üst yöneticisi olarak belediyenin hem gelirlerini hem de giderlerini mevzuat hükümlerine göre tarh tahakkuk, tahsil edilmesinden ve hak sahiplerine zamanında ödenmesinden mali yönden değil, idari yönden sorumlu tutulmuşlardır.

 

Bu bağlamda, verdiği karar ve talimatlar, doğrudan iş ve işlem sürecine dayanak oluşturmadığı sürece, üst yönetici olan Belediye Başkanının sorumluluğu idari/siyasi nitelikli olup, mali sorumluluğu bulunmamaktadır.

 

Bu itibarla, Belediye idaresinin üst yöneticisi konumunda bulunan Belediye Başkanı’nın ilam hükmüne konu kamu zararının oluşmasında doğrudan dahli bulunmadığından kamu zararının tazmini noktasında kendisine sorumluluk ihdas edilemeyeceğinden, Sayıştay 6. Dairesince 171 sayılı ek ilamın 1’inci maddesiyle verilen tazmin hükmünün sorumluluk yönünden bozularak dairesine tevdiine karar verilmesi gerekmektedir.

 

... karşı oy gerekçesi;

 

Azınlık görüşüne katılmakla birlikte,

 

Dilekçi tarafından dilekçede zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen ilan ve reklam vergisi alacaklarından 29’u için yol harcamalarına katılım paylarından ise 2’si için, 18.05.2018 tarih ve 30425 Nolu Resmi Gazetede yayınlanan 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun kapsamında, borçların yapılandırılma yoluna gidildiği iddia edilmektedir.

 

Yapılan incelemede, tahsil zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen bazı borçlar için 7143 sayılı Kanun kapsamında, ilam hüküm tarihinden sonra taraflarca yapılandırma yoluna gidildiği görülmektedir.

 

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 103’üncü maddesinin 11’inci bendinde “Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması...” denilmek suretiyle zamanaşımını kesen nedenler arasında amme alacağının ödenmesi için özel kanunlara göre ödeme başvurusu ile borcun ödeme planına bağlanması sayılmıştır. Ayrıca 6183 sayılı Kanun’un 102’nci madde hükmünde tahsil zamanaşımına uğramış amme alacağına ilişkin mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunacağı ifade edilmekte ise de zamanaşımına uğramış borca ilişkin borcun ikrarı mahiyetindeki işlemler ile borcun ödeme planına bağlanmasının hukuki niteliğinin ne olacağına ilişkin mezkur Kanun’da herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

 

Zamanaşımına uğramış alacak/borç’a ilişkin borcun ikrarı mahiyetindeki fiiller zamanaşımı def’inden feragat mahiyetinde değerlendirilebilecektir. Şöyle ki; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 160’ıncı maddesinde zamanaşımından feragat düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, borçlunun zamanaşımı def’ini ileri sürme hakkından önceden feragati geçersizdir. Bundan maksat sözleşme yapılmadan önce veya yapılırken vaki feragattir. Ancak daha sonra vazgeçmenin geçersiz sayılacağına ilişkin yasada herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla borç zamanaşımına uğradıktan sonra borçlu zamanaşımı defini ileri sürmekten feragat edebilecektir. Çünkü bu durumda doğmuş bir defi hakkından feragat söz konusudur ve hukuken geçerlidir. Mamafih, zamanaşımına uğramış olan bir borcun ikrar edilmesi borçlu tarafınca zamanaşımı def’inden zımnen feragat olarak kabul edilecektir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2010/38436 E. , 2013/253 K. Kararı)

 

Ancak 6183 sayılı Kanun’da zamanaşımı def’inden feragat müessesesi düzenlenmemiştir. Bu durumda, 7143 sayılı Kanun kapsamında zamanaşımına uğratılan borçlara ilişkin yapılandırma yoluna gidilmesi hususunda doğrudan zamanaşımı def’inden feragat bağlamında değerlendirme yapılamayacaksa da; 6183 sayılı Kanun gereği tahsil zamanaşımına uğramış bir alacağa ilişkin, tarafların karşılıklı uygun irade beyanları ile ödeme planı oluşturulması hususu borcun ikrarı mahiyetindedir. Dolayısıyla idare tarafından ilamda zamanaşımına uğradığına hükmedilen ancak 7143 sayılı Kanun gereği yapılandırmaya konu edilen alacakların dava edilmesi halinde borçlu tarafından zamanaşımı def’i itirazında bulunulmasının çelişkili davranış yasağını ihlali mahiyetinde olacağı ve Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci maddesinde yer alan dürüst davranma ilkesine aykırı olacağı açıktır.

 

Netice itibariyle somut olayda zamanaşımına uğratıldığına hükmedilen bazı alacakların 7143 sayılı Kanun kapsamında yapılandırmaya konu edilmesi borçlu tarafından borcun ikrarı mahiyetinde olduğundan ve alacaklının alacağını dava etmesi halinde borçlu tarafından zamanaşımı def’inde bulunulmasının çelişkili davranış yasağı mahiyetinde ve Türk Medeni Kanunu’nun 2’nci maddesinde yer verilen dürüst davranma ilkesine mugayir bir tutum olacağından, söz konusu alacakların tahsil kabiliyeti yapılandırma işlemi ile yeniden doğmuş bulunmaktadır. Dolayısıyla konu alacaklara ilişkin 5018 sayılı Kanun’un ‘Kamu Zararı’ başlıklı 71’inci maddesi gereği kamu zararı konusu kalmamaktadır.

 

Bu itibarla, Sayıştay 6. Dairesince 171 sayılı ek ilamın 1’inci maddesiyle verilen tazmin hükmü hem sorumluluk yönünden hem de yukarıda yer verilen gerekçeler çerçevesinde esastan yeniden değerlendirilmesini teminen bozularak dairesine tevdiine karar verilmesi gerekmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Bu sayfa 162 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor