Bakanlığın genelge ile yaptığı idari düzenleme ve buna uyma zorunluluğunun yaptırımı yargısal değil, yine idari olmalıdır. Bu nedenle genelgeye aykırılığı tespit edilen işlem, gereği için bakanlığına bildirilebilir. Nitekim, İlamda da aynı şekilde, istisnaî memurluk kadrolarının, Devlet memurluğuna girmede esas olan sınav sistemini aşmaya yönelik olarak diğer memur kadrolarına naklen atanma amacıyla kullanılması, Anayasa ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile getirilmiş bulunan kanun önünde eşitlik ve kamu görevi hizmetine girmede eşitlik ile liyakat ilkesinin ihlali anlamına geldiğinden ve bu yolla Devlet memurluğu kadrolarının liyakat esasına uymayan ve bu kadroların gerektirdiği niteliklere sahip bulunmayan kişilerin atanmasına imkân sağlayabileceğinden, söz konusu hususun araştırılması ve “izin alınmama” hususunun da Bakanlığa bildirilmesi için konunun İçişleri Bakanlığına yazılmasına karar verilmiştir.
Kamu İdaresi Türü Belediyeler ve Bağlı İdareler
Yılı 2016
Dairesi 7
Dosya No 44793
Tutanak No 47409
Tutanak Tarihi 17.6.2020
Kararın Konusu Çeşitli Konuları İlgilendiren Kararlar
Konu: İçişleri Bakanlığından izin alınmadan özel kalem müdürlüğüne açıktan atama yapılması
1-47 sayılı İlamın 12. Maddesi ile, İçişleri Bakanlığından izin alınmadan özel kalem müdürlüğüne açıktan atanan ...’ a ödenen ...TL için, izin alınmama hususunun bildirilmesini teminen konunun İçişleri Bakanlığına yazılmasına karar verilmiştir.
Başsavcılık adına temyiz talebinde bulunan Sayıştay Savcısı ... tarafından verilen dilekçede; (temyiz talebinde bulunulan tüm maddeler için tek dilekçe verilmiştir.)
“TEMYİZİN KONUSU: ... Belediyesince, İçişleri Bakanlığının izni alınmadan Özel Kalem Müdürlüğüne yapılan açıktan atamalar nedeniyle kamu zararına neden olunması konusu.
TEMYİZ NEDENLERİ: ... Belediyesi 2016 yılı hesap ve işlemlerinin 7 nci Dairede yargılanması sonucunda düzenlenen 14.02.2018 tarih ve 47 sayılı ilamın 12, 13, 14, 15, 16 ve 17. maddeleri hükmünün, 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 33 maddesi uyarınca Başsavcılık tarafından temyiz edilmesi yönündeki Uzman Denetçi ...’nın talebi.
Hesabı denetleyen Uzman Denetçi ...’ın dilekçesinde;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun İstisnai Memurluklar başlıklı 59’uncu maddesinde, “ özel kalem müdürlüklerine,.. bu Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve dereceye yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile memur atanabilir.
Birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadrolar emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmaz. Bu görevlerde bulunan memurların emeklilik kıdemleri yürümekte devam eder” denilmiş ve İçişleri Bakanlığının 3.6.2009 gün ve B.05.0.MAH.0.08.01.00/900-14626 sayılı özel kalem müdürü konulu genelgesinde,
“Raporda İçişleri Bakanlığının izni alınmadan özel kalem müdürlüğüne açıktan atanması suretiyle oluşan kamu zararının ödettirilmesine karar verilmesinin uygun olacağı talep edilmiş, Savcı tarafından verilen görüşte, “İçişleri Bakanlığının izni alınmadan açıktan özel kalem müdürlüğüne atanması sonucu oluşan……… TL kamu zararının raporda belirtilen sorumlularına ödettirilmesine karar verilmesi uygun olur.” denilmiş, Dairece” ’ın ……….. tarihi itibariyle özel kalem müdürlüğüne atandığı, o tarihten itibaren fiili olarak çalışmasının karşılığı olarak aldığı maaşların kamu zararı olarak nitelendirilemeyeceği, ancak söz konusu hususun İçişleri Bakanlığına yazılmasına” karar verilmiştir.
Daire kararında aynen,
"Özel kalem müdürlüğü kadrolarına atanacakların, öncelikle belediyede çalışan memurlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlar arasından seçilmesi esastır. Memurlar arasından yapılacak atamalarda, Bakanlığımızdan izin alınmayacaktır.
Özel kalem müdürlüğü kadrolarına yapılacak açıktan atamalar, Bakanlığımız izni ile yapılacaktır. Bu kadrolara yapılacak açıktan atamalarda, kadro derecesi ve görevin özellikleri de dikkate alınarak yükseköğrenim mezunlarına öncelik verilecektir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59 uncu maddesi kapsamında tanınan atama yetkisi, sınırsız bir yetki olmayıp, bu yetkinin memuriyete sınavsız girişin bir yöntemi gibi kullanımına hukuken imkân bulunmamaktadır.” ifadeleri yer almıştır.
Ancak, …………..mezunu………………İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan………………. tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandığı, daha sonra 2014 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden………….atandığı anlaşılmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun “Kamu zararı” başlıklı 71’inci maddesinde “(Değişik birinci fıkra: 25/4/2007-5628/4 md.) Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.
Kamu zararının belirlenmesinde;
a. İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
b. Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,
c. Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,
d. İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,
e. İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
f. (Mülga:22/12/2005-5436/10 md.)
g. Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması,
Esas alınır.
...” denilmektedir. Bu hükme göre; her ne kadar söz konusu atamada İç İşleri Bakanlığından izin alınmamışsa da, adı geçen kişinin fiili olarak çalışmasının karşılığı olarak aldığı maaşların kamu zararı olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Ancak, …………İçişleri Bakanlığından izin alınmadan özel kalem müdürlüğüne atanması söz konusu genelgeye aykırıdır.
Öte yandan; istisnaî memurluk kadrolarının, Devlet memurluğuna girmede esas olan sınav sistemini aşmaya yönelik olarak diğer memur kadrolarına naklen atanma amacıyla kullanılması, Anayasa ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile getirilmiş bulunan kanun önünde eşitlik ve kamu görevi hizmetine girmede eşitlik ile liyakat ilkesinin ihlali anlamına geldiğinden, ve bu yolla Devlet memurluğu kadrolarının liyakat esasına uymayan ve bu kadroların gerektirdiği niteliklere sahip bulunmayan kişilerin atanmasına imkân sağlayabileceğinden, söz konusu hususun araştırılması ve “izin alınmama” hususunun da Bakanlığa bildirilmesi için konunun İçişleri Bakanlığına yazılmasına oy birliğiyle,”
denilmiştir.
Daire kararında………. tarihi itibariyle özel kalem müdürlüğüne atandığı, o tarihten itibaren fiili çalışmasının karşılığı olarak aldığı maaşların kamu zararı olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle tazmin kararı verilmemiştir. Dairece tazmin kararı verilmediğine göre verilen karar zımni olarak ilişilecek husus bulunmadığı şeklinde anlaşılmaktadır. Daire kararına göre mevzuata aykırı atama kabul edilerek yapılan atama meşrulaştırılmaktadır.
AÇIKLAMA:
... Belediyesi tarafından İçişleri Bakanlığından izin alınmadan açıktan özel kalem müdürlüğüne atanıp kısa süre sonra memuriyete geçirilenlerle ilgili bilgiler şöyledir.
Özel Kalem Müdürlüğüne İzin Alınmadan Açıktan Atanıp Belediyede Başka Kadrolara Atananlara Ait Liste
Özel Kalem
Müdürlüğüne Açıktan Atanan Kişi Atandığı
Tarihteki
Mezuniyeti Özel Kalem
Müdürlüğüne Açıktan Atanma Tarihi Özel Kalem Müdürlüğünden Memuriyete Ait Bir Kadroya Atandığı Tarih Özel Kalem Müdürlüğünden Memuriyete Atandığı Kadro
… Önlisans 15.01.2012 15.02.2012 Memur
… Lisans
15.02.2012 15.03.2012 Eğitmen
… Lise 15.03.2012 18.05.2012 Memur
… Lise 18.05.2012 13.07.2012 İtfaiye
… Lisans 15.01.2013 15.03.2013 Evlendirme
Memuru
… Önlisans 24.04.2014 12.06.2014 Bilgisayar
işletmeni
Özel Kalem Müdürlüğüne İzin Alınmadan Açıktan Atanıp Naklen Başka Kurumlara Geçenlere Ait Liste
Özel Kalem
Müdürlüğü-ne Açıktan Atanan Kişi
Atandığı
Tarihteki
Mezuniyeti Özel Kalem
Müdürlüğüne Açıktan Atanma Tarihi Özel Kalem Müdürlüğünden Memuriyete Ait Bir Kadroya Atandığı Tarih Özel Kalem Müdürlüğünden Memuriyete Atandığı Kadro Açıklama
… 15.07.2012 12.10.2012 V.H.K.İ Özel Kalem Md.den V.H.K.İ. olarak naklen … Belediyesine atanmıştır.
… 17.06.2013 10.09.2013 V.H.K.İ Özel Kalem Md.den V.H.K.İ. olarak naklen … Bakanlığı’na atanmıştır.
… Lisans 15.07.2014 19.09.2014 Memur Özel Kalem Md.den memur olarak naklen …’ye atanmıştır.
… Lisans 29.06.2015 26.08.2015 Veteriner Hekim Özel Kalem Md.den veteriner hekim olarak naklen …’na atanmıştır.
… Lisans 11.01.2016 09.02.2016 Tekniker
Özel Kalem Md.den Tekniker olaraknaklen ... İl Özel İdaresine atanmıştır.
Tablonun incelenmesinde bu kadronun sınavsız memuriyete geçiş için kullanıldığı açıktır.
ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜNE YAPILAN ATAMALARIN İNCELENMESİ:
İlk olarak Önlisans mezunu ... İçişleri Bakanlığından atama izni alınarak … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atanmış, … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden memurluğa atanmıştır. Lisans mezunu … İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandıktan sonra … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden eğitmenliğe, Lise mezunu, … İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandıktan sonra … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden memurluğa, Lise mezunu … İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandıktan sonra … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden itfaiye erliğine, Lisans mezunu … İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandıktan sonra … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden V.H.K.İ. olarak naklen … Belediyesine, Lisans mezunu … İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandıktan sonra … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden evlendirme memurluğuna, Lisans mezunu … İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandıktan sonra … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden V.H.K.İ. olarak naklen ... Bakanlığına, Önlisans mezunu … İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandıktan sonra … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden Bilgisayar işletmenliğine, Lisans mezunu … İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandıktan sonra … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden memur olarak naklen …’ye, Lisans mezunu … İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandıktan sonra … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden Veteriner Hekim olarak naklen … Bakanlığına, Lisans mezunu … İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandıktan sonra … tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden Tekniker olarak naklen ... İl Özel İdaresine atanmıştır.
... hariç diğer bütün atamalarda İçişleri Bakanlığının izni alınmamıştır. … tarihinden … tarihine kadar olan sürede toplam 10 kişi İçişleri Bakanlığının atama izni olmadan özel kalem müdürlüğüne açıktan atama suretiyle hukuka aykırı olarak memuriyete geçirilmiştir.
İlk olarak açıktan özel kalem müdürlüğüne atanan ... için İçişleri Bakanlığının açıktan atama izin yazısı vardır. Bu durum atamayı yapanların İçişleri Bakanlığının izninin alınması gerektiğini bildiklerini göstermektedir. Bu kişinin atamasından sonra yapılan bütün açıktan atamalarda İçişleri Bakanlığı izni alınmamıştır. Bu bilinçli yapılmıştır.
Genelgede, “657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59 uncu maddesi kapsamında tanınan atama yetkisi, sınırsız bir yetki olmayıp, bu yetkinin memuriyete sınavsız girişin bir yöntemi gibi kullanımına hukuken imkân bulunmamaktadır. Bu sebeple, özel kalem müdürlüğü kadrolarına atanacakların seçiminde, belediye başkanlarının bir seçim dönemi boyunca çalışabilecekleri ehliyet ve liyakat sahibi kişileri seçmeleri esastır.” denildiği halde yapılan atamalarda izin alınmadan yapılan bu atamalarda bu yetkinin memuriyete sınavsız girişin bir yöntemi gibi kullanıldığı açıktır.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İZNİ ALINMADAN AÇIKTAN ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜNE YAPILAN ATAMALARIN İNCELENMESİ:
Konuyu açıklamaya geçmeden önce 657 sayılı Kanun’un 59’uncu maddesine istinaden atama yapılıp oradan memuriyete geçirilenlerle ilgili Sayıştay Genel Kurul Kararından bahsetmek gerekir. Sayıştay Genel Kurulunun 04.04.2005 gün ve 5119 sayılı kararında,
657 sayılı Kanunun anılan 59’uncu maddesinin gerekçesinde, istisnaî memurlukların bu tasarı ile de muhafaza edildiği, ancak tasarıda bu kadronun çok daraltılmış olduğundan ve bir taraftan zaruretler kabul edilirken, öte yandan zaruretlerin zorlanması yoluyla normal bir meslek sınıfının imtiyazlı statüye sokulmaması için dikkat gösterildiği, bu memurluklara atama yapılırken tasarıdaki atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi gibi hükümlerle bağlı kalınmayacağı, buna karşılık bu memurlar arasında kendi sınıflarından yükselerek gelmeyenlerin memurluktan ayrılışlarında almakta oldukları aylıkların veya bulundukları derece ve kademelerin kazanılmış hak sayılmayacağı, yalnızca bu görevlerde geçirdikleri sürenin emeklilik sürelerine ekleneceği; bu hükümle istisnaî memuriyet kadrolarına genel görünüşü ile atanmada kolaylık sağlanmasına karşılık, bu atamayla kazanılan memuriyet statüsünün garantisiz bir statü olduğu, çünkü istisnaî memurluk usulünün, tasarının sistemi içinde teşvik edilecek bir usul olarak görülmediği ifade edilmiştir. Esasen, Kanunun ilk yürürlüğe girişinde bu maddede belirtilen kadrolar çok sınırlı tutulmuşken, sonradan yapılan ilâvelerle, sözü edilen 59’uncu maddenin kapsamına yeni unvanlar eklenerek bu şekilde atanabilecek kadroların sayısı artırılmıştır.
Buna karşılık, Devlet memurluğuna alınma hususu, 657 sayılı Kanunun 46-57'inci maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, 46'ncı maddede kurumların atama yapılacak boş kadrolarını Devlet Personel Başkanlığına bildirecekleri, 47'nci maddede bu kadrolar için yapılacak sınav dahil olmak üzere kadrolarla ilgili bilgilerin duyurulacağı, 48'inci maddede
Devlet memurluğuna alınacaklarda bulunması gereken genel ve özel şartların neler olduğu, 49'uncu maddede sınavlara katılma hususu, 50'nci maddede Devlet kamu hizmet ve görevlerine Devlet memuru olarak atanacakların açılacak Devlet memurluğu sınavlarına girmeleri ve sınavı kazanmalarının şart olduğu, 51'inci maddede sınav sonuçlarının ilan edileceği, 52'nci maddede kurumların memur ihtiyaçlarının yayımlanan sınav sonuçlarında belirlenen başarı sırasına göre ilgili kurumlarca atama yapılmak suretiyle karşılanacağı, müteakip maddelerde ise, sakatların Devlet memurluğuna alınması ile yukarıda bahsedilen prosedürlere uygun biçimde Devlet memurluğuna alınanların adaylıkları düzenlenmiştir. Dolayısıyla, bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, aslî Devlet memurluğuna atanabilmek için, atanacakların bunun için açılmış olan sınava girmesi ve bu sınavı başarmasının öncelikli şart olduğu anlaşılmaktadır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Merkez Saymanlığı 2002 yılı hesabının merkezde incelenmesi sırasında, bazı kişilerin anılan 657 sayılı Kanunun 59'uncu maddesi hükmüne istinaden Devlet memurluğuna atanmalarından kısa bir süre sonra, Devlet memurluklarına atanacak olanlar için yapılmış bulunan sınavlara katılmadıkları ve dolayısıyla bu sınavlarda başarılı olmadıkları halde, diğer memurluklara naklen atandıkları anlaşılmaktadır. Ancak, açıktan istisnaî memurluklara atananların diğer memur kadrolarına naklen atanabilecekleri kabul edilse bile, bu konuda açılmış olan sınavlara girmiş ve başarılı olmuş kişilerin atanmayı bekledikleri bir durumda, bu sınavlara girmediği halde bazı kişilerin istisnaî memurluklar kullanılarak diğer memurluk kadrolarına atanmaları, Devlet memurluğu alımı için duyurulan sınava katılarak başarılı olmuş ve atanmayı bekleyen kişiler aleyhine haksız bir durum yaratmaktadır. Ayrıca, sınavlarda başarılı olarak atanmayı bekleyenler varken, istisnaî memurluk kadrolarının sınavsız Devlet memuru teminine yönelik bir uygulamaya dönüştürülmesi, bu memuriyete atanmada tanınan kolaylığın istismarı anlamına da gelmektedir. Bu da, Anayasanın kişilerin kanun önünde eşitlik ve kamu hizmetine girmede eşitlik ilkelerini ihlal edici nitelikte bulunmaktadır.
Öte yandan, 657 sayılı Kanunun temel ilkelerinden birisi de, liyakat ilkesidir. Anılan Kanun, Devlet kamu hizmetlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmış ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında, Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmıştır. Açıktan istisnaî memurluk kadrolarına atananların daha soma diğer memurluk kadrolarına, Devlet memurluğuna alınma için açılmış bulunan sınava girmeden veya başarmadan naklen atanmaları durumu, naklen atandıkları görevlerin gerektirdiği niteliklere sahip olmamaları durumuna neden olabileceğinden, yukarıda ifade edilen liyakat ilkesinin ihlali anlamına da gelmektedir. Bu durumda, Devlet memurluğuna giriş için açılmış olan sınavlara girmemiş ve dolayısıyla bu sınavlarda başarılı olmamış kişilerin aslî memurluk kadrolarının gerektirdiği niteliklere sahip olmadan naklen atanmış olmaları, kamu kaynaklarının etkili, verimli ve tutumlu kullanılmaması sonucuna yol açabilecektir. Dolayısıyla bu şekildeki atamaların Hazine menfaatlerini zarara uğratıcı niteliği bulunmaktadır.
832 sayılı Sayıştay Kanununun 25 inci maddesinin ikinci fıkrasında, denetçilerin anlam, uygulama veya sonuçlan bakımından Hazine menfaatlerini zarara uğratıcı nitelikte gördükleri kanun, tüzük, yönetmelik, kararname ve sair mevzuat hükümlerini, inceleme sırasında tespit ederek bunları gerekçesiyle birlikte ve yazılı olarak Birinci Başkanlığa bildirecekleri, Birinci Başkanın bu bildirileri derhal Genel Kurula havale edeceği, bunlardan Genel Kurul kararıyla kabule değer görülenlerin Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacağı hüküm altına alınmıştır. Bazı kişilerin, 657 sayılı Kanunun 59'uncu maddesi hükümleri uyarınca açıktan istisnaî memuriyet kadrolarına atandıktan bir müddet soma, Devlet memurluğuna alınma için açılmış bulunan sınavlara girmeden ve dolayısıyla bu sınavlarda başarılı olmadan diğer memurluk kadrolarına atanmaları hususu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Merkez Saymanlığı 2002 yılı hesabının incelenmesi sırasında, hesabı inceleyen denetçi tarafından tespit edilerek, durum Birinci Başkanlığa bildirilmiş, Birinci Başkanlık da görüşülmesi için Genel Kurula havale etmiştir.
Bu itibarla, sadece hizmetin gereği olarak kullanılması gereken istisnaî memurluk kadrolarının, Devlet memurluğuna girmede esas olan sınav sistemini aşmaya yönelik olarak diğer memur kadrolarına naklen atanma amacıyla kullanılması, Anayasa ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile getirilmiş bulunan kanun önünde eşitlik ve kamu görevi hizmetine girmede eşitlik ile liyakat ilkesinin ihlali anlamına geldiğinden, bu yolla Devlet memurluğu kadrolarının liyakat esasına uymayan ve bu kadroların gerektirdiği niteliklere sahip bulunmayan kişilerin atanmasına imkân sağlayabileceğinden, 657 sayılı Kanunun anılan 59'uncu maddesi hükümleri uyarınca açıktan istisnaî memurluk kadrolarına atananların bir müddet sonra Devlet memurluğuna alınma için açılmış bulunan sınavlara katılmadan ve dolayısıyla bu sınavlarda başarılı olmadan diğer memurluk kadrolarına atanmaları hususu, uygulama ve sonuçları bakımından Hazine menfaatlerini zarara uğratıcı nitelikte bulunduğundan, söz konusu hususun 832 sayılı Kanunun 25'inci maddesi hükümleri uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması gerektiğine,”
karar verilmiştir.
İçişleri Bakanı … imzalı 03.06.2009 gün ve 2009/50 sayılı Genelge aynen aşağıdaki gibidir.
“Özel kalem müdürlükleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59 uncu maddesinde sayılan istisnai memurluklardan olup, Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik hükümlerine göre, Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu 150.000'in üzerinde sayılan belediyelerde özel kalem müdürü istihdam edilebilmektedir.
Belediyeler ve belediyelerin bağlı kuruluşlarında özel kalem müdürlüğü kadrolarına yapılacak açıktan ve naklen atamaların, Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapılmasını sağlamak üzere, aşağıda belirtilen usul ve esaslara göre hareket edilmesi uygun bulunmuştur.
Özel kalem müdürlüğü kadrolarına atanacakların, öncelikle belediyede çalışan memurlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlar arasından seçilmesi esastır. Memurlar arasından yapılacak atamalarda, Bakanlığımızdan izin alınmayacaktır.
Özel kalem müdürlüğü kadrolarına yapılacak açıktan atamalar, Bakanlığımız izni ile yapılacaktır. Bu kadrolara yapılacak açıktan atamalarda, kadro derecesi ve görevin özellikleri de dikkate alınarak yükseköğrenim mezunlarına öncelik verilecektir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59 uncu maddesi kapsamında tanınan atama yetkisi, sınırsız bir yetki olmayıp, bu yetkinin memuriyete sınavsız girişin bir yöntemi gibi kullanımına hukuken imkân bulunmamaktadır. Bu sebeple, özel kalem müdürlüğü kadrolarına atanacakların seçiminde, belediye başkanlarının bir seçim dönemi boyunca çalışabilecekleri ehliyet ve liyakat sahibi kişileri seçmeleri esastır.
Personel giderleri, 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesinde öngörülen oranları aşan belediyelerde, özel kalem müdürlüğü kadrolarına yapılacak açıktan ve naklen atamalarda, 5393 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde öngörülen usule göre Bakanlığımızdan izin alınacaktır.
23/02/2007 tarihli ve 2007/25 sayılı Genelge yürürlükten kaldırılmıştır.
Genelgenin, özel kalem müdürü istihdam eden büyükşehir belediyesi, il belediyesi ve nüfusu 150.000'nin üzerindeki diğer belediyelere duyurulması hususunda;
Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.”
GENELGENİN HUKUKİ DURUMU:
Anayasanın 127’nci maddesinin beşinci fıkrası gereği merkezi idare Kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde mahalli idareler üzerinde idari vesayet yetkisine sahiptir. 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2 ve 11’inci maddeleri ile 33’üncü maddesinin genelge için dayanak oluşturduğu düşünülmektedir. Kanunun “Bakanlığın düzenleme görev ve yetkisi” başlıklı 33’üncü maddesinde, “Bakanlık, kanunla yerine getirmekle yükümlü oldukları hizmetleri; tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemekle görevli ve yetkilidir.” denilmektedir. Genelge 3152 sayılı Kanuna istinaden çıkarılmıştır. Ayrıca idareler 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun genel ilkelerini gözeterek atamalarda belli kriterlerleri genelge ile düzenleyebilir. Söz konusu genelge Danıştay kararıyla iptal edilmediği sürece yürürlüktedir. Genelge yargı kararıyla iptal edilmediğine veya Bakanlık tarafından yürürlükten kaldırılmadığına göre uyulması gereken normdur. Yani İçişleri Bakanlığı genelgesinin uyulması gereken düzenleyici işlem olduğu açıktır.
Genelgede, “657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59 uncu maddesi kapsamında tanınan atama yetkisi, sınırsız bir yetki olmayıp, bu yetkinin memuriyete sınavsız girişin bir yöntemi gibi kullanımına hukuken imkân bulunmamaktadır. Bu sebeple, özel kalem müdürlüğü kadrolarına atanacakların seçiminde, belediye başkanlarının bir seçim dönemi boyunca çalışabilecekleri ehliyet ve liyakat sahibi kişileri seçmeleri esastır.” denildiği halde yapılan atamalarda izin alınmadan yapılan bu atamalarda bu yetkinin memuriyete sınavsız girişin bir yöntemi gibi kullanıldığı açıktır.
Mevzuata uymak kaydıyla açıktan özel kalem müdürlüğüne atanarak memuriyete geçirilme kamu vicdanını rahatsız etse de mevzuata uygun olduğundan dolayı yapılacak işlem bulunmamaktadır. Ancak açıktan yapılacak bu atamalarda gerekli şartlar yerine getirilmelidir.
Bu kişiler özel kalem müdürlüğüne izin alınmadan açıktan atanması sonucu memuriyete geçirilmiştir. Memur olan bu kişilerden bazılarının daha sonraki atamaları mevzuata uygundur. Ancak memur olma şartlarını taşımayan bu kişilerin sonraki aşamada şartları taşımaları durumu şu şekilde izah edilebilir. Bu kişiler memur olmadığında son atamalarının yapıldığı kadroya atanması mümkün olmayacaktır. Son atamadan önceki aşamaları bağlı işlemdir. Bağlı işlemin ilk işlemi açık hata kapsamındadır. Örnek vermek gerekirse, sahte tıp diploması olan veya atanma şartlarını taşımayan bir kişi pratisyen hekim olarak açıktan atanmıştır. Bu kişi tıpta uzmanlık sınavını kazanarak uzman doktor olmuştur. Uzman doktor olarak çalışırken bu durum tespit edildiğinde ne olacaktır. Bu durum kabul edilerek kişinin doktorluk yapmasına müsaade mi edilecektir yoksa hukuka aykırı bu işlem nedeniyle uzman doktorluğu iptal mi edilecektir. Hukuk Devleti ilkesi gereği açık hata kapsamında yapılan işlemin iptal edilmesi gerekir. Aksi durumda yanlış yapılan işlemin kabul edilmesi ve yanlış yapanın yanına kar kalması gibi bir durum oluşacaktır.
İçişleri Bakanlığı genelgesi yürürlükte olduğu sürece (iptal veya yürürlükten kalkmadığı sürece) uyulması gereken düzenleyici işlemdir.
İzin alınmadan yapılan atama kazanılmış hak oluşturmaz. Kazanılmış hakkın varlığından söz edebilmek için, hakkın yürürlükteki hukuk kurallarına uygun olarak tesis edilen bir işlemle elde edilmesi gerekmektedir. Hukuka aykırı olarak tesis edilen işlemlerin kazanılmış hak doğurması mümkün değildir.
Hukuka (düzenlemeye) aykırı yapılan atama açık hatadır. Aşağıda örneği verilen ve istikrar bulan Danıştay kararlarında belirtildiği üzere idarelerin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı ve hilesi hallerinde süre aranmaksızın bütün işlemlerini geri alabileceği kuşkusuzdur. Kişinin mevzuata aykırı bir şekilde, koşullarını taşımadığı kadroya atanması açık hata kapsamında bulunmaktadır. Bu nedenle bu tutar her zaman geri alınabilir. İçişleri Bakanlığının izni olmadan açıktan özel kalem müdürlüğüne atama yapılamayacağından dolayı atamayı teklif eden ile atamayı yapan sorumlu olması gerekir.
Tarafımca denetim yapılan belediyelerde açıktan özel kalem müdürlüğüne yapılan atamalarda İçişleri Bakanlığının izninin alındığı görülmüştür.
Daire kararında, “her ne kadar söz konusu atamada İç İşleri Bakanlığından izin alınmamışsa da, adı geçen kişinin fiili olarak çalışmasının karşılığı olarak aldığı maaşların kamu zararı olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.” denilmiş ise de, İçişleri Bakanlığının genelgesine aykırı yapılan atama sonucu yapılan ödemeler 5018 sayılı Kanun’un 71’inci maddesi kapsamında kamu zararını oluşturur. Atanan kişilerin bu tarihe kadar çalışmasının karşılığını alması gerekir. Ancak açık hata kapsamında yapılan atama sonucu oluşan kamu zararından atamayı yapanların sorumlu olması gerekir. İçişleri Bakanlığının izni olmadan açıktan özel kalem müdürlüğüne atama yapılamayacağından dolayı atamayı teklif eden ile atamayı yapan sorumludur.
Hukuk düzeni kötü niyetlileri korumamalıdır.
Danıştay’ın istikrar bulmuş kararlarına göre açık hata olan işlemler / ödemeler süre kaydı olmaksızın her zaman geri alınabilir. Danıştay kararlarında atama şartlarını taşımama açık hata olarak kabul edilmektedir. Bununla ilgili iki adet Danıştay kararı aşağıda sunulmuştur.
1. Danıştay 5. Daire Esas:2012/10340 Karar:2015/6247 kararında,
“Anayasanın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında gösterilen "Hukuk Devleti" ilkesi Devlet ya da millet adına yetki kullanan tüm organ, kuruluş ve birimlerin bu ilke içinde hareket etmelerini zorunlu kılmakta; bu bağlamda yürütme organı ve idarenin tüm işlem ve eylemlerini hukuka uygun olarak kurması ve yapması gerekmektedir. Kamu hizmetinin yürütülmesinde ve yasalarla verilen görevlerin yerine getirilmesinde idarenin kamu yararı amacına ulaşabilmesinin, ancak bu koşullarla olanaklı olduğu açıktır. Buna göre, idarenin işlemlerindeki hukuka aykırılıkları düzeltmek, bu tür işlemlerle ortaya çıkan hukuk ihlallerini ortadan kaldırarak hukuka uygun bir düzeni sağlamak zorunda olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu kapsamda İdarelerin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı ve hilesi hallerinde süre aranmaksızın bütün işlemlerini geri alabileceği kuşkusuzdur.
Davacının mevzuata aykırı bir şekilde, koşullarını taşımadığı müdür kadrosuna atanması açık hata kapsamında bulunmaktadır. Bu nedenle İdare tarafından, davacının müdür kadrosuna yapılan ataması ile müdür kadrosuna atanması nedeniyle davacıya ödenen maaş ile önceki görev yaptığı şeflik kadrosunda alması gereken maaş arasındaki farkın her zaman geri alınabileceği göz önüne alındığında, davacıya fazladan ödenen 8.654,35-TL'nin geri istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”
2. Danıştay 5. Daire Esas:2012/9592 Karar:2015/6248
“Anayasanın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında gösterilen "Hukuk Devleti" ilkesi Devlet ya da millet adına yetki kullanan tüm organ, kuruluş ve birimlerin bu ilke içinde hareket etmelerini zorunlu kılmakta; bu bağlamda yürütme organı ve idarenin tüm işlem ve eylemlerini hukuka uygun olarak kurması ve yapması gerekmektedir. Kamu hizmetinin yürütülmesinde ve yasalarla verilen görevlerin yerine getirilmesinde idarenin kamu yararı amacına ulaşabilmesinin, ancak bu koşullarla olanaklı olduğu açıktır. Buna göre, idarenin işlemlerindeki hukuka aykırılıkları düzeltmek, bu tür işlemlerle ortaya çıkan hukuk ihlallerini ortadan kaldırarak hukuka uygun bir düzeni sağlamak zorunda olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu kapsamda İdarelerin yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı ve hilesi hallerinde süre aranmaksızın bütün işlemlerini geri alabileceği kuşkusuzdur.
Davacının mevzuata aykırı bir şekilde, koşullarını taşımadığı İtfaiye Amirliği kadrosuna atanması açık hata kapsamında bulunmaktadır. Bu nedenle İdare tarafından, davacının İtfaiye Amirliği kadrosuna yapılan ataması ile İtfaiye Amirliği kadrosuna atanması nedeniyle davacıya ödenen maaş ile önceki görev yaptığı veznedarlık kadrosunda alması gereken maaş arasındaki farkın her zaman geri alınabileceği göz önüne alındığında, davacıya fazladan ödenen 1.435,89-TL'nin geri istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”
Sonuç olarak, ilamın 12, 13, 14, 15, 16 ve 17’nci maddelerinde İçişleri Bakanlığının izni alınmadan açıktan özel kalem müdürlüğüne atanması sonucu oluşan kamu zararına ilişkin tazmin kararının atamada imzası olanlar hakkında verilmesi gerekir. Dolayısıyla zımni bir şekilde verilen ilişilecek husus bulunmadığına ilişkin kararın kaldırılmasının / bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Denilmiştir.
Başsavcılığımızca da ilamın 12, 13, 14, 15, 16 ve 17’nci maddelerinde İçişleri Bakanlığının izni alınmadan açıktan özel kalem müdürlüğüne yapılan atamalar sonucu oluşan kamu zararı ile verilmeyen tazmin kararının verilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Bu nedenlerle, zımni olarak verilen ilişilecek bir husus bulunmadığına ilişkin kararın bozulmasına karar verilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Arz ederim.” Denilmiştir.
Sayıştay Başsavcılığı temyiz talebine karşılık olarak Sorumlular ortak dilekçelerinde özetle; (tüm maddeler için ortak dilekçe gönderilmiştir.)
Belediyelerin özel kalem müdürlüklerinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 59'uncu maddesinde sayılan istisnai memurluklardan olduğunu, aynı Kanunun 60.maddesinde, istisnai devlet memurluklarına 48 inci maddede yazılı genel şartları taşıyan kimselerden atanmalar yapılabileceğinin hüküm altına alındığını, yine aynı Kanunun 61 .maddesinde de "60 ıncı madde gereğince istisnai memurluklara atananlar hakkında bu Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi dışında kalan bütün hükümleri uygulanır...” düzenlemesi mevcut olup, Kanun'un atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile bu kadrolara açıktan ve naklen atama yapılabildiğini,
657 sayılı Kanun'un 58'inci maddesine göre memurların atamaya yetkili amirler tarafından atandığını, 5393 sayılı Belediye Kanununun 38'nci maddesinin (j) bendi ve 49‘uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre belediye personelinin belediye başkanı tarafından atandığını,
Bahse konu Kanun maddelerinde; herhangi bir kurumdan izin alma şartı bulunmadığını, Belediye personelinin atanmasında hangi hallerde nereden izin veya onay alınacağı konusunun kanunlarda açıkça belirtildiğini, özel kalem müdürlüğüne atama yapılmadan önce bir izin veya onay şartının kanunlarda öngörülmediğini,
Anayasanın 127'inci ve iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının ülkemizin çekince koymadan imzaladığı 8'inci maddesinin birinci fıkrasına göre yerel yönetimler üzerinde idari vesayetin (idari denetim) ancak kanunla veya kanunun açıkça izin verdiği durumlarda konulabildiğini,
Bu iki önemli üst hukuk normu göstermektedir ki, İçişleri Bakanlığının hukuken belediyeler üzerinde bir idari denetim mekanizması oluşturabilmesinin ancak kanunda var olan bir yetki çerçevesinde mümkün olacağını, her ne kadar 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 33'uncu maddesinde, İçişleri Bakanlığının genelge çıkarma yetkisi var ise de, bu yetkinin sadece kanunla yerine getirmekle yükümlü oldukları hizmetlerle sınırlı olduğunu ve mer'i mevzuatta İçişleri Bakanlığına belediyenin özel kalem müdürlüğü kadrosuna yapılacak atamalarda bir düzenleme yapma yetkisi vermediğini, dolayısıyla bahse konu genelgenin yasal dayanağının bulunmadığını,
Özetle, Kurumda, özel kalem müdürlüklerine yapılan atamaların 657 sayılı Kanunun 59 vd. maddeleri çerçevesinde yapılmış olup yasaya uygun olduğunu, 657 sayılı Kanunun 59 vd. maddelerinde herhangi bir kurumdan izin alma şartı bulunmadığını, Genelge hükmünün Yasa üzerinde yer almasının mümkün olmadığını, dolayısıyla kanuna uygun yapılmış atamanın genelgeye aykırı olduğu gerekçesiyle hukuka uygun olmamasının söz konusu olamayacağını,
Diğer taraftan: Sayıştay 7. Dairesinin 09.11.2017 karar tarihli 47 ilam ve 215 Karar numaralı ilamında da açıkça belirtildiği üzere; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun "Kamu Zararı" başlıklı 71 inci maddesi hükmü gereğince kişilerin fiili olarak çalışmasının karşılığı olarak aldığı maaşların kamu zararı olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığını, yukarıda sunulan ve re'sen belirlenecek sebeplerle; temyiz başvurusunun reddi ile Sayıştay 7. Dairesinin 09.11.2017 karar tarihli 47 ilam ve 215 Karar numaralı ilamının onanmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Dosyadaki mevcut belgelerin okunup, incelenmesinden sonra;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
47 sayılı İlamın 12. Maddesi ile, İçişleri Bakanlığından izin alınmadan özel kalem müdürlüğüne açıktan atanan ...’ a ödenen ...TL için, izin alınmama hususunun bildirilmesini teminen konunun İçişleri Bakanlığına yazılmasına karar verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanun’unun “İstisnai memurluklar” başlıklı 59’uncu maddesinde, “…..özel kalem müdürlüklerine,.. bu Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve dereceye yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile memur atanabilir.
Birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadrolar emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmaz. Bu görevlerde bulunan memurların emeklilik kıdemleri yürümekte devam eder.” Denilmiştir.
Bu hükümlere bakıldığında istisnai memuriyetin, kanun koyucunun, Devlet memurluğu kadrolarına atanma usulünün istisnası olarak idareye tanıdığı esnek bir atama şekli olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, İçişleri Bakanlığının 03.06.2009 gün ve B.05.0.MAH.0.08.01.00/900-14626 sayılı özel kalem müdürü konulu Genelgesinde;
"Özel kalem müdürlüğü kadrolarına atanacakların, öncelikle belediyede çalışan memurlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlar arasından seçilmesi esastır. Memurlar arasından yapılacak atamalarda, Bakanlığımızdan izin alınmayacaktır.
Özel kalem müdürlüğü kadrolarına yapılacak açıktan atamalar, Bakanlığımız izni ile yapılacaktır. Bu kadrolara yapılacak açıktan atamalarda, kadro derecesi ve görevin özellikleri de dikkate alınarak yükseköğrenim mezunlarına öncelik verilecektir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59 uncu maddesi kapsamında tanınan atama yetkisi, sınırsız bir yetki olmayıp, bu yetkinin memuriyete sınavsız girişin bir yöntemi gibi kullanımına hukuken imkân bulunmamaktadır.” ifadeleri yer almıştır.
Rapor dosyası ve eki belgelerin incelenmesi neticesinde; Ön lisans mezunu …’ın İçişleri Bakanlığından atama izni alınmadan 24.04.2014 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğüne atandığı, daha sonra 12.06.2014 tarihinde Özel Kalem Müdürlüğünden Bilgisayar işletmenliği kadrosuna atandığı görülmüştür.
Her ne kadar söz konusu genelgede özel kalem müdürlüğü kadrosuna açıktan bir atama gerçekleştirmek için İçişleri Bakanlığından izin alınması gerektiğine karar verilmişse de,
Yasama organı tarafından çıkartılan kanunlarla, yürütme organı tarafından çıkartılan diğer uygulayıcı düzenlemelerin aynı hiyerarşide kabul edilmelerini gerektiren ya da bunu haklı gösteren bir neden olmadığı gibi, hukuk devleti ilkesi ve uygulayıcı kuralların işlevleri göz önünde bulundurulduğunda kanunla tanınmış bir hakkın genelge ile kısıtlanmış olması, Sayıştay yargısı açısından yapılan harcamaya kamu zararı diyebilmek için yeterli değildir.
5018 sayılı Kanunun 71’inci maddesinde kamu zararının “Kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması” şeklinde tanımlandığı da göz önünde bulundurulduğunda öncelikle mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemin tespit edilmesi gerekir. Oysa üst norm niteliğindeki Kanuna aykırılıktan da söz edilemeyeceği açıktır.
Yargısal bir hüküm verebilmek açısından ortada “Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması”, “hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması” veya “hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması” gerekir. Söz konusu atama işlemiyle adı geçen kişinin fiili olarak çalışmasının karşılığı olarak aldığı maaşların kamu zararı olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Bakanlığın genelge ile yaptığı idari düzenleme ve buna uyma zorunluluğunun yaptırımı yargısal değil, yine idari olmalıdır. Bu nedenle genelgeye aykırılığı tespit edilen işlem, gereği için bakanlığına bildirilebilir. Nitekim, İlamda da aynı şekilde, istisnaî memurluk kadrolarının, Devlet memurluğuna girmede esas olan sınav sistemini aşmaya yönelik olarak diğer memur kadrolarına naklen atanma amacıyla kullanılması, Anayasa ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile getirilmiş bulunan kanun önünde eşitlik ve kamu görevi hizmetine girmede eşitlik ile liyakat ilkesinin ihlali anlamına geldiğinden ve bu yolla Devlet memurluğu kadrolarının liyakat esasına uymayan ve bu kadroların gerektirdiği niteliklere sahip bulunmayan kişilerin atanmasına imkân sağlayabileceğinden, söz konusu hususun araştırılması ve “izin alınmama” hususunun da Bakanlığa bildirilmesi için konunun İçişleri Bakanlığına yazılmasına karar verilmiştir.
Bu itibarla, 47 sayılı İlamın 12. Maddesi ile verilen kararın TASDİKİNE, (... Daire Başkanı …, Üyeler …, …, …, … ile …’ün aşağıda yazılı karşı oy gerekçelerine karşı) oyçokluğu ile,
Karar verildiği 17.06.2020 tarih ve 47409 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi
... Daire Başkanı …, Üyeler …, …, …, … ile …’ün karşı oy gerekçesi
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “İstisnai memurluklar” başlıklı 59’uncu maddesinde; “Özel kalem müdürlüklerine, … bu Kanunun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve dereceye yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın tahsis edilmiş derece aylığı ile memur atanabilir.
Birinci fıkrada sayılan memurların bulundukları bu kadrolar emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atanmalarında herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmaz. Bu görevlerde bulunan memurların emeklilik kıdemleri yürümekte devam eder.” Denilmiş ve İçişleri Bakanlığının 3.6.2009 gün ve B.05.0.MAH.0.08.01.00/900-14626 sayılı özel kalem müdürü konulu Genelgesinde;
"Özel kalem müdürlüğü kadrolarına atanacakların, öncelikle belediyede çalışan memurlar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlar arasından seçilmesi esastır. Memurlar arasından yapılacak atamalarda, Bakanlığımızdan izin alınmayacaktır.
Özel kalem müdürlüğü kadrolarına yapılacak açıktan atamalar, Bakanlığımız izni ile yapılacaktır. Bu kadrolara yapılacak açıktan atamalarda, kadro derecesi ve görevin özellikleri de dikkate alınarak yükseköğrenim mezunlarına öncelik verilecektir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59 uncu maddesi kapsamında tanınan atama yetkisi, sınırsız bir yetki olmayıp, bu yetkinin memuriyete sınavsız girişin bir yöntemi gibi kullanımına hukuken imkân bulunmamaktadır.” ifadeleri yer almıştır.
Bilindiği üzere Anayasanın “Mahalli idareler” başlıklı 127.maddesinin beşinci fıkrasında;
“Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.”
Düzenlemesi yer almış olup anılan düzenleme çerçevesinde 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanunun çeşitli maddelerinde bu konuya ilişkin ayrıntılı düzenlemeler yer almıştır. Anılan Kanunun;
“Amaç” başlıklı 1.maddesinde; “Bu Kanunun amacı, yurdun iç güvenliğinin ve asayişinin sağlanması, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması, mülki idare bölümlerinin kurulması, kaldırılması ve düzenlenmesi ile ilgili çalışmaların yapılması, mahalli idarelerin yönlendirilmesi, kaçakçılığın men ve takibi, yurt sathında sivil savunma, nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin yürütülmesi için İçişleri Bakanlığının kurulmasına, teşkilat ve görevlerine ilişkin esasları düzenlemektir.”
“Görev” başlıklı 2. Maddesinde; “İçişleri Bakanlığının görevleri şunlardır:
(…)
g) Ülkenin idari bölümlere ayrılması, il ve ilçelerin genel idarelerini, mahalli idareleri ve bunların merkezi idare ile olan alaka ve münasebetlerini düzenlemek”,
“Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü” başlıklı 11.maddesinde; “Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır:
(…)
b) Bakanlığın mahalli idareler üzerinde sahip olduğu vesayet yetkisinin mevzuat hükümleri gereğince uygulanmasını sağlamak,
(…)
f) Mahalli idarelerin teşkilat, araç ve kadro standartlarını tespit etmek”,