YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Dernek ve vakıfların çeşitli belediye tesislerinden ücretsiz faydalandırılması kamu zararına yol açar mı?

Karar Özeti

 

Ayrıca, Belediyelerin dernek ve vakıflara kültür merkezlerini ücretsiz kullanıma sunmasında mahalli müşterek nitelikli ihtiyaçların karşılanması söz konusu olduğundan hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

 

Tüm bu açıklamalar çerçevesinde, yapılan uygulama kamu zararı oluşturmadığından; 183 sayılı ilamın 13’üncü maddesiyle verilen ... TL’nin tazminine ilişkin hükmün 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 55 inci maddesinin 7 nci fıkrası uyarınca BOZULMASINA ve yukarıdaki hususlar göz önüne alınmak suretiyle yeniden hüküm tesisinin temini için dosyanın hükmü veren DAİREYE GÖNDERİLMESİNE

Karar

Kamu İdaresi Türü          Belediyeler ve Bağlı İdareler     

 

Yılı         2017    

 

Dairesi  5           

 

Dosya No           45552  

 

Tutanak No        48255  

 

Tutanak Tarihi   30.9.2020         

 

Kararın Konusu Vergi Resmi Harç ve Diğer Gelirlerle İlgili Kararlar          

 

Konu: Belediyeye ait kültür merkezlerini kiralayan dernek ve vakıflardan ücret alınmaması.

 

3-183 sayılı asıl ilamın 13’üncü maddesi ile Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde bulunan kültür merkezlerini kiralayanlardan alınması gereken ücretlerin dernek ve vakıflardan alınmaması sonucunda oluşan toplam ... TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.

 

TEMYİZ DİLEKÇESİ

 

Harcama Yetkilisi ... tarafından verilen temyiz dilekçesinde;

 

Kamu zararına bahis olan hususun belediye meclis kararı ile alınmış olan bir tarifeye dayandığını, 5393 sayılı Belediye Kanununun 17 inci maddesine göre belediye meclisinin belediyenin karar organı olduğunu, aynı kanununun 18 inci maddesinin birini fıkrasının (f) bendinde ise “Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak-ücret tarifesini belirlemek” belediye meclisinin görev ve yetkileri arasında sayıldığını, dolayısıyla 5393 sayılı Belediye Kanununun ücret tarifelerini belirleme yetkisini belediye meclisine verdiğini,

 

Bunun yanında kamu zararına sebebiyet verdiği iddia edilen söz konusu uygulamaya ait ... tarih ve ... sayılı meclis kararı ve altlıkları incelendiğinde görüleceği üzere Kültür ve Sosyal işler Müdürlüğünün 2017 yılı ücret tarifesine ilişkin birim teklifi dönemin (Eylül 2016) Kültür ve Sosyal İşler Müdürü tarafından hazırlanarak Mali Hizmetler Müdürlüğüne gönderilmiş, Mali Hizmetler Müdürlüğünce diğer birimlerden gelen tekliflerle birlikte ... tarih ve ... sayılı Başkanlık Olur’u ile Ekim ayı meclis toplantısında görüşülmek üzere meclise havale edilmiş olduğunu, Belediye Meclisince Plan ve Bütçe Komisyonu İle Tarife, Esnaf ve Çalışanlar Komisyonuna havale edilen 2017 yılı tarifeleri müşterek komisyonca incelenmiş ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 97 inci maddesine istinaden kabul edilerek hazırlanan raporun (görüş) belediye meclisine sunulmuş olduğunu, içerisinde Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğünün 2017 yılı ücret tarifesinin de olduğu Plan ve Bütçe Komisyonu ile Tarife, Esnaf ve Çalışanlar Komisyonuna ait raporun Belediye Meclisince aynen ve oybirliği ile kabul edilmiş olduğunu, böylece dönemin Kültür ve Sosyal İşleri Müdürü tarafından teklif edilen Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğünün faaliyetlerine ilişkin ücret tarifesinin aynen kabul edilmiş olduğunu, usulüne uygun şekilde karara bağlanan ve yürürlüğe konan ve hatta uygun yöntemler ile halka da duyurulan söz konusu ücret tarifesinin uygulanmasının devlet memurunun bir görevi olduğunu, vekaleten de olsa Kültür ve Sosyal İşler Müdürü olarak görev yaptığı sürece kamu zararına sebebiyet verildiği iddiasının bulunulduğu söz konusu uygulamaların Belediye Meclisince kabul edilmiş olan kararlara istinaden yapılan uygulamalar olduğunu,

 

Yukarıda arz ve izah olunan durumların tamamının, işbu itiraz olunan SAYIŞTAY ilamında da iki üye tarafından, azınlık görüşü olarak ifade edildiğini,

 

Daire Başkanı ...’ nın karşı oy gerekçesi dikkatlice incelendiğinde:

 

“Alınan Belediye Meclis kararma uygun olarak kültür merkezlerinin sosyal yardım çerçevesinde dernek ve vakıflara ücretsiz kullandırılmasının yasal mevzuatına uygun olduğu değerlendirildiğinde yapılan işlemler sonucunda kamu zararı doğmamıştır.” denilmek suretiyle, herhangi bir kamu zararının oluşmadığı ve şahıs sorumluluğuna gidilmemesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.

 

Üye ...’ in karşı oy gerekçesi dikkatlice incelendiğinde:

 

“Usulüne uygun alınmış meclis kararını uygulamaktan dolayı işlemi onaylayan gelir gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğu bulunmamakta olup doğan kamu zararından yalnızca kararı onaylayan belediye meclis üyeleri sorumludur” demek suretiyle; SAYIŞTAY ilamına konu tarifenin, kararı almakla yetkili belediye meclisinin sorumluluğunda olduğu ve buna müteakip işlemi onaylayan gelir gerçekleştirme görevlilerinin herhangi bir sorumluluğunun BULUNMADIĞI hüküm altına alındığını,

 

Hukukun temel ilkesi olan yetki ve sorumluluğun bir bütün olarak kabul edilmek suretiyle söz konusu kamu zararına sebebiyet veren Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü ücret tarifesini teklif edenlerin ve/veya 5393 sayılı Belediye Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 97 inci maddesine istinaden kabul eden Belediye Meclisinin sorumluluğuna gidilmesi gerektiğini belirterek

 

verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.

 

Belediye Meclis Üyeleri ... .., …, …, …, …, … adına Av. …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, tarafından verilen ortak mahiyetteki temyiz dilekçesinde;

 

1.1. Kararın, belediye meclislerinin kararlarının niteliğinde hata yaptığını,

 

1.1.1. Belediye Meclislerinin kararlarının "harcama talimatı" niteliğinde olmadığı yönündeki itirazın, kararda karşılanmadığını,

 

Türk idare Hukuku sisteminde "yetkisizlik" esas; "yetki"nin istisnai nitelikte olduğunu, bir başka ifade ile kanunla açıkça yetkilendirilmemiş olması halinde hiçbir kişi, makam ve/veya organ yetki kullanma hak-olanak ve inisiyatifine sahip bulunmadığını, bu cümlenin gereği ve doktrinde de oybirliği ile kabul gördüğü üzere, yetkinin "kıyas yolu" ile genişletilemeyeceği; tersine yetki sorununun *dar yorum"a tabi tutulacağı,

 

İdare Hukukunun yetkiye ilişkin bu ilkesinden söz etme nedeninin, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 31. Maddesinin 3. Fıkrasında işaret edilmiş olan *(...) yönetim kurulu, icra komitesi, komisyon ve benzeri kurul veya komite" ifadesinin belediye meclislerini kapsamadığı, kanunun bu ifadesinde sayılanların tamamı "icra organı" niteliğinde olduğunu,

 

Belediye meclislerinin, yer yönünden yerinden yönetim ilkesinin gereği olarak; serbest seçimlerle oluşan yerel bir yasama organı olduğunu, bu itibarla da "yönetim kurulu, icra komitesi, komisyon ve benzeri kurul veya komite"ler tanımlamasının içerisine dahil edilebilmesinin mümkün olmaması, Belediye meclis üyelerinin almış oldukları kararlar nedeniyle harcamadan sorumlu tutulabilmeleri için belediye meclislerinin "icra yetkisi"ne sahip olmaları gerektiğini, Oysa idare hukukunda da kabul edilen temel ilkelerin de işaret etmiş olduğu gibi, belediye meclisleri "icra organı" değil, karar organları olduğunu, meclislerin kararlarına icrailik niteliğini kazandıranın ise bu kararları onaylayarak kesinleştiren ve hukuk alemine aktaran Belediye Başkanı ve onun idari teşkilatı olduğunu, bu itibarla kararları kendi başına "icrailik" niteliğine sahip bulunmayan ve icra-yürütme organı da olmayan belediye meclislerini, idare hukukuna aykırı olarak geniş bir yorumla, 5018 sayılı yasanın 31. maddesinin 3. Fıkrasında sayılan icra organları içerisine dahil etmenin açıkça hukuka aykırı olduğunu,

 

1.1.2. Belediye Meclislerinin, belediyelerin karar organı olduğunu, ancak Belediye Meclislerinin kararlarının kendi başına icrailik özelliğine sahip olmadığını, Meclis kararlarının belediye başkanının onayı ile kesinleşeceğini ve mülki amire gönderilmekle yürürlük kazanacağını, bu özelliği itibariyle belediye meclislerinin kararlarının hem kolektif işlem hem de karma işlem niteliğinde olduğunu, bu itibarla, belediye meclis kararlarının yol açtığı hukuki sonuçların sadece meclis üyelerinin değil ona icrailik ve yürürlük kazandıran diğer makamların da sorumluluğunu gerektirdiğini, hal böyle iken belediye meclisi kararını onaylayan belediye başkanının "kamu zararı" tespitinin hukuki sonucunun dışında tutulmasının başlı başına bozma sebebi olduğunu,

 

1.2. Kararın, Sayıştay denetiminin sınırlarını aşan mahiyette olduğunu,

 

Yargılama sırasında yaptıkları savunmada; "(...) 4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında belediyelerin de içinde bulunduğu kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç herhangi bir kişi kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanamayacağı hüküm altına alınmıştır." şeklindeki düzenlemede işaret edilen "işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirim" kavramının kapsamının Sayıştay’ın hukukilik ve mali denetim yetkisinin dışında kalmakta olduğu ileri sürülmüş olduğunu, Buna karşılık temyize konu kararda "ücretsiz kullandırmanın" işletmecilik gereği ticari indirim kapsamında değerlendirilemeyeceğinin ileri sürüldüğünü, kararda yer verilen bu hükmün dayanağını hiçbir nesnel kurala dayandırmadığını, "Ücretsiz kullandırmanın indirim sayılmayacağı* tespitinin hukuki bir karşılığı olmadığını, düzenleme içerisinde, "hangi oranda indirim yapılırsa "ticari indirim" olur da bunun ötesi "ticari indirim" olmaktan çıkar?" sorusuna verilecek hukuki bir karşılık bulunmadığını, yasa koyucunun bu hususta getirdiği yegane ölçünün "işletmecilik gereği olduğunu, Sayıştay’ın hukukilik ve mali denetiminin, "işletmecilik gereği"ni tayin etmeyi içermediğini, çünkü bu yerindelik denetimi alanına girdiğini, Sayıştay’ın yetkileri arasında "yerindelik denetimi" bulunmadığını,

 

1.3. Kamu zararı iddiasının soyut olduğunu,

 

Kamu zararından söz edilebilmesi için hukuka aykırı bir işlem neticesinde kamu kaynağında bir eksilmeye sebep olunması veya bir artışın engellenmiş olması gerektiğini,

 

Belediyeye ait kültür merkezinin dernek ve vakıflara ücretsiz olarak kullandırılmış olması hukuka aykırı dahi olsa, kamu kaynağında bir eksilmeye neden olmadığı gibi - çünkü harcama yapılmamıştır-, bir artışın engellenmesinin somut bir olgu olmadığını, yani kültür merkezinin kullanılmasına ihtiyaç duyan dernek ve vakıflar için yegâne seçeneğin belediyenin kültür merkezleri olmadığını, Belediyenin kültür merkezlerini kullanmak için gerçek ve tüzel kişilerden gelen yoğun bir talebin olduğu iddiasının da varit olmadığını, özetle, belediyenin kültür merkezi üzerinden gelir elde etmesinin somut bir olgu olmadığını, dernek ve vakıfların ücretsiz kullanım taleplerinin geri çevrilmesi halinde; kültür merkezlerinin başka talepleri bedelli olarak tahsisi ne kadar mümkün ise başka taleplerin bulunmaması ve o günler için boş kalmasının da o kadar mümkün olduğunu, bu itibarla kamu kaynağından eksilmeye sebep olmak veya artışı engellemek iddiasının somut bir karşılığı bulunmadığını,

 

1.4. Belediye Meclis kararının bütçe yardımı olmadığını,

 

Kararın, 5393 sayılı yasanın 75 inci maddesinin 2012 yılında yapılan değişiklikle eklenen son fıkrasına atıfta bulunularak, belediyelerde Dernekler Kanunu'nun 10. ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun 29. maddesinin uygulanamayacağı tespitini de gerekçe yaptığını,

 

Dernekler Kanunu'nun 10. maddesinin kamu kurumları ile derneklerin ortak hizmet projesi yapabilmelerine ilişkin olduğunu, 5018 sayılı yasanın 29 uncu maddesinde ise *(...) genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla; kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapılabilir." denilmekte olduğunu, buna karşın 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 75 inci maddesinin, 5018 sayılı yasanın 29 uncu maddesinin belediyelerde uygulanmasını önlediğini,

 

Ancak, 5393 sayılı yasanın 75 inci maddesi ile engellenen hususun dernek ve vakıflara "bütçeden yardım yapılması” olduğunu, nitekim 5018 sayılı Kanunun 29. maddesinin başlığının "bütçelerden yardım yapılması" şeklinde olduğunu, ... Belediye Meclisi'nin kararının dernek ve vakıflara bütçeden yardım yapılmasını öngören bir karar olmadığını,

 

Esas olarak, Belediye Meclis kararı ile getirilmiş olan istisnanın, ticari faaliyette bulunmayan, kar elde etme yönünde faaliyette bulunmayan ve büyük ölçüde belediye hizmetlerinin öznesi veya belediye hizmetlerinin öznesi konumundaki gerçek veya tüzel kişilerin oluşturduğu; yani "hemşehri hukuku"nun süjelerinden olan dernek ve vakıflara faaliyetlerinde kolaylık sağlamak olduğunu, bu yöndeki iradenin kamu zararına yol açıcı olarak nitelendirilmesinin, hemşehri hukukunun ve yerel yönetimlerin özerkliklerinin dikkate almaması ve tanınmaması anlamına geleceğini,

 

1.5. "Kanunlar İhtilafı’nın hallinde izlenecek yolda hatalı yorum yapıldığını,

 

Belediyeye ait kültür merkezlerinin Dernek ve Vakıfların taleplerine tahsis edilmesinde ücret alınmaması yolundaki karar hakkında 2464 sayılı yasanın mı yoksa 4736 sayılı Kanunun mu uygulanacağı hususunda yaşanılan "kanunlar ihtilafı" ile ilgili olarak; 5. Dairenin, bu normlar ihtilafının "önceki kanun - sonraki kanun* ayrımı çerçevesinde çözümleneceği ve yeni kanunun (yani 4736 sayılı kanunun) eski kanunun hükmünü üstü kapalı olarak yürürlükten kaldıracağı yargısına vardığını,

 

Şüphesiz ki kanunlar ihtilafında, "önceki kanun - sonraki kanun" ayrımının da ihtilafın çözüm adımlarından olduğunu, ancak ihtilafa "önceki kanun - sonraki kanun" adımının uygulanabilmesi için, kanunlar ihtilafında uygulanması gereken diğer adımların tatbik edilmiş olması ve çözüm bulunamamış olması gerektiğini, oysa doktrinde de kabul edildiği gibi ilk adımın normların sıkleti olduğunu, yani normların değerinin, normlar hiyerarşisindeki yeri olduğunu, üst basamak normunun alt basamak normuna tercih edildiğini, her iki normda aynı sıklette yani aynı basamakta ise -her ikisinin de kanun olması gibi- bu halde "özel kanun - genel kanun" adımının uygulanması gerektiğini, "Önceki kanun - sonraki kanun* adımının "özel kanun - genel kanun" adımından sonra izlenebilecek bir yol olduğunu, hal böyle olunca dava konusu olaya tatbik edilmesi mümkün iki kanundan hangisinin "özel kanun" olduğuna cevap vermek gerektiğini, 2464 sayılı Kanunun Belediye Gelirleri Kanunu olmakla, bütün kamu idarelerini ve kurumlarını ilgilendiren 4736 sayılı kanuna göre özel kanun olduğunu ve özel kanunun genel kanundan öncelikle uygulanacak kanun olduğunu, mahkemenin, yukarıda yer verilen değerlendirmesiyle de hukuka aykırı bir değerlendirme yapmış olduğunu,

 

Belediye Meclis Üyeleri ... ve ... tarafından verilen ortak mahiyetteki temyiz dilekçesinde;

 

Sayıştay 5. Dairesinin bu Kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, şöyle ki;

 

1- Kamu zararından ... Belediyesi Meclis üyesi olarak görev yaptığı dönemde Belediye Meclisince alınan ... tarih ve ... sayılı Belediye Meclis kararı nedeni ile sorumlu tutulmasının usul ve yasaya uygun olmadığını,

 

Sayıştay 5. Dairesinin tazmin kararının oy birliği ile alınmış bir karar olmadığını, bu durumun Sayıştay 5. Dairesi tazmin kararını hukuki ve yasal dayanaktan çok yoruma dayandırmasından kaynaklandığını, yasal dayanak olsa idi 5. Daire tarafından oybirliği ile karar verileceğini, Sayıştay 5. Dairesi çoğunluk tazmin kararının yorum ve mevzuatı zorlama ile alınmış bir karar olup, hukuki ve yasal olmadığını, yorumla zorlanarak tazmin kararı verilmesinin mevzuata açıkça aykırı olup, hatalı bir karar olduğunu,

 

Keza, tazmin kararının bir bütünlük taşımadığı, çelişkili olduğu hakkaniyetli ve adil bir karar olmadığının, Belediye Başkanı hakkında tazmin kararı verilmemesinden, kararda belirtildiği şekli ile “kültür merkezlerinin kiralama gelirleri 5393 sayılı Kanunun 59.maddesi kapsamında sayılan gelirlerden olmadığından belediye başkanının söz konusu geliri takip zorunluluğu bulunmadığından ortaya çıkan kamu zararından sorumlu olmadığı değerlendirilmiştir” denilmesinden de açıkça anlaşıldığını, oysa belediye meclisine tazmine konu edilen belediye kültür merkezlerinden dernek ve vakıfların ücretsiz yararlanması/kiralanması yönünde karar alınmasını içeren teklifin belediye başkanı imzası ve onayı ile gelmiş olmasına rağmen teklifin kabulünden meclis üyeleri sorumlu tutulacak ancak teklifi meclise sunan ve altında imzası bulunan belediye başkanı ise sorumlu tutulmayacak bunun hukuka, hakkaniyete sığmayan bir o kadar da adil olmayan bir yaklaşım ve değerlendirme olduğunu, sırf zoraki yorumlarla meclis üyelerinin sorumlu tutulması ve yine zoraki yorumlarla belediye başkanının sorumlu olmadığından bahsedilmesinin izahı mümkün olacak bir durum olmadığını, hatalı, hukuka, hakkaniyete ve dahi yasal mevzuata açıkça aykırı tazmin kararının kaldırılması, ille de bir tazmin kararı verilecek ise belediye başkanının sorumlu tutulması gerektiğini,

 

2- Tazmin kararının oy çokluğu ile verildiğini, karşı oy kullanan Daire Başkanı Sayın ... 'nın karşı oy gerekçesinin, hukuka usul ve yasaya ve dahi hakkaniyete uygun olduğunu,

 

Sayın Başkanın karşı oy gerekçesi; "Alınan belediye meclis kararına uygun olarak kültür merkezlerinin sosyal yardım çerçevesinde dernek ve vakıflara ücretsiz kullandırılmasının yasal mevzuatına uygun olduğu değerlendirildiğinden yapılan işlemler sonucunda kamu zararı doğmamıştır. Ancak kamu zararının tazminine karar verildiği durumda doğan kamu zararından 5393 sayılı Kanuna göre her türlü belediye gelirini takiple görevli Belediye Başkanının da sorumluluğa dahil edilmesi gerekmektedir" şeklinde olduğunu,

 

Sayın Başkanın da ifade ettiği gibi belediye kültür merkezlerinin sosyal yardım çerçevesinde dernek ve vakıflara ücretsiz kullandırılmasının yasal mevzuata aykırı olmadığı gibi kamu zararı doğurmadığını, keza kamu zararı doğurduğu bir an için kabul edildiğinde de bu zarardan Belediye Başkanının Belediye Kanunu hükmü gereği olarak her türlü belediye gelirlerini takiple görevli olduğundan öncelikle sorumlu olduğunu, hatalı ve yasaya açıkça aykırı tazmin kararının kaldırılması gerektiğini,

 

3- Yine Sayıştay 5. Dairesi kararı çoğunluk oylarının ve gerekse iki azınlık oylarının gerekçelerinin tamamen bir birinden ayrı olduğunu, bu hususun tazmin kararının yasal ve hukuki olmaktan ziyade yoruma bağlı değerlendirmeler olduğunu ortaya koyduğunu, kamu zararının olduğu/gerçekleştiği hususunda bir birliktelik ve kesinlik bulunmadığını, kamu zararının yoruma açık olmayacak şekilde ortaya konulmasının hukuki zorunluluk olduğu gibi sorumluların da yine yoruma ve kişisel takdire dayanmadan belgeleri ve hukuki ve yasal dayanakları ile ortaya konulmasının da yasal bir zorunluluk olduğunu, oysa tazmin kararında bu hususların ortaya konulamamış ve hatalı ve haksız bir tazmin kararı verilmiş olduğunu,

 

4- Sayıştay 5. Dairesi kararının hukuki ve mali uygunluk dışında yerindelik denetimi içerdiğini, bunun ise açıkça hukuka aykırı olduğunu, keza belediye meclis kararlarının kanunda belirtilen sınırlı vesayet denetimi kapsamına giren veya suç konusu oluşturan kararlara ilişkin hususlar dışında yargısal denetime tabi olup, bu yargısal denetimin idari yargıya tabi olduğunu, alınan meclis kararı ile ilgili her hangi bir suç duyurusu bulunmadığı gibi açılmış bir ceza davası da bulunmamakta ayrıca alınan meclis kararının iptali için idari yargıda açılmış bir iptal davası olmadığını, idarece yapılacak yerindelik denetiminin Sayıştay 5. Dairesince usule aykırı olarak yapıldığını, kaldı ki yargı yerlerince yerindelik denetimi yapılamayacağının idare hukuku ve idari yargılama mevzuatında yer aldığını, yani bir işlem veya eylemin kamu yararı açısından yerinde olup olmayacağına dair kararı idari makamların verebileceğini, yargı makamlarının ise idari işlemlerin hukuki denetimini yapacağını, hal böyleyken tamamen yerindelik denetimi ile yasal sınırlar aşılarak tazmin kararı verilmesinin hatalı olup, tazmin kararının kaldırılması gerektiğini,

 

5- Sayıştay 5. Dairesi tazmin kararında belirtilenin aksine meclis kararının 4736 sayılı Yasa kapsamına girmediğini, ayrıca, söz konusu vakıf ve derneklerin belediyenin vakıf ve dernekleri olmadığı gibi meclis kararı ile bu dernek ve vakıflara ödenek aktarımı yapılmamış, nakdi yardımda bulunulmamış olduğunu, tazmin kararının yasal mevzuata açıkça aykırı olup, kaldırılması gerektiğini,

 

6- Belediye Meclis kararının 5393 sayılı Belediye Kanununa uygun olduğunu, 5393 sayılı Belediye Kanununun “Hemşehri hukuku" başlıklı 13.üncü maddesinde;

 

"Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgilenme ve belediye idaresinin yardımlarından yararlanma hakları vardır. Yardımların insan onur unu zedelemeyecek koşullarda sunulması zorunludur.

 

Belediye, hemşehriler arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda gerekli çalışmaları yapar. Bu çalışmalarda üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikaların, sivil toplum kuruluşları ve uzman kişilerin katılımını sağlayacak önlemler alınır"

 

hükmünün yer aldığını, işte belediye meclis kararının da tam kapsamda hemşehrileri arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunmasını sağlamak amacıyla sivil toplum kuruluşları(demek-vakıf ve sair) ile hareket ederek onlara belediye kültür merkezlerini kullandırdığını, burada yasaya aykırı bir husus bulunmadığını, kaldı ki alınan meclis kararının 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun "Belediyenin görev ve sorumlulukları” nı düzenleyen 14.üncü, "Belediyenin yetki ve imtiyazları” nı düzenleyen 15.inci maddesi hükümlerine ve bu maddelerin amacına da uygun olduğunu,

 

Sırf yorumla kamu zararının doğduğundan bahsedilmesinin hukuka ve gerçeklere aykırı olduğunu, yapılan iş ve işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu gibi ortada bir kamu zararı da bulunmadığını belirterek, verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.

 

Harcama Yetkilisi ... tarafından verilen temyiz dilekçesinde;

 

Sayıştay 5. Daire Başkanlığı tarafından 20.06.2019 tarihinde tarafına tebliğ edilen 30.05.2019/183 ilamının red gerekçelerinin usul ve yasalara aykırı olduğunu,

 

Şöyle ki;

 

i. 2464 Sayılı Belediyeler Kanunu'nun 97. maddesinde "Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet (...) (1) için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediyece tekel olarak verilmiş işler kendi özel hükümlerine tabidir."

 

ii. 5393 Sayılı Belediye Kanununun 18/f maddesinde "Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek " hükümlerinin yer aldığını,

 

Bahsi geçen hükümlere binaen ... Belediye Meclisinin ... tarihli ve ... sayılı kararı ile kültür merkezlerini kullanacaklardan alınacak ücret tarifeleri ile istisnalarını belirlediğini,

 

Kaldı ki, bu önerge meclise sunulurken ... Belediyesinin geçmiş yıllardaki uygulamalarının göz önünde bulundurulmuş, kamu zararına sebebiyet verecek bir husus ve yahut da kasıtlı işlem uygulaması yapılmamış, sadece sosyal belediyecilik görevi ve gereği bazı toplum yararına çalışan derneklere 1 gecelik (aşağıda, başka belediyelerce de benzer kararların defaatle uygulandığına dair pek çok emsal ayrıca sunacağım) ücretsiz tahsis imkânı sağlamış olduğunu,

 

…”

 

iiiiiiiiiii. Kaldı ki;

 

Sayıştay Genel Kurul Kararı 5189/1: '5018 sayılı Kanun Çerçevesinde Sorumlu Tutulacak Görevli ve Yetkililerin Belirlenmesi Hakkında Sayıştay Genel Kurul Kararı Karar Tarihi 14.06.2007, Karar No: 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurulu Kararının Sorumlular başlıklı III. Maddesinin 3. Fıkrasının b bendine göre; kurul, komite veya komisyon üyelerinin yetkisinden doğan sorumluluğu:

 

"5018 sayılı Kanunun 31'inci maddesinin üçüncü fıkrasında, "Kanunların verdiği yetkiye istinaden yönetim kurulu, icra komitesi, komisyon ve benzen kurul veya komite kararıyla yapılan harcamalarda, harcama yetkisinden doğan sorumluluk kurul, komite veya komisyona ait olur" denilmektedir. Kurul halinde görev yapan karar organlarının genellikle icra yetkileri bulunmamaktadır. Ancak Savunma Sanayi Müsteşarlığında olduğu gibi bazı kuruluşların karar organlarının icra yetkisi bulunmaktadır. Bu nedenle Kanunun 31'inci maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan yönetim kurulu, icra komitesi, komisyon ve benzeri kurul veya komite kararıyla yapılan harcamalarda, harcama yetkisinden doğan sorumluluk belirlenirken; kararın, harcama talimatının unsurlarını taşıyıp taşımadığının ve kurul, komisyon veya komitenin harcama sürecinde rol alıp almadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu durumda;- Kanunların verdiği yetkiye istinaden yönetim kurulu, icra komitesi, encümen gibi adlarla teşkil edilen yönetim organlarının kararı, harcama talimatının taşıması gereken unsurları taşıyor ve kurul, komisyon, komite harcama sürecinde yer alıyorsa, harcama yetkisinden doğan sorumluluğun yönetim kurulu, icra komitesi, komisyon ve benzeri kurul, komite veya komisyona ait olacağına, - Yönetim kurulu, icra komitesi, encümen gibi adlarla teşkil edilen yönetim organlarının kararı, harcama talimatının taşıması gereken unsurları taşıyor, ancak kurul, komisyon, komite harcama sürecinde yer almıyorsa, yönetim kurulu, icra komitesi, komisyon ve benzeri kurul veya komitenin sadece harcama talimatının kanun, tüzük ve yönetmeliklere uygun olmasından sorumlu olacağına, - Yönetim kurulu, icra komitesi, encümen gibi adlarla teşkil edilen yönetim organlarının kararı bir giderin yapılması için harcama yetkilisine izin verme şeklinde düzenlenmiş ise, bu halde kurul, komisyon veya komitenin harcamaya izin veren kararın kanun, tüzük ve yönetmeliğe uygun olmasıyla sınırlı olarak sorumlu olacağına, Çoğunlukla," karar verildiğini,

 

Sonuç olarak Sayıştay 5. Daire Başkanlığının 30.05.2019/183 İlamının 13. Maddesinde belirtilen ödeme emri, ... Belediye Meclisince ... tarihli ve ... sayılı kararı ile kültür merkezlerini kullanacaklardan alınacak ücret tarifeleri ile istisnalarını belirlemesine dair Meclis Kararı üzerine, harcama yetkilisi olan kendisi tarafından sadece işleme konulmuş, pek çok belediyenin dernekler ile yapılan iş birlikleri göz önünde bulundurulmuş ve dahi ... Belediyesinin geçmiş yıllardaki uygulamaları ile diğer belediyeler tarafından derneklere yapılan destekler emsal alınmış, kamu zararına sebebiyet verecek bir husus ve yahut da kasıtlı işlem uygulaması yapılmamış, sadece sosyal belediyecilik görevi ve gereği bazı toplum yararına çalışan derneklere 1 geceyi geçmemek üzere, Meclis Kararı ve ilgili mevzuat hükümleri gereği ücretsiz tahsis imkanı sağlamış olduğunu,

 

Yani usulüne uygun alınmış meclis kararını, bu kararı onaylayan ilçenin en büyük mülki amirinin de onayı doğrultusunda uygulamakla görevli gerçekleştirme görevlisi - harcama yetkilisi olan şahsının, ilamda belirtilen kamu zararından sorumlu tutulmasının, bu yönüyle de abesle iştigal ve mevzuata uygun olmadığını,

 

Esas olarak bahsi geçen ... Belediye Meclisi Kararı ile gerçekleştirilen bu istisnanın, ticari faaliyette bulunmayan, kar elde etme yönünde faaliyette bulunmayan ve belediye hizmetlerinin öznesi veya belediye hizmetlerin öznesi konumundaki gerçek veya tüzel esas olarak bahsi geçen ... Belediye Meclisi Kararı ile gerçekleştirilen bu istisna, ticari faaliyette bulunmayan, kar elde etme yönünde faaliyette bulunmayan ve belediye hizmetlerinin öznesi veya belediye hizmetlerin öznesi konumundaki gerçek veya tüzel kişilerin oluşturduğu dernek ve vakıflara faaliyetlerinde kolaylık sağlama amacı ile getirilmiştir ve bu doğrultuda uygulanmış olduğunu,

 

Keza; şahsı adına ilamda listelenmiş olan tüm derneklerin tamamının esasen kamu yararına çalışan dernekler olduğu fiili gerçeği ile, mevzu bahis tazmin hükmüne sebep olan hiçbir derneğin 657 sayılı KHK ile lağvedilmemiş olduğunun altını çiziyor, sosyal belediyecilik görevi ve gereği ... Belediyesine ait kültür merkezlerinin salonlarının ücretsiz olarak, üstelik de senede sadece birkaç günü geçmemek üzere, kamu adına gerçekleştirdiği etkinliği ile sınırlı olarak sadece 1 günlüğüne tahsis edilmiş olduğunu,

 

Bu yöndeki iradenin kamu zararına yol açıcı olarak nitelendirilmesi, hem hemşeri hukukunun hem de yerel yönetimlerin özerkliklerinin dikkate alınmaması ve tanınmaması anlamına geleceğini, bunun da yerel yönetimlerin vatandaş odaklı kuruluş ve hizmet amacına aykırı bir karar olacağını,

 

Bahsi geçen İlamda sıra no 13'de yer alan tazmin dolayısıyla; yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri, yapılan tespit ve açıklamaların bir arada değerlendirilmesi ve EMSAL kararın da incelenmesi halinde, resen dikkate alınacak nedenlerle, tazmini gerektirecek herhangi bir kamu zararının meydan gelmediği, keza; Meclis Kararı alınan ücret tarifesinin uygulanması noktasında hukuksuz şahsının tek bir talimatı olmadığını belirterek,

 

verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.

 

Harcama Yetkilisi ... tarafından verilen temyiz dilekçesinde;

 

i. 2464 Sayılı Kanunun 97. maddesinde “Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet (...) (1) için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediyeye tekel olarak verilmiş işler kendi özel hükümlerine tabidir. ”

 

ii. 5393 Sayılı Belediye Kanununun 18/f maddesinde “Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek. ” hükümlerinin yer aldığını,

 

Bahsi geçen hükümlere binaen ... Belediye Meclisi ... tarihli ve ... sayılı kararı (önceki savunmada yolladığı) ile kültür merkezlerini kullanacaklardan alınacak ücret tarifeleri ile istisnalarını belirlediğini,

 

Kaldı ki, bu önerge meclise sunulurken ... Belediyesinin geçmiş yıllardaki uygulamaları göz önünde bulundurulmuş, kamu zararına sebebiyet verecek bir husus ve yahut da kasıtlı işlem uygulaması yapılmamış, sadece sosyal belediyecilik görevi ve gereği bazı toplum yararına çalışan derneklere 1 gecelik ücretsiz tahsis imkânı sağlamış olduğunu,

 

iii. Sayıştay 5. Daire Başkanlığı5nın 30.05.2019/183 İlam sıra no 135de İleri Sürülen İddia Hukuki veya Mali Uygunluk Alanının Dışında Tipik Bir Yerindelik Denetimi Kapsamındadır!

 

Öncelikli olarak; Belediye Meclislerinin kararları; kanunda belirtilen sınırlı vesayet denetimi kapsamına giren veya suç konusu oluşturan kararlara ilişkin hususlar dışında yargısal denetime tabi olup, bu yargısal denetimin idari yargı kolu içerisinde yerine getirileceğini,

 

Üstelik Belediye Meclislerinin kararlarına karşı yargısal yola başvurma hakkının karardan etkilenen gerçek ve tüzel kişilerin dışında sadece belediye başkanlarına ve mülki idari amirlere (5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 23. maddesi) tanınmış olup, başkaca bir kişi, makam veya organın belediye meclis kararları üzerinde denetim yetkisi bulunmadığını belirterek,

 

verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.

 

BAŞSAVCILIK MÜTALAASI

 

Tüm dilekçeler için ortak mahiyetteki Başsavcılık Mütalaası’nda;

 

Temyiz dilekçesinde; " ...

 

Öncelikle belirtmek gerekir ki tazmin kararına konu edilen kamu zararından ... Belediyesi Meclis üyesi olarak görev yaptığım dönemde Belediye Meclisince alınan ... tarih ve ... sayılı Belediye Meclis kararı nedeni ile sorumlu tutulmam usul ve yasaya uygun değildir.

 

Sayıştay 5. Dairesinin tazmin kararı oy birliği ile alınmış bir karar değildir. Bu durum Sayıştay 5. Dairesi tazmin kararını hukuki ve yasal dayanaktan çok yoruma dayandırmasından kaynaklanmaktadır. Yasal dayanak olsa idi 5. Daire tarafından oybirliği ile karar verilirdi. Sayıştay 5. Dairesi çoğunluk tazmin kararı yorum ve mevzuatı zorlama ile alınmış bir karar olup, hukuki ve yasal değildir. Yorumla zorlanarak tazmin kararı verilmesi mevzuata açıkça aykırı olup, hatalı bir karardır.

 

Keza, tazmin kararının bir bütünlük taşımadığı, çelişkili olduğu hakkaniyetli ve adil bir karar olmadığı Belediye Başkanı hakkında tazmin kararı verilmemesinden, kararda belirtildiği şekli ile "kültür merkezlerinin kiralama gelirleri 5393 sayılı Kanunun 59.maddesi kapsamında sayılan gelirlerden olmadığından belediye başkanının söz konusu geliri takip zorunluluğu bulunmadığından ortaya çıkan kamu zararından sorumlu olmadığı değerlendirilmiştir" denilmesinden de açıkça anlaşılmaktadır. Oysa belediye meclisine tazmine konu edilen belediye kültür merkezlerinden demek ve vakıfların ücretsiz yararlanması/kiralanması yönünde karar alınmasını içeren teklif belediye başkanı imzası ve onayı ile gelmiş olmasına rağmen teklifin kabulünden meclis üyeleri sorumlu tutulacak ancak teklifi meclise sunan ve altında imzası bulunan belediye başkanı ise sorumlu tutulmayacak bu hukuka, hakkaniyete sığmayan bir o kadar da adil olmayan bir yaklaşım ve değerlendirmedir. Sırf zoraki yorumlarla meclis üyelerinin sorumlu tutulması ve yine zoraki yorumlarla belediye başkanının sorumlu olmadığından bahsedilmesi izahı mümkün olacak bir durum değildir. Hatalı, hukuka hakkaniyete ve dahi yasal mevzuata açıkça aykırı tazmin kararının kaldırılması, ille de bir tazmin kararı verilecek ise belediye başkanının sorumlu tutulması gerekir.

 

Sırf yorumla kamu zararının doğduğundan bahsedilmesi hukuka ve gerçeklere aykırıdır. Yapılan iş ve işlemler usul ve yasaya uygun olduğu gibi ortada bir kamu zararı da bulunmamaktadır. Hatalı tazmin kararının kaldırılması gerekir." denilmektedir.

 

... Belediye Meclisinin ... tarihli ve ... sayılı Kararında kültür merkezlerini kullanacaklardan alınacak ücret ve istisnaları belirlendiği, kararda dernek ve vakıflardan kültür merkezinin kullanımı için ücret alınmayacağının belirtildiği anlaşılmaktadır.

 

5393 sayılı Belediye Kanunu, gerekse diğer Kanunlarda meclisin yetkileri belirlenmiş olup, meclis ancak kendine verilen yetki çerçevesinde karar alabilir. Meclis kanunla kendisine yetki verilmeyen bir konuda karar alamayacağı gibi, kanuna aykırı karar da alamaz. Kanuna aykırı karar alınması durumunda alınan karar geçersiz olacağı gibi, alınan kararın sonuçlarından karar alanlar sorumlu olacakları açıktır. Dolayısıyla mezkûr Kanun ile belediye meclisine verilen yetki sınırsız olmayıp diğer Kanunlarda yer alan düzenlemelere aykırı olarak kullanılmaması gerekmektedir.

 

4736 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde, belediyelerin de içinde bulunduğu kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç herhangi bir kişi kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun aynı maddesinin diğer fıkralarında birinci fıkra hükmünün istisna ve muafiyetleri tek tek sayılmış, altıncı fıkrasında ise Bakanlar Kurulunun birinci fıkra hükmünden muaf tutulacak kişi veya kurumları tespit etmeye yetkili olduğu belirtilmiştir.

 

Herhangi bir mal veya hizmetin bazı kişi ve kurumlara indirimli veya ücretsiz sunulabilmesi ancak Kanunda belirtilen durumlarda ve Bakanlar Kurulu Kararları ile tanınan muafiyetlerle mümkün olabilecektir. Bakanlar Kurulu değişik zamanlarda almış olduğu kararlarla çeşitli kişi ve kuruluşlara muafiyetler tanıdığı görülmektedir.

 

... Belediye Meclisinin ... tarihli ve ... kararına dayanılarak ücretsiz kiralanmasının mevzuat hükümlerine aykırı olduğu görülmekte olup, kültür merkezlerinin ücretsiz kullanımı sonucu belediye adına bir gelirden vazgeçilerek kamu zararına sebebiyet verilmiştir. Doğan kamu zararından ilgili belediye meclis kararında imzası bulunan belediye meclis üyeleri ile başvuruları onaylayan gelir gerçekleştirme görevlilerinin sorumlu olduğu düşünülmektedir.

 

Savunmada, yapılan denetimin yerindelik denetimine girdiği ve Sayıştay denetiminin konusunu oluşturmadığı ifade edilmekte olup, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun 5 nci maddesinde; "

 

b) Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin; gelir, gider ve mallarına ilişkin hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığını denetler, sorumluların hesap ve işlemlerinden kamu zararına yol açan hususları kesin hükme bağlar.

 

..." hükmü yer almaktadır.

 

5393 sayılı Kanunun 55 inci maddesinde; "Belediyelerde iç ve dış denetim yapılır. Denetim, iş ve işlemlerin hukuka uygunluk, malî ve performans denetimini kapsar. İç ve dış denetim 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine göre yapılır?" hükümleri mevcuttur.

 

5018 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanların, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorunda olduğu belirtilmiştir.

 

Söz konusu denetime konu olan olayda alınan kararlarla belediye gelirlerinin azalmasına neden olunmuştur.

 

5018 sayılı Kanunun 71 nci maddesinde; "

 

e) İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması, " hükmü yer almakta olup, yapılan ücretsiz tahsis işleminin madde hükmü gereği kamu zararını oluşturduğu değerlendirilmektedir.

 

Bu itibarla, talebin reddedilerek Daire kararının onaylanmasına karar verilmesi yerinde olur.” denilmiştir.

 

Duruşmaya katılan Üst Yönetici ..., söz konusu dernek ve vakıflarla işbirliği yaptıklarını, onların ... bağış niteliğinde yatırım yaptıklarını, kültür merkezlerinin yapılan işbirliği çerçevesinde kullandırıldığını, uygulamanın Belediye Meclis kararına uygun olduğunu ifade ederek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.

 

Duruşmaya katılan Harcama Yetkilisi ... ve kendisi adına katılan Av. ... ise, harcama yetkilisi olarak Meclis kararını uyguladığını ve kendisinin sorumlu olmadığını ifade ederek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.

 

Duruşmaya katılan Sayıştay Savcısı önceki mütalaalarında belirtiği hususları belirterek daire kararının esas yönünden tasdik edilmesi, gelir gerçekleştirme görevlilerinin sorumlu olmadıklarını dolayısıyla sorumluluk yönünden bozulması yönünde görüş belirtmiştir.

 

Duruşma talebinde bulunan Üst Yönetici ..., Harcama Yetkilisi ... ve Av. ..., Harcama Yetkilisi ... ad. Av. ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,

 

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

 

... Belediye Meclisinin ... tarihli ve ... sayılı Kararında kültür merkezlerini kullanacaklardan alınacak ücret ve istisnaları belirlenmiştir. Bahsi geçen kararda dernek ve vakıflardan kültür merkezinin kullanımı için ücret alınmayacağı belirtilmiştir.

 

4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında belediyelerin de içinde bulunduğu kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç herhangi bir kişi kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır.

 

5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Bütçelerden yardım yapılması” başlıklı 29’uncu maddesinde;

 

“Madde 29- Gerçek veya tüzel kişilere kanunda veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde dayanağı olmadan kamu kaynağı kullandırılamaz, yardımda bulunulamaz veya menfaat sağlanamaz. Ancak, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla; kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapılabilir.” denilmektedir.

 

5253 Sayılı Dernekler Kanunu’nun “Yardım ve işbirliği” başlıklı 10’uncu maddesinde;

 

“Madde 10- Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, siyasi partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım alabilir ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler.

 

5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, dernekler kamu kurum ve kuruluşları ile görev alanlarına giren konularda ortak projeler yürütebilirler.

 

Bu projelerde kamu kurum ve kuruluşları, proje maliyetlerinin en fazla yüzde ellisi oranında aynî veya nakdî katkı sağlayabilirler.

 

….” denilmektedir.

 

Ancak 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun “Diğer kuruluşlarla ilişkiler” başlıklı 75’inci maddesinde ise;

 

“Madde 75- Belediye, belediye meclisinin kararı üzerine yapacağı anlaşmaya uygun olarak görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda;

 

….c) (Değişik: 12/11/2012-6360/19 md.) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan dernekler, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınmış vakıflar ve 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu kapsamına giren meslek odaları ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebilir. Diğer dernek ve vakıflar ile gerçekleştirilecek ortak hizmet projeleri için mahallin en büyük mülki idare amirinin izninin alınması gerekir.

 

d) Kendilerine ait taşınmazları, aslî görev ve hizmetlerinde kullanılmak üzere bedelli veya bedelsiz olarak mahallî idareler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredebilir veya süresi yirmibeş yılı geçmemek üzere tahsis edebilir. Bu taşınmazlar aynı kuruluşlara kiraya da verilebilir. Bu taşınmazların, tahsis amacı dışında kullanılması hâlinde, tahsis işlemi iptal edilir.

 

Tahsis süresi sonunda, aynı esaslara göre yeniden tahsis mümkündür.

 

Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları ve belediye şirketlerince devir veya tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullanılamaz.

 

(Ek fıkra: 12/11/2012-6360/19 md.) 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu maddesi; belediyeler, il özel idareleri, bağlı kuruluşları ve bunların üyesi oldukları birlikler ile ortağı oldukları Sayıştay denetimine tabi şirketler için uygulanmaz.” denilmektedir.

 

183 sayılı İlamın 13’üncü maddesinde yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri gerekçe gösterilerek kültür merkezlerinin dernek ve vakıflara ücretsiz kullandırılmasına ilişkin olarak tazmin hükmü verilmiştir.

 

4736 Sayılı Kanunun amacına bakıldığında, mal ve hizmet üreten kamu kurumlarının kendi personeline indirim sağlamasının engellenmesi olduğu görülmektedir. Belediyelerin mahalli müşterek nitelikli ihtiyaçların karşılanması amacıyla yapmış oldukları faaliyetlerden olan kültür merkezlerinin kiraya verilmesinin bu kapsamda değerlendirilmemesi gerekmektedir.

 

Ayrıca, Belediyelerin dernek ve vakıflara kültür merkezlerini ücretsiz kullanıma sunmasında mahalli müşterek nitelikli ihtiyaçların karşılanması söz konusu olduğundan hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

 

Tüm bu açıklamalar çerçevesinde, yapılan uygulama kamu zararı oluşturmadığından; 183 sayılı ilamın 13’üncü maddesiyle verilen ... TL’nin tazminine ilişkin hükmün 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 55 inci maddesinin 7 nci fıkrası uyarınca BOZULMASINA ve yukarıdaki hususlar göz önüne alınmak suretiyle yeniden hüküm tesisinin temini için dosyanın hükmü veren DAİREYE GÖNDERİLMESİNE (Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ..., Üye ... ve Üye ...’ın aşağıda yazılı ayrışık görüşlerine karşı) oyçokluğuyla,

 

Karar verildiği 30.09.2020 tarih ve 48255 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

 

 

 

Karşı oy gerekçesi

 

Üye ...’ın karşı oy gerekçesi:

 

Usule ilişkin olarak;

 

“Sayıştay Yargılamasında ilk derece mahkemesi olarak dairelerce verilen kararlara karşı sorumlular olağan kanun yolu olarak temyiz ve karar düzeltme, olağanüstü kanun yolu olarak ise yargılamanın iadesi yoluna müracaat edebilirler. 6085 Sayılı Kanunun, Temyiz başlıklı 55. Maddesindeki düzenlemeye göre Temyiz Kurulu; temyiz olunan hükmü olduğu gibi veya düzelterek tasdik etmeye, bozma kararı vererek daireye göndermeye ya da Kurul üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile daire kararını tümüyle ortadan kaldırmaya karar verebilir. Kaldırma kararı (doğası gereği Sayıştay dairelerince kamu zararının sorumlularına ödettirilmesi ile yönündeki kararlar hakkında verilebilecek bir karar olup) kamu zararının oluşmadığı dolayısıyla da dairece haklarında hüküm tesis edilen sorumlular hakkında hüküm tesis edilmesi gerekmediği sonucuna ulaşan ve sorumluların beratı anlamına gelen bir hükümdür.

 

Bu düzenlemede yer verilen “kurul üye sayısının üçte iki çoğunluğu ile kaldırılması” şeklindeki kısmın klasik anlamdaki temyiz uygulamalarının dışına taşan bir düzenleme olduğu ortadadır. Hukuk sisteminde ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın kaldırılması ve bunun yerine yeni bir karar verilmesi uygulaması istinaf mahkemeleri aşamasında görülebilen bir uygulamadır. İstinaf mahkemelerince verilen kararlar (İlk derece mahkemesinin kararını kaldıran kararlar dahil) hakkında da belli şartlar altında temyiz yoluna gidilebilmektedir. Oysa Sayıştay Temyiz Kurulunca verilen kaldırma kararına karşı karar düzeltme dışında müracaat edilebilecek bir kanun yolu ve mercii bulunmamaktadır. Türk Hukuk Sisteminde Temyiz İncelemesi sürecinde verilebilecek kararlardan farklı ve temyizi kabil olmayan bir yöntem olarak belirlenmiş olması nedeniyle de 6085 Sayılı Kanunda normal karar çoğunluğundan farklı olarak kaldırma kararı için Kurulun üçte ikisinin çoğunluğu aranmıştır.

 

İlk derecede kamu zararını tazminle yükümlü tutulmuş olan sorumluların haklarında verilmiş olan bu kararın, sorumlular lehine sonuçlanması için en kısa ve kesin olan yol dairece verilmiş olan tazmin kararının kaldırılması olup sorumluların temyiz başvuruları da çoğunlukla “kararın kaldırılması veya bozulması” şeklinde bir taleple sonlandırılmaktadır. Bu sebeple temyiz başvurusunda taraflarca kaldırma talep edilmişse öncelikle bu talebin görüşülmesi ve sonuçlandırılması gereklidir.

 

Ancak kaldırma kararının alınabilmesi için bozma veya tasdik kararlarından farklı bir çoğunluk (Kurulun üçte ikisinin oyu) aranmakta olduğundan bunun altında kalan oylama sonuçlarında kaldırma seçeneği ortadan kalkmaktadır. Bu durumda, diğer temyiz mercilerinde olduğu gibi ilk derece mahkemesince verilmiş olan kararın olduğu gibi veya düzelterek tasdiki veya bozulması seçenekleri arasında sonuca ulaşmak üzere müzakere ve oylamaya devam edilmesi gerekmektedir.

 

Kaldırma talebine yönelik müzakereler sonrasında yapılan oylamada Kurulun üçte iki çoğunluğu ile kaldırma kararı çıkmadığı halde kaldırma yönünde kullanılan oyların karar çoğunluğuna ( 9 ile 13 arasında bir oya) ulaştığı gerekçe gösterilerek müzakerelere devam edilmemiş ve kaldırma gerekçelerine dayalı olarak bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılmıştır.

 

Yukarıda açıklanan nedenlerle kaldırma kararının oylandığı ancak bu kararın gerektirdiği üçte iki çoğunluğa ulaşılmadığı halde kurulun çoğunluğunun kaldırma yönünde oy kullandığı gerekçesiyle kaldırma gerekçeli bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılamaz. Açıklanan nedenlerle müzakerelere devam edilerek kaldırma kararı dışındaki seçenekler üzerinde görüşme yapılmalı, tasdik veya bozma kararları oylanmalıdır.

 

Esasa ilişkin ise:

 

4736 sayılı Kanun çerçevesinde, Kültür merkezlerinin kullanım hizmetlerinden dernek ve vakıflara muafiyet tanınabileceğine, ücretsiz veya indirimli hizmet sunulabileceğine ilişkin bir muafiyet öngören bir Kanun hükmü veya Bakanlar Kurulu Kararı bulunmamaktadır.

 

Ayrıca 5393 sayılı Kanunun 75 inci maddesine hükümleri gereğince; 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu maddesi ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 29 uncu maddesi belediyelerde uygulanmaz.

 

Dernekler Kanununun 10 uncu maddesinde derneklerin kamu kurum ve kuruluşları ile görev alanlarına giren konularda ortak projeler yürütmesi, 5018 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının 1 inci cümlesinde ise; genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla; kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapılabileceği belirtilmiştir.

 

5393 sayılı Kanunun 75 inci maddesi gereği Belediyelerde bu hükümler uygulanamamaktadır. Söz konusu hizmetler için dernek ve vakıflardan ücret alınmaması 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanunun 2 nci maddesinin (g) bendinde yer alan kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerinden bu Kanun kapsamındaki dernek ve vakıflara ödenek, yardım veya herhangi bir kaynak aktarılamaz hükümlerine de aykırılık oluşturmaktadır.

 

Yapılan bu indirimlerin ticari indirim kapsamında olduğu iddia edilmiştir.

 

... Belediyesi Meclisinin ... tarihli ve ... sayılı Kararında kültür merkezlerinin derneklere ve vakıflara ücretsiz kullandırılacağı belirtilmiştir. Bu karara istinaden dernek ve vakıflardan hiçbir ücret alınmamıştır. Dolayısıyla ücretsiz kullandırmaların işletmecilik gereği yapılan bir ticari indirim kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

 

Ayrıca sorumlular savunmalarında ücretsiz kullandırmaların sosyal amaçlarla yapıldığını belirtmişlerdir. Ücretsiz kullandırmaların hem sosyal amaçla yapılıp hem de ticari bir indirim olduğu iddiası hukuki dayanaktan yoksundur. Bu kapsamda savunmalarda belirtilen yerindelik denetim yapıldığı iddiasının yersiz olduğu açıktır.

 

Sorumlular savunmalarında ayrıca 2464 sayılı Kanunun 97 nci maddesinde belediye meclisine verilen yetkinin kapsamının aynı madde ile belirlenmediğinden bahsetmişlerdir. Ancak gerek 5393 sayılı Belediye Kanunu, gerekse diğer Kanunlarda meclisin yetkileri belirlenmiş olup, meclis ancak kendine verilen yetki çerçevesinde karar alabilir. Meclis kanunla kendisine yetki verilmeyen bir konuda karar alamayacağı gibi, kanuna aykırı karar da alamaz. Kanuna aykırı karar alınması durumunda alınan karar geçersiz olacağı gibi, alınan kararın sonuçlarından karar alanların sorumlu olacakları açıktır. Dolayısıyla mezkûr Kanun ile belediye meclisine verilen yetki sınırsız olmayıp diğer Kanunlarda yer alan düzenlemelere aykırı olarak kullanılmaması gerektiği açıktır.

 

4736 sayılı Kanun 2464 sayılı Kanundan daha sonra yürürlüğe girmiş bir Kanundur. Ayrıca 2464 sayılı Kanun belediye gelirlerini düzenleyen genel nitelikte bir Kanun iken 4736 sayılı Kanun belediyeler de dahil olmak üzere bir çok kamu idaresinin ürettikleri mal ve hizmetler için verilecek ücretleri ve indirimleri düzenleyen daha özel bir Kanundur.

 

Bu sebeplerle Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 5.5.1988 tarih ve 19805 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 11.2.1988 tarih ve E. 1987/3 K. 1988/1 sayılı kararı ve Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı gereği özel ve sonraki Kanun hükümlerinin genel ve önceki Kanun hükümleri yerine uygulanması gerekmektedir.

 

Harcama yetkilileri savunmalarında kamu zararından kendilerinin sorumlu olmadığı belirtmişlerdir. Ancak harcama yetkilisi sıfatı ile kendi müdürlüğünde ve kendi onayı ile yapılan bir işlem dolayısıyla harcama yetkilisinin 5018 sayılı Kanunun 8 inci maddesi gereği sorumlu olduğu açıktır.

 

Yapılan incelemede, ... ... Belediyesi tarafından Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde bulunan kültür merkezlerinin ... Belediye Meclisinin ... tarihli ve ... kararına dayanılarak ücretsiz kiralanmasının mevzuat hükümlerine uygun olmadığı açıktır.

 

Kültür merkezlerinin ücretsiz kullanımı sonucu belediye adına bir gelirden vazgeçilerek kamu zararına sebebiyet verilmiştir.

 

Bu bakımdan esas yönünden verilen tazmin hükmünün yerinde olduğu anlaşılmaktadır.

 

Bu itibarla, ... Belediyesi tarafından kültür merkezlerinin söz konusu dernek ve vakıflara talep üzerine ücretsiz kiralandığı durumlarda belediye tarafından kiralayanlardan alınması gereken ücretlerin dernek ve vakıflardan alınmaması sonucunda oluşan toplam ... TL kamu zararına ilişkin 183 sayılı İlamın 13’üncü maddesiyle verilen tazmin hükmünün yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda TASDİKİNE karar verilmesi gerekir.

 

Üye ..., Üye ... ve Üye ...’ın karşı oy gerekçesi:

 

Üye ...’ın esas yönünde yaptığı karşı görüş açıklamaları gibi olup; ... Belediyesi tarafından kültür merkezlerinin söz konusu dernek ve vakıflara talep üzerine ücretsiz kiralandığı durumlarda belediye tarafından kiralayanlardan alınması gereken ücretlerin dernek ve vakıflardan alınmaması sonucunda oluşan toplam ... TL kamu zararına ilişkin 183 sayılı İlamın 13’üncü maddesiyle verilen tazmin hükmünün yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda TASDİKİNE karar verilmesi gerekir.

 

 

 

Üye ...’nun karşı oy gerekçesi:

 

... ... Belediyesi tarafından Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde bulunan kültür merkezlerinin ... Belediye Meclisinin ... tarihli ve ... kararına dayanılarak ücretsiz kiralanmasının mevzuat hükümlerine uygun olmadığı değerlendirilmektedir.

 

Kültür merkezlerinin ücretsiz kullanımı sonucu belediye adına bir gelirden vazgeçilerek kamu zararına sebebiyet verilmiştir.

 

Bu bakımdan esas yönünden verilen tazmin hükmünün yerinde olduğu anlaşılmaktadır.

 

Ancak kamu zararının gerçek değerinin tespiti açısından duruşmacılar tarafından kurula sunulan belgelerin Daire tarafından yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.

 

Bu itibarla, ... Belediyesi tarafından kültür merkezlerinin söz konusu dernek ve vakıflara talep üzerine ücretsiz kiralandığı durumlarda belediye tarafından kiralayanlardan alınması gereken ücretlerin dernek ve vakıflardan alınmaması sonucunda oluşan toplam ... TL kamu zararına ilişkin 183 sayılı İlamın 13’üncü maddesiyle verilen tazmin hükmünün yukarıda yapılan açıklamalar BOZULMASINA, yeni hüküm tesisi için dosyanın hükmü veren DAİREYE GÖNDERİLMESİNE karar verilmesi gerekir.

 

Üye ...’ın karşı oy gerekçesi:

 

... ... Belediyesi tarafından Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde bulunan kültür merkezlerinin ... Belediye Meclisinin ... tarihli ve ... kara


Bu sayfa 157 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor