Netice itibariyle, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun “İl özel idaresinin giderleri” başlıklı 43’üncü maddesinin (b) bendinde; “İl özel idaresinin personeline ve seçilmiş organlarının üyelerine ödenen maaş, ücret, ödenek, huzur hakkı, yolluklar, hizmete ilişkin eğitim harcamaları ile diğer giderler” hükmüne yer verilmek suretiyle il özel idare personeli ve seçilmiş organlarının üyelerine ait eğitim harcamalarının, bütçeden ödenmesine imkân tanınmaktadır. Mezkûr genelge hükmü gereği İçişleri Bakanlığından izin alınma şartı bu hususun esasına ilişkin bir düzenleme mahiyetinde olmayıp, idarelerce, düzenlenen eğitim programlarına katılımın usulüne ilişkin bir düzenlemedir. Somut olayda bu şart sağlanmayarak ilgili genelge hükmüne aykırı hukuki işlem gerçekleştirilmiş olsa da, söz konusu usulsüzlük kamu zararına sebebiyet vermemekte ve işlemi esastan hukuka aykırı hale getirmeyecektir. Dolayısıyla, söz konusu eğitime katılan personellerin eğitim harcamalarının özel idare bütçesinden karşılanması ile 5302 sayılı İl Özel idaresi Kanununun 43’ncü madde hükmü mucibince idarenin görev ve yetkisi dahilinde yasal cevazı olan bir işlem söz konusu olmuştur.
Kamu İdaresi Türü Özel İdareler
Yılı 2014
Dairesi 1
Dosya No 46280
Tutanak No 48502
Tutanak Tarihi 18.11.2020
Kararın Konusu Harcırah Mevzuatı ile İlgili Kararlar
Konu: İzin alınmaksızın düzenlenen eğitim seminerine katılan personele ilişkin giderlerin bütçeden ödenmesi.
377 sayılı Ek İlamın 1. Maddesi ile; İçişleri Bakanlığından izin alınmaksızın ... İşletmesince düzenlenen eğitim seminerine katılan personele ilişkin giderlerin bütçeden ödenmesi sonucu ortaya çıkan ... TL kamu zararının sorumlulardan tazminine hükmedilmiştir.
Temyiz Dilekçesi
Harcama Yetkilisi olarak sorumluluğuna hükmedilen ... ve Gerçekleştirme Görevlisi olarak sorumluluğuna hükmedilen ... tarafından sunulan aynı mahiyetteki temyiz dilekçesinde özetle;
Temyiz Kurulu kararında vurgulanan 6245 sayılı Harcırah Kanunu kapasımda ödemesi yapılacak tutarın kamu zararı hesabından düşülmesi gerektiği hükmünün dikkate alınmadığı,
Yapılan Harcama 5302 sayılı Yasa’nın 43. maddesi ile verilen yani kanunla verilen yetki ve göreve istinaden kamu menfaati gereği yapılmış olup bu durumun yasaya bir aykırılık oluşturmadığı,
5302 sayılı İl Özel idaresi Kanunu’nun 43. maddesi b bendinde;
“İl özel idaresinin personeline ve seçilmiş organlarına ödenen maaş, ücret, yolluklar, hizmete ilişkin eğitim harcamaları ile diğer giderler" İl Özel İdaresi’nin yapabileceği giderler arasında sayıldığı,
Eğitim konularının; 5018 sayılı Kamu Mali yönetimi ve Kontrol Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 4735 sayılı Kamu ihale Sözleşmeleri Kanunu, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu gibi İl Özel İdarelerince yürütülen hizmet ve işlemlerde hayati öneme haiz kanunlara ilişkin eğitimler olduğu,
Her ne kadar ilamda; 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun l.ve 11.maddesi c bendine atıf yapılarak İçişleri Bakanlığı’nın mahalli daireler personelinin yönlendirilmesine ve eğitimlerinin planlanmasına ilişkin görevleri gerekçe gösterilerek İçişleri Bakanlığının 2007/26 sayılı genelgesinin buna uygun çıkarıldığından bahsedilmekte ise de genel bir yönlendirme ve planlama yapma yetkisinin ayrı özel bir tüzel kişilik olan ve İçişleri Bakanlığı'na vesayet denetimi dışında bir bağı olmayan il özel idaresinin kendi kanunundan gelen eğitim ve personel giderinin ödeme yetkisini kaldıran hükümler olarak düşünülmesinin mümkün olmadığı,
3152 sayılı Kanunun 11. maddesinin e fıkrasına atıf yapılmışsa da; belirtilen maddede 5302 sayılı Yasanın 43. maddesi ile verilen eğitim harcamasının kısıtlanması ya da eğitim harcaması yapabilmek için izin alınması gibi bir düzenleme olmadığı açık olup bu maddede belirtilen mahalli idareler personelinin hizmet ici eğitimini takip etmek tamamen işbirliğine yönelik bir düzenleme olduğu ve bu maddenin hiçbir şekilde 5302 de verilen ‘eğitim harcaması’ gideri yapabilme yetkisini kaldıran bir içerik arz etmediği,
2007/26 sayılı Genelgenin ‘Türkiye'nin taraf olduğu ve halen yürürlükte olan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına ’da aykırı olduğu, şöyle ki; Türkiye'nin 21 Kasım 1988’de imzaladığı ve 1991 yılında 3723 sayılı "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanuna" istinaden 92/3398 sayılı BKK ile onaylanarak 1993’den beri yürürlükte olan Avrupa Yerel yönetimler Özerklik Şartında;
"Yerel makamlara verilen yetkiler tam ve münhasırdır. Kanunda öngörülen durumların dışında, bu yetkilerin merkezi idare veya bölgesel makamlar tarafından zayıflatılamaz veya sınırlandırılamaz" hükmü öngörüldüğü,
Ne 5302 sayılı İl Özel İdaresi'nin 43. maddesinde ne de 3152 sayılı Kanunda ne de 5018 sayılı Kanunda İl Özel İdaresi bütçesinden personel ve seçilmiş üyeler için eğitim harcaması yapılmasında İçişleri Bakanlığından izin alma gibi bir kanun hükmü mevcut olup, Kanunlarda bulunmayan bir kısıtlamanın genelge yoluyla getirilmesi de gerek Anayasa’ya gerekse Uluslararası Anlaşmalara aykırılık teşkil etmekte olup bu bakımdan Anayasa'ya aykırı bir genelge hükmü esas alınarak kamu zararı doğduğundan bahsedilemeyeceği,
Nihai olarak, Sayıştay Temyiz Kurulunun 06.05.2008 tarihli, 30137 sayılı kararındaki:
"Mahalli idare personelinin, değişen mevzuat karşısında yetiştirilmesini ve eğitim ihtiyacının zamanında karşılanmasını sağlamak, verimliliği arttırmak, yeni yayımlanan mevzuat ve uygulamaları hakkında bilgi vermek amacıyla... Demeği tarafından düzenlenen ve eğitimci olarak kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personelin katıldığı eğitim seminerlerine katılım bedeli olarak belediye bütçesinin diğer hizmet alınılan harcama kaleminden yapılan ödemelerde mevzuata aykırılık bulunmadığı" hükmü de emsal gösterilerek tazmin hükmünün bozulması talep edilmektedir.
Başsavcılık Mütalaası
Harcama yetkilisi olarak sorumluluğuna hükmedilen ... ve gerçekleştirme görevlisi olarak sorumluluğuna hükmedilen ... tarafından sunulan aynı mahiyetteki temyiz dilekçesine istinaden Başsavcılık Mütalaasında aynen;
“Temyize konu ilamda; ... İl Özel İdaresi'nin muhtelif birimlerindeki personel ile Haziran 2014 tarihinde düzenlenen ve ...’ in yapmış olduğu eğitim seminere İçişleri Bakanlığının izni olmaksızın katılımı nedeniyle bütçeden yapılan eğitim giderlerinin İçişleri Bakanlığının 2007/26 sayılı genelgesine aykırı olduğu gerekçesiyle ... TL kamu zararına neden olunduğu gerekçesiyle tazmin hükmü verilmiştir.
1. Dairenin 21.03.2016 ve 113 sayılı ilamın 2. maddesindeki tazmin hükmünün, sorumlularca temyiz edilmesi üzerine;
Sayıştay Temyiz Kurulunca verilen 03.05.2017 tarihli 43035 ve 43036 tutanak numaralı bozma kararlarındaki bozma gerekçeleri değerlendirilerek, Sayıştay 1. Dairesi tarafından karar verilmiş ve bu kararlarda da savunmada ileri sürülen hususlar karşılanmıştır.
Bu nedenlerle temyiz talebinin reddi ile ... İl Özel İdaresi 2014 yılı hesabının Sayıştay 1. Dairesi tarafından yargılanması sonucunda çıkarılan 18.07.2019 tarih ve 377 numaralı ilamın;
1. Maddesi ile verilen tazmin hükmünün, tasdikine karar verilmesinin uygun olacağı mütalâa edilmektedir.”
Denilmektedir.
İşbu dosyayla duruşma talebinde bulunan ...’e 05.11.2020 tarihinde duruşma günü bildirilmiş olmasına karşın duruşmaya katılmadığından, kendisi hakkında Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesi hükmü uyarınca dosya üzerinde ve gıyabında,
Duruşmaya katılan Harcama Yetkilisi sıfatı ile sorumluluğa iştiraki bulunan ...’nın katılımı ile yapılan duruşmada ise, ilama konu eğitim programına katılım sadece il genel meclisi üyelerince sağlandığı, kişilerin ailelerinin katılımı ve aile fertlerinin harcamalarına ilişkin bütçeden herhangi bir ödeme yapılmadığı hususu temyiz dilekçesinde belirtilen hususlara ek olarak ifade edilmiş,
Duruşmaya katılan Sayıştay Savcısı önceki mütalaalarında belirtiği hususları belirterek daire kararının onanması yönünde görüş belirtmiştir.
Duruşma talebinde bulunan ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Sayıştay 1. Dairesince 113 sayılı asıl ilamın 2’nci maddesi ile 3152 sayılı Kanunun verdiği yetkiyle, mahalli idareler personeline, özel kuruluşlar vasıtasıyla temin edilecek olan hizmet içi eğitimi ve bu eğitimin uygulanmasını, takip etme ve planlama görevinin düsturlarını oluşturduğu 2007/26 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesine aykırı olarak, idare tarafınca, İçişleri Bakanlığından izin alınmaksızın ilgili dernekçe düzenlenen eğitim seminerine katılan personele ilişkin giderlerin bütçeden ödenmesi sonucu ortaya çıkan ... TL kamu zararının sorumlulardan tazminine hükmedildiği,
İlgili ilam hükmü temyize konu edilmiş ve 03.05.2017 tarih ve 43035 sayılı kararında “…Kamu İdarelerini Geliştirme Derneği İktisadi İşletmesinin Antalya’da yapmış olduğu eğitim faaliyetine ilişkin katılımcıların ulaşım, konaklama ve iaşe giderlerinin 6245 sayılı Harcırah Kanunu uyarınca belirlenen sınırlar dâhilinde ödenebileceği göz önünde bulundurularak kamu zararının yeniden tespitini teminen 113 sayılı İlam’ın 2’nci maddesi hükmünün BOZULARAK DAİRESİNE TEVDİİNE” karar verildiği,
Bunun üzerine ilgili dairece yapılan görüşmede,
“2007/26 sayılı Genelge ile İçişleri Bakanlığı, 3152 sayılı Kanun’un verdiği yetkiyle, mahalli idareler personeline, özel kuruluşlar vasıtasıyla temin edilecek olan hizmet içi eğitimi ve bu eğitimin, uygulanmasını, takip etme ve planlama görevinin düsturlarını oluşturmuş, uygulamayı disipline etmiş ve konuyla ilgili olarak mahalli idareleri yönlendirdiği, bu şekilde İçişleri Bakanlığı, kanunun verdiği yetki ve görev alanı içinde hareket etmiş olduğundan; söz konusu genelgenin, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına ve Anayasanın 127’nci maddesine aykırılığından söz edilemeyeceği,
Diğer taraftan, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun “İl özel idaresinin giderleri” başlıklı 43’üncü maddesinin (b) bendinde; “İl özel idaresinin personeline ve seçilmiş organlarının üyelerine ödenen maaş, ücret, ödenek, huzur hakkı, yolluklar, hizmete ilişkin eğitim harcamaları ile diğer giderler” hükmüne yer verilmek suretiyle il özel idare personeli ve seçilmiş organlarının üyelerine ait eğitim harcamalarının, bütçeden ödenmesine imkân tanınmış olduğu,
5302 sayılı Kanun’un 43’üncü maddesi, genel anlamda il özel idarelerinin, hangi giderleri yapabileceğini belirleyen ve giderlerin yapılmasına yetki veren bir madde olup; mevzuatın imkân verdiği veya zorunlu kıldığı giderleri içermekte olduğu, ülke genelinde il özel idare personeline yönelik tüm hizmete ilişkin eğitimlerin teminine ve bunlara ilişkin giderlerin, bütçeden ödenmesini ihtiva etmediği, dolayısıyla, söz konusu Genelge, bu madde hükümlerine de aykırılık teşkil etmemekte olduğu,
Netice itibariyle, Kanun hükmüne uygun olarak çıkarılan Genelgeye aykırı olarak İçişleri Bakanlığından izin alınmaksızın ...nce düzenlenen eğitim seminerine katılan personele ilişkin ödemelerin mevzuata aykırı olduğu,
Bu itibarla, İçişleri Bakanlığından izin alınmaksızın ...nce düzenlenen eğitim seminerine katılan personele ilişkin giderlerin bütçeden ödenmesi sonucu ortaya çıkan ... TL kamu zararının tazminine hükmedilmek suretiyle temyize konu edilen 113 sayılı ilamın 2’nci maddesinde verilen hükümde 377 sayılı Ek İlamın 1. Maddesinden anlaşılacağı üzere Dairece ilk kararında direnildiği anlaşılmıştır.
Bunun üzerine ilgili ilam hükmüne karşı sorumlularca temyiz kanun yoluna başvurulmuş olup, dilekçilerce sunulan temyiz dilekçesinde; 5302 sayılı İl Özel idaresi Kanunu’nda ilama konu eğitim harcamalarının kendi bütçelerinden karşılanmasına cevaz verildiği, ancak İçişleri Bakanlığının 2007/26 sayılı genelgesinde aranan şekil şartının, kamu tüzel kişilik olan ve İçişleri Bakanlığı'na vesayet denetimi dışında bir bağı olmayan il özel idaresinin kendi kanunundan gelen eğitim ve personel giderinin ödeme yetkisini kaldıran hüküm olmadığı, ayrıca söz konusu genelgenin Türkiye'nin taraf olduğu ve halen yürürlükte olan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına da aykırı olduğu,
Söz konusu eğitim faaliyeti katılımcılarının ulaşım, konaklama ve iaşe giderlerinin 6245 sayılı Harcırah Kanunu gereği karşılanabileceğinden bahisle kamu zararı tutarının yanlış belirlendiği de ifade edilmek suretiyle ilam hükmünün kaldırılması talep edilmektedir.
Dosya ve ilgili belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde;
İlgili dernek tarafınca Antalya’da organize edilen eğitim faaliyetine ... İl Özel İdaresi çalışanlarının ve İl Genel Meclisi üyelerinin katılım giderlerinin (konaklama dahil) 06.06.2014 tarih ve 20144/111 karar numaralı İl Genel Meclis kararına istinaden 2483 ve 2539 numaralı ödeme emri ile Özel İdare bütçesinden karşılandığı görülmektedir.
5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 43’üncü maddesinde İl özel idaresinin giderleri sayılmış olup; il özel idaresinin personeline ve seçilmiş organlarının üyelerine ödenen maaş, ücret, ödenek, huzur hakkı, yolluklar, hizmete ilişkin eğitim harcamaları da bu giderler arasında sayılmaktadır.
3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 11’inci maddesinin (e) bendiyle, “Mahalli idareler personelinin hizmet içi eğitimini ve uygulanmasını takip etmek, Eğitim Daire Başkanlığıyla işbirliği yaparak planlamak” Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmakta olup bu hükme istinaden çıkarılan 2007/26 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesinde ise:
“ (…) mahalli idare personeline dönük olarak uygulanacak olan eğitim programları arasında koordinasyonun sağlanması, eğitim ihtiyacının yerinde ve zamanında karşılanması, kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulamaya konulan eğitim amaçlı projelerden beklenen verimin elde edilmesi, mükerrer eğitim uygulamalarının önlenmesi ve kamu kaynaklarının yerinde ve etkin şekilde kullanılmasının temini amacıyla; il özel idaresi, belediye ve mahalli idare birlikleri ile bunlara bağlı kurum ve kuruluşların seçilmiş ve atanmış personeline yönelik olarak uygulanan eğitim, kurs, konferans, seminer ve benzeri adlar altındaki faaliyetlerin yürütülmesinde bundan böyle aşağıda belirtilen usul ve esaslara göre hareket edilmesi uygun görülmüştür:
1. Mahalli idare birliği, dernek, vakıf, şirket ve benzeri kuruluşlarca düzenlenen eğitim ve benzeri hizmetlere mahalli idare personelinin katılımı ve bütçeden ödeme yapılabilmesi için, söz konusu faaliyeti düzenleyecek kurum ve kuruluşlar tarafından, eğitim veya faaliyet programı, programda görev alacak kişiler, programın uygulanacağı yer ve katılımcı ücreti de belirlenerek önceden Bakanlıktan izin alınacaktır.
(….).”
Denilmektedir.
Söz konusu genelge hükmü ile ilgili kanun hükümlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla, kanunun esası sınırları içinde kalınarak yapılacak işin genel bir çerçevesi çizilmekte; eğitimcilere ödenecek ücretlerden eğitimin sonunda elde edilen bulguların bir raporla Bakanlığa iletilmesine kadar bir dizi usule ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
Netice itibariyle, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun “İl özel idaresinin giderleri” başlıklı 43’üncü maddesinin (b) bendinde; “İl özel idaresinin personeline ve seçilmiş organlarının üyelerine ödenen maaş, ücret, ödenek, huzur hakkı, yolluklar, hizmete ilişkin eğitim harcamaları ile diğer giderler” hükmüne yer verilmek suretiyle il özel idare personeli ve seçilmiş organlarının üyelerine ait eğitim harcamalarının, bütçeden ödenmesine imkân tanınmaktadır. Mezkûr genelge hükmü gereği İçişleri Bakanlığından izin alınma şartı bu hususun esasına ilişkin bir düzenleme mahiyetinde olmayıp, idarelerce, düzenlenen eğitim programlarına katılımın usulüne ilişkin bir düzenlemedir. Somut olayda bu şart sağlanmayarak ilgili genelge hükmüne aykırı hukuki işlem gerçekleştirilmiş olsa da, söz konusu usulsüzlük kamu zararına sebebiyet vermemekte ve işlemi esastan hukuka aykırı hale getirmeyecektir. Dolayısıyla, söz konusu eğitime katılan personellerin eğitim harcamalarının özel idare bütçesinden karşılanması ile 5302 sayılı İl Özel idaresi Kanununun 43’ncü madde hükmü mucibince idarenin görev ve yetkisi dahilinde yasal cevazı olan bir işlem söz konusu olmuştur.
Dilekçi tarafından dilekçesinde emsal olarak verilen 30137 tutanak numaralı Temyiz Kurulu Kararında “...yolda geçen günler dışındaki ikamet yevmiyesi hizmet satın alma suretiyle belediye bütçesinden karşılandığından bu seminerlere katılım için görevlendirilen personele ikamet edilen günler için ayrıca 1/3 oranında yevmiye ödenmesi mükerrerliğe yol açacağından mevzuata uygun bulunmadığı...” esası üzerine hüküm tesisi ile ilgili olup somut olay ile alakalı bir husus olmadığından, verilecek hükmün esasını etkiler mahiyette bulunmamaktadır.
Bu itibarla; 377 sayılı Ek İlamın 1’inci maddesi ile verilen tazmin hükmünün 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 55 inci maddesinin 7’nci fıkrası uyarınca BOZULMASINA ve (tazmin hükmünün kaldırılması gerektiğine yönelik) yukarıda belirtilen hususların tekrar değerlendirilmesini teminen yeni hüküm tesisi için dosyanın hükmü veren DAİREYE GÖNDERİLMESİNE, (...’ın daire kararının tasdiki gerekir şeklindeki, ...’ın ilam hükmünün bozulması gerektiğine ilişkin karşı oy gerekçelerine karşı) oy çokluğuyla,
Karar verildiği 18.11.2020 tarih ve 48502 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
...’in İlave Gerekçesi;
Sayıştay 1. Dairesince 113 sayılı asıl ilamın 2’nci maddesi ile 3152 sayılı Kanunun verdiği yetkiyle, mahalli idareler personeline, özel kuruluşlar vasıtasıyla temin edilecek olan hizmet içi eğitimi ve bu eğitimin uygulanmasını, takip etme ve planlama görevinin düsturlarını oluşturduğu 2007/26 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesine aykırı olarak, idare tarafınca, İçişleri Bakanlığından izin alınmaksızın ilgili dernekçe düzenlenen eğitim seminerine katılan personele ilişkin giderlerin bütçeden ödenmesi sonucu ortaya çıkan ... TL kamu zararının sorumlulardan tazminine hükmedildiği,
İlgili ilam hükmü temyize konu edilmiş ve 03.05.2017 tarih ve 43035 sayılı kararında “…Kamu İdarelerini Geliştirme Derneği İktisadi İşletmesinin Antalya’da yapmış olduğu eğitim faaliyetine ilişkin katılımcıların ulaşım, konaklama ve iaşe giderlerinin 6245 sayılı Harcırah Kanunu uyarınca belirlenen sınırlar dâhilinde ödenebileceği göz önünde bulundurularak kamu zararının yeniden tespitini teminen 113 sayılı İlam’ın 2’nci maddesi hükmünün BOZULARAK DAİRESİNE TEVDİİNE” karar verildiği,
Bunun üzerine ilgili dairece yapılan görüşmede,
“2007/26 sayılı Genelge ile İçişleri Bakanlığı, 3152 sayılı Kanun’un verdiği yetkiyle, mahalli idareler personeline, özel kuruluşlar vasıtasıyla temin edilecek olan hizmet içi eğitimi ve bu eğitimin, uygulanmasını, takip etme ve planlama görevinin düsturlarını oluşturmuş, uygulamayı disipline etmiş ve konuyla ilgili olarak mahalli idareleri yönlendirdiği, bu şekilde İçişleri Bakanlığı, kanunun verdiği yetki ve görev alanı içinde hareket etmiş olduğundan; söz konusu genelgenin, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına ve Anayasanın 127’nci maddesine aykırılığından söz edilemeyeceği,
Diğer taraftan, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun “İl özel idaresinin giderleri” başlıklı 43’üncü maddesinin (b) bendinde; “İl özel idaresinin personeline ve seçilmiş organlarının üyelerine ödenen maaş, ücret, ödenek, huzur hakkı, yolluklar, hizmete ilişkin eğitim harcamaları ile diğer giderler” hükmüne yer verilmek suretiyle il özel idare personeli ve seçilmiş organlarının üyelerine ait eğitim harcamalarının, bütçeden ödenmesine imkân tanınmış olduğu,
5302 sayılı Kanun’un 43’üncü maddesi, genel anlamda il özel idarelerinin, hangi giderleri yapabileceğini belirleyen ve giderlerin yapılmasına yetki veren bir madde olup; mevzuatın imkân verdiği veya zorunlu kıldığı giderleri içermekte olduğu, ülke genelinde il özel idare personeline yönelik tüm hizmete ilişkin eğitimlerin teminine ve bunlara ilişkin giderlerin, bütçeden ödenmesini ihtiva etmediği, dolayısıyla, söz konusu Genelge, bu madde hükümlerine de aykırılık teşkil etmemekte olduğu,
Netice itibariyle, Kanun hükmüne uygun olarak çıkarılan Genelgeye aykırı olarak İçişleri Bakanlığından izin alınmaksızın ...nce düzenlenen eğitim seminerine katılan personele ilişkin ödemelerin mevzuata aykırı olduğu,
Bu itibarla, İçişleri Bakanlığından izin alınmaksızın ...nce düzenlenen eğitim seminerine katılan personele ilişkin giderlerin bütçeden ödenmesi sonucu ortaya çıkan ... TL kamu zararının tazminine hükmedilmek suretiyle temyize konu edilen 113 sayılı ilamın 2’nci maddesinde verilen hükümde 377 sayılı Ek İlamın 1. Maddesinden anlaşılacağı üzere Dairece ilk kararında direnildiği anlaşılmıştır.
Bunun üzerine ilgili ilam hükmüne karşı sorumlularca temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. Bu aşamada Temyiz Kurulunca yapılacak görüşmede, temyize konu ilam hükmü esas ve sorumluluk yönünden yeniden incelenerek, yargılama sürecinin geldiği aşamanın öncesine gitmek suretiyle, incelemeye temelden başlanılmamalıdır.
6085 sayılı Sayıştay Kanununun 56’ncı maddesinin 8’nci bendi gereği asıl ilamın temyiz aşamasında görüşülmesi aşamasında, konu bakımından sınırlı bir görüşme yapılmak suretiyle, asıl ilam hükmüne istinaden temyiz kurulunca verilen bozma kararını yinelemek ya da bozulan hükme karşı ilgili dairenin direnme kararının tasdikine yönelik muhakeme seyri izlenmelidir. Aksi durum usul hukukuna ve genel hükümlerde yer verilen usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
Usule ilişkin görüşüm bu şekilde olmakla birlikte, geçici görev yolluğu kişinin vazife mahallinden ayrılması sebebiyle kendisine ödenen tazminat mahiyetinde bir ödeme olduğundan, ilama konu ödemede kamu zararı bulunmamaktadır.
Karşı Oy Gerekçeleri
...’in karşı oy gerekçesi;
Dosya ve ilgili belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde;
İlgili dernek tarafınca Antalya’da organize edilen eğitim faaliyetine ... İl Özel İdaresi çalışanlarının ve İl Genel Meclisi üyelerinin katılım giderlerinin (konaklama dahil) 06.06.2014 tarih ve 20144/111 karar numaralı İl Genel Meclis kararına istinaden 2483 ve 2539 numaralı ödeme emri ile Özel İdare bütçesinden karşılandığı görülmektedir.
5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 43’üncü maddesinde İl özel idaresinin giderleri sayılmış olup; il özel idaresinin personeline ve seçilmiş organlarının üyelerine ödenen maaş, ücret, ödenek, huzur hakkı, yolluklar, hizmete ilişkin eğitim harcamaları da bu giderler arasında sayılmaktadır.
3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 11’inci maddesinin (e) bendiyle, “Mahalli idareler personelinin hizmet içi eğitimini ve uygulanmasını takip etmek, Eğitim Daire Başkanlığıyla işbirliği yaparak planlamak” Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmakta olup bu hükme istinaden çıkarılan 2007/26 sayılı İçişleri Bakanlığı Genelgesinde ise:
“ (…) mahalli idare personeline dönük olarak uygulanacak olan eğitim programları arasında koordinasyonun sağlanması, eğitim ihtiyacının yerinde ve zamanında karşılanması, kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulamaya konulan eğitim amaçlı projelerden beklenen verimin elde edilmesi, mükerrer eğitim uygulamalarının önlenmesi ve kamu kaynaklarının yerinde ve etkin şekilde kullanılmasının temini amacıyla; il özel idaresi, belediye ve mahalli idare birlikleri ile bunlara bağlı kurum ve kuruluşların seçilmiş ve atanmış personeline yönelik olarak uygulanan eğitim, kurs, konferans, seminer ve benzeri adlar altındaki faaliyetlerin yürütülmesinde bundan böyle aşağıda belirtilen usul ve esaslara göre hareket edilmesi uygun görülmüştür:
1. Mahalli idare birliği, dernek, vakıf, şirket ve benzeri kuruluşlarca düzenlenen eğitim ve benzeri hizmetlere mahalli idare personelinin katılımı ve bütçeden ödeme yapılabilmesi için, söz konusu faaliyeti düzenleyecek kurum ve kuruluşlar tarafından, eğitim veya faaliyet programı, programda görev alacak kişiler, programın uygulanacağı yer ve katılımcı ücreti de belirlenerek önceden Bakanlıktan izin alınacaktır.
(….).”
Denilmektedir.
Söz konusu genelge hükmü ile ilgili kanun hükümlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla, kanunun esası sınırları içinde kalınarak yapılacak işin genel bir çerçevesi çizilmekte; eğitimcilere ödenecek ücretlerden eğitimin sonunda elde edilen bulguların bir raporla Bakanlığa iletilmesine kadar bir dizi düzenleme yapılmaktadır. Mahalli idareler için uygulama konusunda bağlayıcı hükümler getirmektedir.
Dilekçilerin dilekçelerdeki iddialarının aksine, İçişleri Bakanlığı, Kanunun verdiği yetki ve görev alanı içinde hareket etmekte olduğundan; 2007/26 sayılı Genelgenin, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına ve Anayasanın 127’nci maddesine aykırılığından söz edilemeyecektir.
Netice itibariyle, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun “İl özel idaresinin giderleri” başlıklı 43’üncü maddesinin (b) bendinde; “İl özel idaresinin personeline ve seçilmiş organlarının üyelerine ödenen maaş, ücret, ödenek, huzur hakkı, yolluklar, hizmete ilişkin eğitim harcamaları ile diğer giderler” hükmüne yer verilmek suretiyle il özel idare personeli ve seçilmiş organlarının üyelerine ait eğitim harcamalarının, bütçeden ödenmesine imkân tanınmaktadır. Ancak mezkûr genelge hükmü gereği İçişleri Bakanlığından izin alınma şartının aranmaktadır. Somut olayda bu şart sağlanmayarak ilgili genelge hükmüne aykırı hukuki işlem gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla, söz konusu eğitime katılan personellerin eğitim harcamalarının özel idare bütçesinden karşılanması suretiyle 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71’inci maddesi uyarınca mevzuata aykırılık nedeniyle kamu kaynağında eksilişe sebebiyet verilmiştir.
Her ne kadar kamu zararı tutarının belirlenmesi noktasında eğitime katılan belediye personelinin ulaşım, konaklama ve iaşe giderleri kısmına ilişkin olarak, bu gider kalemlerinin bütçeden karşılanması hususu 6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında değerlendirmeli iddiası ileri sürülse de;
6245 sayılı Harcırah Kanunu konusu, amacı, tarafları ve usul şartları ile bir bütün olarak kurgulanmış yasal düzenlemedir ve somut olay ve fiili durumlar işlemin esası ve usulü noktasında bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Bu kanun kapsamında bir hakkın doğması, fiili durumda bu kanunun tüm esas ve usule ilişkin şartlarının mevcut olması ile mümkün hale gelecektir.
Somut olayda bir eğitim faaliyetine katılım için yapılan görevlendirmenin söz konusu olması, Harcırah Kanununun konusu kapsamında değerlendirilebilecekse bile, mezkûr kanunda harcırah kalemleri olarak sayılan ödemelerin kimlere hangi şart ve usullerde yapılacağı ve bazı şekli şartların neticesinde bu hakkın doğacağı kayıt altına alınmış olup,
Her ne kadar, 06.06.2014 tarih 2014/111 karar numaralı Belediye Meclis Kararında ilgili eğitim programına katılımcı olarak belirlenen görevlilerin yevmiye giderlerinin 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerince bütçenin Yurtiçi geçici görev yollukları kısmında karşılanmasının uygunluğuna karar verilmiş olsa da; ilişikli ödeme emri ve eki belgelerin incelenmesi neticesinde; Harcırah Kanununda aranan ve Mahalli İdareler Harcama Belgeleri Yönetmeliği’nde ‘yolluklar’ başlıklı üçüncü bölümünde belirtilen belgelere yer verilmediği ve ilgililerce sunulan bir beyannamenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, söz konusu işlem 6245 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilerek, usul ve şekli şartları sağlamamasına rağmen ilgili personelin ulaşım, konaklama ve iaşe giderinin karşılanabileceği çıkarımda bulunulamayacaktır.
Dilekçi tarafından dilekçesinde emsal olarak verilen 30137 tutanak numaralı Temyiz Kurulu Kararında “...yolda geçen günler dışındaki ikamet yevmiyesi hizmet satın alma suretiyle belediye bütçesinden karşılandığından bu seminerlere katılım için görevlendirilen personele ikamet edilen günler için ayrıca 1/3 oranında yevmiye ödenmesi mükerrerliğe yol açacağından mevzuata uygun bulunmadığı...” esası üzerine hüküm tesisi ile ilgili olup somut olay ile alakalı bir husus olmadığından, verilecek hükmün esasını etkiler mahiyette bulunmamaktadır.
Bu itibarla, dilekçilerce yapılan itirazın reddine ve Sayıştay 1. Dairesinin 377 sayılı Ek İlamın 1’nci maddesi hükmünün tasdikine karar verilmesi gerekmektedir.
...’ın karşı oy gerekçesi;
Daire ilamının tasdiki gerekir şeklindeki azınlık görüşüne katılmakla birlikte,
Hesap yargılama usulü bağlamında temyiz mercii olan Temyiz Kurulu çalışma usulüne ilişkin olarak;
Sayıştay Yargılamasında ilk derece mahkemesi olarak dairelerce verilen kararlara karşı sorumlular olağan kanun yolu olarak temyiz ve karar düzeltme, olağanüstü kanun yolu olarak ise yargılamanın iadesi yoluna müracaat edebilirler. 6085 Sayılı Kanun’un ‘Temyiz’ başlıklı 55. maddesindeki düzenlemeye göre Temyiz Kurulu; temyiz olunan hükmü olduğu gibi veya düzelterek tasdik etmeye, bozma kararı vererek daireye göndermeye ya da Kurul üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile daire kararını tümüyle ortadan kaldırmaya karar verebilir. Kaldırma kararı (doğası gereği Sayıştay dairelerince kamu zararının sorumlularına ödettirilmesi ile yönündeki kararlar hakkında verilebilecek bir karar olup) kamu zararının oluşmadığı dolayısıyla da dairece haklarında hüküm tesis edilen sorumlular hakkında hüküm tesis edilmesi gerekmediği sonucuna ulaşan ve sorumluların beraatı anlamına gelen bir hükümdür.
Bu düzenlemede yer verilen “kurul üye sayısının üçte iki çoğunluğu ile kaldırılması” şeklindeki kısmın klasik anlamdaki temyiz uygulamalarının dışına taşan bir düzenleme olduğu ortadadır. Hukuk sisteminde ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın kaldırılması ve bunun yerine yeni bir karar verilmesi uygulaması istinaf mahkemeleri aşamasında görülebilen bir uygulamadır. İstinaf mahkemelerince verilen kararlar (İlk derece mahkemesinin kararını kaldıran kararlar dâhil) hakkında da belli şartlar altında temyiz yoluna gidilebilmektedir. Oysa Sayıştay Temyiz Kurulunca verilen kaldırma kararına karşı karar düzeltme dışında müracaat edilebilecek bir kanun yolu ve mercii bulunmamaktadır. Türk Hukuk Sisteminde Temyiz İncelemesi sürecinde verilebilecek kararlardan farklı ve temyizi kabil olmayan bir yöntem olarak belirlenmiş olması nedeniyle de 6085 Sayılı Kanunda normal karar çoğunluğundan farklı olarak kaldırma kararı için Kurulun üçte ikisinin çoğunluğu aranmıştır.
İlk derecede kamu zararını tazminle yükümlü tutulmuş olan sorumluların haklarında verilmiş olan bu kararın, sorumlular lehine sonuçlanması için en kısa ve kesin olan yol dairece verilmiş olan tazmin kararının kaldırılması olup sorumluların temyiz başvuruları da çoğunlukla “kararın kaldırılması veya bozulması” şeklinde bir taleple sonlandırılmaktadır. Bu sebeple temyiz başvurusunda taraflarca kaldırma talep edilmişse öncelikle bu talebin görüşülmesi ve sonuçlandırılması gereklidir.
Ancak kaldırma kararının alınabilmesi için bozma veya tasdik kararlarından farklı bir çoğunluk (Kurulun üçte ikisinin oyu) aranmakta olduğundan bunun altında kalan oylama sonuçlarında kaldırma seçeneği ortadan kalkmaktadır. Bu durumda, diğer temyiz mercilerinde olduğu gibi ilk derece mahkemesince verilmiş olan kararın olduğu gibi veya düzelterek tasdiki veya bozulması seçenekleri arasında sonuca ulaşmak üzere müzakere ve oylamaya devam edilmesi gerekmektedir.
Kaldırma talebine yönelik müzakereler sonrasında yapılan oylamada Kurulun üçte iki çoğunluğu ile kaldırma kararı çıkmadığı halde kaldırma yönünde kullanılan oyların karar çoğunluğuna (6 azınlık oyuna karşı 8 çoğunluk oyu ile) ulaştığı gerekçe gösterilerek müzakerelere devam edilmemiş ve kaldırma gerekçelerine dayalı olarak bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kaldırma kararının oylandığı ancak bu kararın gerektirdiği üçte iki çoğunluğa ulaşılmadığı halde kurulun çoğunluğunun kaldırma yönünde oy kullandığı gerekçesiyle kaldırma gerekçeli bozma kararı verildiği sonucuna ulaşılması mümkün olmayıp müzakerelere devam edilerek yapılacak oylama sonucuna göre tasdik veya bozma kararlarından hangisinin verildiğinin belirlenmesi gerekir.
...’ın karşı oy gerekçesi;
Kamu İdarelerini Geliştirme Derneği İktisadi İşletmesinin Antalya’da yapmış olduğu eğitim faaliyetine ... İl Özel İdaresi çalışanlarının ve İl Genel Meclisi üyelerinin katılım giderlerinin (konaklama dahil) Özel İdare bütçesinden karşılandığı görülmüştür.
5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 43’üncü maddesinde İl özel idaresinin giderleri sayılmış olup; il özel idaresinin personeline ve seçilmiş organlarının üyelerine ödenen maaş, ücret, ödenek, huzur hakkı, yolluklar, hizmete ilişkin eğitim harcamaları da bu giderler arasında sayılmıştır.
Fakat İlam ’a konu olan ve Kamu İdarelerini Geliştirme Derneği İktisadi İşletmesi tarafından Antalya’da düzenlenen eğitim faaliyetine ait konaklama ve ulaşım masrafları dâhil katılım giderlerine ilişkin ödemeler, 6245 sayılı Harcırah Kanununun konusudur.
Bu çerçevede, 6245 sayılı Kanun dikkate alınarak yapılması gereken bir ödemenin, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamına dâhil edilerek ödenmeye çalışılması, hatalı bir uygulamadır. Zira 4734 sayılı Kanuna göre hizmetin tanımında “mesleki eğitime” yer verilmekte; ancak, konaklama ve iaşe gibi 6245 sayılı Kanun kapsamındaki ödemelere yer verilmemektedir.
Bu durumda, İdarenin söz konusu eğitim hizmetini, hizmet alımı şeklinde temin etmesi; ulaşım, konaklama ve iaşe karşılığını ise 6245 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda ve ilgili Kanunda belirtilen sınırlar dâhilinde karşılaması gerekmektedir.
Bu itibarla, Kamu İdarelerini Geliştirme Derneği İktisadi İşletmesinin Antalya’da yapmış olduğu eğitim faaliyetine ilişkin katılımcıların ulaşım, konaklama ve iaşe giderlerinin 6245 sayılı Harcırah Kanunu uyarınca belirlenen sınırlar dâhilinde ödenebileceği göz önünde bulundurularak kamu zararının yeniden tespitini teminen 377 sayılı Ek İlam’ın 1’nci maddesi hükmünün bozularak dairesine tevdiine karar verilmesi gerekmektedir.