Rapor dosyası ve eki belgelerin incelenmesi neticesinde, Muhasebeci kadrosunda çalışan ...’ın Daire Başkanlığı kadrosuna 17.12.2015 tarihinde atandığı, bu kadroda 5 gün daire başkanı olarak çalıştıktan sonra Şube Müdürü kadrosuna atandığı, aynı şekilde Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni kadrosunda çalışan ...’in Daire Başkanı kadrosuna 07.11.2017 tarihinde atandığı, bu kadroda 13 gün daire başkanı olarak çalıştıktan sonra Şube Müdürü kadrosuna atandığı görülmüştür. Her ne kadar daire başkanlığı, Yönetmeliğin 20 nci maddesi uyarınca Yönetmelik kapsamında bulunmayan daha üst görev tanımına girmekte ise de, söz konusu madde kapsamında şube müdürlüğüne atanabilmek için kişinin bu görevi (daire başkanlığı) en az altı ay süreyle yapmış olması gerekmektedir. ... 5 gün, ... de sadece 13 gün daire başkanlığı görevinde kaldığından, dolayısıyla bu atama Yönetmeliğin 20 nci maddesi gereği en az 6 aylık süre geçmeksizin mevzuata aykırı olarak gerçekleştirildiğinden, söz konusu personele, işgal ettiği kadro ile atandığı şube müdürlüğü kadrolarına dair ek ödeme ve özel hizmet tazminatı farkının ödenmesi mümkün değildir.
Kamu İdaresi Türü Belediyeler ve Bağlı İdareler
Yılı 2017
Dairesi 5
Dosya No 45852
Tutanak No 49250
Tutanak Tarihi 17.3.2021
Kararın Konusu Personel Mevzuatı ile İlgili Kararlar
Konu: Mevzuata aykırı atama ve maaş ödemesi.
209 sayılı İlamın 3. Maddesinin D bendi ile, Şube Müdürü kadrosunda çalışmakla birlikte, kadroya atama için gerekli şartları taşımayan personele, kadro için öngörülen maaş farklarının ödenmesi suretiyle ... TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.
Dilekçilerden ... 209 sayılı ilamın 3. Maddesinin D bendi ile verilen hükme itiraz etmekte ise de; Sayıştay Dairelerince alınan kararlara karşı Temyiz Kuruluna itirazen başvurabilecekler 6085 sayılı Kanunun 52 nci maddesinde belirtilen daire ve makamlar ile kendilerine tazmin hükmedilen memurlardan ibaret olup, bunlar arasında yer almayan şahısların dilekçesi üzerine Kurulumuzca Yapılacak İşlem Olmadığına, oybirliği ile karar verilmesi üzerine konunun esas yönünden incelemesine geçildi.
Üst yönetici ..., diğer sorumlular ..., ..., harcama yetkilileri ..., ..., gerçekleştirme görevlisi ... ile ahiz ...’in göndermiş oldukları aynı mahiyetteki temyiz dilekçelerinde özetle;
... ile ... isimli personellerin şube müdürlüğü görevini fiilen yaptığını ve verdiği hizmetin karşılığı olarak da kendilerine aylık ve diğer özlük haklarının ödendiğini, bu nedenle kamu zararı oluşmasının söz konusu olmadığını, nitekim Sayıştay 7. Dairesi'nin 09/11/2017 tarih ve 215 sayılı kararında; personele çalıştığı sürenin ve vermiş olduğu hizmetin karşılığı olarak yapılan ödemelerin geri alınamayacağı yönünde hüküm tesis edildiğini,
Öte yandan temyize konu Sayıştay kararının oyçokluğu ile alındığını, Üye ...'in karşı oy gerekçesinde;
"Daire Başkanlığı görevini ifa ettikten sonra şube müdürü olarak atanan personel de işgal ettikleri kadronun gerektirdiği hizmeti yerine getirmiş ve karşılığında kadronun maaşını almıştır. Maddede iddia olunan hususta kamu zararı oluşmadığına karar verilmesi gerekir." Denildiğini,
Diğer taraftan, sorguda şube müdürü kadrosunun maaşı ile personellerin eski kadrosu olan muhasebeci ve bilgisayar işletmeni kadroları arasındaki maaş farkının, fazla ödeme olarak çıkarıldığını, oysa ilgili kişilerin önceden daire başkanı kadrosunda çalıştığını, söz konusu personel daire başkanlığı kadrosunda iken şube müdürlüğü kadrosuna atandığını, bu atama sebebiyle maaşlarında azalma meydana geldiğini,
Kamu zararı olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapmak gerekirse daire başkanlığı maaşı ile şube müdürlüğü maaşının karşılaştırılması gerektiğini, bu karşılaştırma yapıldığı takdirde kamu zararı oluşmadığının görüleceğini, Belediyede 2017 yılı ocak ayı itibari ile 1. dereceli daire başkanı kadrosunun maaşının ... TL, 1. dereceli şube müdürü kadrosunun maaşının ise ... TL olduğunu, bu durumda söz konusu personel 6 (altı) ay daire başkanı olarak çalışmış olsaydı belediye bütçesinden her ay ... TL daha fazla ödeme yapılacağını, söz konusu iki personel için ise bu rakam toplamının ... TL olduğunu, idarenin bu miktardan daha fazla ödeme yapmak zorunda kalacağını,
Kaldı ki muhasebeci kadrosu ile karşılaştırma yapıldığı takdirde dahi kamu zararı oluşmadığının görüleceğini, ... zaten şube müdürlüğü görevini vekaleten yaptığı için 2017 yılı vekalet ücreti aylık (EK-1) ... TL olduğunu, başka bir ifadeyle asaleten şube müdürü ile vekaleten şube müdürü arasındaki farkın ... TL olduğunu, bu hesaplamada dahi ... açısından çıkması gereken tazmin tutarının gerçeği yansıtmadığını,
2017 yılı Aralık ayı maaş bordrosundan da görüleceği üzere ...’in daire başkanı olarak görev yaptığını ve ... TL daire başkanı maaşı aldığını, (EK- 2) ...’in, 2017 yılı aralık ayında şube müdürü maaşı almadığından hesaplama yanlış yapılmış olup bu nedenle bilgisayar işletmeni maaşı ile kıyaslama yapılmasının doğru olmadığını,
Daire başkanı kadrosunda 6 (altı) ay görev yapma şartının yerine getirilmemiş olmasının, idare açısından bir "usul hatası" olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmişlerdir.
Başsavcılık mütalaasında;
“İlamın 3/D maddesinde özetle; Şube Müdürü kadrosunda çalışmakla birlikte, kadroya atama için gerekli şartları taşımayan personele, kadro için öngörülen maaş farklarının ödenmesi suretiyle oluşan ... TL kamu zararının, ilamda adı geçen sorumlular adına müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53 üncü maddesi gereğince işleyecek faizleri ile birlikte ödettirilmesine, karar verildiği görülmektedir
Sorumlular temyiz dilekçesinde özetle; "Daire başkanlığı kadrosunda çalışmaktayken şube müdürlüğü kadrosuna atanan personelin söz konusu atamasından dolayı herhangi bir kamu zararı oluşmadığı aksine kamu yararı olduğu, yersiz bir ödemenin söz konusu olmadığı, bu iş ve eylemlerde kamu zararı oluşturma niyetinin, ihmalinin, kusurunun ya da kastının olmadığı hususları dikkate alınarak; kamu zararı oluşmaması nedeniyle Sayıştay (5.) Dairesi'nce verilen 04/07/2019 tarihli ve 209/3-D sayılı ilanı ile verilen tazmin hükmünün temyizen kaldırılması ve incelemesinin duruşmalı olarak yapılması hususunu arz ve talep ederim." denilmektedir.
Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme Ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 20/c maddesinde;
"c) Bu Yönetmelik kapsamı dışında bulunan daha üst görevlerde, en az altı ay süreyle çalışmış olanlar, aranan şartları taşımaları kaydıyla, bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde yer alan "yönetim", "araştırma-planlama" ve "hukuk" hizmetleri gruplarında gösterilen kadrolara sınavsız atanabilir. Bu Yönetmelik kapsamındaki diğer kadrolara sınavsız atanmak için altı ay çalışmış olmak şartı aranmaz." hükmü yer almaktadır.
Maddede adı geçen kişilerin çok kısa süreliğine olsa da mevzuata uygun bir şekilde daire başkanlığına, sonra da şube müdürlüğüne atandığı anlaşılmaktadır. Yönetmelik hükmü gereği bu kişilerin şube müdürlüğüne atanabilmeleri için en az altı ay daire başkanlığı kadrosunda görev yapmış olmaları gerekmektedir. Bu süreye uyulmamıştır. Dolaysıyla, yapılan atamalar mevzuata aykırı olduğundan yapılan atamanın iptali gerekmektedir. Ancak, bu kişilerin daire başkanlığından önceki görevlerine ait kadronun maaşı esas alınarak kamu zararının hesaplanmasının yerinde olmadığı, daire başkanlığı maaşının esas alınması gerektiği düşünüldüğünden kamu zararının oluşmadığı değerlendirilmektedir.
Bu itibarla, temyiz talebi kabul edilerek tazmin kararının kaldırılmasına karar verilmesi uygun olur.
Arz olunur. ” Denilmiştir.
Duruşmaya katılan Sayıştay Savcısı önceki mütalaasının aksine, Daire kararının esas yönünden mevzuata uygun olduğuna, ancak sorumluluk yönünden Mahalli İdareler Harcama Belgeleri Yönetmeliği’nin 8. Maddesine göre; ödemenin yapıldığı ilk ay dışında konuya ilişkin atama onayının ödeme emri ekinde yer almaması gerektiğinden, diğer aylardaki ödeme emirlerinde imzası bulunan harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu itibarla, 209 sayılı İlamın 3. Maddesinin D bendi ile verilen tazmin hükmünün bozularak, ödemenin yapıldığı ilk ay dışındaki ödeme emri belgesinde imzası bulunan harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluklarının kaldırılmasını teminen Dairesine tevdiine karar verilmesinin uygun olacağını ifade etmiştir.
Duruşma talep eden Üst yönetici ..., diğer sorumlular ..., ..., harcama yetkilileri ..., ..., gerçekleştirme görevlisi ... ile ahiz ...’in adına Hukuk Müşaviri ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
209 sayılı İlamın 3. Maddesinin D bendi ile, Şube Müdürü kadrosunda çalışmakla birlikte, kadroya atama için gerekli şartları taşımayan personele, kadro için öngörülen maaş farklarının ödenmesi suretiyle ... TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.
04.07.2009 tarih ve 27278 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’in “Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar” başlıklı 7 nci maddesinde;
“5 inci maddenin birinci fıkrasında sayılan unvanlara görevde yükselme suretiyle yapılacak atamalarda aşağıdaki özel şartlar aranır.
a) Müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için;
1) 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendinde belirtilen atanma şartlarını taşımak,
2) Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,
3) Ekli (1) sayılı listede sayılan ve teknik öğrenim gerektiren müdürlüklere atanabilmek için; yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden veya bu bölümlere denkliği kabul edilen yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmak,
4) Ekli (2) sayılı listede sayılan müdürlükler için son müracaat tarihi itibariyle iki yılı uzman, sivil savunma uzmanı, şef, ayniyat saymanı, kontrol memuru, eğitmen veya muhasebeci kadrosunda çalışmış olmak,…”
denilmekte olup aynı Yönetmeliğin “Hizmet grupları arasında geçişler” başlıklı 20 nci maddesinde ise:
“Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde düzenlenmiş olan hizmet grupları arasındaki geçişler aşağıdaki esaslar çerçevesinde yapılır.
a) …
c) Bu Yönetmelik kapsamı dışında bulunan daha üst görevlerde, en az altı ay süreyle çalışmış olanlar, aranan şartları taşımaları kaydıyla, bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde yer alan “yönetim”, “araştırma, planlama ve savunma hizmetleri” hizmetleri gruplarında gösterilen kadrolara sınavsız atanabilir. Bu Yönetmelik kapsamındaki diğer kadrolara sınavsız atanmak için altı ay çalışmış olmak şartı aranmaz. …”
denilmektedir.
Buna göre; Yönetmelik kapsamı dışında bulunan daha üst görevlerde, en az altı ay süreyle çalışmış olanlar, aranan şartları taşımaları kaydıyla, Yönetmeliğin 5 inci maddesinde yer alan yönetim hizmetleri gruplarında gösterilen kadrolara sınavsız atanabileceklerdir.
Rapor dosyası ve eki belgelerin incelenmesi neticesinde, Muhasebeci kadrosunda çalışan ...’ın Daire Başkanlığı kadrosuna 17.12.2015 tarihinde atandığı, bu kadroda 5 gün daire başkanı olarak çalıştıktan sonra Şube Müdürü kadrosuna atandığı, aynı şekilde Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni kadrosunda çalışan ...’in Daire Başkanı kadrosuna 07.11.2017 tarihinde atandığı, bu kadroda 13 gün daire başkanı olarak çalıştıktan sonra Şube Müdürü kadrosuna atandığı görülmüştür. Her ne kadar daire başkanlığı, Yönetmeliğin 20 nci maddesi uyarınca Yönetmelik kapsamında bulunmayan daha üst görev tanımına girmekte ise de, söz konusu madde kapsamında şube müdürlüğüne atanabilmek için kişinin bu görevi (daire başkanlığı) en az altı ay süreyle yapmış olması gerekmektedir. ... 5 gün, ... de sadece 13 gün daire başkanlığı görevinde kaldığından, dolayısıyla bu atama Yönetmeliğin 20 nci maddesi gereği en az 6 aylık süre geçmeksizin mevzuata aykırı olarak gerçekleştirildiğinden, söz konusu personele, işgal ettiği kadro ile atandığı şube müdürlüğü kadrolarına dair ek ödeme ve özel hizmet tazminatı farkının ödenmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan sorumlular, muhasebeci kadrosu ile karşılaştırma yapıldığı takdirde dahi kamu zararı oluşmadığının görüleceğini, ...’ın zaten şube müdürlüğü görevini vekaleten yaptığı için 2017 yılı vekalet ücretinin aylık (EK-1) ... TL olduğunu, başka bir ifadeyle asaleten şube müdürü ile vekaleten şube müdürü arasındaki 2017 yılı için toplam farkın ... TL olduğunu, bu hesaplamada dahi ... açısından çıkması gereken tazmin tutarının gerçeği yansıtmadığını iddia etmişlerse de; vekaleten şube müdürlüğü yaptığı dönemde aldığı aylık ... TL vekâlet ücretinin kişinin asli maaş unsuru olduğundan hareketle kamu zararı hesabının yapılması mümkün değildir, şöyle ki adı geçen kişinin asıl kadrosu muhasebeci kadrosudur, dolayısıyla ilamda gösterildiği gibi, kamu zararı hesabı yapılırken esas alınması gereken kadro da muhasebeci kadrosudur.
Sorumlular ayrıca, 2017 yılı Aralık ayı maaş bordrosundan da görüleceği üzere ...’in daire başkanı olarak görev yaptığını ve ... TL daire başkanı maaşı aldığını, (EK- 2) ...’in, 2017 yılı aralık ayında şube müdürü maaşı almadığından hesaplamanın yanlış yapılmış olduğunu, bu nedenle bilgisayar işletmeni maaşı ile kıyaslama yapılmasının doğru olmadığını iddia etmişlerse de; ... 07.11.2017 tarihinde daire başkanı olarak atanmış olup, sadece 13 gün daire başkanlığında kalmıştır. Aralık ayında adı geçen kişiye daire başkanı kadrosunun değil, şube müdürü kadrosunun maaşı ödenmiştir. 7-19.11.2017 tarihleri arasında daire başkanı olarak görev yaptığı döneme ilişkin ödenen maaş farkı kamu zararı hesabına dahil edilmemiş, şube müdürlüğüne atandığı 20.11.2017 tarihinden başlamak üzere, sadece 20.11-14.12.2017 tarihleri için V.H.K.İ kadrosu ile şube müdürü kadrosu arasındaki maaş farkı kamu zararı hesabına dahil edildiğinden sorumluların kamu zararı hesabına ilişkin iddiaları dayanaktan yoksundur.
Bu itibarla, 209 sayılı İlamın 3. Maddesinin D bendi ile verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE,(6. Daire Başkanı ..., 7. Daire Başkanı ... ile Üyeler ..., ..., ... ile ...’ın karşı oy gerekçelerine karşı) oyçokluğu ile,
Karar verildiği 17.03.2021 tarih ve 49250 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçesi
6. Daire Başkanı ...’ın karşı oy gerekçesi
5018 sayılı Kanun’un 71’inci madde hükmünde kamu zararının maddi unsuru olarak belirtilen “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri…”nin; Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’in daire başkanlığı kadrosunda en az 6 aylık süre geçmeksizin mevzuata aykırı olarak şube müdürlüğü kadrosuna yapılan atamalar Belediye Başkanının onayı ile gerçekleştirilmiş olduğundan Belediye Başkanın tek başına sorumlu olması gerekmektedir. Bu itibarla, 209 sayılı İlamın 3. Maddesinin D bendi ile verilen tazmin hükmünün bozularak, Belediye Başkanı dışındaki diğer sorumluların sorumluluktan çıkarılmasını teminen Dairesine tevdiine karar verilmesi gerekir.
7. Daire Başkanı ... ile Üye ...’ın karşı oy gerekçesi
Esas yönünden verilen Kurul kararına katılmakla birlikte sorumluluk yönünden,
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun 8’inci madde hükmü ile her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanların, yetkili kılınmış mercilere hesap verme zorunluluğu belirtilmekte,
Hesap yargısı çerçevesinde sorumluluğun belirlenmesinde ise, 6085 sayılı Kanunun ‘Sorumlular ve sorumluluk halleri’ başlıklı 7’nci madde hükmünde, 5018 sayılı Kanun ve Sayıştay denetimi ile ilgili diğer kanunlarda belirtilen sorumlular ve sorumluluk hallerinin esas alınacağı hükme bağlanmaktadır. 5018 sayılı Kanun’da belirli kamu görevlilerine görev ve yetkiler tanımlanmakta ve ilgili görev ve yetkiler belirli sorumluluklarla ilişkilendirilmektedir. Hesap yargısı konusu olan ‘Kamu zararı’ hususu da bu Kanun’un ‘Kamu Zararı’ başlıklı 71’nci maddesinde, sebep olunan kamu zararından sorumluluk, maddi ve manevi unsuruyla beraber, uygun illiyet bağı aranarak tanımlanmaktadır. Bu düzenleme gereği kamu görevlisi ancak fiili söz konusu manevi unsurları ‘kasıt, kusur, ihmal’ taşıyor ve fiili ile netice arasında illiyet bağı kurulabiliyorsa hesap yargısı bağlamında sorumlu tutulabilecektir.
Dolayısıyla, 6085 sayılı Kanun ile sorumluluk halinin belirlenmesi için yönlendirilen 5018 sayılı Kanunda, yetkiden bahsedilirken hemen yanına sorumluluk da iliştirilerek, yetki ve sorumluluk dengesi kurulmaktadır.
209 sayılı İlamın 3. Maddesinin D bendinde; atamayı onaylayan Üst Yönetici(Belediye Başkanı), diğer sorumlu sıfatıyla atama onayında imzası bulunanlar ile ödeme emri belgesinde imzası bulunan harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
Harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinin yasal sorumluluk ve yükümlülükleri 5018 sayılı Kanunu’nun 32 ve 33’üncü maddelerinde düzenlenmektedir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun “Harcama Talimatı ve Sorumluluk” başlıklı 32’nci maddesinde;
“Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır. Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından, Ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.”,
“Giderlerin Gerçekleştirilmesi” başlıklı 33’üncü maddesinde;
“Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. Giderlerin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanır. Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler.” hükümlerine yer verilmektedir.
Bu hükümler bağlamında, somut olayda harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğu, ödeme emrine konu atamaya ilişkin harcama yapmaktır. Asaleten yapılan atamanın içeriğinin düzenlenmesine ilişkin kendilerine sorumluluk yüklenebilecek bir yasal yetki ve görevleri bulunmamaktadır.
Netice itibariyle, hukuki uyuşmazlık konusuna esas atama aşamasında herhangi bir yetki ve sorumluluğu bulunmayan harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin, sadece ilişkili ödeme emri belgeleri üzerinde imzası bulunması hasebiyle sorumluluğuna hükmedilmesi mümkün değildir. Çünkü ilgili kamu görevlilerince, 5018 sayılı Kanun’un 32 ve 33’üncü maddeleri çerçevesinde, icra edilen fiiller ile kamu zararına sebebiyet veren atama işlemindeki mevzuat hükümlerine aykırılık arasında uygun illiyet bağı bulunmamaktadır.
Bu itibarla, 209 sayılı İlamın 3. Maddesinin D bendi ile verilen tazmin hükmünün bozularak, ödeme emri belgesinde imzası bulunan harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluklarının kaldırılmasını teminen Dairesine tevdiine karar verilmesi gerekir.
Üyeler ..., ... ile ...’ın karşı oy gerekçesi
Esas yönünden verilen Kurul kararına katılmakla birlikte sorumluluk yönünden,
209 sayılı İlamın 3. Maddesinin D bendinde; atamayı onaylayan Üst Yönetici(Belediye Başkanı), diğer sorumlu sıfatıyla atama onayında imzası bulunanlar ile ödeme emri belgesinde imzası bulunan harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
Mahalli İdareler Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin "Aylıklar" başlıklı 8 inci maddesinin birinci fıkrasında " Aylık ve aylıkla birlikte ödenen hakedişler için Aylık Bordrosu (Örnek: 9) ve Personel Bildirimi (Örnek: 10) ile duruma göre ödemenin yapıldığı ilk aya ait ödeme belgesine aşağıda belirtilen belgeler eklenir." denilmiş olup, anılan fıkranın "c" bendinde " Terfilerde, terfi onayı (Otomatik olarak yapılan kademe ilerlemelerinde terfi onayı aranmaz.)," hükmüne yer verilmiştir.
Yönetmeliğin yukarıda yer verilen hükmüne göre, terfi nedeniyle yapılacak hakedişler için ödemenin yapıldığı ilk aya ait ödeme belgesine terfi onayının bağlanması zorunlu olup, ilgilinin durumunda değişiklik olmadığı takdirde diğer aylarda bahse konu evrakın aranılmasına gerek bulunmamaktadır.
Buna göre; mevzuata aykırı atamaya ilişkin onayda imzası bulunanların yanı sıra, tazmin konusu ödemenin yapıldığı ilk aya ait ödeme emri üzerinde imzası bulunan harcama yetkilisi ile gerçekleştirme görevlilerinin de sorumluluklarının bulunduğu açıktır.
Ancak; ödemenin yapıldığı ilk ay dışında konuya ilişkin atama onayının ödeme emri ekinde yer almaması gerektiğinden, diğer aylardaki ödeme emirlerinde imzası bulunan harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bu itibarla, 209 sayılı İlamın 3. Maddesinin D bendi ile verilen tazmin hükmünün bozularak, ödemenin yapıldığı ilk ay dışındaki ödeme emri belgesinde imzası bulunan harcama yetkilileri ile gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluklarının kaldırılmasını teminen Dairesine tevdiine karar verilmesi gerekir.