YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Belediye başkanına kısa süreli vekalet edenler, bu süre içerisinde imzaladıkları evraktan sorumlu tutulabilirler mi?

Karar Özeti

İlama konu olayda ödeme evrakları incelendiğinde; oturum ücretlerinin ödenmesine dair bizzat Belediye Başkanı veya yerine vekâlet ederlerce Mali Hizmetler Müdürlüğüne imzalı talimatları ve talimat ekinde de yine üst yöneticiler tarafından imzalı bir komisyon ad ve çalışma takvimi çizelgesinin bulunduğu görülmüştür. Dolayısıyla bu komisyonların kendilerine havale edilen bir iş olmamasına rağmen toplanmış gibi her ay düzenli bir ödeme almasına olur veren üst yöneticiler de oluşan kamu zararından sorumludur.

Karar

 

Kamu İdaresi Türü          Belediyeler ve Bağlı İdareler     

 

Yılı         2015    

 

Dairesi  7           

 

Dosya No           46581  

 

Tutanak No        49245  

 

Tutanak Tarihi   17.3.2021         

 

Kararın Konusu Çeşitli Konuları İlgilendiren Kararlar      

 

 

Konu: İhtisas Komisyonu üyelerine huzur hakkı.

 

81 sayılı İlamın 9. Maddesi ile tazminine hükmolunan ... TL ile ilgili olarak, 31.10.2018 tarih ve 45236 sayılı Temyiz Kurulu Kararının 2. Maddesi ile, ödemelere onay veren üst yöneticilerin sorumluluğa dahil edilmesi, bunun yanında kamu personeli olmayan gerçekleştirme görevlisi yerine muhasebe yetkilisinin sorumlu tutulmasının 5018 sayılı Yasanın 61. Maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle sorumluluk yönünden bozularak dairesine tevdiine oybirliğiyle, karar verilmesi üzerine, Dairesince;

 

356 sayılı EK İlam ile, ihtisas komisyonlarına havale edilen iş olmamasına rağmen bu komisyonlarda görevlendirilen belediye meclis üyelerine ödemede bulunulması neticesinde ... TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.

 

Üst yönetici sıfatıyla sorumlu tutulan ... (Belediye Başkan Vekili) temyiz dilekçesinde özetle;

 

Meclis ihtisas komisyonlarına yapılan ödemelerin yasaya aykırı olduğuna ilişkin denetim grubunca yapılan tespitlere katılmadığı gibi ilgili dairenin hakkında kurduğu kararın usule ve yasaya da aykırı olduğunu, ... Belediyesi meclis üyeleri arasından seçilen ve belirli bir süre için kurulan meclis ihtisas komisyonlarının usul ve yasaya uygun olarak kurulduğunu, bu komisyonların kurulmasının ve çalışma şeklinin 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 24. Maddesine ve Belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliğine uygun olduğunu, bu komisyonların çalışmalarının her ay belediye meclisine sunulduğunu ve oybirliği ile onaylandığını,

 

İlgili dairenin kararında belirtilen 2001 nolu ödeme belgesi ekinde üst yönetici sıfatıyla imzası bulunması suretiyle kamu zararı oluşumuna sebebiyet verdiğinin iddia edildiğini, sorgu incelemesinde kamu zararına yönelik saptamanın, komisyonların çalışmasının ve ücret ödenmesinin en önemli şartı olan “meclis tarafından havale edilen işlerin olması” şartının gerçekleşmediğine dayandığını, ancak sorguda yer verilmiş olan tespitin, konu ile ilgili mevzuat hükümlerinin yanlış yorumu sonucu elde edildiğini, çünkü söz konusu komisyonların, usulüne uygun çalıştıklarını, dolayısıyla komisyon üyelerine huzur hakkı verilmesinin belediye meclisi kararı ile yapıldığını,

 

Kamu zararından bahsedilmekte ise de; ortada kamu zararı bulunmadığını, 5018 sayılı Kanunun "Kamu zararı" başlıklı 71. maddesinde, "Kamu zararı, mevzuata aykırı karar, işlem, eylem veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” Hükmünün bulunduğunu,

 

2001 Nolu belgede Belediye Başkanı Vekili sıfatıyla imzası bulunması hasebiyle sorumlu tutulduğunu, söz konusu vekillik sıfatının süreklilik arz eden bir durum olmadığını, Belediye Başkanı hazır olmadığı için ve idarenin devamlılığı gereği işlemlerin aksamaması için söz konusu belgeye vekil sıfatıyla imza attığını, bu nedenle konunun içeriğini bilmesinin mümkün olmadığını, bilinçli bir şekilde usule ve yasaya aykırı bir davranışta bulunmadığını, bu konuda sorumlu tutulmaması gerektiğini, kurum zararı oluşmuşsa bile vekil olarak imza atması nedeniyle sorumlu tutulmasının hakkaniyet açısından uygun olmadığını,

 

İlgili denetçi raporunun da vekil sıfatıyla imza attığı için sorumlu tutulmaması yönünde olmasına rağmen, karar veren daire tarafından sorumluluk affedilmesinin hukuka uygun olmadığını,

 

Tüm bu nedenlerle Belediye Meclisinin onayladığı bir komisyona yapılan ödemelerle ilgili tarafına yüklenilecek bir kusur olmadığını, söz konusu ödemelerle ilgisinin bulunmadığını, öte yandan Ek Sorguya bakıldığında söz konusu ödemelere dair herhangi bir şahsi kazancının da bulunmadığını, Belediye meclisinin aldığı kararın gereğini yerine getirmek ile sınırlı bir yetkisinin söz konusu olduğunu, bu yetkisini de yukarıda belirtildiği üzere geçici süreliğine bulunduğu makamda idarenin devamlılığı esası gereği vekil sıfatıyla yerine getirdiğini, dolayısıyla hakkında kurulan tazmin hükmünün hukuka aykırı olduğunu belirterek hakkında verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.

 

Başsavcılık Mütalaası(... için)

 

“Sorumlunun dilekçesinde özetle;

 

- ... Belediyesi meclis üyeleri arasında seçilen ve belirli bir süre için kurulan meclis ihtisas komisyonlarının usul ve yasaya uygun olarak kurulduğu, bu komisyonların kurulması ve çalışma şeklinin 5593 sayılı Belediye Kanununun 24 üncü maddesi ve belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliğine uygun olduğu, komisyonların çalışmalarının her ay belediye meclisine sunulduğu ve oybirliği ile onaylandığı,

 

- Sorguda yer verilmiş olan tespitin, konu ile ilgili mevzuat hükümlerinin yanlış yorumu sonucu elde edildiği, çünkü söz konusu komisyonların usulüne uygun çalıştığı, komisyon üyelerine huzur hakkı verilmesinin belediye meclisi kararı ile yapıldığı,

 

- İlgili belgeyi Belediye Başkanı Vekili sıfatıyla imzaladığı, Belediye Başkanı hazır olmadığı için ve idaredeki devamlılık gereği işlemler aksamasın diye söz konusu belgeye vekil sıfatıyla imza attığı, bu nedenle konunun içeriğini bilmesinin mümkün olmadığı, bilinçli bir şekilde usule ve yasaya aykırı bir davranış içinde bulunmadığı, Kurum zararı oluşmuşsa bile vekil olarak imza atması nedeniyle sorumlu tutulmasının hakkaniyet çerçevesinde mümkün olmadığı,

 

- ifade edilerek hakkında verilen tazmin hükmünün kaldırılması talep edilmiştir.

 

Sorumlunun iddia ve açıklamaları Daire İlamında gerekçeli olarak karşılanmıştır.

 

5393 sayılı Belediye Kanununun "Başkan vekili" başlıklı 40 ıncı maddesi "Belediye başkanı izin, hastalık veya başka bir sebeple görev başında bulunmadığı hâllerde, bu süre içinde kendisine vekâlet etmek üzere, belediye meclisi üyeleri arasından birini başkan vekili olarak görevlendirir.

 

Başkan vekili, başkanın yetkilerine sahiptir.

 

Başkan vekiline, görev süresince başkana ödenen aylık brüt ödeneğin gün hesabı üzerinden ödenek verilir."

 

hükmüne amir olduğundan, dilekçinin vekil olarak imza atması nedeniyle sorumlu olmadığına dair açıklaması hukuki dayanaktan yoksundur. 

 

Bu nedenle; sorumlu hakkındaki tazmin hükmünün tasdik edilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.” Denilmiştir.

 

Gerçekleştirme görevlisi olarak sorumlu tutulan ... ile ... aynı mahiyetteki temyiz dilekçelerinde özetle;

 

... Belediyesi Meclis Üyeleri arasından seçilen ve belirli bir süre için kurulan Meclis İhtisas Komisyonlarının usul ve yasaya uygun olarak kurulduğunu, bu komisyonların kurulması ve çalışma şeklinin, 5393 sayılı Belediye Kanununun 24 üncü maddesine ve Belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliğine göre olduğunu, komisyonların çalışmalarının her ay Belediye Meclisine sunulduğunu ve oybirliğiyle onaylandığını,

 

Belediye Meclisinin onayladığı bir komisyona yapılan ödemelerle ilgili kusurlarının olmadığını, bundan önceki dönemlerde de Meclis İhtisas Komisyonlarının bu şekilde çalıştığını ve herhangi bir kamu zararı oluşmadığını, halen Türkiye'nin her yerinde Meclis İhtisas Komisyonlarının belirtilen şekilde çalıştığını, Belediyenin en yetkili kurumu olan Belediye Meclisinin kararlarının hukuki olup olmadığı konusunun idari yargının konusu olduğunu, bu maddede iddia edilen kamu zararının oluşup oluşmadığı hususunu inceleme yetkisinin de idari yargı koşulu olduğunu,

 

Sorgu incelemesinde kamu zararına yönelik saptamada, komisyonların çalışmasının ve ücret ödemesinin en önemli şartı olan meclis tarafından havale edilen işlerin olması şartının gerçekleşmediğine dayandırıldığını, ancak söz konusu komisyonların, usulüne uygun çalıştıklarının ve komisyon üyelerine huzur hakkı verilmesinin, Belediye meclis kararı ile onaylandığını,

 

Belediyenin almış olduğu meclis kararına rağmen kamu zararından bahsedilmekte ise de ortada kamu zararı olmadığını, 5018 sayılı Kanunun kamu zararı başlıklı 71 inci maddesinin birinci fıkrasında kamu zararı tanımının yapıldığını, ikinci fıkrada ise birinci fıkrada tanımlanan hususların geçerli sayılacağı hallerin belirtildiğini, 5018 sayılı Kanunun kamu zararı kapsamının; kamu kaynakları kullanılarak piyasadan mal ve hizmet alınması sırasında fazla ödeme yapılması, idarenin gelirlerinin tahsili sırasında mevzuata aykırı davranılması ve mevzuatta öngörülmeyen bir ödeme yapılması suretiyle yol açılan zararla sınırlı olduğunun anlaşıldığını, sorgu incelemesinde belirtilen hususların, 5018 sayılı Yasanın 71 inci maddesi tanımına giren bir kamu zararının söz konusu olmadığını, kamu zararının belirlenmesi kıstaslarına uygun olmayan bir hukuki tavsif ile sorumluluk atfedilmesinin de mümkün olmadığını, dolayısıyla ek sorgu kâğıdında ileri sürülen kamu zararına ilişkin tespitlerin mevzuata aykırı tespitler olduğunu, her işlemin usulüne ve mevzuata uygun olarak yapıldığını,

 

... Belediyesinde Muhasebe Müdürlüğüne intikal eden ödemeler yapılmadan önce ödemenin gerçekleşmesine engel olabilecek hususlar titizlikle takip edilerek herhangi bir eksik tespit edildiği takdirde ödeme yapılmayıp, eksikler giderildikten sonra ödemelerin yapıldığını, Gerçekleştirme görevlisi olarak imzaladıkları ödeme dosyasının içeriği incelendiğinde kararların ve bununla ilgili iş ve işlemlere ilişkin belgelerin şehri yöneten, seçilmiş, en üst yöneticiler tarafından imzalandığını, ödemeye ilişkin tüm belgelerin mevcut olduğunun görüleceğini,

 

Alınan meclis kararlarının içerdiğini veya alınış şeklini sorgulama yetkisinin olmadığını, bununla birlikte meclis çalışmalarına ilişkin iş ve işlemlerin, Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü, ödeneği ise Özel Kalem Müdürlüğü bütçesinden karşılandığından gerçekleştirme görevlisi olarak imzaladığını,

 

Alınan meclis kararlarında varsa mevzuata aykırılık durumlarının tespiti halinde Mülki İdare Amirince veya Mülkiye Müfettişlerince kararı alanlar hakkında işlem başlatıldığına göre İhtisas Komisyon kararlarının da buna emsal olabileceğini belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmişlerdir.

 

... ilave olarak temyiz dilekçesinde; ... İl Müftülüğü bünyesinde Müezzin Kayyum olarak görev yapmakta iken geçici görevle ... Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğü bünyesinde Özel Kalem Memuru olarak görevlendirildiğini ifade etmiştir.

 

... ilave olarak temyiz dilekçesinde; ... Belediyesinden emekli olduğunu ve çalışma süresi içerisinde yaklaşık 25 yıl kesintisiz Yazı İşleri Müdürlüğü görevini laiki ile yürüttüğünü, çalışma süresi içerisinde Mülkiye Müfettişlerince yapılan periyodik ve özel denetimler sonucu göreviyle ilgili herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığını,

 

Emeklilikten sonra ... Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğü bünyesinde bir müddet taşeron işçi statüsünde büro görevlisi olarak görev yaptığını, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu görüş yazılarında sözleşmesinde büro işçisi olarak belirtilmesi durumunda ifa ettiği işlerde imza atabileceğinin belirtildiğini, daha önce aynı görevde bulunduğundan imzaladığını, Özel Kalem Müdürlüğü Biriminde Memur statüsünde eleman bulunmaması nedeniyle büro görevlisi olarak ve emekli olmadan önce ... Belediyesinde Yazı İşleri Müdürü görevini ifa ettiği süre içinde meclis çalışmalarına ilişkin bilgi ve deneyimlerine dayanarak iyi niyetle imzaladığını belirtmiştir.

 

... temyiz dilekçesinde özetle;

 

Belediye başkan yardımcısı olarak görev yaptığı döneme ilişkin meclis ihtisas komisyonlarına yapılan ödemelerle ilgili olarak kamu zararı oluştuğundan bahisle, Sayıştay 7. Dairesinin 356 sayılı Ek İlamı ile kamu zararına sebebiyet verildiğine ilişkin karar verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,

 

5393 Sayılı Belediye Kanunun 24 maddesine göre;

 

“İhtisas komisyonları Madde 24- Belediye meclisi, üyeleri arasından en az üç en fazla beş kişiden oluşan ihtisas komisyonları kurabilir. Komisyonların bir yılı geçmemek üzere ne kadar süre için kurulacağı aynı meclis kararında belirtilir.

 

İhtisas komisyonları, her siyasî parti grubunun ve bağımsız üyelerin meclisteki üye sayısının meclis üye tam sayısına oranlanması suretiyle oluşturulur. İl ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000’in üzerindeki belediyelerde plân ve bütçe ile imar komisyonlarının kurulması zorunludur. Meclis toplantısını müteakip imar komisyonu en fazla on iş günü, diğer komisyonlar ise beş iş günü içinde kendilerine havale edilen işleri sonuçlandırır. Komisyonlar kendilerine havale edilen işlerle ilgili raporlarını bu sürenin sonunda meclise sunmadıkları takdirde, konu meclis başkanı tarafından doğrudan gündeme alınır. İhtisas komisyonlarının görev alanına giren işler bu komisyonlarda görüşüldükten sonra belediye meclisinde karara bağlanır. Mahalle muhtarları ve ildeki kamu kuruluşlarının amirleri ile ildeki kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, sendikalar ve gündemdeki konularla ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, oy hakkı olmaksızın kendi görev ve faaliyet alanlarına giren konuların görüşüldüğü ihtisas komisyonu toplantılarına katılabilir ve görüş bildirebilir. Komisyon çalışmalarında uzman kişilerden yararlanılabilir. Komisyon raporları alenîdir, çeşitli yollarla halka duyurulur ve isteyenlere meclis tarafından maliyetlerini aşmamak üzere belirlenecek bedel karşılığında verilir.” Hükümlerinin yer aldığını, 

 

Buna göre; Belediye meclisi bünyesinde ve belediye meclis kararları ile oluşturulan meclis ihtisas komisyonlarına yapılan ödemelerin yasaya aykırı olduğuna ilişkin denetim grubunca yapılan tespitlere katılmadıklarını, ... Belediyesi meclis üyeleri arasından seçilen ve belirli bir süre için kurulan meclis ihtisas komisyonlarının usul ve yasaya uygun olarak kurulduğunu, bu komisyonların kurulmasının ve çalışma şeklinin, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 24. Maddesine ve Belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliğine göre yapıldığını, komisyonların çalışmaları her ay belediye meclisine sunulmuş olup oybirliği ile onaylandığını, Belediye Meclisinin onayladığı bir komisyona yapılan ödemelerle ilgili tarafına yüklenilecek bir kusur olmadığını, yıllardan beri uygulana gelen bir uygulamaya, kendisinin de görev yaptığı dönemde de devam edildiğini, komisyonların meclis kararıyla kurulup çalıştıklarını, önceki dönemlerde de meclis ihtisas komisyonlarının bu şekilde çalıştıklarını ve herhangi bir kamu zararının oluşmadığını, görev yaptığı dönemde bu ihtisas komisyonlarına yapılan ödemelerle ilgili kamu zararı oluştuğu iddiasının siyasi saiklerle araştırma ve inceleme yapıldığı kanaatini doğurduğunu, halen Türkiye'nin her yerinde meclis ihtisas komisyonlarının belirtilen şekillerde çalıştığını, sadece ... belediyesinde bu komisyonların usule göre çalışmadığı ve kamu zararı oluştuğu iddiasının siyasi mülahazalarla izah edilebileceğini, zaten belediyenin en yetkili kurumu olan belediye meclisinin kararlarının hukuki olup olmadığı konusunun idari yargının alanı olduğunu, dolayısıyla bu maddede iddia edilen kamu zararının oluşup oluşmadığı hususunu inceleme yetkisinin idari yargıda olduğunu,

 

Belediye meclis üyesi olarak görev yaptığı sürede belde halkının huzur, esenlik, sağlık, mutluluğu ve mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak için çalıştığını, bu sürede kamu zararı oluşturacak hiçbir iş ve işlemde bulunmadığını belirterek verilen tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.

 

Başsavcılık mütalaasında;

 

“... Belediyesi meclis üyeleri arasında seçilen ve belirli bir süre için kurulan meclis ihtisas komisyonlarının usul ve yasaya uygun olarak kurulduğu, bu komisyonların kurulması ve çalışma şeklinin 5393 sayılı Belediye Kanununun 24 üncü maddesi ve belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliğine uygun olduğu, komisyonların çalışmalarının her ay belediye meclisine sunulduğu ve oybirliği ile onaylandığı,

 

- Gerçekleştirme görevlisi olarak imzaladığı ödeme dosyası içeriği incelendiğinde, kararlar ve bununla ilgili iş ve işlemlere ilişkin belgelerin şehri yöneten seçilmiş en üst yöneticileri tarafından imzalandığı, ödemeye ilişkin tüm belgelerin mevcut olduğunun görüleceği,

 

- Alınan Meclis Kararlarının içeriği veya alınış şeklini sorgulama yetkisinin olmadığı, ifade edilerek, tazmin hükmünde kendisine yansıyan bölümün kaldırılması talep edilmiştir.

 

Sorumlunun iddia ve açıklamaları Daire İlamında gerekçeli olarak karşılanmıştır.

 

Bu nedenle; sorumlu hakkındaki tazmin hükmünün tasdik edilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

 

Arz ederim.” Denilmiştir.

 

 

 

Dosyadaki mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,

 

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ

 

356 sayılı EK İlam ile, ihtisas komisyonlarına havale edilen iş olmamasına rağmen bu komisyonlarda görevlendirilen belediye meclis üyelerine ödemede bulunulması neticesinde ... TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.

 

Sorumluluk yönünden

 

İlamda üst yönetici sıfatıyla sorumlu tutulan ..., 2001 Nolu belgede Belediye Başkanı Vekili sıfatıyla imzası bulunması hasebiyle sorumlu tutulduğunu, söz konusu vekillik sıfatının süreklilik arz eden bir durum olmadığını, Belediye Başkanı hazır olmadığı için ve idarenin devamlılığı gereği işlemlerin aksamaması için söz konusu belgeye vekil sıfatıyla imza attığını, bu nedenle konunun içeriğini bilmesinin mümkün olmadığını, bilinçli bir şekilde usule ve yasaya aykırı bir davranışta bulunmadığını, bu konuda sorumlu tutulmaması gerektiğini, kurum zararı oluşmuşsa bile vekil olarak imza atması nedeniyle sorumlu tutulmasının hakkaniyet açısından uygun olmadığını iddia etmiştir.

 

5393 sayılı Belediye Kanununun "Belediye başkanı" başlıklı 37 nci maddesinde; Belediye Başkanının, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisi olduğu hükmüne yer verilmiştir.

 

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Üst yöneticiler” başlıklı 11 inci maddesinde de;

 

“Bakanlıklarda müsteşar, diğer kamu idarelerinde en üst yönetici, il özel idarelerinde vali ve belediyelerde belediye başkanı üst yöneticidir. Ancak, Millî Savunma Bakanlığında üst yönetici Bakandır. Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar.

 

Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, mali hizmetler birimi, (...) ve iç denetçiler (...)aracılığıyla yerine getirirler." denilmiştir.

 

Üst yöneticilerin sorumlulukları hakkında Sayıştay Genel Kurulunun 14.06.2007 tarih ve 5189/1 sayılı Kararında ise;

 

”Üst Yöneticiler işlerin gidişatından harcama yetkililerinin ve diğer görevlilerin bilgilendirmeleri ve raporları ile bilgi sahibi olmaktadırlar. Bununla birlikte üst yöneticilerin özel kanunlardan doğan Sayıştay’a karşı mali sorumlulukları olabileceği gibi, münferit bir olayda sorumluluklarına hükmedilmeleri de gerekebilir. Bu husus, meselenin Sayıştay yargısında görüşülmesi sırasında hükme bağlanacak bir konudur.” denilmiştir.

 

Belirtilen mevzuat hükümleri ve Sayıştay Genel Kurul Kararının üst yöneticilerle ilgili bölümü birlikte değerlendirildiğinde; üst yöneticilerin harcama yetkisi kullanmaları (harcama talimatı vermeleri) halinde sorumlu olacakları başka bir ifadeyle 5018 sayılı Kanun ile harcama süreci dışına çıkarılan üst yöneticilerin Sayıştay yargılamasında mali olarak sorumlu tutulmalarının özel kanunlardan doğan ya da münferit bir olayda söz konusu olabileceği karara bağlanmıştır.

 

İlama konu olayda ödeme evrakları incelendiğinde; oturum ücretlerinin ödenmesine dair bizzat Belediye Başkanı veya yerine vekâlet ederlerce Mali Hizmetler Müdürlüğüne imzalı talimatları ve talimat ekinde de yine üst yöneticiler tarafından imzalı bir komisyon ad ve çalışma takvimi çizelgesinin bulunduğu görülmüştür. Dolayısıyla bu komisyonların kendilerine havale edilen bir iş olmamasına rağmen toplanmış gibi her ay düzenli bir ödeme almasına olur veren üst yöneticiler de oluşan kamu zararından sorumludur.

 

Diğer taraftan, 5393 sayılı Belediye Kanununun "Başkan vekili" başlıklı 40’ıncı maddesi "Belediye başkanı izin, hastalık veya başka bir sebeple görev başında bulunmadığı hâllerde, bu süre içinde kendisine vekâlet etmek üzere, belediye meclisi üyeleri arasından birini başkan vekili olarak görevlendirir.

 

Başkan vekili, başkanın yetkilerine sahiptir.

 

Başkan vekiline, görev süresince başkana ödenen aylık brüt ödeneğin gün hesabı üzerinden ödenek verilir."

 

Hükmü karşısında, dilekçinin vekil olarak imza atması nedeniyle sorumlu olmadığına dair açıklaması hukuki dayanaktan yoksundur. 

 

Harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlilerinin sorumluluğu irdelendiğinde; harcama yetkililerinin ve gerçekleştirme görevlilerinin harcama sürecindeki görev ve sorumlulukları 5018 sayılı Kanunu’nun 32 ve 33’üncü maddelerinde düzenlenmiştir. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun “Harcama Talimatı ve Sorumluluk” başlıklı 32 nci maddesinde;

 

“Bütçelerden harcama yapılabilmesi, harcama yetkilisinin harcama talimatı vermesiyle mümkündür. Harcama talimatlarında hizmet gerekçesi, yapılacak işin konusu ve tutarı, süresi, kullanılabilir ödeneği, gerçekleştirme usulü ile gerçekleştirmeyle görevli olanlara ilişkin bilgiler yer alır. Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olmasından, Ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.”,

 

“Giderlerin Gerçekleştirilmesi” başlıklı 33 ncü maddesinde;

 

“Bütçelerden bir giderin yapılabilmesi için iş, mal veya hizmetin belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak alındığının veya gerçekleştirildiğinin, görevlendirilmiş kişi veya komisyonlarca onaylanması ve gerçekleştirme belgelerinin düzenlenmiş olması gerekir. Giderlerin gerçekleştirilmesi; harcama yetkililerince belirlenen görevli tarafından düzenlenen ödeme emri belgesinin harcama yetkilisince imzalanması ve tutarın hak sahibine ödenmesiyle tamamlanır. Gerçekleştirme görevlileri, harcama talimatı üzerine; işin yaptırılması, mal veya hizmetin alınması, teslim almaya ilişkin işlemlerin yapılması, belgelendirilmesi ve ödeme için gerekli belgelerin hazırlanması görevlerini yürütürler.” hükümlerine yer verilmiştir.

 

Yine, aynı Kanunun 55 ve devamı maddelerinde kamu idarelerinin iç kontrol sistemlerini oluşturmaları öngörülmüş ve bu çerçevede harcama birimlerinin yapılan mali işlemler üzerinde gerçekleştirecekleri kontroller açıklanmış olup, harcama birimlerinin asgari yapmaları gereken kontroller, malî hizmetler birimi tarafından ön malî kontrole tâbi tutulacak malî karar ve işlemlerin usûl ve esasları ile ön malî kontrole ilişkin standart ve yöntemler Maliye Bakanlığınca belirleneceği hükme bağlanmıştır.

 

Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan İç Kontrol ve Ön Mali Kontrole İlişkin Usul ve Esaslar'ın 10 uncu maddesinde, ön mali kontrol işleminin harcama birimleri tarafından da yerine getirileceği belirtilerek, gelir, gider, varlık ve yükümlülüklere ilişkin mali karar ve işlemlerin harcama birimi tarafından mali mevzuat hükümlerine uygunluk yönüyle kontrol edileceği,

 

Usul ve Esasların 12 nci maddesinde de, süreç kontrolünün nasıl yapılacağı belirtilerek, mali işlemlerin yürütülmesinde görev alanların yapacakları işlemden önceki işleri de kontrol edecekleri, ödeme emrini düzenlemekle görevlendirilen gerçekleştirme görevlilerinin de ödeme emri belgesi ve eki belgeler üzerinde ön mali kontrol işlemini yapacakları belirtilmektedir.

 

Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerinden, her bir harcamanın harcama yetkilisi ve gerçekleştirme görevlisi tarafından süreç kontrolü çerçevesinde yapılan işlemlerin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olup olmadıkları ön mali kontrole tabi tutularak kontrol edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. 5018 sayılı Kanun uyarınca, harcama yetkilileri ve gerçekleştirme görevlileri, giderin gerçekleştirilmesi ve harcamanın yapılması süreçlerinde, mevzuata uygunluk açısından kontrolleri sağlamakla yükümlüdürler. Yapılacak harcama, nitelik itibariyle hukuka aykırı nitelik taşıyorsa, söz konusu işlemleri yapmaktan kaçınmak durumundadırlar. Dolayısıyla harcama yetkililerinin ve gerçekleştirme görevlilerinin meclis tarafından ihtisas komisyonuna havale edilen iş olmamasına rağmen ihtisas komisyonu üyelerine mevzuata aykırı olarak ödeme yapılması sebebiyle sorumluluğu bulunmaktadır.

 

Diğer taraftan kamu personeli olmayan (taşeron şirket çalışanı) ...’un gerçekleştirme görevlisi olarak sorumluluğu değerlendirildiğinde; 81 sayılı asıl İlamda ...’un taşeron şirket çalışanı olması ve kamu görevlisi olmaması münasebetiyle imzası kabul edilmemiş, yerine muhasebe yetkilisi imza eksikliğini araştırma yükümlüğünden dolayı sorumlu tutulmuştur. Temyiz Kurulu muhasebe yetkilisinin sorumlu tutulmasının 5018 sayılı Yasanın 61. Maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 81 sayılı İlamın sorumluluk yönünden bozularak dairesine tevdiine karar vermiş, Dairesi de Kurulun kararına uyarak muhasebe yetkilisini sorumluluktan çıkararak, taşeron işçi olarak çalışan ve gerçekleştirme görevlisi olarak ödeme emri belgelerini imzalayan ...’u sorumlu tutmuştur. 5018 sayılı Kanuna göre gerçekleştirme görevlilerinin tespiti harcama yetkilisi tarafından yapılmaktadır. Muhasebe yetkilisinin görevi de gerçekleştirme görevlisinin imzasının olup olmadığını kontrol etmekten ibarettir. Hukuken muhasebe yetkilisinin; gerçekleştirme görevlisinin mevzuata aykırı görevlendirmesi nedeniyle itiraz etme yetkisi ve sorumluluğu bulunmadığı gibi, görevlendirilen bu kişilerin görevlendirilme usulünü ve hukuki durumunu inceleme, yetkili olup olmadıklarını sorgulama, isim ve imza karşılaştırmasını yapma gibi bir görevi de yoktur. Hukuka aykırı görevlendirmelerden ve ödeme emri ve eklerini yetkili olmayan kişilerin gerçekleştirme görevlisi olarak imzalayıp imzalamadıklarını kontrolden dolayı doğrudan harcama yetkilisi sorumludur. Muhasebe yetkilisinin bu çerçevede görevinin, sadece ödeme emri belgesi üzerinde gerçekleştirme görevlisi sıfatıyla bulunması gereken imzaların varlığını kontrol etmek olduğundan muhasebe yetkilisinin sorumluluğu bulunmamakta olup, gerçekleştirme görevlisi olarak ödeme emri belgeleri üzerinde imzası bulunana ...’un harcama yetkilisi ve üst yöneticilerle ile birlikte sorumluluğu bulunmaktadır.

 

 

 

Esas yönünden

 

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “İhtisas Komisyonları” başlıklı 24’üncü maddesinde;

 

“Belediye meclisi, üyeleri arasından en az üç en fazla beş kişiden oluşan ihtisas komisyonları kurabilir. Komisyonların bir yılı geçmemek üzere ne kadar süre için kurulacağı aynı meclis kararında belirtilir.

 

İhtisas komisyonları, her siyasî parti grubunun ve bağımsız üyelerin meclisteki üye sayısının meclis üye tam sayısına oranlanması suretiyle oluşturulur. İl ve ilçe belediyeleri ile nüfusu 10.000'in üzerindeki belediyelerde plân ve bütçe ile imar komisyonlarının kurulması zorunludur.

 

Meclis toplantısını müteakip imar komisyonu en fazla on iş günü, diğer komisyonlar ise beş iş günü içinde kendilerine havale edilen işleri sonuçlandırır. Komisyonlar kendilerine havale edilen işlerle ilgili raporlarını bu sürenin sonunda meclise sunmadıkları takdirde, konu meclis başkanı tarafından doğrudan gündeme alınır. İhtisas komisyonlarının görev alanına giren işler bu komisyonlarda görüşüldükten sonra belediye meclisinde karara bağlanır.

 

Mahalle muhtarları ve ildeki kamu kuruluşlarının amirleri ile ildeki kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, sendikalar ve gündemdeki konularla ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, oy hakkı olmaksızın kendi görev ve faaliyet alanlarına giren konuların görüşüldüğü ihtisas komisyonu toplantılarına katılabilir ve görüş bildirebilir.

 

Komisyon çalışmalarında uzman kişilerden yararlanılabilir. Komisyon raporları alenîdir, çeşitli yollarla halka duyurulur ve isteyenlere meclis tarafından maliyetlerini aşmamak üzere belirlenecek bedel karşılığında verilir.” denilmektedir.

 

Belirtilen mevzuat hükmüne göre; komisyonlar meclis tarafından kendisine havale edilen işleri yapar ve havale edilen işleri beş iş günü içinde sonuçlandırır. Bu noktada önemli olan her meclis toplantısından sonra komisyonlara iş havale edilmesi ve komisyonların da havale edilen işlerle ilgili toplanmasıdır. Ancak bu durumda komisyonlar mevzuatta belirlenen tutarlarda ödemeye hak kazanacaklardır.

 

Rapor dosyası ve eki belgelerin incelenmesi neticesinde; ... Belediyesi Park Yeri ve Mesire Alanı Tespit Komisyonu, Şehir İsale Hattı ve İçmesuyu Tesislerini Kontrol ve Denetim Komisyonu, Ekoloji Sağlığı Komisyonu, Kültür ve Sanat Komisyonu, Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu ve Şengal Mültecilerine Yardım Toplama ve Araştırma Komisyonu kurulmasına rağmen, meclis tarafından veya meclis başkanı tarafından bu komisyonlara herhangi bir iş sevki yapılmadığı halde, bu komisyonların üyelerinin bir rapor imzalayarak üst sınır olan 5x12 ay=60 gün üzerinden huzur hakkı aldıkları görülmüştür. Komisyonların kurulmuş olması her ay ücret tahakkuk edeceği anlamına gelmemektedir. Komisyonların çalışmasının ve ücret ödenmesinin en önemli şartı olan “meclis tarafından havale edilen işlerin olması” şartı gerçekleşmemiştir. Sadece Şehircilik Komisyonuna 03.06.2015 tarihinde hafriyat sahası işletme yöntemi ve fiyat tespiti ile belediye idari sınırlarının tespiti sevk edildiğinden, bu komisyon üyelerine Haziran ayında ve İsimsiz Cadde Sokaklara İsim Verilmesi ve İsim Değiştirme Komisyonuna 04.08.2015 tarihinde üst geçide isim verilmesi sevk edildiğinden bu komisyon üyelerine de Ağustos ayında komisyon huzur hakkı verilmesi mevzuata uygundur.

 

Diğer taraftan, ... Belediyesi İmar Komisyonuna her meclis toplantısından sonra imar tadilat dosyaları sevk edilmekte olduğundan imar komisyonunun her ay 10 iş günü toplanarak karar alması mevzuata uygundur. Aylık üst sınır olan 10 ve yıllık üst sınır olan 120 gün aşılmadığından imar komisyonunda görev alan meclis üyelerine yapılan ödemeler de mevzuata uygundur.

 

Yukarıda sayılan diğer ihtisas komisyonlarına havale edilen iş olmamasına rağmen bu komisyonlarda görevlendirilen belediye meclis üyelerine huzur hakkı ödemesinde bulunulması mevzuata aykırıdır.

 

Bu itibarla, 356 sayılı Ek İlam ile verilen tazmin hükmünün TASDİKİNE, (Üyeler ... ile ...’ın karşı oy gerekçesine karşı) oyçokluğu ile,

 

Karar verildiği 17.03.2021 tarih ve 49245 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

 

 

 

Karşı oy gerekçesi

 

Üye ...’in karşı oy gerekçesi

 

Esas yönünden verilen Kurul Kararına katılmakla birlikte sorumluluk yönünden;

 

İlamda, ihtisas komisyonlarına havale edilen iş olmamasına rağmen bu komisyonlarda görevlendirilen belediye meclis üyelerine huzur hakkı ödemesinde sebebiyle üst yöneticilerle birlikte harcama yetki ve gerçekleştirme görevlileri de sorumlu tutulmuştur.

 

5018 sayılı Kanun’un 1’inci maddesinde ifade edildiği üzere, bu Kanun; esas olarak kalkınma planları ve programlarında yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere, kamu mali yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve mali kontrolü düzenlemeyi amaçlamaktadır.

 

Bu kapsamda “Bakanların ve Üst Yöneticilerin Hesap Verme Sorumluluğu” başlıklı dördüncü bölümün 11’inci maddesine göre üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından; sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden; mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden belediyelerde, meclislerine karşı idari ve siyasi yönden sorumlu tutulmuşlardır.

 

5018 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinde üst yöneticilerin sorumlulukları belirtilmiş ve “Üst yöneticiler bu sorumluluklarının gereklerini harcama yetkilileri, mali hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler.” denilmek suretiyle fiilin icra, yani yerine getirme sorumluluğu alt kademedeki kamu görevlilerine bırakılmıştır.

 

Bu bağlamda, verdiği karar ve talimatlar, doğrudan iş ve işlem sürecine dayanak oluşturmadığı sürece, üst yöneticilerin sorumluluğu idari/siyasi nitelikli olup, mali sorumluluğu bulunmamaktadır. İlama konu olayda üst yöneticinin verdiği karar, işlem sürecine dayanak oluşturmadığından mali sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu itibarla, ilamda sorumlu tutulan üst yöneticilerin sorumluluklarının kaldırılmasını teminen, 356 sayılı İlam ile verilen tazmin hükmünün bozularak, Dairesine tevdiine karar verilmesi gerekir.

 

 

 

Üye ...’ın karşı oy gerekçesi

 

Esas yönünden verilen Kurul Kararına katılmakla birlikte sorumluluk yönünden;

 

İlamda, ihtisas komisyonlarına havale edilen iş olmamasına rağmen bu komisyonlarda görevlendirilen belediye meclis üyelerine huzur hakkı ödemesinde sebebiyle üst yöneticilerle birlikte harcama yetki ve gerçekleştirme görevlileri de sorumlu tutulmuştur.

 

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71. maddesinde kamu zararı;

 

“Kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması” şeklinde tanımlanmıştır. İlamda taşeron şirket çalışanı ...’un gerçekleştirme görevlisi olarak sorumlu tutulduğu görülmüştür. Ancak yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri doğrultusunda, bir kişinin kamu zararından dolayı sorumlu tutulabilmesi için kamu görevlisi olması gerekmektedir. Bu itibarla, kamu görevlisi olmayan adı geçen kişinin sorumluluktan çıkarılmasını teminen, 356 sayılı EK ilam ile verilen tazmin hükmünün bozularak, Dairesine tevdiine karar verilmesi gerekir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Bu sayfa 151 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor