YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Hukuki yarar ilkesinin amacı hk.

Karar Özeti

 

Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez.

 

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 üncü maddesi ve yukarıda yapılan açıklamalar Sayıştay yargısı bağlamında değerlendirilecek olursa; Sayıştay tarafından aynı konuyu ilgilendiren daha önceki ilam maddeleri ile tazmin hükmü verilerek kendisine sorumluluk yüklenen ilgilinin, 411 sayılı Ek İlam ile kamu zararı tutarı uhdesinden kaldırılmış olduğundan; yeniden tazmin hükmü verilerek sorumluluğun ahizlere yükletilmesine yönelik temyiz talebinde bulunmasında hukuki bir yararı bulunmamaktadır.

Karar

 

Kamu İdaresi Türü          Yüksek Öğretim Kurumları         

 

Yılı         2013    

 

Dairesi  2           

 

Dosya No           46574  

 

Tutanak No        49730  

 

Tutanak Tarihi   16.6.2021         

 

Kararın Konusu Personel Mevzuatı ile İlgili Kararlar        

 

 

İlişik bulunmadığına (sorumluların beraatine) hükmedilen konu hakkında sorumlu tarafından yeniden tazmin hükmü tesis edilmesini teminen temyiz talebinde bulunulması:

 

411 sayılı Ek İlamın 4. maddesiyle; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinin (f) fıkrasına göre görev yaptıkları birimin döner sermaye gelirinden yönetici payı olarak ayrılan tutardan ek ödeme yapılan ve mesai dışı ek ödeme puanı (B2) üzerinden ödeme yapılmayan Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Müdür ve Müdür Yardımcısına yönetici payı dışında, mesai içi faaliyetlerine karşılık olarak [bireysel net katkı puanının diğer unsurları olan kurumsal katkı puanı (A), eğitim-öğretim faaliyeti puanı (C), bilimsel faaliyet puanı (D) ve diğer faaliyetler puanı (E) puanları üzerinden] yapılan … TL ek ödeme hakkında “ilişik bulunmadığına (sorumluların beraatine)” ilişkin hüküm tesis edilmiştir. {***159 sayılı (Asıl) İlamın 31. maddesiyle aynı konu hakkında aynı tutar için tazmin hükmü verilmiş, bu hükme karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Sayıştay Temyiz Kurulunun 14.12.2016 tarihli ve 42466 tutanak sayılı Kararı ile “(A) ve (E) puanları için kamu zararına sebebiyet verilmediği; (C) ve (D) puanları için yeniden inceleme yapılması gerektiği” gerekçesiyle tazmin hükmünün BOZULARAK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE karar verilmiş, Sayıştay 2. Dairesi bozma kararına uymayarak (kendi kararında ısrar ederek) 337 sayılı Ek İlamın 4. maddesiyle kamu zararının yine aynı sorumlulardan tazminine hükmetmiş, bu hükme karşı yeniden sorumluların tekrar temyiz başvurusunda bulunması üzerine Sayıştay Temyiz Kurulunun 17.10.2018 tarihli ve 45191 tutanak sayılı Kararı ile “tüm puanlar için kamu zararına sebebiyet verilmediği” gerekçesiyle tazmin hükmünün yeniden BOZULARAK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE karar verilmiş, bu defa Sayıştay 2. Dairesi, 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 55 inci maddesinin sekizinci fıkrasına istinaden Dairece aynı konu hakkında ikinci defa verilen kararın ikinci defa bozulması halinde Dairece bu karara uyulması zorunlu olduğundan; Temyiz Kurulu Kararındaki konunun esası yönünden yapılan açıklamaları dikkate alarak verilen tazmin tutarını sorumluların uhdesinden kaldırarak 411 sayılı Ek İlamın 4. maddesiyle işbu temyize konu “beraat” hükmünü vermiştir.***}

 

Önceki 159 sayılı Asıl İlam ve 337 sayılı Ek İlamda kendisine sorumluluk yüklenen Sorumlu (Gerçekleştirme Görevlisi sıfatıyla Enstitü Sekreteri Mustafa ULUDEMİRCİLER), 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinin (f) fıkrasına göre yöneticilere, mesai saatleri içerisinde verdikleri mesleki hizmetlerden dolayı ayrıca ödeme yapılamayacağını, mesai saatleri dışında döner sermaye gelirlerine katkıda bulunmaları halinde de alabilecekleri toplam ek ödeme tutarının, hiçbir şekilde ve yönetici payı dâhil ilgisine göre (c) ve (d) fıkralarında belirtilen tutarları geçemeyeceğini; bu nedenle 2. Dairenin vermiş olduğu tazmin hükümlerinin de yerinde olduğunu, son düzenlenen 411 sayılı Ek İlamın ise 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinin (f) fıkrasını tartışmalı hale getirmiş olduğunu ve yapılan ödemelerin hukuksuz olduğunu ileri sürerek 411 sayılı Ek İlamın 4. maddesiyle verilen beraat hükmünün bozularak yeniden tazmin hükmü verilmesini ve sorumluluğun parayı alan ahizlere yükletilmesini teminen temyiz talep etmektedir.

 

Öncelikle temyiz talebinde bulunan sorumlunun ek ödemelerle ilgili tazmin hükmü verilmesi gerektiği, ancak tazmin hükmünün kendisine değil ahizlere yönelik olması talebiyle ilgili olarak 6085 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin 1 inci fıkrasında sorumlulara yönelik olarak tazmin hükmü verileceği hükme bağlanmıştır, Dolayısıyla, ahizlere yönelik olarak tazmin hükmü verilmesinin mümkün olmadığı açıktır.

 

Diğer taraftan, 6085 sayılı Kanunun 61 inci maddesinde atıfta bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yerine 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Dava Şartları” başlıklı 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.

 

Bir davada hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı her türlü duraksamadan uzaktır. Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının mahkemece taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir.

 

Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan söz edilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez.

 

Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 üncü maddesi ve yukarıda yapılan açıklamalar Sayıştay yargısı bağlamında değerlendirilecek olursa; Sayıştay tarafından aynı konuyu ilgilendiren daha önceki ilam maddeleri ile tazmin hükmü verilerek kendisine sorumluluk yüklenen ilgilinin, 411 sayılı Ek İlam ile kamu zararı tutarı uhdesinden kaldırılmış olduğundan; yeniden tazmin hükmü verilerek sorumluluğun ahizlere yükletilmesine yönelik temyiz talebinde bulunmasında hukuki bir yararı bulunmamaktadır.

 

Bu açıklamalar çerçevesinde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca ilgilinin temyiz talebinde hukuki yarar şartı sağlanmadığından (dava şartı oluşmadığından); temyiz talebinin usul yönünden REDDİNE, (Üye …’in aşağıda yazılı farklı görüşüyle), (Üye …, Üye …, Üye …, Üye … ve Üye …’ın aşağıda yazılı azınlık görüşlerine karşı) oy çokluğuyla,

 

Karar verildiği 16.06.2021 tarih ve 49730 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.

 

Farklı görüş/gerekçe

 

Üye …:

 

Kararımızın ilk paragrafında detaylı olarak açıklandığı üzere Temyiz Kurulu açısından kanun yolları tamamen tükenmiş ve karar kesinleşmiştir. Bu aşamadan sonra ilgililerin başvuruda bulunabileceği tek kanun yolu yargılamanın iadesi olup, bu başvurunun muhatabı da hesabın ilk derece mahkemesi olarak yargılandığı Dairesidir.

 

Dolayısıyla, temyiz talebinin bu nedenlerle usul yönünden reddedilmesi gerekir.

 

Karşı oy gerekçesi/Azınlık görüşü

 

Üye …, Üye …, Üye …, Üye … ve Üye …:

 

6085 sayılı Kanunun “İlamların tebliği, tavzihi ve düzeltilmesi” başlıklı 52 nci maddesinin birinci fıkrasında; “Sayıştay ilamları; sorumlulara, sorumluların bağlı olduğu kamu idarelerine, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için Maliye Bakanlığına, ilgili muhasebe birimine ve başsavcılığa tebliğ edilir.”,

 

“Temyiz” başlıklı 55 inci maddesinde ise;

 

“(2) Sayıştay dairelerinin ilamları;

 

a) Kanuna aykırılık,

 

b) Yetkiyi aşmak,

 

c) Hesap yargılaması usullerine riayet etmemek,

 

gibi sebeplerle, 52 nci maddenin birinci fıkrasında yazılı ilgililer tarafından temyiz olunabilir.

 

 

(7) Temyiz Kurulu temyiz olunan hükmü olduğu gibi veya düzelterek tasdik eder, bozar ya da Kurul üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kaldırır. Bozma halinde evrak yeniden karara bağlanmak üzere o kararı veren daireye gönderilir.”

 

Hükümleri yer almaktadır.

 

Sayıştay Dairelerince hesap yargılaması sonucunda “kamu zararının sorumlulardan tazmini” hükmü verilebildiği gibi“ “hesap ve işlemlerin yasal düzenlemelere uygunluğu (ilişik bulunmadığı)” hükmü verilerek sorumluların beraatine de karar verilebilmektedir. Nitekim tazmin hükümleri için temyiz başvurusunda bulunulabildiği gibi 6085 sayılı Kanunda adı geçen kişilerce beraat hükümleri için de temyiz talebinde bulunulabilir. Kanunda sadece tazmin hükümleri için temyiz talebinde bulunulabileceğine dair bir ibare bulunmadığı gibi; bu anlamda tazmin ve beraat hükümleri için bir ayrıma da gidilmemiştir.

 

Dolayısıyla Kanuna göre temyiz talebinde bulunabilecekler arasında sayılan ilgilinin beraat hükmü hakkındaki temyiz talebinin konunun esası ve sorumluluk itirazları yönünden incelenerek bir karara bağlanması gerekmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Bu sayfa 242 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor