YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

İhaleden yasaklama kararlarına karşı açılacak davalar, ivedi yargılama usulüne tabi midir? (Danıştay Kr.)

Karar Özeti

 

2577 sayılı Kanun'a 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı kurala bağlandığından, ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklardan ne anlaşılması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

 

Öte yandan, ihale işlemlerine ilişkin idari usulü düzenleyen temel kanunlardan olan 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 4. maddesinde, ihalenin, "Bu Kanunda yazılı usul ve şartlarla işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemleri"; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 4. maddesinde ise, "Bu Kanunda yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan işlemleri" ifade ettiği belirtilmiş olup, bu kanunî tanımlamalar ve istikrar kazanan içtihatlar dikkate alınarak ihale ilanı ile başlayıp sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan süreçte idarece tesis edilen işlemlerin ivedi yargılama usulüne tâbi ihale işlemleri olduğunun kabulü gerekir.

 

6545 sayılı Kanun'un 18. maddesinin gerekçesinde, "İdari yargıda davaların tümü aynı usul takip edilmek suretiyle sonuçlandırılmaktadır. Ancak idari davaların bazıları, niteliği itibarıyla diğerlerinden farklıdır. Bu tür davaların geciktirilmeksizin karara bağlanması gerekmektedir. Bu bakımdan, gecikerek karar verilmesinde hem idare hem de davacılar bakımından katlanılması zor ya da imkânsız sonuçlar doğuracak sınırlı sayıdaki dava türünün, diğerlerine göre daha ivedi bir şekilde sonuçlandırılması gerekmektedir. Yargısal sürecin, süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale, özelleştirme, acele kamulaştırma uyuşmazlıklarından kaynaklanan bazı davaların ivedilikle sonuçlandırılmaması hâlinde, hukukî belirsizlik doğmasına neden olunmaktadır. Madde ile Avrupa örneklerinde olduğu gibi idari yargılamaya ivedi yargılama usulü kurumu kazandırılmaktadır." açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Kanun'un gerekçesinde de ifade edildiği üzere, sınırlı sayıdaki dava türü ivedi yargılama usulüne tâbidir. Nitekim gerekçede ihaleyle bağlantılı tüm işlemlerin değil, yargısal sürecin süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale uyuşmazlıklarının bu yargılama usulüne tâbi kılındığı vurgulanmıştır.

Karar

 

Danıştay 13. Daire Başkanlığı    2022/3518 E.  ,  2022/3381 K.

 

T.C.

 

D A N I Ş T A Y

 

ONÜÇÜNCÜ DAİRE

 

Esas No:2022/3518

 

Karar No:2022/3381

 

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...Mobilya Otomotiv Tekstil Gıda Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.

 

VEKİLİ : Av. ...

 

KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Bakanlığı / ...

 

VEKİLİ : Av. ...

 

İSTEMİN KONUSU : .... İdare Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

 

YARGILAMA SÜRECİ :

 

Dava konusu istem: Milli Eğitim Bakanlığı 2. Akşam Sanat Okulu Ders Aletleri Yapım Merkezi Müdürlüğü'nce 11/07/2016 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Muhtelif Pansiyon Donatım Malzemesi” ihalesine ilişkin davacı şirket tarafından verilen ve irat kaydedilen 74.000,00-TL tutarındaki geçici teminatın yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.

 

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; davacının belirtilen süre içerisinde sözleşme imzalamadığı sabit olmakla birlikte, sözleşmeyi imzalayamamasında mücbir sebep hâlinin olup olmadığının değerlendirmesi gerektiği; davacının sözleşme imzalamaya 08/08/2016 tarihli davalı idare yazısı ile davet edildiği, haklarındaki el koyma kararından 10/08/2016 tarihinde haberdar olduğu, 15/08/2016 tarihli idareye başvurusunda haklarında el koyma kararı bulunması dolayısıyla içinde bulundukları durumun mücbir sebep olarak kabul edilerek geçici teminatın taraflarına iadesinin istenildiği, bu talebin reddedildiği, davacı şirketin sözleşmeyi imzalaması hâlinde sözleşme hükümlerini yerine getiremeyeceğinin açık olduğu, haklarında el koyma kararı verilmiş olmasının tarafların içinde bulunduğu subjektif durumdan kaynaklandığı, bu nedenle mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla davacının sözleşmeye davet yazısına icabet etmeyerek sözleşmeyi imzalamadığından bahisle geçici teminatının irat kaydedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından geçici teminatın iadesi isteminin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

 

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, sözleşmenin imzalanamamasının sebebinin olağanüstü hâl tedbirleri kapsamında şirket temsilcilerinin tutuklanması ve mal varlıklarına el konulmasından kaynaklandığı, tutukluluk hâli ve el koyma durumlarının şirketin subjektif durumundan kaynaklanmadığı, aksine ülke genelinde yaşanan darbe girişiminden ve darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hâlden kaynaklandığı, darbe girişimini öngörebilmesinin ve önleyebilmesinin söz konusu olmadığı, olağanüstü hâl ilan edilmesi ile borcun yerine getirilmemesi arasında illiyet bağı var ise olağanüstü hâlin mücbir sebep niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, Mahkemece mücbir sebep sayılan hâllerin dar bir şekilde yorumlaması ve olağanüstü hâl sonrası yaşanan tutukluluk ve mal varlıklarına el konulması hâllerinin mücbir sebep olarak sayılmamasının hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı, tutukluluk hâlinin bir tedbir olduğu, kişinin mahkumiyeti anlamına gelmediği, kaldı ki şirket temsilcilerinin tutuklanmasında herhangi bir payı, kusuru bulunmadığı, sözleşmenin imzalanamamasının idarenin ilan etmiş olduğu olağanüstü hâl sonrası getirilen düzenlemelerden kaynaklandığı, idari birimlerin iş ve işleyişindeki aksaklıkların da kişiler bakımından mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

 

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, sözleşmeye davet yazısından sonra 4734 sayılı Kanun'un 10. maddesinde belirtilen belgelerin 10 gün içinde davacı şirketçe getirilmediği, davacı şirketin 4734 Kanun'un 10. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde belirtilen durumda olduğu ve şirketin tüm faaliyetlerini durduracak şekilde el koyma kararı verildiğini bildiren bir dilekçe verdiği, bu dilekçe üzere davacı şirketin anılan madde kapsamında mesleki faaliyetinin durdurulmasından dolayı geçici teminatının gelir kaydedildiği, ayrıca ihalede sunulan birim fiyat teklif mektubunun 1. maddesinde de, ihale dökümanında yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmediği takdirde uygulanacak yaptırımların kabul edildiği, 4734 sayılı Kanun'un 44. maddesi ve İdari Şartname'nin 41. maddesine göre işlem yapılarak yüklenicinin geçici teminatının gelir olarak kaydedildiği, 4734 sayılı Kanun, İdari Şartname ve Kamu İhale Genel Tebliği'ne uygun işlem tesis edildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

 

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

 

İNCELEME VE GEREKÇE:

 

USUL YÖNÜNDEN:

 

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kapsam ve nitelik" başlıklı 1. maddesinin ilk fıkrasında, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usûllere tâbidir." kuralına yer verilmiştir.

 

2577 sayılı Kanuna 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; (g) bendinde ise, verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği; 2. fıkrasının (d) bendinde, "Savunma süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren on beş gün olup, bu süre bir defaya mahsus olmak üzere en fazla on beş gün uzatılabilir. Savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle dosya tekemmül etmiş sayılır." kuralları yer almaktadır.

 

2577 sayılı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'un 19. maddesiyle değiştirilen "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dâhi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; 6. fıkrasında, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu; 8. fıkrasında ise, ivedi yargılama usulüne tâbi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı kuralları yer almıştır.

 

2577 sayılı Kanun'a 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı kurala bağlandığından, ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklardan ne anlaşılması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

 

Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ile, ihale sürecinde sözleşme öncesi işlemlerin ihale işlemi, dolayısıyla idari işlem olmaları nedeniyle idari yargının görev alanına girdiği kabul edilmiş ve bu yöndeki kararlar istikrar kazanmış bulunmaktadır.

 

Öte yandan, ihale işlemlerine ilişkin idari usulü düzenleyen temel kanunlardan olan 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 4. maddesinde, ihalenin, "Bu Kanunda yazılı usul ve şartlarla işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemleri"; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 4. maddesinde ise, "Bu Kanunda yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan işlemleri" ifade ettiği belirtilmiş olup, bu kanunî tanımlamalar ve istikrar kazanan içtihatlar dikkate alınarak ihale ilanı ile başlayıp sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan süreçte idarece tesis edilen işlemlerin ivedi yargılama usulüne tâbi ihale işlemleri olduğunun kabulü gerekir.

 

6545 sayılı Kanun'un 18. maddesinin gerekçesinde, "İdari yargıda davaların tümü aynı usul takip edilmek suretiyle sonuçlandırılmaktadır. Ancak idari davaların bazıları, niteliği itibarıyla diğerlerinden farklıdır. Bu tür davaların geciktirilmeksizin karara bağlanması gerekmektedir. Bu bakımdan, gecikerek karar verilmesinde hem idare hem de davacılar bakımından katlanılması zor ya da imkânsız sonuçlar doğuracak sınırlı sayıdaki dava türünün, diğerlerine göre daha ivedi bir şekilde sonuçlandırılması gerekmektedir. Yargısal sürecin, süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale, özelleştirme, acele kamulaştırma uyuşmazlıklarından kaynaklanan bazı davaların ivedilikle sonuçlandırılmaması hâlinde, hukukî belirsizlik doğmasına neden olunmaktadır. Madde ile Avrupa örneklerinde olduğu gibi idari yargılamaya ivedi yargılama usulü kurumu kazandırılmaktadır." açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Kanun'un gerekçesinde de ifade edildiği üzere, sınırlı sayıdaki dava türü ivedi yargılama usulüne tâbidir. Nitekim gerekçede ihaleyle bağlantılı tüm işlemlerin değil, yargısal sürecin süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale uyuşmazlıklarının bu yargılama usulüne tâbi kılındığı vurgulanmıştır.

 

Dosyasının incelenmesinden, Milli Eğitim Bakanlığı 2. Akşam Sanat Okulu Ders Aletleri Yapım Merkezi'nce 11/07/2016 tarihinde açık ihale usulüyle gerçekleştirilen "Muhtelif Pansiyon Donatım Malzemeleri" işi ihalesinin en avantajlı teklif sahibi davacı şirket üzerinde bırakıldığı, sözleşmeye davet yazısının 08/08/2016 tarihinde EKAP üzerinden davacı şirkete gönderildiği, davacı şirket tarafından sözleşmeye davet yazısına; sözleşmeyi imzalayamayacakları, ilan edilen OHAL kapsamında çıkartılan 668 sayılı KHK uyarınca şirket ortaklarının ikisinin tutuklandığı, şirketin ve ortakların tüm mal varlıklarına ve banka hesaplarına el konulduğu, tutuklama ve el koyma kararları neticesinde ihaleye ilişkin sözleşmeyi imzalamalarının mümkün olmadığı, ortaya çıkan nedenler öngörülemeyen ve önlenemeyen nitelikte olduğundan mücbir sebep olarak kabul edilmesi ve geçici teminatın iadesine karar verilmesinin gerektiği ileri sürülerek 15/08/2016 tarihinde idareye şikâyet başvurusunda bulunulduğu, idare tarafından 18/08/2016 tarihli işlem ile şikâyet başvurusunun reddedildiğinin ve geçici teminatın gelir kaydedildiğinin EKAP üzerinden 19/08/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, bu işleme karşı 02/09/2016 tarihinde itirazen şikâyet başvurusunda bulunulduğu, anılan başvurunun, Kamu İhale Kurulu'nun (Kurul) 09/09/2016 tarih ve 2016/UM.IV-2348 sayılı kararı ile süre ve şekil yönünden reddedildiği, bu karara karşı .... İdare Mahkemesi'nin ...sayılı esasına kayıtlı dosyasıyla açılan davada, 26/01/2017 tarih ve K:2017/184 sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunun Dairemizin 02/03/2021 tarih ve E:2017/954, K:2021/743 sayılı kararı ile, bozulmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu kez davacı şirket tarafından, irat kaydedilen geçici teminatın yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, .... İdare Mahkemesi'nin temyize konu kararıyla, davanın reddine ve kararın tebliğini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından temyiz başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.

 

Bakılan davanın, irat kaydedilen geçici teminatın yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan tam yargı davası olduğu dikkate alındığında, öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan bir uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmayan dava konusu uyuşmazlığın ivedi yargılama usûlü kapsamında yer almadığı, bu itibarla, Mahkemece genel yargılama usûlü yerine ivedi yargılama usûlü uygulanarak karar verilmesinde usûl hükümlerine uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

 

KARAR SONUCU :

 

Açıklanan nedenlerle;

 

1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;

 

2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca .... İdare Mahkemesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,

 

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine, 28/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 


Bu sayfa 278 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor