Her ne kadar mahkeme tarafından, suça konu taşınmaza ilişkin keşif sırasında gözlemlenen nitelikler ve mimar bilirkişi raporu dikkate alınarak, sanığın eyleminin taşınmaz kültür varlığına zarar vermek suçunu oluşturduğu kanaati ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, sanığın savunmaları ile mahkeme tarafından mahallinde yapılan keşif sonrasında dosyaya sunulan resimler incelendiğinde, tespit tarihinden sonra tescilli yapının dış cephesindeki ahşap kaplamanın sökülmüş olmasına karşın iç kısımda alt katta zeminin özgün haline aykırı olarak zeminin parke, duvarların ise ahşap lambri ile kaplandığı, ahşap alçıpan tavan ve spot aydınlatma yapıldığı, bahse konu müdahalelerin yapının özgün, tarihi dokusunu ve görsel formunu bozmuş olmasına karşın, eklerin taşınmazın taşıyıcı sistemine etki etmediğinden, sonradan yapılan müdahaleler ve eklentilerin kaldırılarak, yapının eski haline döndürülmesinin mümkün olduğunun belirtilmiş olması karşısında, mahallinde tekrar, fen bilirkişi, inşaat mühendisi ve üniversitelerin arkeoloji kürsüsüne mensup öğretim görevlisinden oluşan bilirkişi heyeti refakati ile keşif icra edilip, tescile esas bilgi ve belgeler dikkate alınarak, izinsiz yapılan tadilatın, tescilli kültür varlığında özgün taş yapısına ve diğer unsurlarına geri dönüşümü mümkün olmayan zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 07/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
12. Ceza Dairesi 2014/7653 E. , 2014/11131 K.
Tebliğname no : 12 - 2013/351981
Mahkemesi : Kars 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 16/07/2013
Numarası : 2012/971 - 2013/390
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
12/09/2012 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 19/10/2012 olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak değerlendirilmiştir.
2863 sayılı Kanun'un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 09/11/2002 gün 1307 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen, Kars İli, Merkez Ortakapı İlçesi, Karabekir Paşa Sokak, Karadağ-Kazım Mevki, 326 ada 80 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının Koruma Kurulu'ndan izin alınmaksızın dış cephesinin ahşapla kaplanıp, levhalarla asma tavan yapıldığı ve zeminine parke döşendiğinin tespiti üzerine açılan kamu davası ile ilgili olarak, bahse konu taşınmazın sanık tarafından 30/12/2005 tarihinde satın alındıktan sonra 10/04/2006 tarihli dilekçe ile Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıkları Korunma Kurulu'na tescilli yapının alüminyum vitrininin ahşapla değiştirilmesi, çatısının aktarılması ve dış cephesinin maun ağacıyla kaplanması hususunda izin verilmesi için müracaatta bulunması ile yapının yanında bulunup, birlikte dışarıdan bakıldığında tek bir yapı gibi gözüken 326 ada 8 parsel sayılı taşınmazın da sanığa ait olup, bu taşınmazın tapu kaydına 25/04/2003 tarihinde korunması gerekli kültür varlığı şerhinin işlenmiş olması hususu dikkate alındığında, sanığın, suça konu taşınmazın korunması gerekli kültür varlığı niteliğine haiz olduğunu bildiğinin kabulü gerektiği, 6498 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesinde öngörülen yaptırım miktarında sanık lehine herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında geri dönüşümü mümkün olmayan zarar meydana getirip getirmediğinin açık olarak belirlenmesi gerektiği,
Her ne kadar mahkeme tarafından, suça konu taşınmaza ilişkin keşif sırasında gözlemlenen nitelikler ve mimar bilirkişi raporu dikkate alınarak, sanığın eyleminin taşınmaz kültür varlığına zarar vermek suçunu oluşturduğu kanaati ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, sanığın savunmaları ile mahkeme tarafından mahallinde yapılan keşif sonrasında dosyaya sunulan resimler incelendiğinde, tespit tarihinden sonra tescilli yapının dış cephesindeki ahşap kaplamanın sökülmüş olmasına karşın iç kısımda alt katta zeminin özgün haline aykırı olarak zeminin parke, duvarların ise ahşap lambri ile kaplandığı, ahşap alçıpan tavan ve spot aydınlatma yapıldığı, bahse konu müdahalelerin yapının özgün, tarihi dokusunu ve görsel formunu bozmuş olmasına karşın, eklerin taşınmazın taşıyıcı sistemine etki etmediğinden, sonradan yapılan müdahaleler ve eklentilerin kaldırılarak, yapının eski haline döndürülmesinin mümkün olduğunun belirtilmiş olması karşısında, mahallinde tekrar, fen bilirkişi, inşaat mühendisi ve üniversitelerin arkeoloji kürsüsüne mensup öğretim görevlisinden oluşan bilirkişi heyeti refakati ile keşif icra edilip, tescile esas bilgi ve belgeler dikkate alınarak, izinsiz yapılan tadilatın, tescilli kültür varlığında özgün taş yapısına ve diğer unsurlarına geri dönüşümü mümkün olmayan zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 07/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.