YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Bozma ilamı öncesi, maddi tazminata ilişkin hükmün açıkça onanmadıkça kesinleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda maddi tazminat konusunda karar verilmemesine ilişkin Karar:

Karar Özeti

Dairemizin 10.12.2012 gün ve 2012/22121 esas, 2012/26749 karar sayılı bozma ilamı öncesi, 26.04.2011 tarihli maddi tazminata ilişkin hükmün açıkça onanmadıkça kesinleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda maddi tazminat konusunda karar verilmemesi,

 

Davacı lehine hükmedilen 46000 TL manevi tazminatın, günümüz koşullarına göre makul bir miktar olduğu kabul edilebilir ise de; davacının tutuklandığı 2008 yılı itibariyle bugüne kadar işleyecek faizi dikkate alındığında davacıya ödenecek tazminatın mahkemece hükmedilen miktarın yaklaşık 2 katına tekabül ettiği de dikkate alındığında 2008 yılı esas alınarak hükmedilen 46000 TL'nin belirtilen ölçütlere uymayıp, Dairemizin 10.12.2012 gün ve 2012/22121 esas, 2012/26749 karar sayılı bozma ilamı öncesi tayin edilen 14000 TL'nin az olduğunun belirtilmiş olması karşısında, takdir hakkının kullanımında makul ölçüyü aşacak şekilde zenginleşme doğuracak kadar fazla manevi tazminata hükmedilmesi,


Kanuna aykırı olup, davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24.06.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Karar

 

12. Ceza Dairesi    2014/2836 E.  ,  2014/15499 K.

 

 

Tebliğname no: 12 - 2013/143332

 

Mahkemesi: Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi

 

Tarihi: 06/03/2013

 

Numarası: 2013/73-2013/92

 

Dava: Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat


Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
06.03.2013 tarihli hükmün, davacı vekilinin yüzüne karşı verildiği ancak davacı vekilinin hükmü süresinde temyiz etmemekle birlikte, davalı tarafın temyiz dilekçesinin kendisine 21.03.2013 tarihinde tebliğinden itibaren 10 gün içinde 22.03.2013 tarihinde verdiği cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek,

 

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine uygun olarak katılma yoluyla temyiz isteğinde bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazının süresinde yapıldığı kabul edilmiştir.

 

Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekili ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

1-Dairemizin 10.12.2012 gün ve 2012/22121 esas, 2012/26749 karar sayılı bozma ilamı öncesi, 26.04.2011 tarihli maddi tazminata ilişkin hükmün açıkça onanmadıkça kesinleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda maddi tazminat konusunda karar verilmemesi,

 

2-Manevi zarar; tutuklanan şahsın sosyal çevresinde itibarının sarsılması ve hürriyetinden yoksun kılınması nedeniyle duyulan elem, ızdırap ve ruhi sıkıntılarının bir nebze de olsa giderilmesi amacına yöneliktir. Manevi zararın tümüyle giderilmesi olanaksız ise de; tayin edilecek manevi tazminatın kişinin acı ve ızdıraplarının dindirilmesine, sıkıntılarının azaltılmasına etken olacağı değerlendirildiğinde; manevi tazminata hükmedilen kişinin cezaevinde kaldığı süre, sosyal ve ekonomik durumu, toplumsal konumu, atılı suçun niteliği, tutuklanan şahsın üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler dikkate alınıp zenginleşme sonucu doğurmayacak, adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşır bir miktar olmasına özen gösterilmelidir.
İncelenen dosya kapsamına göre;

 

Davacı lehine hükmedilen 46000 TL manevi tazminatın, günümüz koşullarına göre makul bir miktar olduğu kabul edilebilir ise de; davacının tutuklandığı 2008 yılı itibariyle bugüne kadar işleyecek faizi dikkate alındığında davacıya ödenecek tazminatın mahkemece hükmedilen miktarın yaklaşık 2 katına tekabül ettiği de dikkate alındığında 2008 yılı esas alınarak hükmedilen 46000 TL'nin belirtilen ölçütlere uymayıp, Dairemizin 10.12.2012 gün ve 2012/22121 esas, 2012/26749 karar sayılı bozma ilamı öncesi tayin edilen 14000 TL'nin az olduğunun belirtilmiş olması karşısında, takdir hakkının kullanımında makul ölçüyü aşacak şekilde zenginleşme doğuracak kadar fazla manevi tazminata hükmedilmesi,

 

Kanuna aykırı olup, davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24.06.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Dairemiz daha önceki bozmasında hükmedilen 14.000 liranın az olduğundan bahisle hükmü bozmuştur.

 

Yargıtay uygulamalarına göre, bir ay tutuklu kalanlar için 2014 yılı ortalama 1500 liralık manevi tazminat miktarı davacılar için makul olduğu kabul edilmektedir.

 

Dairemiz çoğunluğunca hükmedilen 46.000 liranın (2014 yılı itibariyle ele geçecek miktar 46.000 x 1.4 = 64.400 lira) fazla olduğu belirtilerek karar tekrar bozulmuştur.

 

Tazminat miktarında aylık 1500 lira ortalamasının yakalanması için, faiz tarihi de nazara alınarak 22.500 lira makul bir oran olarak düşünülebilir. Biz bu aşamada hükmün tekrar bozulmayarak yaklaşık olarak bu miktara indirilmesi suretiyle hükmün düzeltilerek onanması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyoruz.

 


Bu sayfa 239 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor