YARGITAY

DANISTAY

SAYISTAY

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI

KURUL KARARLARI

Alkollü araç sürücüsünün çarparak ölümüne sebep olduğu yayaların, yaya yolu yerine yoldan yürümelerinin kusur olarak değerlendirilmesi gerektiği hk.

Karar Özeti

Alkollü araç sürücüsünün çarparak ölümüne sebep olduğu yayaların, yaya yolu yerine yoldan yürümelerinin kusur olarak değerlendirilmesi gerektiği hk.

Karar

12. Ceza Dairesi         2020/845 E.  ,  2020/3047 K.

 

Mahkemesi: Ağır Ceza Mahkemesi

Suç: Taksirle Öldürme

Hüküm: TCK'nın 85/2, 22/3, 53/6, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik, İstanbul Anadolu 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.01.2020 tarihli ve 2019/541 Esas, 2020/18 Karar sayılı ilamı sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:


24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 100. maddesi ile CMK'nın 299 maddesinde yapılan değişiklik neticesinde, her ne kadar sanık müdafinin duruşmalı temyiz isteminde bulunmuş ise de, duruşma açılmaksızın, dosya üzerinden yapılan incelemede;

 

İstanbul Anadolu 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.11.2018 tarihli ve 2018/37-389 sayılı hükmü ile taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine karar verildiği, hükme yönelik istinaf istemi üzerine inceleme yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından 06.02.2019 tarihli ve 2019/621-357 sayı ile istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararın sanık müdafii ile katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemiz'in 18.09.2019 tarihli ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmesi akabinde, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucu kurulan hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine CMK'nın 307/3. maddesi gereğince dosya Dairemize gönderilerek yapılan incelemede:

 

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.05.2019 tarihli ve 2018/16-60-2019/431 sayılı ilamında belirtildiği üzere; Ceza Genel Kurulunun 27.05.2014 tarihli ve 54-280, 24.04.2012 tarihli ve 391-173 ile 17.04.2007 tarihli ve 325-100 sayılı kararları başta olmak üzere pek çok kararında; uyma kararının dönülebilecek nitelikte bir ara kararı niteliğinde olmayıp davanın esasına etkili olan kararlardan olduğu, bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğduğu, sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da örtülü olarak geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulmasının, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle bozmaya uyan yerel mahkemenin dönülemez nitelikteki bu karardan sonradan dönerek, önceki hükmünde direnmesinin isabetsiz olduğu açıklanmıştır. Böylece, öğretide; "Özel Dairelerce bir eksiklik nedeniyle yapılan bozma kararlarına uyma kararı verilmesi halinde bozma doğrultusunda hareket etme zorunluluğu" olarak ifade edilen istisna, uyma kararı verildikten sonra bozma nedeni ile sınırlı olacak şekilde uyma doğrultusunda işlem yapma zorunluluğu biçiminde kabul edilegelmiş ve istikrarlı olarak uygulanmıştır. Buna göre, hükmün temyiz incelemesini yapan Özel Dairece açıkça onanmaması hâlinde kararın kesinleştiği ileri sürülemeyecek, bozulmakla bir karar tamamen ortadan kalkacağı için, bozmaya uyma kararı verilmesi durumunda, sanığın hukuki durumu yeniden serbestçe değerlendirilerek yeni bir karar verilecektir.

 

Bununla birlikte uymadan sonraki serbestlik ilkesinin,

 

1-Özel Dairelerin bozma ilamlarına yerel mahkemece uyma kararı verilmesi halinde, bozma kararında belirtilen hukuka aykırılıkla yani bozma nedeni ile sınırlı olacak şekilde bozma doğrultusunda hareket etme zorunluluğu,

 

2-5271 sayılı CMK'nın karar tarihi itibariyle uygulanması gereken 307. maddesinin 5. fıkrasında düzenlenen "cezayı aleyhe değiştirememe" veya "aleyhte düzeltme yasağı" şeklinde iki istisnası bulunmaktadır.

 

Tüm bu değerlendirmeler kapsamında yapılan incelemede;

 

Olay gecesi sanığın sevk ve idaresindeki otomobille, hız sınırının 50 km olduğu meskun mahalde, yağış sebebiyle zemini ıslak olan, aydınlatması bulunan, iki yönlü ve 11 metre genişliğinde olup sağlı sollu park halinde araçların bulunduğu ve yolun solunda 4 metre genişliğinde kaldırım bulunan cadde üzerinde seyirle, önünde seyreden aracı hızlı bir şekilde solladığı sırada, yolun solunda bulunan park halindeki araçtan inerek park halindeki araçların kenarında ve kaplama içerisinde yürüyen yayalara aracının sol önü ile çarpması akabinde, seyrine devam ederek 54 metre ileride yolun sağında park halinde bulunan otomobilin sol aynasına çarparak durması şeklinde meydana gelen ve iki yayanın ölümü ile sonuçlanan olay akabinde yapılan ölçümde sanığın 2.15 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, dosya içerisinde mevcut görüntü kayıtlarının incelenmesinde, park halindeki araçtan inip kendi araçlarının arkasından çapraz şekilde yola giren yayaların, 4 metre genişliğindeki kaldırımı kullanmak yerine, indikleri aracın arkasında bulunan park halindeki başka bir aracın kenarında ve kaplama içinde yürümeye devam ettikleri sırada, sanığın aracı ile çok süratli bir şekilde gelerek yayalara çarptığının görüldüğü, yayaların karşıya geçmek için yol içinde bekleme halinde olmadıkları, bilakis yol kenarında bulunan aracın sağından ve yol içinde yürümekte oldukları, bu suretle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 68. maddesi ile Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 138. ve 94. maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı davrandıkları, nitekim Dairemiz'in bozma ilamında da; ''Ölenlerin Karayolları Trafik Kanunu'nun 68. maddesinde düzenlenen kuralları ihlal ederek taşıt trafiğini yeterince kontrol etmeden taşıt yoluna çıkmaları gözetilmeksizin, sanığın tam ve asli kusurlu olduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi; Kabule göre de; dava konusu olayda tam ve asli kusurlu olduğu kabul edilen sanık hakkında, ölen kişi sayısı, maddede öngörülen cezanın alt sınırı nazara alınmak suretiyle, cezada orantılılık ilkesi ile adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,'' isabetsizliklerinden hükmün bozulmasına karar verildiği; bozma sonrası yapılan yargılamada 12.11.2019 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, bozma sonrası alınan Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu raporuna dayanılarak ve bozma ilamını etkisiz kılacak şekilde, yayaların kusursuz, sanığın ise tam kusurlu olduğunun kabul edilmesi, yine kabule göre yapılan bozmayı etkisiz kılacak şekilde sanığın tam kusurlu olduğunun kabulü halinde dahi, ölen kişi sayısı itibariyle temel cezanın orantısız şekilde alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak belirlenmesi ve bozmaya uyulmasına rağmen ilk hükümdeki temel cezanın aynısına hükmolunması suretiyle, sanık hakkında fazla cezaya hükmolunması ve bozma ilamına uyulması durumunda bozma nedeni ile sınırlı olacak şekilde bozma doğrultusunda hareket etme zorunluluğuna aykırı olacak biçimde karar verilmesi;

 


Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak, İstanbul Anadolu 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 09.01.2020 tarihli ve 2019/541 Esas, 2020/18 Karar sayılı hükmünün, 5271 sayılı CMK'nın 302/2. madde ve fıkrası uyarınca BOZULMASINA; bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere 5271 sayılı CMK'nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 304/4. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için İstanbul Anadolu 13. Ağır Ceza Mahkemesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na GÖNDERİLMESİNE; 04.06.2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
 

 

KARŞI OY YAZISI:
07/04/2018 tarihinde saat 23:40 sıralarında sanık sürücü ..., sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı otomobil ile Talatpaşa caddesini takiben Kavaklıdere caddesi istikametine doğru seyirle olay mahalline geldiğinde, kendisiyle aynı istikamette önünde seyreden bir aracı geçmek üzere kontrolsüzce sola manevra yaptığında direksiyon hakimiyetini kaybedip, seyir istikametine göre yolun solunda park halindeki araçların kenarında kaplama içerisinde yaya olarak yürümeye başlayan yayalar ... ve ...’e çarpması neticesinde, dava konusu kaza meydana gelmiştir.
Olay sonrası yapılan tıbbi müdahaleler ve önlemler nedeniyle trafik kazası tespit tutanağı düzenlenememiştir. Dosyada mevcut veriler, incelendiğinde; olay mahallindeki yolun 11 m genişliğinde, iki yönlü asfalt kaplama yol olup iki taraflı araç park etmesi nedeniyle araçların kullanabileceği kısmın 7 m, havanın yağmurlu, zeminin ıslak, vaktin gece ve aydınlatmasının mevcut olduğu yoğun bir yerleşim yeri ve yoğun bir trafiğe sahip olduğu bu nedenlede hız tahdinin 50 km/saat olarak belirlendiği anlaşılmaktadır
Kazanın meydana geldiği yer yani çarpma noktası aracın seyrine göre sol şeritte gerçekleşmiştir. (iki yönlü yolda ters şerit) Yolun iki yanında 4 m genişliğinde yaya kaldırımı olduğu, olay mahallinde fren izi bulunmadığı, sanık yönetimindeki aracın yayalara çarptıktan sonra park halindeki araçlara da çarptığı, çarpışmanın etkisiyle 54 m ileride yolun sağ kısmında durabildiği, bu itibarla da oldukça süratli seyrettiği, sürücünün kaza esnasında 2.15 promil alkollü olduğu saptanmıştır.
Kaza anı tam olarak görüntülenmiştir. Buna ilişkin CD’ler heyetimizce ayrıntılı olarak incelenmiş ve heyetimizin kanaat edinmesine katkı sağlamıştır.
Dairemiz “Ölen yayalarında taşıt yolunu yeterince kontrol etmeden taşıt yoluna çıkmalarının kuralların ihlali mahiyeti taşıdığı bu nedenle de temel cezanın belirlenmesindeki kriterler gereğince verilen cezanın fazla olduğu” gerekçesiyle hükmü bozmuştur.
İlk derece mahkemesi bozma ilamımız üzerine yargılamaya devam etmiş Dairemiz bozma ilamındaki gerekçe, olaya ilişkin olarak birkişilerden veya Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporlar ile taraflarca sunulan bilirkişi raporları arasındaki mübayenetin giderilmesi için dosyayı Trafik ihtisas Dairesi bünyesinde oluşturulan Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonununa yollamıştır.
Komisyon; “Dava dosyasında mevcut veriler, gönderilen CD’lerde kayıtlı kaza anının değişik açılardan görüldüğü kaza anı video görüntüleri, ifadeler, duruşma tutanakları bir bütün olarak incelendiğinde kazanın, sanığın mahalde müsaade edilen hız sınırları üzerindeki bir hızla seyirle olay mahalline geldiğinde önünde seyreden aracı kontrolsüzce geçtiği sırada vasıtanın hakimiyetini kaybederek, yolun solunda yol kenarına park edilen bir araçtan indikten sonra kaplamaya giriş yapıp yürümeye başlayan yayalara çarptığı, yolun solunda park halinde bulunan bir araca çarptıktan sonra sağa yönelerek yolun sağına çarptıktan sonra duruşa geçtiği, Yargıtayın bozma ilamında belirtilen hususlar ile kazanın oluş şekli ve mahal şartları dikkate alınarak durum değerlendirmesi yapıldığı” gerekçesine dayanarak sanığın asli, olayın sanığın sürüş hakimiyetinin kaybolmasından kaynakladığı dikkate alındığında olayı önleme adına alabilecekleri bir önlemin bulunmadığı anlaşılan ölen yayaların kusursuz olduğu görüş ve kanaatine varmış, ilk hükme dayanak oluşturan Trafik İhtisas Dairesi görüşünü teyit etmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda; sanığın yüksek kabul edilen 2.15 promil alkollü olarak direksiyon başına geçtiği, gece vakti ıslak yolda kamera kayıtlarına göre oldukça hızlı bir biçimde araç kullandığı, 11 metre genişliginde olup, iki yönlü parklar nedeniyle 7 metre genişliğin olduğu çift yönlü trafiğin aktığı yolda kontrolü kaybedebileceğini hesaplamayıp yol kenarında park etmiş bir aracın kaplamaya bakan kısmında park etmiş araca neredeyse bitişik olarak yürüyen iki kişiye bulunmaması gereken şeritte (hatalı sollama ya da direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçmiş) çarpmış ve hiç fren izi olmaksızın 54 metre ilerde başka araçlara çarparak durabilmiştir.
Bu itibarla; ölen iki kişinin Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi ve Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu raporuna göre alacak önlemleri olmaması nedeniyle kusursuz olmaları sanığın ise yukarıda izah edildiği üzere tam kusurlu olduğunun belirlenmesi karşısında, olayın vahameti, sanığın kusurunun yoğunluğu, Dairemizin bozma ilamından sonra toplanan delillerin ortaya koyduğu durum, trafik kazalarındaki artış ve cezanın caydırıcılığı ilkeleri dikkate alındığında mahkemece takdir edilen cezanın yerinde olduğu düşüncesiyle mahkemece takdir edilen cezanın alt sınırdan fazla uzaklaşılarak verildiği yönündeki çoğunluk görüşüne iştirak etmiyoruz. 04/06/2020

 

 


Bu sayfa 211 kez görüntülendi.
- Karara ilişkin daha detaylı bilgi almak için soru / cevap kısmından bize ulaşabilirsiniz -

Yargıtay Danıştay Sayıştay

BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI

ANAYASA MAHKEMESI


Bu Sitede yeralan verilerin tamamı ihalekararisor.com' a ait olup. İzinsiz kopyalanması ve yayınlanması izni verilmemiştir.

Web Tasarım İntramor