Alkollü araç sürücüsünün çarparak ölümüne sebep olduğu yayaların, yaya yolu yerine yoldan yürümelerinin kusur olarak değerlendirilmesi gerektiği hk.
12. Ceza Dairesi 2020/845 E. , 2020/3047 K.
Mahkemesi: Ağır Ceza Mahkemesi Suç: Taksirle Öldürme Hüküm: TCK'nın 85/2, 22/3, 53/6, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet
İstanbul Anadolu 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.11.2018 tarihli ve 2018/37-389 sayılı hükmü ile taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine karar verildiği, hükme yönelik istinaf istemi üzerine inceleme yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi tarafından 06.02.2019 tarihli ve 2019/621-357 sayı ile istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararın sanık müdafii ile katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemiz'in 18.09.2019 tarihli ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmesi akabinde, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucu kurulan hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine CMK'nın 307/3. maddesi gereğince dosya Dairemize gönderilerek yapılan incelemede:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.05.2019 tarihli ve 2018/16-60-2019/431 sayılı ilamında belirtildiği üzere; Ceza Genel Kurulunun 27.05.2014 tarihli ve 54-280, 24.04.2012 tarihli ve 391-173 ile 17.04.2007 tarihli ve 325-100 sayılı kararları başta olmak üzere pek çok kararında; uyma kararının dönülebilecek nitelikte bir ara kararı niteliğinde olmayıp davanın esasına etkili olan kararlardan olduğu, bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğduğu, sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da örtülü olarak geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulmasının, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle bozmaya uyan yerel mahkemenin dönülemez nitelikteki bu karardan sonradan dönerek, önceki hükmünde direnmesinin isabetsiz olduğu açıklanmıştır. Böylece, öğretide; "Özel Dairelerce bir eksiklik nedeniyle yapılan bozma kararlarına uyma kararı verilmesi halinde bozma doğrultusunda hareket etme zorunluluğu" olarak ifade edilen istisna, uyma kararı verildikten sonra bozma nedeni ile sınırlı olacak şekilde uyma doğrultusunda işlem yapma zorunluluğu biçiminde kabul edilegelmiş ve istikrarlı olarak uygulanmıştır. Buna göre, hükmün temyiz incelemesini yapan Özel Dairece açıkça onanmaması hâlinde kararın kesinleştiği ileri sürülemeyecek, bozulmakla bir karar tamamen ortadan kalkacağı için, bozmaya uyma kararı verilmesi durumunda, sanığın hukuki durumu yeniden serbestçe değerlendirilerek yeni bir karar verilecektir.
Bununla birlikte uymadan sonraki serbestlik ilkesinin,
1-Özel Dairelerin bozma ilamlarına yerel mahkemece uyma kararı verilmesi halinde, bozma kararında belirtilen hukuka aykırılıkla yani bozma nedeni ile sınırlı olacak şekilde bozma doğrultusunda hareket etme zorunluluğu,
2-5271 sayılı CMK'nın karar tarihi itibariyle uygulanması gereken 307. maddesinin 5. fıkrasında düzenlenen "cezayı aleyhe değiştirememe" veya "aleyhte düzeltme yasağı" şeklinde iki istisnası bulunmaktadır.
Tüm bu değerlendirmeler kapsamında yapılan incelemede;
Olay gecesi sanığın sevk ve idaresindeki otomobille, hız sınırının 50 km olduğu meskun mahalde, yağış sebebiyle zemini ıslak olan, aydınlatması bulunan, iki yönlü ve 11 metre genişliğinde olup sağlı sollu park halinde araçların bulunduğu ve yolun solunda 4 metre genişliğinde kaldırım bulunan cadde üzerinde seyirle, önünde seyreden aracı hızlı bir şekilde solladığı sırada, yolun solunda bulunan park halindeki araçtan inerek park halindeki araçların kenarında ve kaplama içerisinde yürüyen yayalara aracının sol önü ile çarpması akabinde, seyrine devam ederek 54 metre ileride yolun sağında park halinde bulunan otomobilin sol aynasına çarparak durması şeklinde meydana gelen ve iki yayanın ölümü ile sonuçlanan olay akabinde yapılan ölçümde sanığın 2.15 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, dosya içerisinde mevcut görüntü kayıtlarının incelenmesinde, park halindeki araçtan inip kendi araçlarının arkasından çapraz şekilde yola giren yayaların, 4 metre genişliğindeki kaldırımı kullanmak yerine, indikleri aracın arkasında bulunan park halindeki başka bir aracın kenarında ve kaplama içinde yürümeye devam ettikleri sırada, sanığın aracı ile çok süratli bir şekilde gelerek yayalara çarptığının görüldüğü, yayaların karşıya geçmek için yol içinde bekleme halinde olmadıkları, bilakis yol kenarında bulunan aracın sağından ve yol içinde yürümekte oldukları, bu suretle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 68. maddesi ile Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 138. ve 94. maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı davrandıkları, nitekim Dairemiz'in bozma ilamında da; ''Ölenlerin Karayolları Trafik Kanunu'nun 68. maddesinde düzenlenen kuralları ihlal ederek taşıt trafiğini yeterince kontrol etmeden taşıt yoluna çıkmaları gözetilmeksizin, sanığın tam ve asli kusurlu olduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi; Kabule göre de; dava konusu olayda tam ve asli kusurlu olduğu kabul edilen sanık hakkında, ölen kişi sayısı, maddede öngörülen cezanın alt sınırı nazara alınmak suretiyle, cezada orantılılık ilkesi ile adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,'' isabetsizliklerinden hükmün bozulmasına karar verildiği; bozma sonrası yapılan yargılamada 12.11.2019 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, bozma sonrası alınan Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu raporuna dayanılarak ve bozma ilamını etkisiz kılacak şekilde, yayaların kusursuz, sanığın ise tam kusurlu olduğunun kabul edilmesi, yine kabule göre yapılan bozmayı etkisiz kılacak şekilde sanığın tam kusurlu olduğunun kabulü halinde dahi, ölen kişi sayısı itibariyle temel cezanın orantısız şekilde alt sınırdan çok fazla uzaklaşılarak belirlenmesi ve bozmaya uyulmasına rağmen ilk hükümdeki temel cezanın aynısına hükmolunması suretiyle, sanık hakkında fazla cezaya hükmolunması ve bozma ilamına uyulması durumunda bozma nedeni ile sınırlı olacak şekilde bozma doğrultusunda hareket etme zorunluluğuna aykırı olacak biçimde karar verilmesi;
KARŞI OY YAZISI:
|